SSK Sağlık Kuruluşlarının Sağlık Bakanlığına Devredilmesinin II. Yılında

SSK RAPORU


GİRİŞ:

SSK Sağlık Kurumlarının Sağlık Bakanlığına devredilmesinin üzerinden iki yıl geçti. İki yıl kısa bir süre denebilir. Ancak, konu sağlık olunca, saniyelerin insan hayatındaki değeri düşünülünce oldukça uzun bir süre. Toplum belleğinin aşınması, ideolojik çarpıtma düşünülünce de önemli bir zaman dilimi.

Gerçeklerin kolayca çarpıtıldığı, unutturulduğu günümüz dünyasında örgütlü yapıların önemli görevi de unutmamak, unutturmamak olmalıdır. Yıllarca yeraltında, yer üstünde alın teri döken işçilerin emekleriyle yaratılan değerler işçilere sorulmadan devredildi. Asgari ücretle “asgari hayat” sürmeye çalışanlar, göçüklerde yitenler, makineye kolunu bırakanlar, tanısı bile konulmadan meslek hastalıklarından ölenler, yani SSK’nın gerçek sahipleri yok sayıldı. Ve gerçekler bizlere de unutturulmaya çalışılıyor. İşçilerin derdinden, dilinden anlayan, binbir özveriyle sağlık hizmeti üreten sağlık emekçileri de unutuldu, unutturulmaya çalışılıyor. Bu yüzden hak kayıpları devam ediyor.

Elinizdeki rapor tarihi unutturmamak, haklı mücadelemizi belgelemek ve daha kararlı adımlarla yol yürümek amacıyla hazırlandı. Haklı olmanın yetmediğinin farkındayız. Neo- liberal saldırıya karşı; “eşit, ücretsiz, nitelikli başka bir sağlık sisteminin mümkün” olduğunu biliyoruz. Bu hedefe ulaşmak için daha güçlü ve daha bilinçli olmak zorundayız…

SSK Sağlık Kuruluşlarının Sağlık Bakanlığına Devredilmesinin II. Yılında

SSK RAPORU


Bilindiği üzere 19.01.2005 tarih 5283 sayılı yasayla 20.02.2005 tarihinde SSK’ ya bağlı sağlık kurumları Sağlık Bakanlığına devredildi. Sendikamız o dönemde devrin asıl amacını; sağlık ortamı, toplum ve sağlık emekçileri açısından ne tür sonuçlar yaratacağını kamuoyuyla paylaşmış ve değişik eylemlerle yasa tasarısına karşı çıkmıştı. Yıllardır ihmal edilen ve kaynakları sömürülen SSK sağlık kuruluşlarının hizmet açığına bağlı toplumda yarattığı hoşnutsuzluk siyasi iktidarca iyi değerlendirilmiş, tehlike toplum tarafından algılanamamıştır. Yılların biriktirdiği sorunları çözmek yerine, verili durum, mevcut sorunlar istismar edilmiştir. Böylece sağlık alanında “değişim” adına uzun erimli “yıkım” ın önemli bir aşaması kat edilmiştir.

Aradan geçen iki yıllık süre bu konuda bizleri haklı çıkardığı gibi sağlık ortamının sorunlarını daha da derinleştirmiştir. Bu raporda, SSK sağlık kuruluşlarının devredilmesinin neden ve sonuçlarını 10 ayrı boyutuyla değerlendirdik.


1-“Sağlıkta Dönüşüm Programı” Açısından Devir:

IMF, DB, DTÖ gibi küresel sermayenin aracı kuruluşları Türkiye dahil bağımlı ülkelere birçok konuda programlar dayatıyorlar. Sağlık alanında dayatılan programın amacı; kamusal sağlık hizmeti sunumunun daraltılması(- mümkünse sıfırlanması-), yerini özel sektöre bırakması; böylece sağlık alanının ticarileşmesidir. İşte “sağlıkta dönüşüm programı” böylesi bir dayatmanın programıdır. Bu günkü sayılara göre 45 milyon, devir öncesi 36 milyon nüfusun hizmet aldığı SSK’nın, tüm yetersizliklerine rağmen dışa kapalı, kendine yeter ve hizmeti kendisinin üretmesi bu kurumun yeterince sermaye sömürüsüne açılmasının önünde engel oluşturuyordu. Devirle özelden hizmet, ilaç ve tıbbi malzeme alımının önü tamamen açılarak SSK nüfusu küresel sermaye sömürüsüne tamamen açılmış oldu.


2-SSK Sağlık Kuruluşlarında Devir Öncesi Sorunlar ve Nedenleri:

1946 yılında kurulan SSK, sağlık giderlerini azaltmak amacıyla sağlık hizmeti sunacak yatırımlara yönelmiş, zamanla ilaç maliyetlerini azaltmak amacıyla da ilaç fabrikası kurmuştur(1979). SSK bu haliyle dünyada örneği olmayan; hem finansmanı hem de sağlık hizmeti sunumunu bir arada yapan; her tuğlasında işçilerin emeği, alın teri olan; 144 hastane, 217 dispanser ve 176 sağlık istasyonu ile devasa bir sosyal güvenlik kurumu haline gelmiştir. SSK, genel vergilerle finanse edilen devletin en asli görevi olan sağlık hizmeti sunumunu kendi olanakları ile üstlenerek, devletin yükünü büyük oranda hafifletmiştir. Ancak yıllar içinde artan nüfusa (Ülke nüfusunun yarısı) yeterli olacak yatırım yapıl-a-mamış, personel açığı gideril-e-memiş ve böylece SSK’lıların kuyruk çileleri, hoşnutsuzlukları ortaya çıkmıştır. Sorunun kaynağı kurumun özerkleşmesini, demokratikleşmesini engelleyen, siyasi arpalık olarak kullanan, kurum kaynaklarını yatırım yerine bütçe açıklarını kapatmakta kullanan veya özel sektöre faizsiz kredi olarak dağıtan siyasi iktidarlardır. Siyasiler kurumun gelişimini engellemişlerdir. Muhtemeldir ki temel amaçları da kurumu önce çökertmek, daha sonra bunu bahane edip devretmek, böylece bu alanı sömürüye tamamen açmaktı.


3-Niçin Karşı Çıkmıştık?

SSK sağlık kuruluşları işçilerin ve -sıklıkla çıkarılan işveren prim aflarından dolayı kısmen- işverenlerin primleriyle yaratıldı. Avrupa örneklerinin aksine devletin SSK’ya bütçeden katkısı olmadığı gibi yıllarca farklı hükümetlerce kurum kaynakları sömürüldü. Devirle bu kuruluşların türlü yöntemlerle özelleştirilmesinin önü açıldı. Bir bütün halinde kamusal sağlık hizmetlerinin terk edildiği konjektürde SSK’lıları bekleyen sonuç; piyasanın acımasız işleyişi; pahalı sağlık hizmeti, fark ücreti, cepten ödemeler ve kaynakların özele akıtılmasından kaynaklı bunu karşılayamaz duruma gelen kurumun hizmeti finanse edememesidir. Oysa SSK geçmişte pilot uygulama olarak; SSK Elbistan Hastanesi özel sektöre kiraya verilmiş, Ankara’da Has polikliniği, İzmir’de DUSAŞ poliklinikleri ile hizmet alımı sözleşmeleri yapmıştı. Bu uygulamaların sonucunda özelden hizmet alımının, özelleştirmenin hizmet maliyetlerini katlayarak artırdığı, devasa yolsuzluklara neden olduğu görülmüştü. Devir ve hizmet alımıyla yaşanacak sonuçlar konusunda yeterince deneyim mevcuttu. Sağlık emekçilerinin yaşadığı sorunlara idari kadrolaşma, ekonomik- özlük hak kayıpları, yer değişiklikleri gibi yeni sorunlar eklenecek, hükümet gündemindeki yasa tasarılarıyla iş güvencesiz, sözleşmeli çalışmanın önü açılacaktı.


4-Devir Sonrası SSK’ lıların Sağlık Hizmetlerinden Yararlanması Nasıl Etkilendi?

Devirle birlikte Türkiye’nin kamu sağlık kurumlarının toplam sayısı artmamıştır. Tam tersine 37 dispanserin kapatılmasıyla azalmıştır. Bunun doğal sonucu hastane kuyruklarının, personel eksikliğinin ülke sathına yayılmasıdır. Nitekim iki yıllık dönemde hükümetin iddia ettiği gibi kuyruklar azalmadı, kuyrukların yerleri değişti. Özelden hizmet alımı geçici (yapay) bir memnuniyet yaratırken; cepten ödemeler arttı, tüm özel sağlık kuruluşlarında fark ücretleri alınmaya başlandı. Bu arada hizmet alımının kuruma faturası karşılanamaz boyutlara tırmandı. (Bir süre sonra karşılanamayacaktır!) Daha önce hastanelerden ücretsiz karşılanan ilaç, tıbbi malzeme, protez, ortez gibi iyileştirme araç gereçleri artık hastalarca dışardan ücretli alınmaktadır. Ödeme bürolarının kapatılması sevklerin yapılmasını zorlaştırmış, yol masraflarının karşılanması neredeyse olanaksızlaşmıştır. Provizyon almaktaki güçlükler devam etmektedir. Kronik hastalık ilaçları daha önce kurumca temin edilirken devir sonrası piyasa ilişkisine bırakılmış, eczanelerin alacakları zamanında (45 gün) ödenmediği için eczaneler ilaçları vermekte zorlanmaktadır. Daha önce ücretsiz yararlanılan ambulans ücretleri artık ücretli karşılanmaktadır.


5-Sağlık Emekçilerinin Ekonomik ve Özlük Hakları Nasıl Etkilendi? Hak Kayıpları.

Sendikamız özlük ve hukuk büromuzca hazırlanan aşağıdaki tablo sağlık emekçilerinin devir sonrası ekonomik hak kayıplarını göstermektedir.


4. DERECE MEMUR

OCAK 2005

TEMMUZ 2005

OCAK 2006

1 Yıl Sonra Aylık Ücret Kaybı

Maaş

566

594

611


Ek Ödeme

321

288

273

45+Ek Ödeme % Artışı 24 YTL=69 YTL

İkramiye

-

68

68


5. DERECE HİZMETLİ





Maaş

541

571

586


Ek Ödeme

302

268

252

45+Ek Ödeme % Artışı 22 YTL=67 YTL

İkramiye

-

68

68


6. DERECE HEMŞİRE





Maaş

721

752

775


Ek Ödeme

492

454

434

54+Ek Ödeme % Artışı 36 YTL=90 YTL

İkramiye

-

68

68


¼ UZMAN DOKTOR





Maaş

1.130

1.186

1.216


Ek Ödeme

870

880

853

86+Ek Ödeme % Artışı 65 YTL=151 YTL

İkramiye

-

68

68


Ekonomik kayıpların giderilmesi için sendikamızın açtığı dava devam etmektedir.


Özlük ve Sosyal Hak Kayıplarına Örnekler :

  1. Lojmanda oturanlar tahliye ettirildi.

  2. Çeşitli kadro sorunları (görevde yükselme ve unvan yükselmesi sınavları yapılmadığı için bir çok kişi kadro beklemektedir.) devam etmektedir.

  3. Ücretler sabit tutulduğundan, devirden sonra personelin öğrenim durumu veya sosyal durumundaki değişiklikler (öğrenim durumu nedeni ile özel hizmet tazminatı ve yan ödemenin arttırılması gibi) ücretlere yansıtılmıyor.

  4. Nöbet ek ödemeleri artık verilmiyor.

  5. Özlük dosyaları Sağlık Bakanlığı bilgi işlem merkezine tam olarak geçirilmediğinden, Temmuz 2005 döneminde tayin isteyemediler. Halen bu sorun nedeni ile tayin isteyemeyenler var.


6-Personel Hareketleri, Hastanelerinin Birleştirilmesi, Kapatılması:

SSK Hastanelerinin Sağlık Bakanlığına devriyle birçok ilde hastanelerinin yapısı ve hizmet kapsamı değişti. Bir kısmı Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesine dönüştürüldü.(Kırşehir, Bartın, Siirt…). Diyarbakır SSK Hastanesi kapatıldı. Bazı illerde hastaneler birleştirildi (Kayseri, Kırklareli…). Bütün bunlara bağlı çalışanların görev yerleri değiştirildi. Hastane içi yer değişiklikleri yaşandı. Kapatılan Dispanserlerde çalışanlar bağlı oldukları hastanelere kaydırıldı. Provizyon merkezleri oluşturularak bir kısım çalışan sağlık işkolundan çıkarıldı ve Çalışma Bakanlığında istihdam edildi.

Sendikamızın müdahil olmasıyla şimdilik yürütmesi durdurulmakla birlikte Erzurum Aziziye Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesinin Bakanlıkça yıkılması kararı ve bu konudaki ısrar bir ibret örneğidir.


7-Sağlık Kurumlarının Yönetim Yapısı Nasıl Değişti? Hastane Geleneği, Hastane Adlarının Değiştirilmesi:

Devirle birlikte AKP Hükümetinin Sağlık Bakanlığındaki kadrolaşma harekatından SSK hastaneleri de nasibini aldı. İdari yapılar değiştirildi. Basına da yansıyan, eski Dışkapı SSK Hastanesinde 36 Başhekim Yardımcısının bulunması kadrolaşma hırsının geldiği aşamayı göstermektedir. Bu dönemde hükümetin tercihi sağlık hizmeti üretmek yerine, kendi siyasi akranlarına yer açmak, “suyun başını tutmak” olmuştur. Keza bu hastaneye bu dönemde atanan başhekim ve 15 başhekim yardımcısının iktidar yandaşı olduğu bilinmektedir.

Eğitim hastanelerine hukuka aykırı yapılan sınavsız şef, şef yardımcıları atamalarından bu hastaneler de nasibini almıştır.

Bütün bu yaşananlar hastanelerin iş barışını bozmakta, kendine özgü değerlerini zedelemektedir. Oysa SSK Hastanelerinde çalışan sağlık emekçileri iş barışı, dostluk, arkadaşlık gibi temel değerlerle yıllardır özveriyle çalışmış ve personel açığından kaynaklı adeta 3-4 kişilik işi bir kişi yapmıştır.

Onlarca yıllık hastane gelenekleri, kültürel olgular ve işyeri ortamının özgünlüğü deforme edilmektedir. Hastane isimlerinin dahi değiştirilmesi bu deformasyonun başka bir boyutudur. (SSK Dışkapı Hastanesinin Yıldırım Beyazıt, İstanbul Vakıf Gureba’ nın Bezm-i Alem Valide Sultan V.G. Hastanesine dönüştürülmesi gibi.)


8- İlaç ve Sarf Malzemelerinin Temini, Fiziki Yapı Nasıl Etkilendi?

SSK’ nun, ilaç tekelleri, küresel sermaye için en iştah kabartıcı yanı, 36 milyon nüfusun tedavi-ilaç ihtiyacını sağlamasıydı. Bir kısmını kendi fabrikalarında çok düşük maliyetle, bir kısmını da piyasadan toplu alımın avantajıyla %30’lara kadar inen kırımlarla temin eden SSK, sermayenin fazlaca sömüremediği, piyasaya önemli ölçüde kapalı bir işleyişe sahipti. Devirle (belki de en çok bu özelliğinden kaynaklı devredildi) bu özellik ortadan kaldırıldı, ilaç tekellerinin, piyasanın acımasız saldırısına açık hale getirildi. Artık ilaç ve sarf malzemelerinin temini piyasadan ve Sağlık Bakanlığının bilimsellikten uzak belirleyiciliğine terkedilmiş durumdadır. Hastanelerin fiziki yapısı ihtiyaçlara ve deneyimlere göre değil idarecilerin, kasaba siyasetçilerinin tercihlerine göre şekillenmektedir. Bu hastanelerin gerçek sahipleri, işçiler, daha üzerinden iki yıl geçmeden unutulmuş durumda. Sağlık hizmeti maliyetlerinin artmasıyla birçok hastanede hizmetin yürütülmesi zorlaşmakta, yakıt alınamadığı için kaloriferler dahi yanmamaktadır.


9- SSK Sağlık Harcamaları Nasıl Etkilendi?

AKP iktidarıyla birlikte “sağlıkta dönüşüm” programı çerçevesinde SSK’da tüm hizmetlerin özel sağlık kuruluşlarından alınması süreci hızlandırılmıştır. Buna bağlı olarak 2001 yılından bu yana sağlık harcamaları katlanarak artmış, 2.257 milyar YTL’den 2004 yılı sonu itibarıyla 6.6 milyar YTL’ye ve devir sonrası 2005 yılında 7.4 milyar YTL’ye ulaşmıştır. 2006 yılı sonu itibarıyla bu rakam 11.4 milyar YTL olarak tahmin edilmektedir.


Sosyal Sigortalar Kurumu Sağlık Harcamaları (milyar YTL)


yıllar

Toplam sağlık harcaması

İlaç harcaması

İlaç harcaması artış oranı

İlaç harcamalarının sağlık harcamaları içindeki payı %

Kurum eczanelerine yapılan harcamalar

Anlaşmalı

eczanelere

yapılan

harcamalar

2003

4.981.194

2.101.496

11.9

42.2

1.662.128

439.368

2004

6.635.691

2.687.750

27.9

40.5

2.159.597

528.153

2005

7.457.105

3.552.939

32.2

47.6

881.953

2.670.986

2006

11.416.477

5.373.128

51.2

47.1

0

5.373.128


AKP hükümeti döneminde sağlık harcamaları katlanarak artmış, 2003 yılı sonunda 4.981.194 milyar YTL olan toplam sağlık harcamaları devir ile birlikte astronomik rakamlara ulaşmıştır. 2006 yılında ise toplam sağlık harcamaları %70’lik bir artışla 11.416 milyar YTL olarak gerçekleşmiştir. Bu artışın en önemli kalemleri hiç kuşkusuz ilaç harcamaları ve dışarıdan hizmet satın alımıdır. Kurumun kendine ait eczaneleri kapatıldıktan sonra ilaç pek çok vatandaşımız için bir lüks tüketim maddesi haline getirilmiştir. Kapatılan kurum eczanelerinin pazar payları uluslar arası ilaç tekellerine devredilmiş ve bu uygulamadan en çok yoksul kesim mağdur olmuştur. Bu mağduriyetin boyutu ve ilaç tekellerinin kâr oranları her geçen gün artmaktadır.


SSK İlaç Harcamaları:

AKP Hükümeti iktidara geldikten sonra SSK’nın ilaç harcamalarında %11.9’luk bir artış gerçekleşmiş ve bu artış SSK’nın devrinden hemen sonra %32’ye ulaşmıştır. Devir işleminin can yakan sonuçlarının en belirgin hale geldiği yıl olan 2006’da kurum eczaneleri tümüyle sistemden çıkarılmış ve bütün ilaç harcamaları anlaşmalı eczanelere yapılmıştır. Bu yüzden de 2006’da ilaç harcamaları %103 artarak 5.472 milyar YTL’ye yükselmiştir.

SSK başta olmak üzere, sosyal güvenlik kurumları yıllardır hükümetler tarafından ekonomik bir darboğaza sürüklenmiştir. Sosyal güvenlik kurumlarının giderlerinde kısma hedefi nedeniyle emeklilik artık pek çok vatandaşımız için bir hayal olmuştur. Ama hükümet, kamu ilaç alım protokolü ve SSK hastanelerinin devri ile bu kurumların gelirlerini hesapsız bir biçimde uluslar arası ilaç tekellerine dağıtmakta herhangi bir sakınca görmemektedir.

Yukarıdaki tabloda da görüldüğü gibi SSK hastanelerinin devriyle sağlık-ilaç harcamalarında “tasarruf” değil tam tersine zarar edilmiştir. Bu kadar yüksek sağlık ve ilaç harcamalarına rağmen alınan sağlık hizmetlerinin kapsamında daralma, cepten ödemelerde artma ve niteliğinde düşme görülmüştür. Bu durum halkımızın sağlığı açısından sürdürülebilir bir durum değildir.


SSK Dışarıdan Hizmet Satın Alma:

yıllar

Dışarıdan satın alınan hizmet

Dışarıdan satın alınan hizmetin kurumun toplam sağlık harcamaları içindeki payı %

Artış oranı

2003

1.495.563

30

40.8

2004

2.611.462

39.4

74.6


Dışarıdan hizmet satın almada gerçekleşen artış devrin ardından daha da hızlanmış ve SSK’nın eskiden çok daha ucuza verdiği hizmetler, özel sektörden astronomik rakamlara alınmaya başlamıştır. Dışarıdan hizmet satın almaya devirden hemen önceki yıllarda diğer yıllara göre çok yoğun biçimde başvurulmuştur.



yıllar

SSK’nın sağlık tesisleri ödemesi

sağlık tesisleri ödemelerinin kurumun toplam harcamaları içindeki oranı %

Artış oranı %

2003

3.485.630

70

37.7

2004

4.024.229

60.6

15.5


AKP iktidarı ile birlikte kurumun sağlık tesislerine ayırdığı pay düşürülmüştür. Bunun kurum hastaneleri açısından ilk sonuçları, yatak kapasitesinde ve yataklı tedavide niteliksel azalma ile vatandaşlarımızın hastane çilesinin arttırılması olmuştur. Kurumun sağlık tesislerine yatırımların arttırılması gerektiği ortada iken; 2006 yılında kurum giderlerinin %1’inden daha azı yatırıma ayrılmıştır. Giderlerdeki en önemli pay sigorta giderleridir. Bu gerçek, uluslar arası sigorta şirketlerinin iştahını kabartmaktadır. Sigorta giderlerini de sağlık giderleri takip etmektedir. Sağlık harcamaları, hükümetin neo-liberal boyunduruk altına tümüyle girmiş olmasından dolayı sürekli artmakta ve yatırımlar kalemi es geçilmektedir.


10-Önümüzdeki Dönem Toplumu ve Bizleri Bekleyen Sorunlar, Önerilerimiz:

AKP Hükümetinin İMF, DB direktifleri ile uygulamaya koyduğu “sağlıkta dönüşüm programı” toplumun sağlık hakkını yok etmeyi, sağlık emekçilerinin iş güvencesini gasp etmeyi amaçlamaktadır. Ödediğimiz vergilere rağmen, kamunun sağlık hizmeti sunumundan çekilerek, mevcut hastanelerin özele devredildiği, özelden hizmet alımının yaygınlaştırılarak sosyal güvenlik kurumlarının çökertildiği ve sağlık hizmetlerini parası olanların parası kadar yararlandığı bir ticari alana dönüştürülmek istenmektedir.Daha şimdiden koruyucu sağlık hizmetlerinin ihmal edilmesi sonucu ortaya çıkan salgın hastalıklar; bütçeden yeterli pay ayrılmamasından kaynaklı yetersizlikler, sağlık emekçilerinin iş güvencesiz düşük ücretlerle çalıştırılması, hak kayıpları yaşanmaktadır. “Dönüşüm”ün şu ana kadarki uygulamaları bile toplumsal bazda yeterince dramatik sonuçlar yaratmaktadır. Genel Sağlık Sigortası ile 127 YTL.’nin (asgari ücretin 1/3 ü) üzerinde geliri olanların prim yükümlüsü olması ve prim ödemeyenlerin sağlık hizmetlerinden yararlanamayacağı bir gelecek dayatılmaktadır.

Sağlıkta dönüşüm programı” tamamlanmadan iflas etmiş bir programdır. Tam anlamıyla bir yıkım programıdır. Tamamlanmasını beklemek tıpkı Rusya’da, Ukrayna’da olduğu gibi- paralı ve pahalı sağlık hizmetlerine ulaşamadıkları için- milyonlarca insanın ölümünü beklemek anlamına gelmektedir.

Beklemek, Aile Hekimliği ve Kamu Personeli Yasa Tasarısıyla dayatılan iş güvencesiz, esnek ve kuralsız çalışma, düşük ücret ve sözleşmeli köle olmayı kabul etmek demektir.

Oysa bizler HERKESE, EŞİT, ÜCRETSİZ, ULAŞILABİLİR, NİTELİKLİ; BAŞKA BİR SAĞLIK SİSTEMİNİN MÜMKÜN olduğunu biliyoruz. İnsanca yaşayacağımız ücret, iş güvenceli çalışma, grevli toplu-iş sözleşmeli sendika hakkı asla vazgeçmeyeceğimiz taleplerimiz olmaya devam edecektir. 20.02.2007




MERKEZ YÖNETİM KURULU




Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat