Sayın Bakan Sonunda Kabul Etti…

Sayın Sağlık Bakanımız, TBMM’ de yaptığı konuşmada şöyle demiş:

“Ancak gerek ilaç etken maddelerinin tedariki ile ilgili küresel arz sorunu, gerekse kur farkı kaynaklı fiyatlama problemi var. Bir başka sorun da, kur güncellemesinin dönemsel olarak yılda bir kez Şubat ayında gerçekleşmesidir. Bu tarih yaklaştıkça stok sorunları baş göstermektedir.”

Ülkemizde ilacın fiyatını Sağlık Bakanlığı belirliyor ve yüzde 85’i SGK tarafından satın alınıyor.

İşin özeti şu:

Kamu, üreticilerin ve ithalatçıların talep ettikleri fiyatları vermiyorlar, onlar da ilacı üretmiyor ya da üretemiyorlar, ithal etmiyorlar ya da edemiyorlar.

İşte o yüzden de ilaçta oldukça yaygın bir şekilde “yokluk” sorunu yaşanıyor.

Peki, bu sorun kimin sorunu?

Tabi ki kamu otoritesinin, devletin yani…

Öyle ya da böyle sorunu çözecek, çözmesi gereken yer orası, sorumluluk da güç de orada…

Sayın Bakan, sorunu tam da bizlerin söylediği gibi tespit etmiş…

Ya çözümü?...

Onu söylememiş…

“Müsterih olunuz. Hastalarımızı ilaçsız bırakmayız. Sorunu en kısa sürede çözeceğiz.” demiş…

Peki, ne zaman ve nasıl?

Bu soruyu doğrudan Sayın Bakana kim soracak?

Sorulması gerekmez mi?

Diğer yandan hakkı teslim etmek lazım…

Sanırım Sayın Bakan, biraz da bu sözleri söylemek zorunda kaldı…

Sağlık Bakanlığı’na ulaşan yoğun yurttaş şikayetlerinin yanında, Eczacı Odalarımızın Başkanları, ardı ardına yaptıkları yazılı ve görsel basın açıklamalarıyla çok etkili oldular.

“Memlekette ilaç yok, bulamıyoruz!” diye ısrarla adeta feryat ettiler…

Ağızlarına sağlık.

Tabi ki sorunu gerek basına, gerekse de TBMM' de gündeme taşıyan eczacı milletvekillerinin katkılarını da unutmayalım.

Hasar Tespiti Yapılmalı

İlaç Fiyat Kararnamesi’nde, Temmuz ve Ekim aylarında yapılan “iyileştirmelerle” eczanelerin total karlılığı yaklaşık olarak % 20’den % 23’e yükseltildi.

Önümüzdeki yıl eczaneden satılan ilaç pazarının, 100 milyar TL’yi bulması öngörülüyor.

Yani, bu iyileştirmelerle eczacılara toplamda yıllık yaklaşık 3 milyar TL’lik bir kaynak aktarılacak.

Ülkemizde 29 bin eczane var, varın gerisini siz hesaplayın artık, eczacı başına ne düşecek?

Yeterli mi, değil mi?

Bunu hesap uzmanlarımız, meslek örgütümüz açık bir dille söylemeli.

Tabi, bunu hesaplamadan önce bir hasar tespiti yapılmasında sonsuz yarar var…

Son bir yıldır ülkemizin yaşadığı derin ekonomik sarsıntı ile eczane işletme giderleri ne oldu, ne hale geldi?

İşte asıl önemli olan bu sorunun yanıtı…

Eczacı Mitingi

27 Kasım- Pazar günü Ankara’ da mitingdeydik…

Kahramanlarının “katılımcıları” olduğu bir miting yaşadık.

27 Kasım Mitingi, eczacılık tarihimize altın harflerle yazıldı bence…

Gereksiz bir katılımcı rakamı tartışmasına hiç girmeyeceğim…

Yeterince katılımcı vardı.

Şahane bir enerji, dayanışma ruhu, tadında bir disiplin ve kalite…

27 Kasım Mitingine katılan her bir meslektaşımı, katılımcıyı saygıyla selamlıyorum!

Bu geniş ailenin üyesi olmaktan bir kez daha mutlu oldum doğrusu…

Havada Asılı Kalan Soru

Yalnız…

Havada asılı kalan bir soru var galiba…

Aylardır “Eylem Planı” ile yatıp, kalkıyoruz…

Şimdi hangi aşamadayız?

Bitti mi, devam mı?

Türk Eczacıları Birliği Yönetimi’ nin meslektaşlarına bir değerlendirme bir açıklama borcu yok mu?

Mitingin üzerinden 2 hafta geçti…

Artık daha da fazla gecikmeden…

İLETİŞİM İÇİN:

h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com

gencosmanogluhakan@gmail.com

https://www.facebook.com/HakanGencosmanoglu



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat