Havaların hızla soğumaya yüz tuttuğu, sonbaharın hızlı bir geçişle kapımızı çaldığı şu günlerde sık karşılaştığımız sorunlardan biri; Yorgunluk...
Yorgunluk ne demektir, nedenleri neler olabilir, tedavi edilmesi gereken bir durum mudur?
Çoğu zaman , yorgunluk, fiziksel, cinsel, duygusal olarak tam olarak birbirinden ayrılmayabilir, sıklıkla hepsi veya bir kaçı birlikte yaşanır.
Yorgunluk bir hastalık mıdır?
Yorgunluk tıbbi veya psikiyatrik bir hastalığın belirtilerinden biri olabileceği gibi bazı başka durumlarda da karşılaşılan bir yakınma olmaktadır.
Kişiler, grip, nezle, gibi mikroplara bağlı gelişen hastalıklar sonrasında olabileceği gibi, aslında her fiziksel hastalığın iyileşmeye başladığı, nekahat dönemi adını verdiğimiz dönemlerde kendilerini yorgun hissederler. Hastalığa ait belirtiler geçer geçmez kişiler eski sağlıklarına tam anlamıyla kavuşacaklarını düşünürler, ancak vücudun kendini toparlayabilmesi için geçmesi gereken bir süre vardır ve bu sürede kişilerin kendilerini eskisi kadar sağlıklı hissederek ona göre davranmaları ve kendilerinden eski performanslarını beklemeleri pek doğru olmayacaktır. Bu süre biraz daha fazla dinlenerek geçirilmesi gereken ara bir dönemdir. Kişi eski etkinliklerine eski dinamik tempoyla dönmeye kalktığında ise kaçınılmaz olarak kendini yorgun hissedecektir. Ayrıca; bu yorgunluğu anlamlandıramayan, eski hastalığıyla veya geçiş dönemiyle bağlantısını bilmeyenler veya bu bağlantıyı bir şekilde unutanlar, yorgunluklarına neden aramaya başlayacak, belki de telaşlanacaklardır. Vücudunun isteklerini dinlemektense zihninde kurguladığı biçimde hareket etmek isteyen ve yorgunluk yaşadıkça bu olanağı bulamayan kişiler daha huzursuz, sinirli olabilirler. Bu huzursuzluk halinde, tempolarını daha da arttırmak isteyebilirler ve önlerine engel olarak çıkan yorgunluğu bir süreliğine göz ardı ederek, vücutlarının sınırlarını zorlayabilirler. Bu durumda vücut bir yere kadar dayanabilir, ancak sonrasında, genellikle fiziksel yorgunluğun yanı sıra zihinsel yorgunluk ve tüm bunların sonucunda gelişebilecek hayal kırıkları, umutsuzluklara bağlı olarak duygusal yorgunluk....Yorgunluk umutsuzluğu arttırarak bir kısır döngü başlamış olacaktır. Geçirilmiş hastalıkla hissedilen yorgunluk arasındaki bağlantının fark edilmesiyle bu kısır döngü kırılabilir ve kişi eski ruhsal ve fiziksel olarak sağlıklı haline yavaş adımlarla geri dönebilir.
Tersine, uzun süre devam eden ve kişinin hareketsiz kalmasına neden olan bir hastalık ( örn; kırık) sonrasında kişiler ilk hareket etmeye başladıklarında kendilerini güçsüz hissedebilirler, çabuk yorulabilirler ve daha hareket etmeye hazır olamadıklarını düşünerek hareketsiz kalmayı tercih edebilirler. Oysa uzun süre hareketsiz kalmak , kasları güçsüzleştirir. Zihinsel olarak uzun süre bir çok şeyden uzak kalındığında; algılama, olaylar karşısında tepki oluşturma becerisi azalabilir, kişiler yavaşladıklarını hissedebilirler. Bu tür doğal olarak nitelediğimiz yorgunlukların tek çözümü; yorgunluğa- zor olmasına rağmen hareket etmeye, kendini biraz da zorlayarak devam etmektir. Zihinsel veya duygusal bu tür yorgunluklar için de benzer bir çözüm geçerlidir. Kişi yeterince istemiyor da olsa, dikkatini toparlamakta güçlük de çekse kendini zorlayarak, eskiye oranla daha küçük de olsa adımlar atarak yoluna devam etmelidir, ancak böylece yorgunlukla baş edilebilir. Yorgunluk, bu tür vakalarda, dinlendikçe artacak, giderek kişi hem bedensel hem de ruhsal olarak hantallaşacak, becerilerini yitirecektir.
Mevsimler arası geçiş dönemleri de yorgunluğun yaşandığı dönemlerdendir. Mevsim değişimine ayak uydurmaya çalışana vücudun bu uyum sürecinde gereken zamanı gereksinimi olan zamanı ona tanımak gerek, bu arada hissedilen yorgunlukları gereğinden fazla ciddiye almamak gerekli. Bu tarz yorgunluklar abartılırsa, kalıcı yorgunluklara dönüşebilme tehlikesi taşırlar.
Yoğun sıkıntı ve stresin yaşandığı dönemlerde- aslında daha da sık olarak bu dönemlerin bir şeklide geçip daha rahatlandığı dönemlerde kişiler kendini yorgun hissedebilir. Bir mücadelenin içinde yaşarken, aslında ne kadar yorulduğunuzu anlamayabilirsiniz, ama mücadele bitip de biraz dinlenmek, rahatlamak için köşenize çekildiğinizde ve gevşediğinizde birden bütün yükü omuzlarınızda hissedebilirsiniz. Bu tür yorgunluklarda dikkat edilmesi gereken yorgunluğa eşlik eden başka sıkıntıların olup olmadığıdır. Yorgunlukla birlikte başka şikayetlerde varsa bu durumun incelenmesi gerekmektedir.
Yorgunluk, pek çok fiziksel hastalığın ilk başında ortaya çıkan bir şikayet olabilir. Böbrek hastalıklarının, guatr ve diğer metabolizma hastalıklarının ilk ve tek belirtisi; aylardır devam eden, dinlenmekle dahi geçmeyen yorgunluk olabilir. Kas hastalıkları, kalp hastalıkları ve kanla ilgili bozukluklar da ; yorgunluk önemli bir belirtidir . Kendinizi, uzun süreden beri fazla bir çaba harcamadığınız halde yorgun hissediyor veya eskiye göre daha çabuk yorulduğunuzu düşünüyorsanız bir uzmana başvurmanız yararlı olacaktır. Gerekli incelemeler yapılıp yorgunluğunuzun fiziksel bir hastalığa bağlı olup olmadığı ortaya çıktığında kendinizi daha rahat hissedebilirsiniz. Fiziksel bir neden olmadığı ve siz bunu bildiğiniz halde kendinizi halen yorgun hissediyorsanız ; yorgunluk psikolojik kökenli olabilir. İsteksizlik, yaşamdan zevk alamamam, mutsuzluk, iştah ve uyku düzensizliklerinin eşlik ettiği yorgunluklarda depresyon düşünülmelidir. Pek çok psikiyatrik hastalığın önemli belirtilerinden birinin de yorgunluk olduğu her zaman akılda tutulmalıdır. Dikkatini toparlayamama, dalgınlık, bitkinlik, isteksizlik; yorgunlukla en sık birlikte görülen psikolojik kaynaklı şikayetlerdir. Bu tür durumlarda bir psikiyatri uzmanına başvurmak yararlı olacaktır.
Gerek fiziksel gerek duygusal, zihinsel yorgunluğun tedavisinde çeşitli yöntemlerden söz edilebilir. Yorgunluğun bir hastalığa bağlı olmadığı iyice belirlendikten sonra aşamalı olarak yorgunluğun üzerine gitmek, kişinin kendini içine soktuğu kısır döngüyü bulmasına yardımcı olmak, farklı etkinlikler yoluyla dinlenmesini sağlamak gerekmektedir. Kişiler zaman zaman bunu kendi kendilerine başarabilirler, yorgunluklarıyla baş edebilirler. Bunu yapamadıklarında ise kişilerin yardım alması yaşamlarını kolaylaştıracaktır.
Psikiyatr Özlem Mestçioğlu
PsikoNET