Kamunun gözü, ilaç şirketleri ile araştırmacı-bilim insanları arasındaki ilişkiler üzerindedir. İlaç şirketleri muazzam bütçeleri ile bir yandan yeni ilaç araştırmalarını sürdürürken, öte yandan isimlerini bazen de etik olmayan ilişkiler içinde görürüz. İster araştırmacılarla, ister doktorlarla isterse kamu sağlık sektöründeki yetkililerle...
Şu sıralarda, bu tür ilişkilerlerden biri üzerine, ABD’de skandal boyutlarında bir tartışma sürüyor. Olay Amerikan Senatosu’nda Senatör Charles E. Grassley tarafından gündeme getirildi ve Harvard Tıp Fakültesi’ni ilgilendiriyor. Massachusetts General Hospital’in psikiyatri bölümünden, tanınmış bilim insanı ve çocuk hiperaktivitesi, dikkat eksikliği ve bipolar bozukluk konusunda dünyaca ünlü uzman Dr. Joseph Biederman’ın da aralarında bulunduğu üç doktorun (diğerleri Timothy Wilens ve Thomas Spencer) ilaç şirketlerinden 4.2 milyon dolar aldıkları ileri sürülüyor.
İddia, hiperaktivite tedavisinde çalışmalarıyla tanınan, çalışmalarının bir kısmının da ilaç şirketlerince desteklendiği ileri sürülen Biederman ve diğerlerinin, bir hiperaktivite ilacının kullanılmasının yaygınlaşmasına yaptıkları katkılara (promosyon!) karşılık bu parayı aldıkları! Söz konusu bilimciler, bu paranın kaynağı konusunda doğru dürüst bir açıklama getirememişler!
Klinik Farmakoloji sitesindeki (www.kfd.org.tr) yoruma göre, “ABD’de araştırmaların dürüstlüğünü sağlamak için NIH (National Institute of Health) araştırıcıların 10.000 dolar veya daha fazla kazançlarının üniversiteye bildirilmesini şart koşar. NIH geçen sene 3000 üniversitede 325.000 araştırıcıya 23 milyar dolar araştırma fonu kullandırdı. NIH, bu durumda araştırıcıların çıkar ilişkilerini takip etmelerinin çok zor olduğunu bunun üniversiteler tarafından takip edilmesi gerektiğini belirtmektedir. Üniversiteler araştırmacılara çıkar ilişkisi olup olmadığını sormakla beraber, bu konuda ciddi bir denetleme yapmıyor. Yale Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Robert Alpern “Eğer bir doktor ilaç firmasından 80.000 dolar aldığını deklare ederse, ben çekte hakikatte kaç dolar yazdığını bilmem” diyerek kontrolün ne kadar zor olduğunu belirtti..”
Biederman bizi de ilgilendiriyor, çünkü ülkemize de getirtilip kendisine konferanslar verdirildi! İki yıl önce Uludağ’da yapılan kongreye katıldı, çocuk hiperaktivitesi ve ilaç tedavisi konusunda konuştu, dahası, çocuk hiperaktivitesi konusunda tanınmış Türk doktorlarla ortak çalışmalar da yaptı ve Kongreye sundu!
Üstelik bu haber, SSRI grubu ilaçların tedavi edici etkilerinin pek çok durumda Plasebo’dan (etken maddesiz-etkisiz ilaç) farklı olmadığının, sadece şiddetli depresyonlarda etkili olduğunun açıklandığı zamana da denk geldi! Bu tür ilaçlar, depresyonun şiddetine bakmadan, yaygın bir şekilde kullanılmaktadır! Hastalara acaba plasebo verilse ve sonuçları izlense daha sağlıklı olmaz mı diye düşünüyor insan!
Biederman ve diğerlerinin, söz konusu şirket veya şirketlerle “anlaşmaları” ve ilaçların etkileri konusunda yaptıkları promosyon çalışmaları sonucu, “çocuklarda bipolar bozukluk” teşhislerinde yüzde 40 artış olduğu ileri sürülüyor! Teşhiste artış, ilaç satışlarında da patlama yapmak anlamına geliyor!
Science dergisinin haber servisi, “ScienceNOW Daily News”in 24 Haziran 2008 tarihli haberine göre, Amerikan senatosundan söz konusu senatörün 20 üniversiteyi kapsayan “ıkar çatışması” (conflict-of-interest) araştırmasının sonuçlarından sonra, (Senatör, öğretim üyelerinin aldıklarını açıkladıkları rakamlarla ilaç şirketlerinin beyanlarını karşılaştırarak, ödemelerin uyumlu olup olmadığını araştırdı... çelişkili rakamlar üzerine, olay patlak verdi) Stanford Üniversitesi de gündeme geldi. Senatör Charles E. Grassley, Standford’da öğretim görevlisi psikiyatrist Alan Schatzberg’in 6 milyon dolarlık bir hisse senedine sahip olmasını soruşturuyor.
Bu şirket hükümetin finanse ettiği bir araştırmayı yapıyor. Senatör diyor ki, Ulusal Sağlık Enstitüsü’nün finanse ettiği bilim adamları daha dikkatli denetlenmeli.. Söz konusu şirket bir düşük ilacının depresyon üzerinde etkili olup olmadığını araştırıyor.
Ve aynı zamanda söz konusu bilim adamı, Stanford Tıp Fakültesi’nde, aynı ilacı (Mifepriston) test eden araştırmacı grubunun da lideri durumunda olması tam bir çıkar çatışması olayını ortaya çıkardı!.. Schatzberg’in birtakım gelirlerini de sakladığı ortaya çıktı..
Bu sayı için erken ve acele bir Gündem yazmak durumunda kalınca, sırada bekleyen bu önemli konuyu da gündeme taşımış olduk..