Geçmiş, Bugün Ve Gelecek

 

Ecz. Ertan ÇİFTÇİ

 

            T.E.B. Merkez Heyeti Başkanı Ecz. Mehmet Domaç’ın da milletvekili adayı olduğu AKP Hükümeti giderayak meclisten iki kanun değişikliğini geçirdi.

            “Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ve “Sağlık Bakanlığının Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”.

            Bu değişikliklere göre sağlık hizmeti sunan idareler miktarı ve bedeli ne olursa olsun, ilaç ve tıbbi malzeme alımlarını her firmanın katılımının sağlanacağı ihaleye çıkma şeklinde değil, “çarşı-pazar usulü” diye tabir edilen şekli ile idarenin belirlediği firmalardan yapabileceklerdir.

            İhale kanunu belli bir tutarı aşmamak şartı ile “çarşı-pazar usulü” alımlara olanak tanıyordu. İdareler anlaştıkları firmadan sarf malzemelerini alıyorlar, malzemeyi veren firma da, aynı işi yapan başka iki firmadan hatıra binaen daha yüksek bedel içeren teklif alıyor, kendi teklifini de ekleyerek faturasını kesiyor ve tahsilâtını yapıyordu.

           Bu uygulama, hızlı ve pratik olduğundan verilen sağlık hizmetinin aksamaması amacı ile yapılabilinir ve maliyeti göz ardı edilebilinir. Sağlık hizmeti veren kurumlar asıl yüklü alımlarını, ürünlerinin yeterliliğini belgelemiş ve ispatlamış her firmanın katılabileceği ihalelerle almaları gerekmektedir. Böylelikle kalite/maliyet oranı en iyi olan malzemenin alımı sağlanır.

            Diğer kanun değişikliği ve Temmuz 2005 yılında kanuna eklenen ek madde ile de hazineye ait araziler kamu ve tüzel kişilere bedelsiz devredilecek ya da 49 yıllığına kiralanacaktır. Taşınmazı bedelsiz devir alan ya da 49 yıllığına kiralayan tüzel kişi, bedelinin döner sermayeden karşılaması garantisi ile bu tesisleri inşa edecek ve işletecektir. Kanun değişikliği ve ek madde bu tesisleri işletecek kişilerin paralı olmasını, tıbbi donanımı sağlayabilmesini ve tesisin tıbbi hizmetler dışındaki alanlarını da işletmesini yapabilecek olmasını öngörmektedir.

            Bir önceki hükümetin Sağlık Bakanı Dr. Osman Durmuş zamanında Sağlık Bakanlığı’nca Tıbbi Malzemelerin ve sarf malzemelerinin bu işi yapabilecek kendi yandaşı olan kişilerden alınabilmesi için çalışmalar yapılmıştı. Ancak işi becerebilecek mali olanağa ve alt yapıya sahip kişi ve kişiler bulunamamıştı, koalisyon hükümeti nedeni ile de gerekli yasal düzenlemeler yapılamamıştı.

            Şu an bu işi kotarabilecek kişi olarak AKP Hükümetine ve özellikle başbakana yakınlığı, senelerdir Türkiye genelinde ilaç dağıtım kanalı sahibi olması, mali olarak güçlü özelliği ile Sancak Grubunun en büyük ortağı Ethem Sancak ön plana çıkmaktadır.

            Aslında Ethem Sancak, böyle bir işi kotarabilmenin seneler önce planlarını yapmış, doğru ata oynamıştır. Başbakanın desteği sayesinde Boyner grubu ile Rusya’da zincir eczaneler kurulumunu gerçekleştirmiş, müşterisi olan eczacıların tepkisini çekmemek amacı ile de “biz Türkiye’nin en büyük dağıtım kanalıyız, eczacılar sayesinde ekmeğimizi kazanıyoruz, bu günlere eczacıların desteği ile geldik, böyle bir şey mümkün değil, zaten yasalar da müsade etmiyor” sözleri ile gönlünde yatan aslanı perdelemiştir. Biz eczacılar da gönül rahatlığı ile ilaçlarımızı alarak değirmene su taşımaya devam etmişizdir.

            Hastaneler zinciri kurmak amacı ile gerekli ortaklık bağlantıları yapılıp, hükümet sayesinde de gerekli yasal düzenlemeler arka arkaya gerçekleştirildi. İlacın haricinde Tıbbi Malzemelerin temini ve dağıtımı amacı ile de üç adet firma kuruldu. 553452/0 ticaret sicil no’lu Elektra Medikal ve Eczane Ürünleri Dağıtım San. Tic. Ltd. Şti., 559235/0 ticaret sicil no’lu MT Sağlık Ürünleri San. ve Tic. A.Ş. ve 569092/0 ticaret sicil no’lu MT Sağlık Dış Ticaret ve Üretim A.Ş. 

             Artık kâğıt üzerinde her şey tamamdır ve yerli yerine oturmuştur. Hazinenin bağışladığı arsaya sağlık tesisleri, hastaneler yapılacak, hastaların ilaçları ve tıbbi malzeme ihtiyaçları ihalesiz, çarşı-pazar usulü ile alınarak, istenilen fiyattan, ciroya bakılmaksızın sadece %3,5 iskonto ve de 15 günde ödeme garantisi ile verilecek, tıbbi hizmet alanları dışındaki yerler de istenirse başka işletmecilere kiraya verilerek geçim sağlanacaktır. Yani koyunun eti, sütü, yünü, derisi, kemiği, sakatatı her şeyinden yararlanılacaktır.

            Serbest zincir eczanelerin yerini hastane zincir eczaneleri alacaktır. Tüm yatan hasta reçetelerinin haricinde “günlük yatan hasta” terimi uygulaması ile kemoterapi, diyaliz ve yakın gelecekte kan ürünü reçeteleri ilaçları da artık bu hastane zincir eczanelerinden karşılanacaktır. Yıllardır gündemde olan ve ısıtılıp, ısıtılıp önümüze konulan hastaların raporlu ilaçlarının kargo yolu ile eve teslim uygulaması da akabinde uygulamaya sokulacak, bu ilaçların temini de ağırlıklı Ethem Sancak’ın en büyük hisse ile ortağı olduğu Hedef Ecza Depolarından sağlanacaktır. Geriye kalan % 40-45 ilaç pazarından geçinebilecek kadar pay kapabilmek için de biz eczacılar birbirimizle kavga ederek, süreç içersinde yok olacağız. Bizim yerimizi de For You’lar ve süper market eczaneleri dolduracaktır.

            Geçmişte her sorunun çözümünü Mehmet Domaç’ta arayan, başarısızlıklarını ve iş becerememelerinin kabahatlisi olarak Mehmet Domaç’ı gören, bizleri “eczacılık mesleğine zarar veren” olarak niteleyen, “bölücülük yapmakla” suçlayan, “Olağanüstü Kongre” çağrımıza sessiz kalan Oda Yöneticileri ve TEB Delegeleri ile bugüne geldik. Özellikle son 3-4 yılda uğranılan hak kayıplarının giderilmesi toplantıları daima “Domaç” odaklı olmuş, “Domaç” eleştirilmiş ya da “Domaç” savunulmuştur. Son Diyarbakır’da yapılan Bölgelerarası Toplantı da Mehmet Domaç’ın istifası istemine kilitlenmiş, Mehmet Domaç’ın “kamu kurumları ile yapılacak sözleşmeleri imzalamaması gerektiği” belirtilmiştir. Oysaki örgüt yönetici ve delegeleri bu tartışmalarla oyalanırken TBMM’nde söz konusu kanun değişiklikleri yangından mal kaçırırcasına geçirilmekte idi. AKP milletvekili adayı olan örgüt başkanımızın bu gelişmeleri bilmemesi olanaklı mıdır? Mehmet Domaç görevini yapmış, yaptığı konuşma ile eczacıları sakinleştirmiş ve toplantıya katılan eczacıların bir bölümü tarafından coşkunca alkışlanmıştır. Zaten, yayınlanan Tebliğ’lerde sözleşmede yer alması gereken kuralların (fesih maddeleri hariç) tümü yer aldığından ortada imzalanması gereken bir sözleşme metni de kalmamıştır. Provizyon sisteminden sözleşme yapmak için onay alınması da gerçekleştirilirse T.E.B. ve Eczacı Odaları da devre dışı bırakılacaktır.  

            Gelinen süreçte ne yapılabilinir? Cumhurbaşkanı da imzaladığı ve Resmi Gazetede Yayınlandığına göre umudumuz muhalefet partilerinin bu yasaların iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmasında. Ancak görünen o ki, partiler seçim telaşında, meslek örgütü yöneticilerimiz de Domaç sonrası mirastan pay kapma hesaplarında.  

            Yayınlanan kanun değişiklikleri Anayasa dâhil, diğer birçok kanunla tezat teşkil etmektedir. Türk Eczacılar Birliği Kanunu 39. maddesi, Türk Ticaret Kanunu 57. maddesi, Rekabetin Korunması Hakkında Kanun 4. ve 6. maddeleri söz konusu kanun maddelerindendir. Yapılan değişiklik Kamu İhale Kanununun özüne de aykırıdır.

            Seçim sürecine girilmiştir. İstifa etmeye niyeti olmayan AKP milletvekili adayı ve TEB Merkez Heyeti Başkanı Mehmet Domaç’la uğraşarak sınırlı günler ziyan edilmemelidir. Kişiye odaklı ve feodal ilişkilere dayalı örgüt-parti yöneticiliği ve siyaseti bu ülkeye, ülke insanlarına onulmaz zararlar vermiştir, vermeye de devam etmektedir. Biz eczacıların tamamına yakın çoğunluğu da bu zararlardan direkt etkilenmekteyiz.

         Gelinen bu günde eczacının emeğinden yana olduğuna inanan meslek odası yöneticilerinin ve delegelerinin ön yargılarını bir kenara bırakarak, hukuk danışmanları ile birlikte ve beraberce durumu değerlendirerek T.E.B. haricinde yol haritası çizmeleri gerekiyor. Bu süreçte var olabilme mücadelesi veren her eczanenin bir seçim bürosu gibi çalışacağından eminim.

            İçlerinde insan sevgisi yerine para sevgisi olan, bu uğurda ülke değerlerinden sonra ülke topraklarını da satmayı kendilerine amaç edinen AKP’nin 22 Temmuz seçimlerinde yeniden tek parti olarak iktidara gelmesi durumunda tıpkı pancar üreticilerinde, fındık üreticilerinde olduğu gibi yüz bine yakın eczacının, eczane çalışanının, eczacı odası çalışanının işsiz kalmasını umursamayacağına inanabilirsiniz.

 

ECZACININ SESİ

www.eczacininsesi.com 

 

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat