SİYASET-SEÇİM

Mayıs ayının bir haftasını 14 Mayıs Eczacılık Günü etkinlikleri ile geçirdik. Gündeme uygun toplantılar ve aktiviteler içeren programa ilginiz ve katılımınız bizleri memnun etti.

Eczacılıkta ucu açık ıskonto tartışmaları, protokol görüşmeleri, bölgeler arası toplantı ve TEB Genel Başkanı’nın milletvekilliği adaylığı gibi konular konuşulurken ülke; demokrasi, laiklik, rejim, e-bildiri ve güvenlik tartışmaları içinde seçimlere gidiyor. Gündem siyasete kilitlenmiş durumda.

İç ve dış gelişmeler, ülke sorunları dikkate alındığında tarihsel önemi olan bu seçimlere siyasetçilerin hiçte değerinde yaklaştıkları söylenemez.

Toplumun temel sorunlarına ilişkin çözümler üzerinden konuşmak, alternatif üretmek yerine seçim taktiklerinin konuşulduğunu ve sürecin de seçim taktikleri üzerinden yürüdüğünü görüyoruz.

Temel işlevinden uzaklaşmakta olan siyaset; ideolojilerini, alternatif çözümlerini, ekonomik politikalarını bir yana bırakıp transfer politikasına yönelmiştir.

Bugün gelinen noktada siyasi tartışmalar uzlaşma kültüründen uzakta, toplumu cepheleştirmek üzerinedir. Oysa siyaset insanları birbirine yakınlaştırmak, geliştirmek ve uzlaşmak için yapılır, düşmanlık üretmemelidir.

Düne kadar ideolojik olarak suçlanıp toplumdan uzaklaştırılmaya çalışılanlar bugün aynı rolü kendileri üslenmiştir. Siyaset hayatın her alanında var. O nedenle siyasetçiler bugün de bundan sonra da toplumu etkilemeye ve yönlendirmeye devam edecektir.

“Sözde değil özde” yaklaşımı demokrasi, laiklik, sosyal devlet, barış, eşitlik ve temel insan hakları gibi tüm değerlerde olmalıdır. Tüm bu değerler birbirinden ayrılamaz unsurlardır. Gerçek demokrasi talebi ama, fakat, şu şartla gibi yaklaşımlarla yapılamaz.

 

TEB de bu yıl seçimler yapılacak. Bu seçimlerin önemli bir yönü de eczacılıkta yeni bir dönemin başlangıcına denk gelmiş olmasıdır.

Mesleğimizin son yıllarda yaşadığı değişim ve dönüşümün farkına varamayan kesimler, sistemsel bir müdahaleye karşı alınması gerekli tedbirlerden ziyade, kısır bir döngü içinde geri ödeme, BUT ve günlük olayları tartışmaktadır.

Aynı kısır tartışma şekli meslek örgütlerimiz tarafından da yapılmaktadır. Son iki yıldır muhalefet, toplantıları kişisel tartışmalar noktasında tıkamıştır. Ve bu kişiselleştirilen durum ise mesleğimize zarar vermiş, asıl konularda bir türlü tartışma zemini bulunamamıştır.

Bu yeni dönemi örgütler bilinen yöntemlerle karşılayamaz. Bugünkü sorunların çözümünde tüm meslektaşlarımızı içine alan katılımcı bir yapılanmaya ihtiyacımız var.

Aşağıdan yukarıya yapılanma ile odaları karar süreçlerinin içine alarak etkin hale getirmeliyiz.

Toplumdaki güvensizlik duygusu eczacı örgütleri olarak bizlerde de yüksekte. Mutlaka şeffaf bir yapılanmaya ihtiyacımız var. Odaların ve TEB’in iletişime açık, şeffaf bir şekilde yapılanması odalar arası ilişkiyi geliştireceği gibi üyelerin de örgütlerine olan ilgisini arttıracaktır.

Tüm yöneticiler gelişmek, geliştirmek ve gelecek on yıllar için çalışmalıdır. Hamasi nutuklara, hakaret etmeyi marifet sayanlara, angajman içinde olanlara, yanlış yönlendirmeye çalışanlara, siyasi kimliğini meslek politikasının önüne alanlara ve örgütü magazin basını edası ile yıpratanlara artık kimse itibar etmiyor.

Gelecek döneme ilişkin düşünceler mutlaka tartışmaya açılacaktır. Bizler de fikirlerimizi dile getireceğiz. Ancak bugün yatan hasta reçetelerinin elimizden alınmasından, protokol görüşmelerine kadar çok önemli gündem maddeleri ile karşı karşıyayız. Artık Genel Başkan gereğini yapmalıdır. İstifa tartışmaları uzadıkça karmaşa kaçınılmaz hale gelecektir. Merkez Heyeti ilk toplantısında yeni yapılanma ile yoluna devam etmelidir.

İletişime açık, doğrudan taraf olan, meslek kimliği tüm kimliklerinin önünde olan eczacı odaları, bu yeni dönemin karşılanması ve mesleğin geleceği bizlerin sorumluluğundadır.

Etkin, kararlı, mücadele eden Eczacı Örgütleri dileği ile.

 

Başkan

Ecz. Burhanettin BULUT

 
 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat