Her yıl onlarca insanımız zayıflama ilacı diye satılan zararlı haplar nedeniyle hastalanıyor. Oysa bu ilaçların kilo kaybı yönünden fayda sağlamadığı kesin.
Aslında başlıktaki soruyu "Zayıflama haplarını yasaklamak için daha kaç kişinin hastalanmasını veya -Allah korusun- ölmesini bekliyoruz?" diye de sorabilirsiniz! Geçen hafta "Bitkisel bazlı haplarla sağlık sorunlarını çözmeye kalkanların işin dozunu kaçırdıklarını ve sağlık sorunlarını çözmek bir yana ölümle sonuçlanabilen sağlık problemlerine yol açtıklarını" yazdım. Yazım Kelebek’te yayınlandığı gün Hürriyet’te şöyle bir haber vardı: Meksika biberi hapı bir kadını komaya soktu. Her yıl onlarca insanımız zayıflama ilacı diye satılan zararlı haplar nedeniyle hastalanıyor. Hatta bazıları hayatını kaybediyor. İsteyen herkes bu ilaçları eczaneler, vitamin satıcıları ya da internetteki satıcılardan temin edebiliyor.
NEDEN İZİN VERİLİYOR?
Biz doktorların anlayamadığı nokta şu: Bu ilaçların (ya da ilaç maskesi altında pazarlanan bu tür sahtekârlıkların) zarar vermeseler bile (hiçbirisinin ama hiçbirisinin) zayıflama-kilo kaybı yönünden fayda sağlamadıkları kesin. Buna rağmen bu ürünlere ilgili-sorumlu kişi ve merciler hâlâ neden izin veriyor? Çünkü bunların bazılarının üzerinde resmi kurumların onayladığına dair ibareler var. Diğer taraftan bu konumların onaylamadığı (ya da yasakladığı) ürünler ise el altından veya internetten satılıyor. Eczacılarımız bu konuda çok duyarlı. Yasaklanmış ya da sorunlu ürünleri onlar satmıyorlar ama özelikle internet aracılığıyla pazarlanan ya da kapıdan kapıya pazarlanarak satılanlara hâlâ her yerde ulaşılabiliyor.
HAPLARIN İÇİNDE NE VAR?
Bu ürünlerin hiçbirisi güvenli değil. İçine yasaklanmış, sağlığa zararlı kimyasal madde eklemedikçe de zayıflatmaları asla mümkün görünmüyor. İşte bu nedenle bunları üreten ya da ithal edenler satışı yasak kimyasallar (Tiroid özleri, Sibutramin, Efedra) ilave ediyorlar ve ürünlerini korkusuzca satmaya devam ediyorlar. Sonuç karaciğeri bozulmuş, böbreği zarar görmüş, kalp ritmi altüst olmuş, beyin fonksiyonları zedelenmiş hatta komaya girip hayata veda etmiş çok sayıda insan oluyor! Bu ürünlerin televizyonlarda cazip önerilerle reklam edilip satıldıkları da biliniyor ama Radyo Televizyon Üst Kurulu en ufak bir yasaklama getirmiyor. Yine bu ürünlerin çoğu internet siteleri aracılığıyla satıldığı çok iyi bilinmesine rağmen en ufak bir yasaklama, kısıtlama, önlem alınmıyor. Daha da önemlisi "zayıflama hapı" adı altında satılan bu ürünlerin faydalarının olmayacağı bilinmesine rağmen ilgili onay makamlarının -örneğin Gıda ve Tarım Bakanhğı’nın ilgili birimleri- bunları onaylamaya, ruhsatlandırmaya, satışına izin vermeye devam ediyor. Bu aslında sadece Türkiye’de oynanan bir oyun değil. Benzer oyunlar Amerika’da da, Avrupa ülkelerinde de oynanıyor ama bizdeki kadar kontrolsüz olmadığına eminim.
Mango hapı mı, altın çilek mi?
Daha birkaç yıl önce TV programlarında "Acai Berry" haplarını tavsiye eden ünlü bir hekimin milyonlarca kişi tarafından izlenen bir başka programda "İstediğinizi yiyip için. Sadece dört hafta süreyle mango özü hapları yutun. En az beş-altı kilo vereceğinizi garanti ederim!" demesi üzerine Amerika’da yaklaşık 1 milyar dolara yakın bir satış rakamına ulaşan mango özü haplarının hiç bu işe yaramadığı anlaşılınca olaya Amerikan Ticaret Bakanlığı el koydu. Üretici firmalara büyük olasılıkla ciddi cezalar, önemli yaptırımlar uygulanacak. Yani oyun; sadece Türkiye’de değil, pek çok ülkede oynanıyor. Mucize zayıflatıcı bugün mango, yarın Meksika Biberi, öbür gün lahana tozu oluveriyor. Sonuç. Bedeniniz değil cüzdanınız zayıflıyor.