Dr. Ecz. Dyt. Neda TANER

 

Ozon, üç oksijen molekülünden oluşan suda çözünürlüğü yüksek inorganik bir moleküldür, tıbbi ozon, ozon jeneratörü adı verilen cihazlar vasıtasıyla hastanın kendi kanı veya serum fizyolojik ile ozon gazı karıştırılarak ya da gaz halinde vücudun çeşitli bölgelerine verilmesi ile uygulanan, Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanmış bir geleneksel ve tamamlayıcı tıp yöntemidir. 

Ozon tedavisinde kullanılan gaz, düşündüğümüz gibi tamamıyla ozondan ibaret değildir, yaklaşık %0,05-5’i ozon (O3) geri kalanı yani %99,05-95’i oksijendir. Ozon, doğası gereği kararsız ve mezomerik bir yapıya sahiptir, bu özelliklerin olumlu tepkileri teşvik edebileceğine inananlar olduğu gibi ihtiyatlı yaklaşanlar da azımsanmayacak kadar çoktur.

Düşük dozlarda antioksidan, yüksek dozlarda oksidandır. Daha aktif substratlar oluşturmak üzere reaksiyonlar vererek endojen yanıt zincirini uyardığından, ön ilaçlarla benzerlik gösterirken; fosfolipidler, lipoproteinler, bakteriler ve virüsler ile doğrudan etkileşime girme kapasitesi nedeniyle basit bir ön ilacın çok daha ötesinde potansiyellere sahiptir.

Antienflamatuvar etkileri ile inflamatuvar hastalıkların neredeyse tümünde faydalanılabileceği düşünülmektedir, antiviral ve antibakteriyel etkileriyle enfeksiyon hastalıklarında yararlı olabilir, immünomodülatör ve immünoaktivatör özellikleri ile bağışıklık sistemini güçlendirip otoimmün hastalıklarda etkili olabileceği savunulmaktadır. Analjezik etkileriyle ağrıyı ortadan kaldırdığı, mitekondri uyarıcı etkileriyle bireylerin enerji seviyesini artırdığı, hücre yenileyici; dolaşımı düzenleyici ve oksijenasyon arttırıcı etkileriyle yaşlanmaya bağlı bütün süreçleri yavaşlattığı düşünülmektedir.

Tıbbi ozonun, endikasyona bağlı olarak çeşitli yöntemlerle uygulamaları mevcuttur.

Major otohemoterapi, ozan uygulamasının en klasik yöntemidir, çoğunlukla planlanan protokollerde yer alır. Kişiden intravenöz yolla 200–250 ml civarında kan alınır ve uygun doz ozon gazı ile 5-10 dakika kadar temas etmesine izin verilir, takiben 15 dakika içerisinde ozonlanmış kan hastaya damardan geri verilir.

Antioksidan etkinin başladığı sınır olan 15-20 µg/mL genellikle ozon terapinin başlangıç dozu olarak seçilir, tedavide 10-80 µg/mL arasındaki doz uygulamalarının güvenli sınırlar içerisinde olduğu savunulmaktadır.

Ozon tedavisine yeni başlayanlar için en yararlı ilke düşük dozdan başlayıp çok yavaş bir şekilde dozu yükseltmektir. Normalde haftada iki kez ozon tedavisi uygulanır, ancak daha sık aralıklarla gerçekleştirilen uygulamalarda herhangi bir istenmeyen etkiyle karşılaşılmamıştır.

Yaşlı ve genel durumu iyi olmayan hastalarda ozonlanacak kan hacmi 300 mL’nin üzerinde olmamalıdır.

Minör otohemoterapi yönteminde, kişiden intravenöz yolla 3-5 ml kan alınır ve 10-20 µg/mL arasındaki uygun dozda ozon gazıyla muamele edilerek intramusküler yolla hastaya enjekte edilir. Alerjik olgular, akne, yanık, yara, yüzeysel cilt enfeksiyonları ile tendon ve ligament yaralanmalarında kullanılan yöntemdir.

Lokal uygulamalarda ise ozonlanmış damıtık su ve ozonoidlerden yararlanılır. Ozonlu suyun antiseptik, analjezik ve antienflamatuvar etkilerinden faydalanılır, yaraların iyileşmesini destekleyici özelliklere sahiptir.

Ozonoidler, genellikle zeytinyağı kullanılmakla beraber bitkisel yağların içinden ozon geçirilmesiyle hazırlanırlar. Yanık ve yaraların iyileşme sürecini hızlandırdıklarına dair çok sayıda rapor mevcuttur. Lokal tedaviler ayrıca yanıklar ve yüzeysel enfeksiyonlarda da kullanılmaktadır.

Torbalama yöntemi, ıslatılmış derinin özel tasarlanmış bir torba vasıtasıyla çevrelenerek ozon gazına maruz bırakılması şeklinde gerçekleştirilir ve özellikle ekstremitelerdeki enfeksiyon, ülserler, lokal deri lezyonlarının tedavisinde kullanılan yöntemdir.

Rektal insuflasyon, uygun dozda hazırlanmış ozon gazının anüs yoluyla rektum içine verildiği yöntemdir, ucuz ve uygulaması kolaydır. Kanser tedavisi gören hastalar ve ileri düzey diyabetik hastalar gibi bazı hasta gruplarında damar yolu açmak oldukça zorlayıcı olabilir, bu hastalar için majör otohemoterapinin alternatifi olarak uygulanabilir. Ülseratif kolit, fistül ve anal fissür bu uygulamadan yararlanılan hastalıkların başında gelmektedir. Vajinal insuflasyon, vajina içine uygulama şeklidir ve vajinal enfeksiyonların tedavisinde tercih edilen uygulama yöntemidir. Her iki uygulama da ozonlanmış serum fizyolojikle de gerçekleştirilebilir.

Ozon tedavisi sırasında hastalara uygulanan tedavi rejiminin değiştirilmesi ya da ilaçların kesilmesi gerekmez. Bu tedavinin temel mekanizması hastanın antioksidan ve antiinflamatuvar savunma sistemlerinin desteklenmesi ve dokularının oksijenasyonunun daha hızlı sağlanmasıdır ve bir destek tedavi niteliğindedir.

Endikasyonların pek çoğu kas-iskelet sistemi hastalıklarına yöneliktir, bu hastalıkların toplumda çok sık rastlanan rahatsızlıklar olması ve yaşam kalitesini ciddi oranda etkilemesi sebebiyle ozon tedavisi kısa süre içinde hastalar ve klinisyenler tarafından benimsenmiş, kabul görmüştür. 

Özellikle osteoartrit tedavisinde günümüzde intraartiküler ozon enjeksiyonu oldukça popüler bir uygulama haline gelmiştir. Ozon tedavisi kıkırdak tamirini destekler, antienflamatuvar etkileri ve antinosiseptif sistem stimülasyonu ile analjezik etki sağlar. Hastaların pek çoğu ağrılarında kısa sürede rahatlama bildirmiştir. Diz, kalça ve omuz başta olmak üzere, dirsek, el bileği ve ayak bileği eklemi osteoartritinin tedavisinde kullanılmaktadır. Eklem ağrısına yol açan osteomyelit, romatoid artrit ve ankilozan spondilit alternatif ve destekleyici bir tedavi olarak kullanıldığı diğer hastalıklardır.

Akut bel ağrısı çeken hastalarda intramüsküler lomber paravertebral enjeksiyonlar, ağrıyı hafifletmede ve sakatlığı azaltmada etkilidir, ayrıca analjezik ilaçların kullanımında belirgin bir azalma sağladığı çalışmaların sonuçları arasında yer almaktadır.

Miyofasyal ağrı sendromunda tetik nokta enjeksiyonundan yararlanılmaktadır. Fibromiyalji, tendit, epikondilit ve bursitte antienflamatuvar özelliklerinden istifade edilerek kullanılır. Sporcu yaralanmaları sıklıkla kullanıldığı bir diğer uygulama alanıdır; kas içine, tendon çevresine veya bağ dokusundaki lezyon içine enjekte edilir, antienflamatuvar özellikleriyle adrenalin hormonunu azaltarak kas gerilmesini engeller ve bölgedeki toksinleri parçalayarak ortadan kaldırır. Nöropatik ağrının ve hiperaljezinin tedavisinde başarısı pek çok klinik çalışmayla doğrulanmıştır. 

Ozon tedavisi, iyileşmeyen kronik yaralarda ve cilt lezyonlarında da başarıyla uygulanmaktadır. Özellikle diyabetik ayak ülserleri üzerine etkilerinin araştırılması için çok sayıda klinik çalışma gerçekleştirilmiş, elde edilen verilerin tamamına yakını yara kapanmasında etki ve süre açısından olumlu sonuçlarla ilişkili bulunmuştur. Ayrıca yatak yaralarında başarıyla kullanılabileceği vurgulanmaktadır.

Cerrahi yaraların tedavisinde ozonlanmış yağ uygulamasının sonuçlarını araştıran hemen hemen tüm çalışmalar ozon tedavisinin yara iyileşmesini hızlandırdığını bildirmektedir. Dikkate alınması gereken dolaylı sonuç, bu yöntemin yara tedavisinde antibiyotiklere duyulan ihtiyacı ve ilaç maliyetini de düşürmesidir.

Ozon tedavisi gingivit, periodontit, aftöz stomatit, oral kandiyazis, herpetik gingivostomatit, diş çürüğü, kanal tedavileri ve kavite dezenfeksiyonu gibi diş hekimliği alanında da başarı ile kullanılmaktadır.

Ozon tedavisinin, bağışıklık sistemini güçlendiren etkileriyle özellikle risk grubunda yer alan bireylerde mevsimsel grip ve diğer salgın hastalıklardan koruyucu etkisinin çok güçlü olduğu düşünülmektedir.

Ayrıca kan dolaşımını hızlandırması ve antioksidan potansiyeli sebebiyle anti-aging etkili bir terapidir ve ‘’gençlik aşısı’’ olarak da adlandırılır.

Ozon tedavisi, bilişsel işlevlerde ve duygu durum bozukluklarında önemli bir iyileşme ile ilişkilendirilmiştir, Alzheimer ve Parkinson hastalarında genel iyilik halini desteklediği düşünülmektedir.

Kanser hastalarında ozon tedavisi uygulamanın temeli, kanser hücrelerinin yüksek miktarda oksijen çevresinde büyüyemeyeceğine dayanmaktadır, kemoterapi ve radyoterapinin etkinliğini artırmak ve savunma sistemini desteklemek amacı ile kullanılabileceğini öne süren çalışmalar olmakla birlikte bunu destekleyen kanıtlar elde etmek için çok sayıda çalışmaya ihtiyaç vardır.

Asepsi kurallarına uyularak, doğru dozlarda ve doğru yöntemle uygulanan ozon tedavisi herhangi bir yan etki ya da komplikasyonla ilişkili görünmemektedir, şimdiye kadar bildirilen istenmeyen etkiler uygulama hatalarına bağlı lokal komplikasyonlar ve hemolizdir. Rapor edilen en ciddi yan etki akciğer embolizasyonudur ve buna bağlı olarak bazı ülkelerde damar içi uygulama yasaklanmıştır.

Dikkatle üzerinde durulması gereken konu şudur ki, ozon tedavinin endikasyonları kesin olarak belirlenmemiş olmakla birlikte kontrendikasyonları kesindir ve aşağıda sıralanmıştır;

  • G-6PD eksikliği (Favizm)
  • ACEİ ilaç kullanan hastalar
  • Kanama diyatezi olan hastalar
  • Herhangi bir organda hemoraji
  • Yakın zamanda beyin kanaması öyküsü olan hastalar
  • Yakın zamanda kalp krizi öyküsü
  • Kontrol altına alınamayan kardiyovasküler hastalığı olanlar
  • Hipertiroidi hastaları
  • Trombositopeni
  • Ağır anemi
  • Ağır miyasteni
  • Akut alkol intoksikasyonu
  • Gebeler

Seropozitif hastalarda ve astım hastalarında kesin olarak kontrendike olduğu söylenemez ancak dikkat edilmesi gereken hasta gruplarıdır.

Yukarıda bahsetmiş olduğumuz faydaları dolayısıyla bizlere oldukça çekici ve güvenli görünen ozon tedavisi FDA tarafından toksik olarak nitelendirilmiş ve hiçbir endikasyon için henüz onaylanmamıştır. Hastaların, ozon tedavisine bel bağlayarak doktorların düzenlemiş olduğu tedavilerini bırakmaları ya da geciktirmeleri kesinlikle yanlış bir davranıştır.

 

neda.taner@gmail.com

 

KAYNAKLAR

  • Babucçu, O. (2011). Ozon Terapi: Mit Ve Gerçek. Turk Plastik, Rekonstruktif ve Estetik Cerrahi Dergisi, 19(3), 105–112.
  • İkizek, M., & Uzuntarla, Y. (2020). Medikal Ozon Tedavisi ve COVID-19. 304–310.
  • Kesikburun, S., & Yaşar, E. (2017). Ozon tedavisi. TOTBID Dergisi, 16(3), 196–202.
  • Kutlubay, U. Z., Engİn, U. B., Serdaroğlu, P. S., & Tüzün, P. Y. (2010). Dermatolojide Ozon Tedavisi. 1(5), 209–216.
  • Mauro, R. Di, Cantarella, G., Bernardini, R., Rosa, M. Di, Barbagallo, I., Distefano, A., Volti, G. L. (2019). The biochemical and pharmacological properties of ozone: The smell of protection in acute and chronic diseases. International Journal of Molecular Sciences, 20(3).
  • Smith, N., Wilson, A., Gandhi, J., Vatsia, S., & Khan, S. (2017). Ozone therapy: An overview of pharmacodynamics, current research, and clinical utility. Medical Gas Research, 7(3), 212–219.
  • Yeprem, L., Karamercan, A., Hekim, S., Reanimasyon, A. V., Cerrahi, G., & Travmatoloji, O. V. (2015). Ozon Terapi. 3(1), 21–26.
  •  https://shgmgetatdb.saglik.gov.tr/TR-75200/ozon-uygulamasi-hakkinda-bilgilendirme.html 


Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat