Doç. Dr. Çetin Kürşad Akpınar
İnme Önlenebilir Bir Hastalıktır
Yoğun bir stres durumu, ani tansiyon yükselmesi veya kan şekerinin yükselmesi gibi durumlar inme gelişimini tetikleyebilmektedir. İnme risk faktörlerinin kontrol altına alınmasıyla önlenebilir bir hastalıktır. Samsun Üniversitesi (SÜ) Samsun Eğitim Araştırma Hastanesi Nöroloji Kliniği, İnme Merkezi Sorumlusu Girişimsel Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Çetin Kürşad Akpınar “10 Mayıs Dünya İnme Önleme Günü” vesilesiyle önemli bilgiler paylaştı ve hastalara COVID-19 dönemine ilişkin önerilerde bulundu.
İnme, beyine giden kan akımının aniden kesilmesi veya azalması durumudur. Kalp ile ilgili hastalıklar ve/veya ritim bozukluğu, beyni besleyen ana damarlarda ciddi darlığa neden olan kireçlenme veya damarın tamamen tıkanması ve genetik nedenlerle beyni besleyen damarlar ya tıkanarak ya da yırtılarak felç gelişimine neden olabilir. İnme sonrası yapılan incelemelere rağmen damar tıkanması olan üç hastanın birinde herhangi bir neden bulunamamaktadır. Yoğun bir stres durumu, ani tansiyon yükselmesi veya kan şekerinin yükselmesi gibi durumlar inme gelişimini tetikleyebilmektedir.
İnmeye neden olan risk faktörlerine dikkat
“Bir yılda ülkemizde yaklaşık 150 bin, dünyada ise yaklaşık 17 milyon kişi inme geçirmektedir. Yani dünya da dakika da bir kişi inme geçirmektedir. İnme risk faktörleri arasında; şeker hastalığı (diyabetes mellitus), tansiyon yüksekliği (hipertansiyon), kan yağlarındaki yükseklik (trigliserid ve LDL yüksekliği), sigara, alkol, madde bağımlılığı, düzensiz beslenme, egzersiz yapmama, aşırı kilo (obezite), ileri yaş, kalp ile ilgili hastalıklar (kalp yetmezliği, ritim bozukluğu, by-pass…) ve pıhtılaşma ya da kanamaya eğilim yaratan genetik nedenler sayılabilir.
Düzenli elektrik sinyalleri sayesinde kalp belirli bir ritimde çalışmaktadır. Atrial fibrilasyon varlığında bu elektrik sinyalleri normalden hızlı ve düzensizdir, senkronize bir şekilde çalışan kalpte böyle bir düzensizlik olması kalp içerisinde pıhtı gelişmesine ve sonuçta felce neden olabilecek bir süreci başlatabileceğini söyledi.
İnme geçirenler ciddi sonuçlarla karşı karşıya kalıyor
İnme ciddiyeti, tıkanan damar bölgesine ve kişisel özelliklere göre farklılık göstermektedir vurgusu yaptı: “İnme geçiren olguların üçte biri sakat kalmakta, üçte biri de hayatını kaybetmektedir. Sakat kalan hastalar ise ya tamamen yatağa bağımlı olur ya da yardımla işlerini yapabilir halde yaşamlarını sürdürmektedir. İnmenin sakatlık bıraktığı kişilerde ruhsal ve zihinsel sorunlar görülme ihtimali artmaktadır. Vücut direncinin düşmesi nedeniyle enfeksiyonlara yatkın hale gelmektedir” dedi.
İnmede tedavi olduğu kadar zamanlama da çok önemli
“İnmeler iki tiptir. Tıkayıcı (iskemik) veya kanayıcı (hemorajik) inme de tedavi farklıdır. Tıkayıcı inmeler de eğer küçük damar tıkanması varsa toplardamardan damar açıcı ilaç, uygun hastalarda, ilk 4,5 saat içerisinde verilebilir. Büyük damar tıkanması varsa ilk 6-8 saatte atardamardan anjiografik yöntemle müdahale edilerek tıkalı olan beyin damarı açılmaktadır. Bu iki tedavi için uygun olmayan hastalarda destekleyici tedaviler ve inmenin tekrarlaması önlemek amaçlı damar tıkanmasını önleyici ilaçlar (antiagreganlar, antikoagülan) başlanmaktadır. Kanayıcı tip inme de ise beyin damarındaki bir baloncuğun kanaması sonucu gelişmişse bazen acil anjiografi ile kanayan yeri tıkama işlemi gerekmektedir. Beyin dokusu içine olan diğer tip kanamalarda ise hastane yatışı yapılarak tansiyonun çok yükselmesi engellenmektedir” dedi.
İnme önlenebilir bir hastalıktır
İnme risk faktörlerinin kontrol altına alınmasıyla önlenebilir hastalıktır vurgusunu yaptı ve sözlerine şöyle devam etti: “Örneğin şeker hastalığı olan birisinin açlık kan şekerinin 100, tokluk kan şekerinin 200 mg/dl altında tutulması gerekmektedir. Bu sağlanamaz ise inme riski artmaktadır. Yine tansiyon değeri 140/90 mm/Hg üzerinde ise risk artmaktadır. Risk faktörüne göre uygun ilaçlar kullanılarak anormal olan kan değerleri, normal değerlerine getirmek hedeflenmektedir. Hareketsiz bir yaşamı varsa, yaşam tarzında değişiklik (egzersiz gibi) yapması gerekmektedir. Kan yağlarında yükseklik varsa diyete dikkat etmek gerekir, hatta bu durumlarda Akdeniz tipi beslenme önerilmektedir. Bol sebze ve meyve tüketiminin artırılıp, kırmızı et tüketimin azaltılması gerekmektedir. Normalden fazla kilo varsa uygun diyet ve egzersizlerle normal kiloya ulaşım hedeflenmelidir. Sigara, alkol ve madde bağımlılığı varsa bunların bırakılması da çok önemlidir. Böyle yapılması durumunda hem kişinin felç geçirmesi engellenebilir hem de inme geçiren bir kişide tekrar felç geçirmesinin önüne geçilmiş olur”
Birincil koruma da kullanılan kan sulandırıcı ilaçların etkinliği gösterilememişken, ikincil koruma yüksek oranda ikinci inmeyi önleyebilmektedir açıklamasında bulundu: “İlaçlar farklı sürelerde vücuttan atılmaktadır bu nedenle belirli bir dozda ve düzenli bir şekilde kullanım gerekir. Bu şartlar sağlanamaz ise kan sulandırıcı ilaçlar etkin düzeyde işlev göremeyeceğinden inme gelişim riski artmaktadır” dedi.
Virüs bulaşmasını engellemek inme riskini de azaltıyor
“COVID-19 seyrinde beyin-damar hastalıklarında artış gözlenmiştir. Çünkü virüsün vücuda yapmış etkiyle damar içerisinde pıhtılaşmaya veya damar duvarında yırtılmaya eğilim artmaktadır. Virüsün bulaşmasını engelleyerek inme riski artışından da kendimizi korumuş oluruz. Eğer COVID-19 tanısı almışsak özellikle de kan değerlerimiz de enfeksiyon göstergeleri çok yükselmişse önerilen antiagregan veya antikoagülan ilaçlar uygun dozda ve sürede kullanılmalıdır. Aşı yaptırma virüs bulaşma riskini azaltacağından inme riskini de dolaylı yoldan azaltmış oluruz” dedi.