Prof.Dr. Metehan ÖZEN
Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı
DOST BAKTERİLERİN İNSAN SAĞLIĞINDAKİ ÖNEMİ
Kompleks ve sırları henüz tam çözülemeyen insan vücudu, yüz trilyon civarında hücrenin birbiriyle koordineli ve dengeli çalışması sayesinde sağlığını devam ettirmektedir. Bununla beraber son yıllarda vücudumuzda yaşayan ve sayıları kendi hücrelerimizden en az 10 kat fazla olan mikroorganizmaların varlığı ortaya çıkmıştır. Vücutta genel olarak deri, ağız boşluğu, solunum sistemi, ürogenital sistem ve en yaygın olarak sindirim sisteminde yerleşen bu mikroorganizmaların sağlık üzerinde olumlu etkileri olduğu giderek daha iyi anlaşılmakta ve araştırılmaktadır. Erişkin bir insanda binlerce farklı mikro-organizma türünün oluşturduğu bu yapıya “mikrobiyom” denilmektedir.
Sağlığı korumak, hastalıkları tedavi etmekten her zaman daha kolay ve önceliklidir. Düzenli, dengeli ve doğal beslenmek ise sağlığın korunmasında temel yapıtaşlarından biridir. Günümüzde nüfusun hızla artışı, kentleşme ve sanayileşme sonucunda besin ihtiyacı artmış, üreticiler daha çok mahsul elde edebilmek için genetiği değiştirilmiş melez tohumlara yönelmiştir. Bunun sonucu olarak tadı ve kokusu olmayan sebzeler ve meyveler, paketlenmiş ve katkı maddeleri eklenmiş yiyecekler buzdolabımızda her geçen gün daha çok yer almaktadır. İnsan vücudu çoğu zaman bu dengesiz beslenme ve sağlıksız besinlerekarşı alerjik hastalıklar, obesite, diyabet, tansiyon ve kalp rahatsızlıklarındaki artış ile tepkisini göstermektedir.
Bu nedenle, son yıllarda “replasman”yani “eksik olanı yerine koymak” tedavileri önem kazanmaktadır. Yeterli miktarda alındığında konakçının mikrobiyal dengesini düzenleyerek sağlığı üzerinde olumlu etkileri olan canlı mikro-organizmalara probiyotik denilmektedir. Probiyotiklerin hem yetişkin hem de çocuklar üzerinde faydalı sağlık etkileri bulunmaktadır. Bu olumlu etkiler öncelikle sindirim sisteminde keşfedildi ve enfeksiyöz ishallere karşı gayet etkin oldukları gösterildi.Günümüzde uzun ve sağlıklı yaşamın sırrını arayan insanoğlu son yirmi yılda mikrobiyom çalışmalarına hız vermiştir.Yakın geçmişte artan bilgilerimiz ışığındainsan bağışıklık sisteminin öncelikle bağırsak ve akciğer mukozasından yönetildiğini öğrendik. İnsan bağışıklık sisteminin %60-70’ini barındıran gastrointestinal sistemde faydalı bakterilerise aslında yardımcı hücreler olarak çalışmaktadır.
Bağırsaklardaki on milyarlarca yararlı bakterinin sağladığı denge korunduğu takdirde, bir çok hastalığın ortaya çıkma imkanı azalıyor ya da etkisi çok sınırlı oluyor. Sağlığımızın kaliteli şekilde devamını sağlamak için vücudumuzda bulunan bu dost bakterilere ihtiyacımız var. Bunun başarılamadığı durumlarda ise prebiyotikten zengin gıdalarla beslenilmesi ve probiyotikli destek ürünlerinin kullanılması öneriliyor. İnsan sağlığının korunmasına ve bazı hastalıklarının tedavisine faydaları olan bu dost bakterilerin fermente süt ürünlerinde (yoğurt, peynir, kefir), fermente gıdalarda (sirke, tarhana, turşu, boza) bulunduğunu biliyoruz. Bu probiyotik bakterilerden zengin gıdaları düzenli olarak ve yeterli miktarlarda tükettiğimiz zaman çoğunlukla pek çok enfeksiyöz ve kronik hastalıkların oluşumunu engellemektedirler. Ancak, bu gıdalarda hangi miktarda ve hangi türlerde probiyotik bakteriler bulunduğu bilmediğimiz için, üretiminden sonraki dönemde içindeki bakteri konsantrasyonları azaldığı için ve yapılan klinik çalışmalar neticesinde akut hastalık durumlarında tedavi amaçlı kullanımları henüz önerilmemektedir.
Bununla birlikte, sadece eczanelerde satılan probiyotik içeren saşe, kapsül ve damla formunda bulunan ürünler de mevcut. Probiyotik kullanımının alerjide, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde ve ishal gibi pek çok hastalığın tedavisine yardımcı olabileceğini ifade eden Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Metehan Özen "Sağlık için faydalı olabilecek onlarca bakteri ve maya türü var. Fakat ishal için sadece belli tür probiyotikler yardımcı olabiliyor. Bu yüzden doğru ve etkili probiyotik kullanımı büyük önem taşıyor. Tablet, kapsül ve damla şeklindeki probiyotiklerin hangisinin ishal için faydalı olabileceğini öğrenmek için mutlaka konusunda uzman doktorlar ve eczacılar tarafından bir yönlendirmeye ihtiyaç var. Ebeveynler güvenli ve etki alanı belli olan probiyotikleri doktor kontrolünde çocuklarına vererek başta ishal olmak üzere pek çok rahatsızlığın korunmasında fayda sağlayabilirler" dedi.
Antibiyotik kelime anlamı olarak yaşam karşıtıyken probiyotik ise yaşam için gerekli anlamını taşımaktadır. Antibiyotikler sadece zararlı değil faydalı bakterileri de öldürerek antibiyotik ilişkili ishale sebep olmaktadır: geniş spektrumlu antibiyotik kullanan çocukların yaklaşık % 20-40’ında görülebilen bir yan etkidir. Hastanede kalma süresini uzatmakta, hastane masraflarını önemli ölçüde arttırmakta ve başka enfeksiyonlara yatkınlığı arttırmaktadır. Floranın bozulması ile fırsatçı mikroorganizmalar baskınlık kazanır ve ishal meydana gelir. Bu nedenle antibiyotik başlanan hastalarda ishali engellemek için koruyucu olarak probiyotik kullanmak artık rehberlerde yer alan bir uygulamadır. Probiyotikler bu durumda bağırsağın koruyucu florasının yeniden oluşumuna ve bağışıklık düzeyinin artmasına katkıda bulunacaktır. Her yıl çok sayıda çocuk ve erişkinin antibiyotik kullandığı göz önüne alındığında antibiyotik ile ilişkili ishallerin oluşması ve kronik hastalıkları engellemesi açısından probiyotiklerin kullanımı önemle vurgulanmalıdır.
Mikrobiyomun korunmasının öneminin giderek daha iyi anlaşıldığı toplumlarda vajinal doğum, anne sütü ile beslenme ve antibiyotiklerin çok dikkatli/kısıtlı kullanılması sonucu insan doğal florasına minimal hasar verilmeye çalışılmaktadır.Antibiyotik kullanımı, stres ve enfeksiyon bu dengeyi bozarak, sonunda ciddi enfeksiyonlara ve kronik otoimmün (şeker, tiroidit, multipl skleroz vb.) hastalıklara olan yatkınlığı arttırmaktadırlar. Son yıllardaki çalışmalar probiyotik mikroorganizmaların bu dengeyi yeniden sağlayarak sağlığı olumlu yönde etkilediğini göstermektedir.
Son yıllarda “sağlığı koruma” algısının özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki toplumlarda etkisi artmaktadır. Bu durum endüstriyel pazar oluşmasına yol açmış ve etkisi, güvenilirliği henüz kanıtlanmamış birçok ürün tüketicilere sunulmuştur. Probiyotikler ise bu konuda etkinliği bilimsel deneylerle kanıtlanmış nadir ürünlerden biridir. Probiyotik tercih ederken pek çok noktaya dikkat etmeliyiz; Bakteriyel suştoksik ve patojenik olmamalı, gastrik asit ve safraya karşı dirençli olmalı, mevcut florayla yarışma yeteneği, patojenik bakterilere karşı durabilmeli, antimikrobiyal maddelerin üretebilmeli, genetik olarak stabil olmalı ve ürünün imalat, depolama ve dağıtım sırasında istenilen özellikleri koruyabilmesi gibi.
Ancak en önemli nokta insanda yapılan klinik çalışmalarla güvenli ve etkili olduğu gösterilmiş olmasıdır. Hem insana özellikle de çocuklara zarar vermemeli hem de etkisi gösterilerek faydası kanıtlanmış olmalıdır. Kış aylarında en sık görülen üst solunum yolu enfeksiyonlarına karşı pek çok ilaç veya besin desteği etkili olduğunu iddia etmesine rağmen az sayıda molekülün faydası gösterilmiştir. Özen M ve ark. tarafından geçen sene yayımlanan bir sistematik derlemede çalışma kalitesi yüksek 14 çift-kör çalışma özetlenmiş; uygun probiyotik ürün koruyucu olarak 3 ay boyunca kullanıldığı zaman, üst solunum yolu enfeksiyonları %25-35 oranında azalmakta ve/veya enfeksiyon süresi ortalama %30-40 kısalmaktadır.
Sonuç olarak, sağlığımızın kaliteli şekilde devamını sağlamak için vücudumuzda bulunan dost bakterilerle iyi geçinmek zorundayız. Bunu başaramadığımız durumlarda yani sezaryen ile doğan ve yeterince anne sütü alamayan bebeklerde, sık antibiyotik kullanan çocuklarda, sağlıklı ve doğal beslenemeyen hastalarda ve en önemlisistresli yaşam tarzınasahip kişilerde probiyotikten zengin doğal gıdalarla beslenme ve probiyotikli destek ürünlerinden düzenli kullanım önerilmektedir.