ERDAL ATABEK

Yeni Teknolojiler, Bireyleşme mi? Sürüleşme mi?...

Kulağında kulaklıklarla yürüyen gençler çoğalıyor.

Yolda, otobüste, vapurda, her yerde.

Kendi müziğini dinliyor. Başka hiçbir şeyi duymuyor, duymak istemiyor.

MP3 teknolojisi. Küçücük bir kutucuğa sıkıştırılmış müzikler.

İnternet.

Kendi seçtiğiniz her şeyi ekranınıza getiriyor.

Bireyleşmeyi kolaylaştırıyor mu?

Herkesin kendi seçimini yapmasına olanak veriyor mu?

Beklenen buydu.

İnternet, hızlı iletişimdi, dünyanın hızlı haberleşmesiydi.

Artık internet demokrasisiçağı başlıyordu.

Bu beklenti gerçekleşti mi?

Şimdilik hayır. İlerisini söylemek kehanet olur, yanlıştır.

Şimdilik görünen, sürüleşmeye daha çok benziyor.

Gençlerde aynı saç modelleri görülüyor.

Genç erkeklerde kısa kesilmiş, jöleyle dikleştirilmiş saçlar.

Genç kızlarda birbirine benzer, mahcup değişikliklere cesaret edilmiş aynı modeller.

İhmal edilmiş görüntüsü verilmiş özenli giyimler.

Bermuda pantlar, şortlar, parmak arası sandaletler.

İslami kesimde de yaygın moda yenilikleri.

Parlak renkli türbanlar, giderek göze çarpıcı pardösüler.

Caddelerde aynı adı taşıyan yan yana dükkânlar.

Starbucks Cafeler,Tekno-Salar, Mangolar, Dexterler, D&Rlar.

Hayaller ekrandan, dedikodular dizilerden, acılar haberlerden.

Yeni teknolojinin tutsakları artıyor.

Gözler ekranlarda, kulaklar telefonlarda.

Görünenden başkasını görmeyen gözler.

Söylenenden başkasını duymayan kulaklar.

Tam bir tektipleşme.

Toplumsal bir yönlendirmenin sessiz kurbanları.

Küresel manipülasyon.

Pazar ekonomisinin ustalıkla yönettiği küresel sürüleşme.

Dünyanın şurasında burasında küçük başkaldırılar.

Bunlara hiç önem vermeyen iletişim saldırısı.

Toplumları sürüleştirme çabaları.

Alışverişten başka hiçbir şey düşünmeyen sürüler yaratma stratejisi.

Hızla değişen teknoloji artık pazarın emrinde.

Reklamlar, çağın yeni amentüleri.

Markalar, çağın yeni kutsal öğretileri.

Alışveriş merkezleri yeni tapınaklar.

Çocuklar, gençler, kadınlar, erkekler, orta yaşlılar, yaşlılar.

Kilo verin, incecik olun, çok yaşayın salgını.

Çok yaşayın, çok alışveriş yapın.

Piyasayı canlandırın.

Aman sakın ha! Tasarruf falan yapmayın, ekonomi çöker.

Neden çok yaşayayım? diye sormayın.

Çok yaşayın, çok paranız olsun ki çok alışveriş yapın.

Bakın sizin için neler yapıyoruz?

Gelin, görün, deneyin, alın, gene alın, çok alın, hep alın.

Kredi kartlarını kullanın.

Siz almazsanız biz ne yaparız?

Koşun, alışveriş sürülerine katılın.

Yoksa kendinizi mutsuz hissedersiniz.

Alışveriş yapmazsanız depresyona girersiniz.

Yeni teknolojileri deneyin.

Geç kalmayın, mahcup olmayın.

Başka da hiçbir şey düşünmeyin.

Sürüleşin. Sürüleşin...

erdalatak@gmail.com



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat