www.eczacininsesi.com

Sağlıkta dönüşüm parolasıyla hükümetin sektörümüzde sürdürdüğü bir çok radikal değişimi doğru dürüst sindirmeden yeni uygulama talimatlarıyla karşılaşıyoruz. Her gün bu dönüşümün bize düşen kısmını kendisiyle getirdiği yığınla problemle birlikte yaşamaya çalışıyoruz. Biz Şanlıurfalı eczacılar olarak yaşanan bu dönüşümün getirdiği problemlerin yanında bölgemize özgü ve yoğunluklu olarak ilimizde yaşanan farklı problemleri de göğüslemek zorunda kalıyoruz. Bunun en somut örneği muvazaalı eczanelerdir. Yine son aylarda bir çok bölge eczacı odalarının belki gündeminde olmayan ama hem mesleğimiz için hem de bu bölgede sanatını icra etmeye çalışan biz Şanlıurfalı eczacılar için radikal sayılacak bir sorunla karşı karşıyayız. Problemin adı ithal eczacılar ya da daha doğru bir tanımla muvazaalı eczacılar. Türki cumhuriyetler ve Doğu bloku ülkelerden 1999-2001 yılları arasında bir şekilde eczacı diploması alan kişilere YÖK tarafından denklik verildi. Eczacılık yapacak ilmi hüviyet ve pratik donanımları olmayan bu kişilere verilen denkliği hem eczacılık bilgileri hem de denklik sürecinin kendi içindeki tutarsızlıklardan dolayı şaibeli buluyoruz. Olayın gelişimini şöyle özetleyelim:

YÖK Genel Kurulu, 18.08.2006 tarihinde Lizbon sözleşmesini gerekçe göstererek yurt dışı eczacılık fakültelerinden mezun olan kişilere daha önce uygulanan ve de 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkındaki Kanunun 3. maddesine göre zorunlu olan seviye tespit sınavını kaldırır. Aslında 1 Mart 2007 tarihinde yürürlüğe giren Lizbon sözleşmesinde diplomaların tanınması konusunda din,dil, ırk gibi ayırımlar yapılamayacağı öngörülmüş olup anılan sözleşme metninde taraf ülkelerden verilen diplomalara doğrudan denklik verileceğine ilişkin herhangi bir düzenleme de yoktur. Söz konusu 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkındaki Kanun 1953 yılında Resmi Gazete’de yayınlanmış olup hem YÖK’ten hem de Lizbon sözleşmesinden çok daha öncedir. Mesleğimize özgü düzenlemeleri içeren adı geçen yasanın 3. maddesinde yurt dışı herhangi bir eczacılık fakültesinden mezun olan Türk vatandaşı kişilerin Türkiye’de sanatlarını icra edebilmeleri için;

a) Program ve tahsil müddeti bakımından Türkiye eczacı mektebi veya fakültelerine muadil olan yabancı eczacı mektep veya fakültelerinden diplomalı iseler eczacı mektebi veya fakültelerince teşkil edilecek bir jüri önünde ilmi hüviyetlerini ispat etmeye,

b) Tahsil müddeti Türkiye eczacı mektebi veya fakültelerinin tahsil müddeti kadar olmakla beraber tahsil programlarında Türkiye eczacı mektebi veya fakültelerinin derslerinden bazıları bulunmayan veya bulunmakla beraber daha az bir süre içinde okutulan veya müddet az olduğu halde tahsil programı aynı olan yabancı memleketler eczacı mektebi veya fakültelerinden diplomalı iseler aynı şekilde kurulacak bir jüri önünde eczacı mektebi veya fakülteleri tarafından ayrıca tespit edilecek bir programa göre imtihan vermeye,

c) Gerek tahsil müddeti ve gerek tahsil programları Türkiye eczacı mektebi veya fakültelerinin müddet ve programlarından eksik olan yabancı memleketler eczacı mektebi veya fakültelerinden diplomalı iseler eksik kalan müddet ve programlarını Türkiye’de tamamladıktan sonra (b) bendinde bildirilen imtihanı vermeye mecburdur. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca bu gibilerin diplomaları ancak ilmi hüviyetin ispatından sonra tescil olunur. denilmektedir.

YÖK kendisinden de eski olan bu yasanın ilgili maddesini atlayarak Türki Cumhuriyetler ve Doğu bloku ülkelerden eczacı diploması alan ve yıllardır denklik sınavına girip veremeyen bir çok kişiye bir günde herhangi bir seviye tespit sınavı yapmadan denklik verir. Verdiği denklik belgesinin de altına bizim ne kastettiğini bir türlü çözemediğimiz ‘6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler hakkında kanundaki Hükümler saklıdır’ ibaresini düşer. YÖK’ün 21-22.05.2008’de denklik verdiği belgeler aynı günler jet hızıyla Sağlık Bakanlığı tarafından tescil edilir. Odamıza tescil edilmiş söz konusu bu belgelerle kişiler kaydolma talebiyle başvurur. Bu ilginç olay Odamız tarafından ne olduğunun anlaşılması için başta TEB olmak üzere ilgili kurumlarla paylaşılır.

YÖK’ün Lizbon sözleşmesini de gerekçe kılarak denklik sınavının zorunluluğunu kaldırmasına itiraz için TEB daha önce Danıştay 8. dairesine başvurmuştu. Danıştay 8.dairesi, 23.01.2008 tarihinde oy birliği ile YÖK’ün yaptığı bu düzenlemeyi durdurur. Durdurma gerekçesinde 6197 sayılı yasanın yukarda yazdığımız 3. maddesinin ön gördüğü açık ve özel nitelikteki düzenleme ile sağlık bilimleri gibi gerek bireysel gerekse toplumsal bazda önemi tartışmasız olan bir alanda verilen eğitimin niteliği, bu eğitimi alanların Türkiye’de sanatlarını icra edeceği düşünüldüğünde hayati öneme dikkat çeker. YÖK’ün yurt dışı diplomaların denkliği için zorunlu olan seviye tespit sınavı uygulamasının kaldırılmasına ilişkin işleminde hukuka uyarlık bulunmadığını oy birliği ile 23.01.2008 tarihinde karara bağlar. Bu kararla denklik sınavı yargı kararıyla da bir kez daha zorunlu kılınmış olur. Bütün bu yasa maddeleri ve yargı kararına rağmen YÖK ne hikmetse söz konusu kişilere 21-22.05. 2008 tarihinde denklik verir. Sağlık Bakanlığı da yine jet hızıyla aynı gün denklik belgelerini tescil eder. Bunun üzerine haklı olarak eczacı kamuoyunda itiraz ve tepkiler doğar. Eczacının hak ve menfaatlerini, yasal sorumluluğu gereği korumak zorunda olan odalarımız ve Birliğimizin girişimleri sonucu hem YÖK hem Bakanlık yanlış yaptıklarını kabul eder ve belgeleri iptal eder.

Sonrası tam bir kurmaca vaka. İptal edilen denkliklerden sonra YÖK alelacele Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ne bir sınav hazırlattırır. 1999’dan beri sınavlara girip veremeyen bir çok kişi ne hikmetse bu sınavdan başarıyla geçer. YÖK, neden gerek duyduysa ya da hangi gizli el istediyse bu kişilere denklik verme konusunda son derece inatçı bir tutum içinde olur. Hem de ilgili yasa maddeleri ve bağlayıcı olan mahkeme kararlarına rağmen. Yapılan sınav, yapılan itirazlar sonrası iptal edilen denklikleri yeniden vermek için bir formaliteden öteye geçmez. ‘İşi kitabına uydurma’ durumu anlayacağımız. YÖK için esas olan denklik vermek, geri kalan ise sadece teferruat olmuş oldu. Bu konuda Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesine sitem ediyoruz. Böyle bir kitabına uydurma işinin içinde isteyerek ya da istemeyerek yer almalarını akademik birikim ve saygınlıklarına yakıştırmıyoruz. Eczacılık fakültesini kazanmak için gecemizi gündüzümüze kattık. Yine okumak ve eczacı olmak için çok çok çalıştık. Hacettepe’deki hocalarımızın bize tanımadığı tolerans ve kolaylığı, Türki cumhuriyetlerden ve Doğu bloku ülkelerden 1999-2001 yıllarında mezun olmuş kişilere tanımasını yadırgıyoruz. Akademik itibarları yerlerde sürünen ve ders geçmenin bahşiş adı altında rüşvet üzerinden yürüyen bu ülkelerdeki 3. sınıf üniversitelerden mezun olmuş kişilere bu kadar kolaylığın sağlanmasını anlamakta zorlanıyoruz. İlmi hüviyeti son derece tartışmalı ve yukarıdaki olayın gelişim sürecinden net olarak anlaşılacağı üzere kitabına uydurularak verilen bu denklikleri halk sağlığı açısından tehlikeli, denkliğin verilişini de şaibeli buluyoruz. Konuya, ‘25 bin eczacı var 50 tane daha olsa ne olur’ sığlığı ve yavanlığı ile yaklaşılmasını ise pişkinlik olarak değerlendiriyoruz. Bu mantığı ve uygulamayı devlet ciddiyetiyle bağdaştırmıyoruz. Kaldı ki söz konusu olan başlangıç rakamıdır. Türkiye’de üniversite sınavını kazanamayıp bu beklentiyle yurt dışında, 3. sınıf üniversitelerde parayla okuyan birçok öğrenci vardır. Söz konusu bu uygulamayla bunların da hak etmedikleri halde denklik alıp bizler gibi eczacı olmaları görünen bir durumdur.

6643 sayılı T.E.B kanunun ilgili maddeleri gereği hem birliğimiz hem odamız eczacıların hak ve menfaatlerini korumakla yükümlüdür. Bizler sınavını kazanarak, eğitim programını başarıyla bitirerek eczacılık sanatının hem teorik bilgisini öğrendik hem de pratik donanımına sahip olduk. Sınavını dahi kazanamayanların Türki cumhuriyetlerden diploma alıp yıllar sonra eczacı olmalarını; bizlerle aynı hak ve yetkilere sahip oluşlarını haksızlık olarak değerlendiriyoruz. Almanya, Fransa, İngiltere veya eğitim içeriği ve süresi en az bizimki kadar ciddi olan başka bir Avrupa ülkesinden mezun olup gelmiş olsalardı denkliklerini memnuniyetle kabul ederdik. Böylesi meslektaşlarımızın varlığını şans ve ilimizde icra ettiğimiz mesleğimiz için katkı olarak değerlendirirdik. Ancak itibarı son derece düşük ve ders geçmenin ikili ilişkilerle belirlendiği ülkelerden mezun olanlara denklik verilmesini, Türkiye’de ciddi ve ağır bir müfredatı okuyan biz eczacılara haksızlık olarak değerlendiriyoruz. Bu bağlamda Odamızı ve Birliğimizi hak ve menfaatlerimizi daha önce korudukları gibi yine korumaya davet ediyoruz. Ayrıca halk sağlığı açısından da bu kişilerin eczacılık yapmaları son derece tehlikelidir. Hayati öneme haiz eczacılık sanatını bu kişilerin yapacak ilmi hüviyet ve pratik donanımları yoktur. YÖK’ün kurmaca sınavı bunu değiştirmez. Halk sağlığını koruma adına da yine Odamızı ve Birliğimizi 6643 sayılı yasanın ilgili maddelerindeki yasal görevlerine davet ediyoruz. Odamızın ve Birliğimizin bu konuda ki görevlerini en iyi şekilde yerine getireceğine inanıyoruz. Üyeler olarak bize düşen herhangi bir görevde de var olduğumuzu hatırlatıyoruz.

Bu denkliğin iptal edilmesini istiyoruz. 6197 sayılı yasanın 3. maddesinin öngördüğü açık ve özel nitelikteki düzenlemenin YÖK tarafından yerine getirilmediğini düşünüyoruz. Bilindiği üzere Türkiye’de eczacılık müfredatı iki yönlüdür. Bir yandan teorik eğitim verilir. Farmasotik Teknoloji gibi, Farmasotik Kimya gibi derslerimizi teorik olarak alırız. Bunun yanında adı geçen derslerle beraber daha birçok dersin bir de pratik eğitimini laboratuarlarda alırız. Söz konusu yapılan sınavın ilmi hüviyetini test ederken aldığımız bu pratik eğitiminin ne kadarının bilindiğini, bunun nasıl belirlendiğini doğrusu merak ediyoruz. Yapılan sınavın sadece teorik kısımdan oluştuğunu ve yurt dışından mezun bu kişilerin aldığımız pratik eğitimin ne kadarına vakıf olduklarını, pratik donanımlarının düzeyini nasıl test ettiklerinin sorgulanmasını istiyoruz. Yine bizde zorunlu olup yurt dışında zorunlu olmayan derslerimiz var. Eczacılık Mevzuatı ve Deontolojisi veya İnkılap Tarihi gibi. 6197 sayılı yasada düzenlendiği üzere söz konusu şahıslar hem teorik bilgi hem pratik donanımları açısından seviye belirleme sınavını verseler bile bizde zorunlu olup yurt dışında olmayan bu fark dersleri bizim fakültelerimizde okuyup bitirmek zorundalar. İşin bu yönünün de es geçildiğini görüyoruz. Yine eczacı olmak için zorunlu olan stajların bu şahıslarca yapılmadığını müşahade ettik. Söz konusu bu şahısların bazı meslektaşlarımızdan naylon staj belgesi aldıklarını gördük. Şahısların staj belgeleri incelendiğinde bu belgelerin yeni olduğu ve eczanede tutulması zorunlu olan staj defterlerinin sağlık müdürlüğü onay tarihiyle uyuşmadığı görülecektir. YÖK’ün bilerek ve farkında olarak bu durumu da görmezden geldiğini düşünüyoruz. 1999’da yurt dışından mezun olan bu şahıslara geçmiş tarihli naylon staj belgesi veren meslektaşlarımızı kınıyoruz. Konunun kritik edilecek elbette başkaca yönleri de vardır. Bize gereken bu kısmını paylaştıktan sonra sonuca gelelim:

 

 

SONUÇ

Bu şahıslar 1999’dan beri denklik sınavlarına girdikleri halde bu zamana kadar ilmi hüviyetleri yetmediği için denklik alamamışlardı. Bu yıl ne olduysa bu şahıslara 6197 sayılı yasanın 3. maddesi ve Danıştay kararına rağmen önce seviye tespit sınavı yapılmadan YÖK tarafından direk denklik verildi. Sonra denklikler Sağlık Bakanlığınca jet hızıyla tescil edildi İtiraz edip yasa maddesi ve Danıştay kararını hatırlatınca YÖK kurmaca bir sınavla bu şahıslara yeniden denklik verdi. Bu sınavın yukarıdaki açıkladığımız bilgi ve nedenlerden dolayı şaibeli olduğunu düşünüyoruz. Bu şahıslar halk sağlığını koruma adına da eczacılık yapacak teorik bilgi ve pratik donanımdan yoksundur. Haksız bir şekilde verilen denklik belgesinin iptal edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bunun için TEB ve odalarımızdan, 6643 sayılı kanunda ki yasal görevleri gereği bizim hak ve menfaatlerimizi koruma adına yargı yoluna gitmelerini talep ediyoruz. Gerek TEB gerekse odamız bu konuda şimdiye dek gerekli hassasiyeti gösterdi. Bu hassasiyetin konunun yargıya taşınarak devamını bekliyoruz. Saygılarımızla.. 04.11.2008



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat