Öğretmenler Sahte Övgüler Değil, Sorunlarının Çözülmesini İstiyor!

Eğitim Sen Genel Başkanı Alaaddin DİNÇER’in “Öğretmenler Sahte Övgüler Değil, Sorunlarının Çözülmesini İstiyor!” başlıklı basın toplantısı metni.

“24 Kasım Cuma günü yeni bir Öğretmenler Günü” kutlanacak. Bundan önceki yıllarda olduğu gibi, bu yılda öğretmenlerimiz için sahte övgüler dizilecek, boş vaatler verilip, heyecanlı nutukları dinleyeceğiz. Öğretmenlerimiz ve tüm eğitim emekçileri, öğretmen günlerinde sahte sevgiler ve övgüler değil, eğitim emekçilerinin sorunlarına sağlıklı ve gerçekçi çözümler üreten önerilerin  paylaşıldığı yaklaşımlar beklemektedir.

Bugüne kadar hiçbir öğretmenler gününde, öğretmenlerin gerçek sorunları tartışılmamış, yüz binlerce eğitim emekçisinin sosyal ve ekonomik sorunları çözmek yönünde herhangi bir adım atılmamıştır. Yıllardır sadece yılın belli dönemlerinde “öğretmenliğin kutsallığından”, “onurlu bir meslek olduğundan” söz edilmektedir. Oysa siyasi iktidarların ülkemizi getirdiği işsizlik ve yoksulluk ortamında, bir mesleğin kutsallığı ve onurluluğu büyük ölçüde “ekonomik güç” va “satın alma gücü” ile ölçülmektedir. 

24 Kasım’ın, Atatürk’ün “Millet Mektepleri Başöğretmenliğini” kabul ettiği gün olması açısından tarihsel bir gerçekliği ve önemi bulunmaktadır ancak, “24 Kasım Öğretmenler Günü”nün 12 Eylül döneminin bir ürünü, 12 Eylül zihniyetinin nasıl bir öğretmen istediğinin simgeleştiği bir gün olduğu da unutulmamalıdır.

Eğitim Sen, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü sadece “kutlanan” bir gün olarak değil, sorunlarımızın bilince çıktığı, taleplerimizin dillendirildiği bir mücadele günü  olarak algılamaktadır. 24 Kasım 2006 tarihinde öğretmenlerimizin içinde bulunduğu ekonomik, sosyal, mesleki ve özlük sorunlar hala etkisini sürdürmektedir.

Türkiye’de yüz binlerce öğretmen ve tüm eğitim emekçileri öğretmen günlerinde sahte sevgiler ve övgüler değil, eğitim emekçilerinin sorunlarına sağlıklı ve gerçekçi çözümler üreten önerilerin  paylaşıldığı yaklaşımlar beklemektedir.

Son 10 yıl itibariyle, sadece birkaç tüketim kalemi üzerinden yapılan karşılaştırmalar bile, öğretmenlerimizin yıllar içinde yaşadığı yoksullaşma sürecini net bir şekilde göstermektedir. Yıllar içinde eğitim emekçilerinin maaşlarındaki artışı, satın alım gücü açısından değerlendirildiğinde yaşanan yoksullaşma süreci daha açık olarak görülmektedir.

Öğretmenler, yaptıkları işin doğası gereği kendilerini çok yönlü olarak yetiştirmek durumundadır. Ancak Türkiye’de ne öğretmenlerin, ne de yaptığı iş eğitim-öğretim işi olanların özellikle ekonomik bakımdan gerekli desteği bulamadıkları ortadadır. Son yıllarda enflasyonun düşmesi, ekonominin büyümesi ve milli gelirin artması ile övünenler, iş büyümeden elde edilenlerin paylaşımına gelince nedense bizleri, eğitim ve bilim emekçilerini unutmaktadır.



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat