‘Laik düzen erozyona uğruyor’ diyen Gaffney’a göre, Obama bu gidişata destek verir gibi görünmemeli:
Türkiye göz göre göre yok oluyor
20 yıldır Türkiye’nin İslamlaşmanın yayılmasına karşı önemli siper olduğunu savunuyorum. Ancak Türkiye gözlerimizin önünde yok oluyor. Eğer Obama dikkatli olmazsa İslamlaşma olgusunun giderek daha fazla parçası olan, kurumlarına sızılmış, Atatürk tarafından öngörülmüş politikaların bir tarafa atıldığı bir Türkiye’yi desteklemiş olacak. Bush da yeterince dikkatli değildi. Laik ve İslamlaşmamış bir Türkiye’yi takdir etme konusunda her iki yönetim altındaki dışişleri bakanlığı da, pek çok Avrupa ülkesi de bu konuda dikkatli değil.
ELÇİN POYRAZLAR
WASHINGTON - Frank Gaffney Washington’da AKP’ye muhalif bir tutum sergileyen sayılı uzmandan biri. Gaffney bundan bir süre önce Washington Times gazetesindeki köşe yazısında ABD Başkanı Barack Obama’nın Türkiye’ye giderek İslamcı bir hükümete hürmet edeceği görüşünü öne sürmüştü. Türkiye’de laik düzenin erozyona uğradığını söyleyen Gaffney, Obama’nın bu gidişata destek verir görünmemesi gerektiği kanısında. Gaffney’e göre Ergenekon davası “Klasik totaliter bir oyun.”
- Washington Times gazetesinde çıkan makalenizde Obama’yı Türkiye’ye gideceği için eleştirdiniz. Bunun neden kötü bir fikir olduğunu düşünüyorsunuz?
GAFFNEY - Obama’yı Türkiye’ye gideceği için değil orada yapacakları için eleştiriyorum. Medeniyetler İttifakı Obama’nın katılmaması gereken bir toplantı. Obama’nın bu toplantıya katılması ABD’nin Türkiye’nin İslamlaşmasına ilgisiz kaldığı görüşünün yanı sıra İslam Konferansı Örgütü üye ülkelerin saldırgan politikalarına ve Batı toplumlarında giderek artan bir şekilde şeriatı dayatma gündemlerine destek verdiği görüşünü güçlendirecek.
- Medeniyetler İttifakı’na neden karşı çıkıyorsunuz?
- Bugünkü uluslararası örgütlerin çoğu gibi Medeniyetler İttifakı da zengin bir azınlığın gündemini yansıtır oldu. Şeriata hakaret edilmesine karşı cephenin lokomotifi haline gelen İslami Konferans Örgütü gibi. Ve bu örgütün çok kültürlülük, çeşitlilik, Müslümanlara hassasiyet adı altında Batı toplumlarına kurnazca yakınlaşmak için bir dizi adımları var. Bu gündem Batı dünyasında özgür insanların yaşamına kattığı ve önemsediği değerler ve özgürlüklere aykırı.
- Sizce Obama neden Türkiye’ye gidiyor?
- Obama Müslüman bir başkente giderek büyük bir konuşma yapacağını açıkça söylemişti. Bu konuşmayı Türkiye’den yapacağı belli değil ama bu gezi bunun için bir fırsat. Obama’nın ayrıca Müslüman dünyasına “saygıyla yaklaşmak” gibi de bir gündemi var. Benim endişem bunun sunulma tarzının Müslüman dünyasında çoğunluk tarafından saygı değil bir boyun eğme olarak algılanacak olması. Bu düşmanlarımız arasında en kötü dürtüleri güçlendirecektir.
- Obama’nın Türkiye’ye giderek siyasi İslama destek verdiğini mi düşünüyorsunuz?
- Ben büyük bir Türkiye hayranıyım. 20 yıldır Türkiye’nin İslamlaşmanın yayılmasına karşı önemli siper olduğunu savunuyorum. Türkiye Batı için dünyanın çok önemli bir bölgesinde bir çapa. Ancak Türkiye gözlerimizin önünde yok oluyor. Obama dikkatli olmazsa İslamlaşma olgusunun giderek daha fazla parçası olan, kurumlarına sızılmış, Atatürk tarafından öngörülmüş politikaların ve anayasadaki ilkelerin bir tarafa atıldığı bir Türkiye’yi desteklemiş olacak. Ondan önceki başkan Bush da yeterince dikkatli değildi. Laik ve İslamlaşmamış bir Türkiye’yi takdir etme konusunda her iki yönetim altındaki dışişleri bakanlığı da dikkatli değil. Pek çok Avrupa ülkesi de bu konuda dikkatli değil. Türkiye’de laik düzen İslamlaşan bir ülkenin önünü açacak şekilde erozyona uğruyor.Obama dikkatli olmazsa oradayken bu sürece destek vermiş görünecek.
- Bush yönetimi AKP’yi açık bir biçimde destekledi, Türkiye’yi ‘ılımlı İslam ülkesi’ olarak tanımladı. Yeni yönetimin tutumu ne olacak?
- Eğer ben yönetimde olsaydım Türkiye’deki geleneksel uygulamalara, anayasal ilkelere ve yerleşik laik kurumlara vurgu yapardım. Bu Müslüman Kardeşler yaklaşımından çok daha iyidir. Bu ilkeleri terk eden bir ülkenin kesinlikle AB’nin parçası olma şansına sahip olmadığını açıkça söylerdim. Ülkede baskıcı bir ortama neden olan bu erozyonun sürmesi hem Türkiye için hem de Batı ile olan ilişkileri açısından zararlı.
- Obama bu konuda sizce Bush’tan farklı bir tutum belirleyebilecek mi?
- Obama’nın Bush’un çizgisini takip etmesi hatta daha da az dikkatli olması yüksek olasılık. Clinton ve Bush yönetimi altındaki dışişleri bakanlığı İslamcılar seçimle geldiği sürece bunun kabul edilebilir olduğunu savundular. İslamcıların ülkeyi nereye götüreceğine, demokrasinin kurumlarına neler yaptıklarına bakmadan bunun iyi bir şey olduğunu düşündüler. Ben kişisel olarak bunun iyi bir şey olduğunu düşünmüyorum. ABD’den gelecek bu yöndeki bir mesaj Türkiye’yi ve Avrupa’yı gerçek tehdide karşı aşılayacaktır.
Erdoğan AB’yi kullanıyor
- Obama’nın İslam dünyasına yönelik politikası nasıl olmalı?
- Benim görüşlerim Obama’nınkinden çok farklı. Eğer başkan olsaydım kapsamlı, dini, siyasi, yasal bir program olan ve acımasız bir biçimde baskıcı küresel bir teokrasi yaratma hedefine odaklı şeriat ile dindar Müslümanları birbirinden ayırırdım. Ki bu Müslümanların çoğu böyle bir rejim altında yaşamak istemediği gibi kimseye de bunun dayatılmasından yana değil.
- Türkiye’nin AKP yönetiminde Batı’dan uzaklaştığı görüşüne katılıyor musunuz?
- Bence Başbakan Tayyip Erdoğan bundan çok daha karmaşık bir oyun oynuyor. AB sürecini, zaman kazanmak, orduyu baskı altında ve yargıyı emrinde tutmak, devletin kurumlarında gücünü pekiştirmek için kullanıyor. Bağımsız medyayı ortadan kaldırarak, eğitimdede egemenlik kurmayı ve iş dünyasındaki kontrolünü arttırmayı hedefliyor. Ve Avrupa’nın parçası olma projesi bunun gibi hedefleri gerçekleştirmeye yardımcı oluyor. Erdoğan’ın aynı zamanda Batı’nın düşmanlarına da ulaşmaya çalışması NATO’dan uzaklaşma ve Batı yanlısı bir ülke geleneğinden kopma olarak yorumlanıyor.