Türk-İş, 1 Ekim 2008'de yürürlüğe giren sosyal güvenlik reformunun bir yılını değerlendirdi.
Türk-İş, sosyal güvenlik reformunun uygulamasına ilişkin bir rapor hazırladı.
Raporda, bir yıllık uygulamanın, sosyal güvenlik sisteminde finansman, kapsam, hak ve yükümlülüklerde birliktelik ve kurumsal yapı konularındaki sorunları çözüme kavuşturmadığı, aksine sigortalıların yeni sorunlar yaşamasına neden olduğu görüşüne yer verildi. Bir yıllık uygulama sonuçlarının ''çok olumsuz bir tabloyu ortaya koyduğu'' iddia edildi.
Küresel krizin etkisinin yoğun yaşandığı 2008'de sistemin 1,90 olan aktif/pasif dengesinin, 2009'da 1,82'ye kadar düştüğü ifade edilen raporda, 2008'in Ocak-Temmuz döneminde 15 milyar 937 milyon lira olan finansman açığının, 2009'un aynı döneminde 16 milyar 766 milyon liraya yükseldiğine dikkat çekildi. Raporda, kurumun finansman açığının aynı hızla büyüyeceğini varsayılırsa yıl sonuna kadar açığın boyutunun 30 milyar liraya ulaşacağı savunuldu. Raporda, geçen yıl sisteme 35 milyar lira olarak gerçekleşen transfer tutarının, bu yılın temmuz ayına kadar 30 milyar 923 milyon liraya ulaştığına, yıl sonuna kadar yapılacak transfer tutarının 52 milyar lirayı aşacağının tahmin edildiğine yer verildi.
Prim gelirlerinin emekli aylığı ve sağlık giderlerini karşılama oranının geçen yıl yüzde 64,6 düzeyinde olduğu anımsatılan raporda, 2009 Temmuz ayı itibarıyla bu oranın yüzde 54,5'e gerilediği belirtildi. Raporda, şu görüşlere yer verildi:
''Giderek prim gelirlerinin söz konusu giderleri karşılama oranının daha da düşebileceğinden endişe duyulmaktadır.
Bir yıllık uygulamanın kurum finansmanı açısından ortaya koyduğu bu tablo, kayıt dışı çalıştırmanın ve işsizliğin kabul edilir düzeyde çözüme kavuşturularak kurumun aktif-pasif dengesi sağlanmadıkça, finansman yapısının düzeltilmesinin mümkün olmayacağına ilişkin Türk-İş'in görüşünü haklı çıkarmaktadır.
Bir yıllık uygulama, sistemin finansman sorununun çözüme kavuşmadığı sonucunu ortaya koyduğu gibi kapsam sorununun da çözüme kavuşamadığı işaretini vermiştir. Sosyal güvenlik sistemimizin kapsamı dışında olan nüfus 2007'de genel nüfusun yüzde 17'si olarak hesaplanırken 2008 ve 2009'da bu oran yüzde 19'a yükselmiştir.''
Raporda, sosyal güvenlik sisteminde ''reform'' olarak adlandırılan projenin dördüncü ayağı olan Sosyal Yardım ve Primsiz Ödemeler Kanunu'nun bugüne kadar yasalaştırılmaması da eleştirildi.
Emekli aylıklarına farklı oranlarda zam yapılması
Türk-İş'in raporunda, yeniden yapılandırılan sistemin hak ve yükümlülüklerde de birliktelik sağlamadığı ifade edildi.
Geçen yıl 741 lira olan en düşük kamu görevlisi emekli aylığının, 2009'da yıllık yüzde 9,3 artırılarak 810 liraya yükseltildiğine dikkat çekilen raporda, 2008'de 576 lira olan en düşük işçi emeklisi aylığının yıllık yüzde 4,4 artırılarak 601 liraya, BAĞKUR emekli aylığının ise yüzde 5,7 artırılarak 445 liradan 471 liraya yükseltildiği belirtildi.
Raporda, ''Hiç kuşkusuz kamu görevlilerine verilen en düşük emekli aylığı da ülke şartlarına göre çok azdır. Ancak işçi ve kendi adına çalışan esnaf ve çiftçi emeklisine refahtan pay verilmemesi, onların yaşam koşullarının iyileştirilmemesi, sosyal devlet anlayışı ile örtüşmemektedir'' denildi.
Raporda, benzer ayrıcalıkların emekli aylıklarının hesaplanmasında ve diğer bazı haklarda da devam ettiğine yer verildi.
Başkan değişiklikleri
Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu'nun 20 Mayıs 2006'da yürürlüğe girmesiyle üç sosyal güvenlik kurumunun tek çatı altında toplandığı anımsatılan raporda, buna karşın özerk yönetim yapısı oluşturulmadığı için kurumsal yapı sorunlarının devam ettiği kaydedildi. Raporda, şu ifadelere yer verildi:
''SGK'nın kurulduğu 2006'dan bugüne kadar aynı siyasi parti iktidarda olmasına karşın son 2,5 yıl içinde 5 kez kurum başkanı değiştirilmiştir. Çok sayıda üst yöneticinin de sıklıkla değiştirildiği göz önüne alınırsa kurumun yapısal sorunlarının çözüme kavuşturulduğunu, kaynaklarının en uygun şekilde kullanıldığını söylemek zordur.''
''Cepten ödeme endişesi"
Genel sağlık sigortasının ülkede yaşayan herkesi kapsaması ve sigortalının sağlık hizmetine ulaşmasını kolaylaştırmasının olumlu değerlendirildiği raporda, ancak bir yıllık uygulamada kurumun sağlık giderlerinin önemli ölçüde artmasına karşın, tedavi hizmetlerinde amaçlanan hizmet kalitesine ulaşılamadığı öne sürüldü.
Yıl sonunda kurumun sağlık giderinin 35 milyar lirayı aşacağının tahmin edildiği vurgulanan raporda, 2009 bütçe rakamlarının çok üstünde gerçekleşecek sağlık giderlerini azaltmak için ''sigortalıların cepten ödemesi gereken paranın artacağı'' endişesi duyulduğu kaydedildi.
Raporda, sigortalıların ödedikleri primlerin dışında cepten ödeme yaparak sağlık hizmetlerine ulaşmalarının, düşük gelir grubundaki çok sayıda kişinin yeteri kadar sağlık hizmetinden yararlanmasını engellediği görüşüne yer verildi.
''İşçilere yeni yükler"
Konfederasyonun raporunda, 1 Ekim 2008'den itibaren 18 yaşını dolduran okumayan, çalışmayan ve evlenmemiş kız çocuklarının sigortalının bakmakla yükümlü olduğu aile ferdi sayılmaması, işçilere verilen istirahat raporları, özel sektörde mevsimlik ve kısmi süreli çalışanların sigortalılıkları konularındaki uygulamaların da yeni sorunlara yol açtığı belirtildi.
Yeni uygulama ile iş kazaları ve meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünü yüzde 25 veya daha yukarı oranda kaybedenlere bağlanan gelirlerde önceki sistemde uygulanan alt sınır uygulamasının kaldırıldığına işaret edilen raporda, 1 Ekim 2008'den önce bu durumdakilere 485 liranın altında gelir bağlanmazken alt sınır uygulamasının kaldırılmasıyla bu miktarın 121 liraya kadar gerilediği dile getirildi. Raporda, ''Geçirdikleri iş kazası sonucu oluşan sakatlıkları nedeniyle işten çıkartılan ve yeni bir iş bulma şansı imkansız olan bu durumdaki sigortalı işçiler açlığa mahkum edilmiştir'' denildi.
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun uygulanmasıyla işçilerin prim yüklerinin arttığı belirtilen raporda, kamuda çalışan işçilere 6772 sayılı Kanun gereği ödenen ikramiyelerden prim kesilmeye başlandığı anımsatıldı. Raporda, asıl ücretlerin dışında, ikramiye ve benzer niteliklerde ödemelerin yapıldığı aylarda, prime esas kazancı aşan ödemelerin, takip eden iki ayda prime tabi tutulmasının, uygulanması güçlükle yürütülen ve işçilere prim yükü getiren diğer bir düzenleme olduğu ifade edildi.
''Özerk, sürdürülebilir yapı kurulmalı"
Raporun, sonuç bölümünde şu değerlendirmelerde bulunuldu:
''Sosyal güvenlik sisteminin sorunlarını çözeceği iddiası ile uygulamaya konulan düzenlemeler, sigortalı işçilerin yeni sorunlar yaşamasına neden olmuş, sistemin sorunlarının çözüleceğine ilişkin hiç bir işaret vermemiştir. Aksine bir yıllık uygulamanın sonuçları, sistemin aktüeryal dengesinin daha da bozulacağına ve açıklarının daha da büyüyeceğine işaret etmektedir.
Türk-İş, giderek büyüyen açıklarla sigortalıların haklarının daha da kısılacağından, çok daha vahimi giderek sistemin duraksayacağından endişe duymaktadır.
Türk-İş, ülkemizin ekonomik ve sosyal şartlarına uyan, tüm taraflarla uzlaşılarak özerk yönetim yapısına sahip, sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemi kurulabileceğine inanmakta ve bunu istemektedir.''