Hepimizin bildiği gibi 1 Temmuz 2008’de SGK ile protokol sona eriyordu. Buna rağmen 18.06.2008 Çarşamba günü TEB Merkez Heyeti II. Başkanlar Danışma Kurulu toplantısı için tüm oda başkanlarını toplantıya çağırdığında toplantının gündem maddeleri;
· 36.Dönem Merkez Heyeti Çalışmalarının Değerlendirilmesi,
· Bölgesel Sorunların Değerlendirilmesi
Yani SGK ile protokolün sona ermesine sekiz iş günü kalmış ve gündemde protokol yok! Tabi ki Başkanlar Danışma Kurulu toplantısında olması gereken gündem “SGK protokolü” gündem dışı olarak görüşüldü.
23 Haziran 2008 Pazartesi günü SGK ile TEB arasında protokol görüşmeleri başladı ve 26 Haziran 2008 Perşembe günü görüşmeler tıkandı. TEB görüşmeci heyeti masadan kalktı.
28 Haziran 2008 Cumartesi günü “SGK protokolü” gündemli III. Başkanlar Danışma Kurulu Ankara’da toplandı. Toplantının özeti Genel Başkanımız Sayın Ecz. Erdoğan ÇOLAK’ın TEB’in web sayfasındaki 03.07.2008 tarihli GÜNCE yazısında belirttiği gibi: “Eczacı odalarımızın oybirliğiyle protokoldeki kırmızı çizgilerimizi ne olursa olsun savunma kararı aldık.”
Ertesi gün Pazar olmasına rağmen 30 Haziran 2008 Pazartesi günü tüm Türkiye’de örgütlü gücümüzü göstererek “Çanakkale Askeri”nin bir inanılmazı başardığı gibi mesleğine sahip çıkan meslektaşlarımızın tümü en ücra köşelerde bile vitrinlerini afişleyerek kararlılıklarını gösterdi. Bunun üzerine aynı gün geç saatlerde isteklerimizin kabul edildiği üç bakanın ve TEB başkanının imzaladığı tutanakla kriz atlatılarak 1 Temmuz 2008 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek olan SGK protokol görüşmelerine tekrar başlandı ve 9 Temmuz 2008 tarihinde protokol imzalandı.
Ancak aradan zaman geçmesine rağmen bir türlü protokol özelliklede protokole ek üç bakanın imzaladığı tutanakta geçen maddeler bir türlü yürürlüğe girmedi. TEB imzalanan protokolü yürürlüğe koydurmak için çaba sarf etmesi gerekirken SGK ile protokolü imzalamasından kısa bir süre sonra SGK’nın baskısıyla, dayatılan ve 30 Haziran tutanağını ortadan kaldıracak yeni tekliflerini görüşmeye ve sanayi temsilcilerinin de içine dahil olduğu bir dizi görüşmelere devam etti. Bu arada Merkez Heyeti 6/5’lik daha doğrusu (1+2+2+1)+(2+1+2)’lik yapısıyla bir oyana, bir bu yana savrularak sözleşmelerin dahi fiyatına karar verip zamanında odalara gönderemedi.
Merkez Heyetiyle yaptığımız telefon görüşmelerinde Merkez Heyetinin abondone olduğunu gözlemledik ve telefonda derdimizi anlatamadığımız için üç oda başkanı 25 Temmuz 2008 Cuma günü Ankara’ya gittik ve 28 Haziran 2008 Cuma günü III. Başkanlar Danışma Kurulundaki kararlılıktan vazgeçilmemesi ve imzalanan protokolden geri adım atılmaması gerekliliği görüşümüzü Merkez Heyeti yetkililerine anlattık. Ancak 10 Eylülde imzalanan Ek protokolden daha kötü şartlardaki bir teklifin kazanım olacağı konusunda 25 Temmuzda beni ikna etmeye çalışan bir Merkez Heyeti üyemizin bu protokole muhalefet şerhi koyduğunu duyduğumda şaşırdım desem yalan olur. Ben o gün onu ikna edemedim ama birileri demek ki ikna etmiş.
Parçalı bulutlu yapısıyla gelgitler yaşayan TEB Merkez Heyeti 29 Temmuz 2008 Salı günü IV. Başkanlar Danışma Kurulu toplantısını yaptı. Aynı gün tüm başkanlarında katılımıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk ÇELİK’le bir görüşme yapıldı. Görüşme sonunda sayın bakana (10 Eylül 2008’de imzalanan Ek protokol’e benzer) tekliflerinin kabul edilemez olduğu iletildi.
Daha sonra yaşananları hepimiz biliyoruz;
· Üç gün içinde dağıtılıp hazırlanan ve zorla teslim edilen sözleşmeler.
· Üç bakanın imzaladığı tutanağın bir maddesinin (sadece eczacı ıskontosunun değişmesi) Ağustos ayında yürürlüğe sokulmasıyla düzelttiğimiz milyonlarca reçete.
· Ağustos ayının ortalarına kadar sonlandırılmasına SGK tarafından izin verilmeyen ve 29 Ağustos’a kadar uzatılan reçete teslim günleri.
· Faturalara düştüğümüz şerhler.
· Maliye Bakanlığı’nın tüm Türkiye’de aynı gün başlattığı eczanelerde fiili envanter sayımı.
Ve bu arada ne yapacağını şaşırmış parçalı bulutlu yapısıyla gelgitler yaşayan; Arkasında “Çanakkale Askeri” gibi ölse bile kanını akıtmaya devam eden kararlılıkla duran 20.000 serbest eczacının farkında olmayan, suskunluğa bürünmüş “İstanbul Hükümeti” gibi bir Merkez Heyeti. VE… 10 Eylül 2008 (yine gizli güçler mi devreye girdi ?) Eczacının SEVR ANLAŞMASI!
TEB Merkez Heyeti bu anlaşmayla;
1. Kabul etmediğimiz ama fiilen uygulanan kamu kurum ıskontolarının (KKİ) üzerimizden geçmesini ve zarar etmeye devam etmemizi resmen kabul etmiş oldu.
2. 6 yılını doldurmamış ilaçların KKİ’larının %4’den %11’e çıkmasıyla oluşan eczacı zararının ithalatçı/üretici firma tarafından tazmin edilmesini (edilmese de olur’u) resmen kabul etmiş oldu.
3. 01.07.2008 – 01.09.2008 tarihleri arasında uygulanacak ıskonto oranları ve KKİ’larının 01.07.2008 tarihinden itibaren imalatçı fiyatından alıp, perakende satış fiyatından vermeyi resmen kabul ederek 30 Haziran 2008 tarihinde üç bakanın imzaladığı tutanağı ve faturalara düştüğümüz şerhleri geçersiz kıldı.
4. 1.dilimdeki batmamak için çırpınan 8.947 eczacıya %0,5 puan, en üst 4.dilimdeki 2.316 eczacıya %2 puan daha kazandırarak ADALET’i !!! sağladı. (Eczacı sayıları Sayın Ecz. Erdoğan ÇOLAK’ın 03.07.2008 tarihli GÜNCE yazısından alınmıştır)
5. En kötü kararın kararsızlıktan iyi olduğunu geç fark edip İTİBAR kaybetti.
İşte benim en çok önemsediğim bu itibar kaybı. Artık bu günkü Merkez Heyeti müzakere yapma yetisini kaybetmiş, öldüğü halde ölüsünden hala kan akan eczacıyı temsil edemez hale gelmiştir.
Bazı arkadaşlarımız Merkez Heyetinin istifasını istemekteler. Merkez Heyetinden istifa edip kaçmak “İstanbul Hükümeti’nin” İngiliz gemileriyle kaçmasına benzer. Merkez Heyetinden hiç kimse yaşadığımız sürecin hesabını vermeden hiçbir yere kaçmamalıdır.
Şimdi bize düşen; SEVR Anlaşmasını yırtıp atarak LOZAN Anlaşmasını imzalayan “ANKARA HÜKÜMETİ” gibi bir Merkez Heyeti oluşturmak için çaba sarf etmemiz gerekliliğidir.
“Milli Mücadele” Samsun’dan başlamıştı. Eczacının mücadelesinin hangi Anadolu kentinden başlayacağını zaman gösterecek…
Saygılarımla.
|