MADDE BAĞIMLILIĞI VE ECZACININ ROLÜ

Prof.Dr. İ. Tayfun Uzbay

GATA, Tıp Fakültesi, Tıbbi Farmakoloji ABD Başkanı

16 Kasım 2008, 9. Türkiye Eczacılık Kongresi - İstanbul'da yapılan sunumdan alıntıdır.

 

Madde bağımlılığı nedir?

İlaç niteliğine sahip bir maddenin beyni etkilemesinden kaynaklanan, maddenin keyif verici etkilerini duyumsamak veya yokluğundan kaynaklanan huzursuzluktan sakınmak için, devamlı veya periyodik olarak madde alma arzusu ve bazı davranış bozukluklarıyla karakterize bir durumdur.

 

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) kabul ettiği bağımlılık tipleri*

1. Morfin                                 6.  Kokain

2. Alkol                                   7.  Esrar

3. Barbitürat                            8.  Halüsinojen (LSD)

4. Tütün                                   9.  Uçucu Solvent (Tiner)

5. Amfetamin                           10. Khat         

* Son zamanlarda bilim çevreleri Kafein’in de bağımlılık yaptığı konusunda görüş birliği içindedir.

 

Madde bağımlısı olma riskini artıran etkenler

*      Gençlik (özellikle ergenlik dönemi)

*      Analitik düşünceye dayalı akılcı eğitimden yoksunluk

*       Bilim, etik ve hukuk zeminden yoksun bir toplum yaşantısı

*      Sevgi eksikliği, sevgiyi tanımama ve yaşamama

*      Spor, sanat, yararlı hobiler ve sosyal faaliyetlerin özendirilmemesi ve/veya kısıtlanması

*      Gelecek endişesi

*      Madde bağımlılığı konusunda bilimsel ve gerçekçi eğitim eksikliği

*      Aile, okul ve sosyal çevrenin aşırı baskıcı tutumu nedeni ile kendini ifade etmede güçlük yaşama

*      Kendisi ve yaşadığı sosyal çevre ile sağlıklı bir iletişim kuramama

*      Zamanını bar, kumarhane ve kahvehane gibi yerlerde geçirme

 

Aşağıda sıralanan belirti veya eylemlerden en az üç tanesini 12 aylık bir süre içinde yineleyerek sergileyen bir kişi “madde bağımlısı” kabul edilebilir.

*      Maddeyi alış sıklığının ve alınan madde miktarın abartılı ölçüde artması

*      Madde alınmadığı zaman yoksunluk krizinin ortaya çıkması ve krizin madde alımı ile birlikte hafiflemesi veya tamamen kaybolması

*      Madde kullanımını kontrol etmeye veya tamamen bırakmaya yönelik başarısız girişimlerin olması

*      Zamanın büyük ölçüde madde bulmaya ve stoklamaya yönelik faaliyetlere harcanması

*      Madde kullanımına bağlı olarak sosyal ve iş aktivitelerinin giderek azalması

*      Kullanılan maddeye bağlı olarak fiziksel ve psikolojik arazların ortaya çıkması ve bunların kullanılan maddeden kaynaklandığını bile bile madde kullanımının sürdürülmesi

*      Maddenin keyif verici etkisini duyumsayabilmek için dozun belirgin bir şekilde arttırılması veya aynı dozun yinelenerek alınması sırasında başlangıçtaki keyif verici etkinin duyumsanamaması (“tolerans” gelişmesi)

Tolerans Gelişimi

*      Tolerans gelişimin derecesi morfin gibi bazı ilaçlarda normal dozun 125 misline kadar çıkabilir.

*      Eroinin öldürücü dozu ilk kez kullanan erişkinlerde 200-500 mg arasında iken 1800 mg eroin bir bağımlıyı öldürmeyebilir.

*      Çapraz bağımlık gelişen maddeler arasında çapraz tolerans gelişimi de söz konusudur.

 

Yoksunluk krizi belirtileri

*      Şiddetli bir madde arayışı (elde etmek için suç işlemeyi göze alacak seviyede)

*      Artmış kaygı, gerginlik, ajitasyon ve çıldırma hali

*      Kalp çarpıntısı, kalpte ritim bozuklukları ve hipertansiyon

*      Bulantı ve kusma

*      Uyku bozukluğu

*      Terleme

*      Esneme nöbetleri

*      Ciltte tavuk derisi görüntüsü

*      Göz bebeklerinde genişleme

*      Şiddetli karın krampları

*      Sesli veya ışıklı uyarılara aşırı duyarlı olma

*      Epilepsi nöbetleri

*      Vücut ısısında aşırı yükselme (hiperpireksi)

 

İkincil hastalıkların oluşması

*      Bağımlılık yapıcı maddelerin kronik olarak tüketilmesi zamanla kullanan kişiye, maddenin niteliğine, kullanılan doza ve maddenin alınış yoluna göre değişen nitelik, şiddet ve sürede ciddi fiziksel ve ruhsal hastalıkların gelişimine neden olur.

*      AIDS, ciddi karaciğer ve böbrek hastalıkları, kalıcı         beyin hasarları, ciddi psikozlar ve kanser görülme sıklığı bağımlılar arasında anlamlı derecede daha yüksektir.

 

Madde bağımlılığının ilaçla kökten tedavisi mümkün mü?

*      Madde bağımlılığının ilaçla kesin tedavi edilebilir bir problem olduğunu iddia etmek veya bu iddiayı desteklemek sadece yeni bağımlılar oluşumuna yardımcı olur ve bilimsel olarak da gerçeği yansıtmaz

*      Henüz madde bağımlılığını kökten tedavi eden etkili bir ilaca sahip değiliz

*      Tedavinin, bağımlı olduktan sonra, irade gücü veya ilaçlar yardımı ile tekrar kişilerin eski haline             dönebileceği şeklinde ifade edilmesi hatalı ve yeni bağımlılar oluşmasını teşvik edicidir.

*      Tedaviden anlaşılan, özel merkezlerde gerçekleştirilebilen ve deneyimli bir uzman kadrosu gerektiren             pahalı ve uzun süreli bir çaba olmalıdır.

*      Bu çalışmalar sonucu tedavi edilen ve tekrar topluma      dönen vakalarda da nüks oranı oldukça yüksektir.

 

Tedavinin üç aşaması vardır:

 

  1. Hastanın toplumdan izole edilmesi dönemi: Hasta bağımlılığının tedavi edilebileceği özel bir kliniğe yatırılır 
  2. Detoksifikasyon dönemi: Kullanılan madde tamamen kesilir ve yerine daha düşük fiziksel bağımlılık oluşturan bir madde verilir veya yoksunluk sendromunun hafif geçmesini temin edecek bazı sakinleştirici ilaçlar verilerek vücudun maddeden tamamen arınması sağlanır
  3. Rehabilitasyon dönemi: Madde kullanımına neden olan ve/veya zemin hazırlayan psikolojik ve sosyal problemlerin çözülmesine çalışılır. Bu dönem yıllarca sürebilir

 

Özellikle illegal bağımlılık yapıcı maddelerin dağıtımı ve kullanımı

 

*       Terör örgütlerine

*       Organize suç örgütleri ve çetelere

*       Türkiye üzerinde kötü emelleri olan ülkelere ciddi boyutlarda çıkar sağlamaktadır.

 

Ayrıca bu tip maddelerin Psikolojik ve Biyolojik bir savaş unsuru olarak kullanıldığı ve bundan sonra da kullanılacağı bir gerçektir.

 

İllegal bağımlılık yapıcı maddelerin dolaşımındaki yıllık para: Yaklaşık 500 milyar dolar.

 

*      Bağımlılık yapıcı maddelerin kötüye kullanımı toplumun genç nüfusu arasında yaygındır ve bu maddeler psikososyal zararlarını en çok gençler üzerinde oluştururlar.

*      Türkiye Cumhuriyeti genç ve dinamik bir nüfusa sahiptir.

*      Dahası Türkiye bağımlılık yapıcı maddelerin üretildiği doğunun geri kalmış ülkeleri ile bunların pazarlandığı batı ülkeleri arasında kritik bir geçiş noktasındadır.

 

Türkiye’deki temel sorunlar

*      Konu bilimsel yaklaşımlarla sürekli ve doğru bir biçimde ele alınmıyor

*      Basın ve yayın organlarında izlenmeyi artırmaya yönelik, bilimsel gerçeklerden uzak, yanlış ve yeni bağımlılar oluşmasını teşvik edici bilgiler içeren yayınlar yapılabiliyor.

*      Bilimsel bilgiye dayalı haber verme tekniği yok.

*       Kritik kurumlar arasında koordinasyon çok zayıf

*      Eğitimin hangi seviyede ve nasıl verileceği konusunda karışıklıklar var (örneğin, polis ilköğretim okullarında eğitici konferanslar veriyor, sağlık bilgisi kitapları ve derslerinde konu doğru biçimde işlenmiyor)

*      Madde bağımlılığının sosyal, psikolojik ve biyolojik boyutlarını ortaya koymaya yönelik bilimsel araştırmalar kısıtlı

 

 Eczacının rolü

*      Eczacılık hem meslek olarak hem de bilimsel anlamda ilaç sanatı ve bilimidir.

*      Tanımı gereği eczacı ve eczacılık madde bağımlılığı ile doğrudan ilişkili disiplinlerdir.

*       Eczacı madde bağımlılığın dışında olamaz ve tutulamaz.

*      Eczacı madde bağımlılığı ile mücadelede iki yerde çok önemli bir role ve katkıya sahiptir:

*       Araştırma

*       Laboratuvarda bilimsel araştırmalar

*       Psikososyal nitelikli araştırmalar

*       Eğitim

*       Halka yönelik eğitici olarak

*       Doğru bilgi ile donatılmış ve eğitilmiş eczacılar

*      Bu eğitim eczanede verilebileceği gibi seri konferanslar şeklinde yerinde de olabilir

*      Sivil toplum örgütleri (TEB ve eczacı odaları) aktif rol almalıdır



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat