ANA BİNA
İstanbul’un Eczacılık Tarihinden Tanıklıklar.
NOT: *Ecz. Lütfü GÜRHAN'ı 19 Mart 2009 günü kaybettik. Anısına 18 Nisan 2006 tarihinde yaptığımız söyleşiyi tekrar sunuyoruz. Işıklar içinde yatsın.
Onlar, bu ülkenin düşün dünyasına, sanat hayatına can katan isimler...
Kimi sinemacı, kimi edebiyatçı, kimi felsefeci, kimi politikacı...
Farklı coğrafyalardan, farklı amaçlarla İstanbul’a geldiler.
Bir hayat kavgasının içine girdiler.
Para kazanabilecekleri bir işe, kendilerine de vakit ayırabilecekleri bir mesai düzenine, ama daha da önemlisi farklılıklarını hazmedebilecek bir iş ortamına ihtiyaçları vardı.
Aradıkları ortamı aynı adreste buldular.
O adres, ömür maceralarının “ilk durağı” oldu.
Son durağa geldiklerinde hepsi mesleğinin zirvesindeydi.
Ama hayatlarının o ilk durağını, asla unutmadılar.
Girişiyle başlıyor İstanbul’un Entelektüel Tarihinden Tanıklıklar.
Can DÜNDAR ve Nebil Özgentürk’ün İstanbul’un Entelektüel Tarihinden Tanıklıklar adlı kısaca İETT belgeselinin kitabını okuduktan sonra bizim mesleğimizinde bir tarihi, İstanbul Eczacılık Tarihinden Tanıklıklar’ın olabileceği ve o tarihin içine yaşamlarını sıkıştırmış, mesleğin bir tanıkları olmalı diye düşünerek, 1942 yılı İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunu Ecz. Lütfü GÜRHAN’la buluştuk ve meslek üzerine ilk duraktan başlayıp günümüze söyleştik.
85 YAŞINDA BİR MESLEKTAŞIMIZ
Eczacı Lütfü Gürhan'la mesleki yaşamı üzerine keyifli bir röportaj yaptık.Okuyun bakın,o günle bugün arasında
ne çok benzerlik bulacaksınız satıraralarında:
>>>>Sizi biraz tanıyabilir miyiz?
1921-Elazığ doğumluyum.Liseyi Malatya'da bitirdim.1942 yılında İ.Ü.Eczacılık Fakültesi'nden Askeri Eczacı olarak mezun oldum.17 yılı askeri eczacı,10 yılı eczane eczacısı,14 yılı da biokimya ihtisası yaptığım için,SSK ve Kızılay Laboratuvarlarında çalışmak kaydıyla birfiil 41 yıl görev yaptım.1983 yılından beri emekli olarak yaşantıma devam ediyorum.
>>>>Eczacılık mesleğini nasıl seçtiniz?
Aslında tesadüf oldu.Ben o zaman ki adıyla "Mühendis Mektebi"olan İTÜ'ye girmek,mühendis olmak istiyordum. Sınavlara girmek için İstanbul'a gelip,müdürün yanına gittiğimde Malatya'dan liseden sınav için gerekli evrakların gönderilmemiş olduğunu söyledi.Böylece bir yılım yandı.Ertesi yıl askeri öğrenci olarak okumak üzere müracaat ettim.Sağlık muayenesinden geçtim."tıp fakültesinde yer yok,hukukta ve eczacılıkta yer var"dediler.Ben de lisede fen bölümünden mezun olduğum için,eczacılığa girdim.
>>>>Mesleki yaşamınızı ana başlıklar halinde anlatır mısınız?
Okuldan 1942 yılında mezun olduktan sonra,askeri öğrenci olarak okuduğum ve Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde biokimya ihtisası yaptığım için 17 yıl mecburi hizmet olarak,Bayburt,Sarıkamış,İzmir'de çalıştım.Sonra istifa ettim.Elazığ'da eczane açmaktı niyetim. O sırada bir arkadaşım Üsküdar'da ki eczanesini devir ediyordu.1954 Yılında onu devir aldım,1957'ye kadar çalıştım.Sonra daha iyi bir yere taşınmak gayesi ile Moda Caddesi'nde ki eczaneye nakil yaptım.1965 yılına kadar çalışıp,eczaneyi kapattım.Emeklilik hakkımı kazanabilmek için Kadıköy'de ki SSK'ya biyokimya doktoru olarak girdim.Daha sonra Kartal'da Kızılay Tıp Merkezi'nin Laboratuvarı'nı ve Pendik'te ki Kızılay Tıp Merkezi'nin Laboratuvarı'nı kurdum.1983'te fiili çalışmayı bıraktım.
>>>>Emeklilik hakkımı kazanabilmek için dediniz,o zaman eczacılar Bağkur'lu değil miydi?
Hayır,o zaman daha Bağkur yoktu.Sonradan kuruldu.Ben de bir emeklilik ve sağlık güvencesi kazanabilmek için tekrar devlet hizmetine girdim ve emekli sandığı mensubu olarak emekli oldum.
>>>>Eczane eczacılığı yaptığınız dönemde mesleğinize Türkiye'nin siyasi gündeminden yansıyan en önemli olaylar neydi?
Moda'da ki eczaneme geçerken o bölgenin hareketli bir ticaret merkezi haline getirileceğini öğrendiğim için,daha iyi çalışan bir eczanem olur ümidiyle geçmiştim.Fakat 1960 ihtilali oldu ve o bölge de hiçbir gelişme olmadı.Hatta köhne bir yer olarak kaldı.Bir de iki kez devalüasyon yaşadık.Diyelim ki elinizde ilaç var,800 kuruşa satıp,yerine 1000 kuruşa alıyorsunuz,Bu da sermayemi ciddi ölçüde eritti tabii.
>>>>Kurumlarla çalıştınız mı? O dönem için size göre olumlu yada olumsuz yönleri nelerdi?
SSKve Askeriye ile çalışırdım.SSK da hemen ödemezdi paramızı,ama Askeriye çok geç ödeme yapardı,duyuna kalırdı paralarımız hep.Hatta eczaneyi kapatırken depolara ödenecek senetlerim vardı.Onlara da askeriyeden alınca ödeyeceğimi söyledim.Ama bu bir yılı buldu.
Bir de o dönemde ilginç bir olay yaşadım.Bazı eczacılar SSK reçetelerinde yazılan Ampul Calcium'un hastaya verirken yerlisini verip, SSK'dan ithal olanının fiyatindan bedelini alıyorlarmış.Bir süre sonra bunu fark eden SSK görevlileri Ampul Calcium'lu reçeteler yazdırıp tüm İstanbul'a dağıtıyorlar.Benimle birlikte sadece 18 eczacı bu hileyi yapmıyor.Bize SSK'dan teşekkür mektubu gelmişti,hala saklarım.
>>>>Hangi depolarla çalışırdınız?
Drog Ecza Deposu ve Emel Ecza Deposu ile çalışırdım.Drog Ecza Deposu'nun sahibi Talat Özmen sonradan depoyu kapatıp, Beyazıt'taki Halk Eczanesi'ni açtı.
>>>>Hangi şartlarla çalışırdınız depolarla o zamanlar?
1-2 Ay vade ile çalışırdık.Peşinde çalışılırdı ama ben hiç çalışmadım.Ama iyi satış yapan arkadaşlarım ilaçlarını, depoya veren laboratuvarlardan(ilaç firmaları) depoların aldığı şartlarda alır ve daha iyi kazanırlardı.
>>>>Elemanlarınız oldu mu eczane eczacılığı döneminde?
Evet kalfalarım oldu.Ancak,bir erkek kalfam vardı.O sonradan ayrıldı yanımdan ve muvazaalı eczane açtı.Bayan kalfamı da eczaneyi kapatınca SSK'ya kadrolu kalfa olarak aldım.
>>>>Eczane de yaşadığınız ilginç anılarınızı anlatır mısınız?
Bir gece Üsküdar'da ki eczanede nöbetçiyim.Bir hasta yakını geldi.Hasta enfaktüs geçiriyormuş ve morfin yazmışlar.Fiyatının 25 kuruş olduğunu söyleyince çok şaşırdı."Bu kadar önemli bir ilaç 25 kuruş mu?"dedi.Ben de sağlık hizmetinde paranın bir ölçü olmadığını söyledim.
Yine bir gece nöbetçiyim.Astım krizi geçiren bir hastanın yakını geldi ve Ampul Aminocardol aldı.Kara kara düşünüyor "gecenin bu saatinde ben bunu kime yaptıracağım" diye.Biliyorsunuz,Ampul Aminocardol damardan yapılır.Bir an düşündüm, şimdi bu adamcağız bunu yaptıracak birisini ararken,belki hasta ölecek.Vicdanım el vermedi.Biyokimyacı olduğum için,damardan yapmayıda biliyorum,"hadi gidelim ben yaparım"dedim.Beni çok faki bir eve götürdü,hasta yer yatağında yatıyordu.Ben hastaya o iğneyi yaptım ve kısa bir süre sonra rahat nefes almaya başladı.
Moda'da ki eczaneye bir yapma ilaç geldi.Cold kremle yapılan bir ilaç,epeyce uğraştım yapmak için.Çünkü bu tip terkiplerde önce cold kremi hazırlamak lazım.Ertesi günü hasta geldi ve merhem kutusunu masama doğru attı."Bundan evvelki yaptırdığıma hiç benzemiyor"dedi.Meğer hasta aynı terkibi daha evvel başka bir eczaneye yaptırmış,önce ki eczane de cold kremle uğraşmamış ve vazelin koymuşlar yerine.Ben durumu anlayınca bunu alın, hiçbirşey söylemeden diğer eczaneye de bir kez daha yaptırın,sonra ikisini de Hıfzısıhha Lab.'na götürüp muayene ettirin,sonucu görün deyince,hasta inandı ve özür dileyerek gitti.
O dönemde Eladon çocuk maması vardı.Hali vakti iyi olanlar İsviçre'den havayollarında ki pilotlar vasıtasıyla getirtiyorlardı.Birgün bir adam geldi eczaneme,elinde çok sayıda Eladon mama olduğunu kendisinden alıp eczanede satabileceğimi söyledi.Sayısını sordum birkaç kez,ısrarla söylemedi.Bir an düşündüm,panalgin tableti taklit ettiler bu memlekette,herhalde bu mamalar da taklit dedim.Adama mamaların menşei ile ilgili resmi bir belge getirirse ancak o zaman alabileceğimi söyledim,denemek için.Adam gitti ve kayboldu.Benim aşağımda ki eczanede yığınla Eladon mama olduğunu gördüm birgün ve iyide satıyorlardı.Ama bir süre sonra oradan alınan Eladon mamadan çocuk ölümleri olmaya başladı.Çok üzülmüştüm,aklıma gelen olmuştu,mamalar sahteydi.
>>>>Son olarak bizlere söylemek istediğiniz birşeyler var mı?
Herşeye sağlam bir temel lazım,insan olmakta,eczacı olmakta böyle.Ben hiçbir zaman mesleğime ticari bir gözle bakmadım. Ama şimdi içim huzurlu,vicdanım rahat.Hayatta elinizde olmadan başınıza gelen şeyleri dert etmeyin. Düşünce mekanizmasını sağlıklı kullanmak lazım.Bu yaşta ayakta kalmamın sırrı bu.Yoksa ben de çok hastalıklar ve sıkıntılı günler geçirdim.Ama yine de bizim devre size göre çok iyi yaşadı.Ben şimdi memleketin bugün ki haline çok üzülüyorum.
>>>>Size çok teşekkür ederiz,sağlıklı günler dileriz.
Vakit ayırdığınız için ben size teşekkür ederim.
Ecz. Ayşe Handan ŞENER-Ecz. Betül ZEYBEK