TOPLUMSAL AKIL TUTULMASI
Ecz.Yahya Kemal KAYA
T.B.M.M.’de kurulan “Tuzla Tersanelerindeki Ölümleri Araştırma Komisyonu” başkanının önerisiyle, bu ölümleri “Ukrayna ve Güney Kore”’de araştırma izni Meclis Başkanı Köksal Toptan’ın imzasına sunulmuş.
Tuzla’da oluşan kazalar sonucunda yaşamlarını yitiren işçiler, genelde sigortasız ve taşeron firmalar tarafından bulunan vasıfsız işçilerdir. Bu bölgede ağır işlerde ve zor koşullarda çalışmak zorunda kalan işçilerin büyük bir bölümü Doğu ve Güneydoğu bölgelerinden gelmektedir.
O yörelerde çalışma olanağı bulamayan, genellikle yöreye özgü hale gelen “ Yeşil Kart” uygulamasından yararlanan sigortasız, güvencesiz olduğu konutlarının bulunduğu mahalle muhtarlarının verdiği belge ile kanıtlanarak ve ilgili Mülki Amir olan İl Valisi tarafından
( bölgedeki tüm illerde birer Vali Yardımcısı bu işle görevlendirilmişler.) “yeşil”lendirilmiş olan çaresiz, umarsız, devletten yardım almadan yaşayamayan, eğitimsiz ve öğrenimsiz gençler, hiçbir altyapıları olmaksızın alındıkları tersane işçiliğinde, gerekli güvenlik önlemlerinin alınmadığı ve denetlenmediği ortamlarda bir tür “ can pazarı “ içinde ölüme gitmektedir.
( Sendikaların yaptığı araştırmalara göre 1985 yılından bu yana Tuzla tersanelerindeki toplam ölü sayısı 98’e ulaştı. Araştırmalara göre, ölümlerin büyük bir bölümü son iki yılda gerçekleşti. 2006 yılından bu yana Tuzla Tersaneleri’nde 86 işçi hayatını kaybederken, Faruk Çelik’in Çalışma Bakanlığı’na başladığı günden itibaren ise 22 işçi yaşamını yitirdi. )
Bağlı bulunduğu iktidar partisinin döneminde tavan yapan kazaları örtbas etmek istercesine sorunun çözümünü başka ülkelerde aramaya kalkışmak bir “ akıl tutulması “ değilse, nedir? Bu ilginç önerinin sahibi olan komisyon başkanı A.K.P. İstanbul Milletvekili Ecz. Mehmet Domaç’ın yıllarca sürdürdüğü Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti Başkanlığından sıçrayarak geldiği politika arenasındaki bu parlak çıkışını nasıl açıklayabiliriz?
Altyapısı tam olarak oluşturulmamış bir “ S.S.K. Açılımı ”nı; eczacıların kredi-faiz batağında debelenmelerini, giderek el koymalara uğratılmalarını ve eczanelerini kapatmak zorunda bırakılmalarını getiren politikaları onların başına bela ederek girdiği bu ortamda; A.K.P.’nin sağlık konusunda yaptıklarını, “Sağlıkta Dönüşüm” uygulamalarını, halkın çaresizce sarıldığı “yeşil kart”la sağlık hizmetinden yararlanmak zorunda kalışlarını, sigortasız, güvencesiz, işsiz, evsiz, barksız kalmaya devam etmek zorunda olmalarını
“ Devrim “ olarak niteleyen de kendisi değil miydi?
Demek ki, A.K.P. politikaları insanları aç, yoksul ve işsiz bıraksa da, çalışmak zorunda olduklarında da ellerindeki olanağı yitirmek istemedikleri için sigortasız, güvencesiz çalışmayı benimseseler de ve sonunda ölseler de; bunların, kapağı meclis’e atmış ve dokunulmazlık kazanmış kişilerin umurunda değil! Bu ölümleri bile, bir turistik gezi fırsatı olarak değerlendirebilecek denli halktan kopmuş, uzaklaşmış durumdalar!
Yazıklar olsun!
Bu bir “ Akıl Tutulması”dır ve bu tür insanlar iktidarda kaldıkları sürece topluma yansımaları dozunu daha da arttırarak sürecektir. Toplumun bu akıl tutulmasından kurtulması, ancak ve ancak, ne yazık ki bu “Akıl Tutulması”nın kafalara “ dank” etmesi için tavan yapması, halkın bunun ayrımına varması için sürekli çarpıtılarak aktarılan ekonomik göstergelerin gerçeklerinin ortaya çıkması, halkın alım gücünün taban yapması gerekmektedir. Belki bu yolla bu iktidardan kurtulabilinir. Yoksa, insanları karın tokluğuna çalıştırmaya, yardımlarla kandırmaya devam edecekler.