GEÇMİŞTEN GELECEĞE
ORHAN ERİNÇ
Hekimini Seçme Hakkı Neye Yarıyor?
Sağlık hizmetlerinin tek elden verilmesi ve denetlenmesi geleneklere uygun olarak sunulmuştu:
Reform.
Böylece Sosyal Sigortalar Kurumu’nun sağlık hizmeti veren hastanelerine el koyma olanağı yaratıldı.
Sosyal Güvenlik Kurumu oluşturuldu. Genel Sağlık Sigortası’na geçildi.
Doktorlar, hemşireler ve eczacılar bu kapsamda biraz güme gittiler.
Eczacılar ayrıca üvey evlat muamelesi görüyor. Çünkü hem işçi hem işveren olarak kendi eczanelerinde çalışıyorlar.
Ama üvey evlatlık kurumu sadece eczacılar için geçerli değil.
Muayenehanelerinde hizmet verenlerle ayakta hizmet veren sağlık kurumları da aynı durumda.
Özel hastanelerin özendirilmesi sonucu hemen her semtte bir ya da birden fazla hastaneye rastlanır oldu.
İktidara ve iktidardakilere yakın olanlara daha çok hasta sevk edildiği iddiaları ortalıkta dolaşıyor.
Sağlık Bakanlığı, olmayan yetkisine dayanarak özel hastanelerin sağlık personeli almasını da sınırlıyor.
Daha önce çıkarılan iki genelge Danıştay tarafından iptal edilmişti ama, yerine aynı amaçla üçüncüsü yürürlüğe sokuldu. Onun iptali isteği de Danıştay’da karara bağlanmayı bekliyor.
***
Yeni dönemin iddialı sunumlarından biri de “Herkes istediği hekimi seçebilecek” cümlesiydi.
Hasta ve hasta yakını psikolojisini dikkate alınca olumlu bir gelişmeydi.
Ama sonucu fos çıktı. Hastanın istediği doktora gitmesinin getireceği tedavi olanakları sınırlandırıldı.
Çünkü seçilen doktorun tedavi için öngördüğü ve reçetesine yazdığı ilaçları Sosyal Güvenlik Kurumu denetliyor. Doktorun yazdığı reçetedeki ilacın etken maddesi aynı olan benzeri varsa ve daha ucuzsa onu vermeye kalkıyor. Doğal olarak güvendiğiniz doktorun adını yazdığı ilacı almak istiyorsunuz ve aradaki fiyat farkını ödemek zorunda kalıyorsunuz. Şimdi yapısı değişen heyetin, sürekli kullanma zorunda olduğunuzu belirten raporu da işe yaramıyor.
Özetle doktorunuzu seçiyorsunuz ama ilacınızı seçemiyorsunuz. O zaman da “doktorumu seçme hakkımın yararı ne?” sorusuna takılıp kalıyorsunuz.
Uygulama, eczacılara yeni bir yük daha yüklüyor.
Fiyat farkını hasta ya da reçeteyi getirenden tahsil etmek ve Sosyal Güvenlik Kurumu’na aktarmak. Düpedüz angarya ama yapmazsanız SGK ile ipleri koparmanız söz konusu.
Eczacıları yeni tehlikelerin beklediğine ilişkin haberler de işin bir başka yanı.
Hazırlanmakta olan yasa değişikliği ile bireysel eczacılığın zorlaştırılacağı ve şirketleşenlere öncelik tanınacağı belirtiliyor.
Şirkete dönüşmenin aynı zamanda iktidara yakın olma anlamına da geliyor oluşu mideleri bu yönüyle de bulandırıyor.
***
İlaçta fiyat farkı ödemenin olumlu yanını da atlamayalım. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun hayır duasını alıyorsunuz. Çünkü ucuz ilacı tercih edenlere ne dediği bilinmeyen Sosyal Güvenlik Kurumu, fiyat farkı için verdiği makbuza otomatik olarak “Sosyal Güvenlik Kurumu acil şifalar diler” kaydını düşüveriyor.
490 lira alan bir SSK emeklisinden emekli maaşının önemli bölümünü kesiyor olması kurumu hiç ama hiç ilgilendirmiyor.