Ecz.Sema KARAGÜLLE

Zonguldak Eczacı Odası Başkanı

O gece hiç uyumadık...O gece ben biliyorum ki 51 Oda Başkanı da, Oda yöneticileri de hiç uyumadı... Çünkü ertesi gün 21 Aralık 2008 Pazar, Büyük Eczacı Mitinginin yapılacağı, Eczacılık Tarihinin sayfalarına unutulmaz sayfalar ekleneceği gün...

Bizler, bu eylemlilik süreci için çok mücadele ettik. Eczacının içindeki yangını kürsüler de çok dile getirdik. Bu yangın ve yangına neden olan sorunlar ancak bir dizi eylem ile yetkili ve ilgililere anlatılabilir, sorunlara çare aranabilirdi. Nihayet Şanlıurfa'da yapılan Bölgeler Arası Toplantı da tüm Oda Başkanlarının da eczacının içinde bulunduğu çıkmazı dile getirmesiyle  Eylemlilik kararı alındı... Bir eylem takvimi belirlendi...

Bizler bu takvimi hayata geçirmek üzere bölgelerimize döndük. Basın açıklamalarımızı yaptık, vitrinlerimizi afişlerle kararttık, tüm bölgemizi gezerek üyelerimizle toplantılar yaptık ve nihayet işte sürecin en ses getirecek eylemlerinden birini yapmak üzere artık yola çıkıyorduk...

Yola çıkıyorduk... Ancak sadece eczacılar değil, eşlerimiz, çocuklarımız ve de en önemlisi ve en anlamlısı çalışanlarımız ile...Türkiye'nin dört bir yanından, kara kışa, soğuğa aldırmadan, gecenin ayazında, herkes sıcak yatağında yatarken yola çıkıyorduk...Neden...? Sağlık Bakanı'nın dediği gibi politika yapmak için mi...? Yoksa ekmek kavgamız, meslek ve yaşam hakkımız için mi...?

Tüm Oda yöneticilerinin sırtında ağır bir sorumluluk... Sadece eczacı değil ki Ankara'ya götürdükleriniz. Çalışanlarınız, onların  eşleri ve çocukları da var yanımızda... Onların sorumluluğu da yöneticilerin omuzlarında. Ya yolda bir şey olursa, Allah korusun bir kaza olursa hangi yönetici bu vicdan azabının altından kalkabilirdi?  Çok şükür ki kazasız belasız Ankara'ya gidildi ve dönüldü...

Miting organizasyonu kolay değildir. Hele ki umulmayan bir katılım olursa bütün hesaplar şaşar, aksar. Bu mitingde de öyle oldu. Beklenmeyen katılım nedeniyle, hazırlanan hiçbir malzeme yetmedi. Ne miting önlüğü, ne kumanya, ne slogan dövizleri, ne de yağmurluklar... Hiç biri yetmedi, yetemedi... Ama kimin umurunda... İstanbul güzergahından gelmemize rağmen 45 dakika daha fazla yol almamıza neden olan Gölbaşında ki buluşma ve malzeme, kumanya dağıtım yeri... O kadar yolu gelmemize rağmen eksik olan önlükler, hiç alamadığımız yağmurluk ve kumanyalar kimin umurunda... O anda önemli olan zamanında miting alanında olabilmek...Ve zamanın da miting alanındayız... Ankara Eczacı Odası ve TEB çalışanları tarafından karşılanıyoruz. İşte o andan sonra aksayan hiçbir şey yok. Muhteşem bir organizasyon... Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler...

32 bin kişi alandaydık... Dile kolay tam 32 bin... Hiç birimiz böyle bir katılım beklemiyorduk... Yetkili ve ilgililer de beklemiyordu... 3-5 bin kişi bir araya gelir. Birkaç slogan atar ve bu  iş burada kapanır diye düşünüyorlardı büyük ihtimal. Ancak onlar da gördüler ki bu iş birkaç  Odanın örgütü doldurmasıyla olacak iş değil. Artık tüm eczacılar ayağa kalkmış durumda. Meslek ve yaşam hakkımızı elde edinceye kadar da oturacak değiliz.

Sayın Sağlık Bakanı hala anlamak, hala görmek istemiyor... 22 Aralık 2008 Pazartesi günü Meclis de yaptığı konuşma bunu gösteriyor. Bizler politika yapıyormuşuz..!  32 bin kişi bir araya gelerek politika yapıyormuşuz...! Bizim eczanelerimizde hiçbir sorunumuz yok...! Muayene ücretleri bizim sorunumuz değil, kamu kurum iskontoları bizim sorunumuz değil, çalışmayan provizyon sistemi bizim sorunumuz değil, vatandaşın ilacına ulaşamaması bizim sorunumuz değil, hastamıza ilacını nasıl kullanacağını anlatmak yerine fazla çıkan muayene ücretinin hesabını vermek bizim sorunumuz değil, dağıtım sistemlerinin bozularak devletin daha fazla ilaç bedeli ödemek zorunda kalacağı bizim sorunumuz değil, hemofili hastalarının birbirleri ile evlendirilerek hemofili hastası bireyler dünyaya getirilmesinin dolayısıyla hemofili ilaçlarının tüketiminin bilinçli olarak artırılması bizim sorunumuz değil, dünyada ilk defa günü birlik tedavi adı altında eczanelerde satılması gereken ilaçların hastanelerde ayaktaki hastaya satılması bizim sorunumuz değil,  yine dünyada ilk defa ilaç takip sistemi diye bir uygulama ile ilacın yanı sıra eczanelerin de takip edilecek olması bizim sorunumuz değil, KDV ve ilaç fiyatlarındaki düşüşler nedeni ile eczanelerimiz de oluşan stok fazlalığı bizim sorunumuz değil, düşen karlılığımız, alamadığımız meslek hakkımız bizim sorunumuz değil, eczanelerimizin zincirleştirilmesinin yolunu açacak olan eczacıların ortaklaştırılması bizim sorunumuz değil.

Bizim tek derdimiz politika yapmak, başka derdimiz yok..! Bunun için karda kışta, gecenin ayazında Türkiye'nin dört bir yanından yollara döküldük, sadece kendimiz dökülmekle kalmadık, çalışanımızı, eşlerimizi, çocuklarımızı da sıcak yataklarından kaldırıp yollara döktük....Neden? Sadece politika yapmak için...!

Buna kargalar bile güler... Artık anlayın, artık dinleyin, yüreğiniz yetiyorsa kendinizi bizim yerimize koyun... Ekonomik kriz bahanesiyle büyük firmalar, fabrikalar, bankalar işten adam çıkarırlarken, depolara çekini ödeyemeyen eczacının, evine ekmek götüren çalışanını işten çıkarmamak, maaşını verebilmek için bile  nasıl mücadele ettiğini görün...

Biz o gece işte bunlar için uyuyamadık...Hala da uyuyamıyoruz....



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat