Eczacılıkta Ortak Akıl !

 

    Öncelikle,14 Mayıs Eczacılık günümüz hepimize kutlu olsun.Her sene daha coşkulu ,daha katılımcılı,daha mesleğimizle ilgili sorunları paylaşacağımız,meslektaşlarımızın mesleki sorunlara daha duyarlı yaklaşacağı,Eczacılığın gerçek anlamda Bayram olarak yaşanacağı 14 Mayıslar dileğiyle…

                                                                               

   SSK ve Yeşil Kart Reçetelerinin Serbest Eczanelere açılmasının ardından getirilen kademeli İskonto,İlaç Fiyat Kararnamesi, Peşin iskonto’larının her geçen gün azaltılması ve/veya birçok ilaçta kaldırılması,firmaların kurumlara yapması gereken ıskontoların eczaneler üzerinden yapılması ve bu uygulamanın getirdiği fark zararları(ortalama %3-3,5), kurumlara yapılan iskontolar ve geri ödemelerin geciktirilmesi,İlaç Fiyatlarının düşmesinden dolayı aynı oranda kamulaşan eczaneler,fiyatı düşen ilaçlarla ilgili taahhütlerini yerine getirmeyen firmaların eczanelere verdiği zararlar,Yatan Hasta Reçetelerinin Sadece Hastanelerden verilmesi uygulaması sonucunda Eczacı Odalarının Kurduğu Yatan Hasta Bürolarının  kapanması süreçtede,Eczacı Odalarının Kurduğu Reçete Tevzi Sistemlerinin(Diyaliz,Hemofili,Huzurevi,Kan ürünü,İşyeri Hekimi Reçeteleri) kaldırılmak istenmesi,Sermayesi zaten olmayan eczaneleri ekonomik olarak darboğaza sokmuş bulunmaktadır.2008 Yılında 57 İlde yaygınlaşması beklenen Aile Hekimliği uygulaması'nın Eczacılar açısından ne getirip ne götüreceğinide bilemiyoruz,ama şimdiden bizim gördüğümüz,eczaneler  yerlerini yeni açılan sağlık ocaklarının yakınlarına  taşımaya gayret gösteriyorlar.Bu konuda bizim en önemli kaygımız sağlık sektörünün etik olmayan yöntemlere başvurma ihtimalinin yüksek olması!

 

   2002’den bu yana bizi yöneten Siyasi İktidarın Sağlık’ta Dönüşüm Projesi Sağlıkla ilgili her alanda etkisini hissettirmeye başlıyor.Biz Eczacılarda bu etkileri manevi olarak zaten hissediyorduk,ama son iki yıldır maddi olarak ta hissetmeye başladık,ama işin ilginç olan yanı eski Birlik Başkanımızın bu ortamdaki sözleri;(İtalik ve siyah yazdım,bence ilginç olanlarınında altını çizdim.)

 

 ''Eskiden 18 bin eczane vardı: 30 milyona hizmet veriyordu. Sonra bu sayı 22 bin oldu. 70 milyona hizmet vermeye başladılar.Peki eczacıların ilaç cirosu o zaman neydi; 5,5 milyar dolar.O da ilacın üstündeki fiyatla 5,5 milyar dolardı. Peki, kurumların birleşmesi ile, 25 bin civarındaki eczacı ile ilaç cirosu ne oldu? Kutu üzerinden bahsedersek… On bir milyar dolar deriz…Sonuçta iki katına çıktı.Eczane sayısı aynı,nüfus aynı,Pazar ise iki katına çıktı.Peki iki katına çıktığında, kamu bu parayı iki katına çıkarak ödeyebilir miydi? Ödeyebilirdi. Nesi olsa, matbaası olsa, parayı basıp enflasyonu %40, 50, 60, 70’ler boyutlarında tutarsa ödeyebilirdi. Ama o boyutlarda tutamayacağı için kendisine dünya ölçeğinde örnekler aldı. Çok fazla örneğe gerek de yok; ilaç sanayini gerçekten yarışmacı bir sanayi haline getirmekti amacı. “Ben AB’nin beş ülkesini seçeceğim; bunların hepsi de benden zengindir, en fakirleri Portekiz, Yunanistan (bizim üç katımız milli gelire sahip), onlardaki en ucuz fiyatı size vereceğim”. Evet, böyle yaptı. Burada da sektörün hiçbir alanını boş bırakmadı. Depoculara da eczacılara da dedi ki, “Bakın, artık irrasyonel alanda çalışamazsınız. Yani siz 5 bin liralık ilaç satıp oradan 1250 lira kazanamazsınız. Beş bin kutu ilaç satarsanız 1250 lira kazanırsınız”, dedi.Sadece eczacıya değil, herkese bunu söyledi. Bakın bu “Eczacıya oldu” sözü beni rahatsız ediyor. Avrupa’da dünyada olmuştu zaten, burada kimsenin gözü kapalı kalamazdı.Bu gelişmeler şunu getirdi: Kişi başına hekime gitme sıklığı Türkiye’de, 2,6 idi. Şu anda hekime gitme sıklığı 5,2…

 Ülkede bizim tarafımızdan da, sizin tarafınızdan da, ilaç sanayi tarafından da önemli bir eksiklik oldu… Bizler enflasyonist ortamda eczane işletmeye alışmıştık. İlaç sanayide enflasyonist ortamda çalışmaya alışmıştı. Enflasyon ortadan kalkınca bu ortamda nasıl eczacılık yapacağımızın yöntemini bulamadık. Şimdi o ortamdayız.Son olarak şunu söylemek istiyorum; ilaç öncesi farmasötikler, vitaminler, mineraller var bunlar da eczaneden çıkmasın diyorlar. İyi, çıkmasın da bu konuda da Avrupa’ya bakmamız lazım. Bunların hangisi çıkmış, hangisi çıkmamış? Nerede duracağız, nereden hat çekeceğiz, buna bakalım. Yeni hazırlanan Eczacılık Yasası’nda bunların çıkmaması yasada yazıyordu.Ama benim arkadaşlarım o kadar iddialı ki veteriner ilaçları da bizde kalsın diyorlar.Bu yasayı AB grubuna göndermişler, AB grubundan da bir yazı gelmiş bize. “Avrupa’da veteriner ilaçlarını veterinerler satabilir, siz ne yapıyorsunuz” diyorlar. Bunlara da bakmamız lazım.Birlikte bakalım,çıkmaması için gayret de gösterelim ama bazı vitaminler, mineraller de var ki biz de inanmıyoruz onlara… Yani eczanede bulunsa da, satılsa da inanmadığımız ürünler var. Öyle değil mi?Biz yakından eczacılık ve ilaç işlerini takip ediyoruz. Bunu yaparken de dünyanın ve ülkenin koşullarına uygun bazı şeylerin yapılması gerektiğine inanıyoruz, doğru ama gerçekten de ekonomiyi çok içselleştirmemiz lazım. Buna bazılarınız çok karşısınız, biliyorum ama şu anda eczacılar arasında ki eşitsiz dağılım, bir şekilde çözülür: Türkiye’de aile hekimliği gerçek aile hekimliği şeklinde yaygınlaşırsa çözülür. Biz aile hekimliğine karşı çıkmak yerine gerçek aile hekimliğinin çıkması için çaba gösterirsek o zaman bu konuyu çözebiliriz. Ama peşin hükümlü olarak karşı çıktığımız zaman, aile hekimliği kuruluşunu yerli yerine oturtamıyoruz. Bu şekilde ciddi bir miktar homojenizasyon mümkün olabilir.''

Kaynak: Aylık Güncel Eczacılık Dergisi Nisan-2008 Sayı: 167 Turgut Yayıncılık

Eski Birlik Başkanımızın yukarıda yazılan bazı sözlerine dikkat çekmek istiyorum ve Tekirdağ Eczacı Odası Başkanı olarak  sormak istiyorum.

Soru 1.)Öncelikle Pazarın 2 katına çıktığından bahsediyorsunuz,bu cirolarımızında aynı oranda artması anlamına gelir mi? Sizin dediğiniz doğruysa biz serbest eczane işleten eczacılar neden mutsuzuz?

Soru 2.)Kademeli İskonto'nun İlaç Sektörünün Aktörlerine (Sanayi,Dağıtım  Kanalları,Serbest Eczaneler) yansıması nasıl olmuştur?

Soru 3.)İlaç Fiyat Kararnamesi ile bir kurala oturtulan İlaç Fiyatları'nın eczacılara,eczanelere ve eczane sermayesine yansıması nasıl olmuştur? Kararname öncesi karlılıkla,sonrası arasında eczacı aleyhine mi,lehine mi fark vardır?Mevcut İlaç Fiyat Kararnamesinin keyfi uygulanması konusunda TBMM Sağlık Komisyonu üyesi olarak düşünceleriniz nelerdir?

Soru 4.)Reçeteli,Reçetesiz İlaç ayrımından sonra oluşacak OTC grubundaki ürünlerinin bazılarının eczane dışında satılma riski varmıdır?Eğer varsa bu riski engellemek için neler yapabiliriz? 

Soru 5.)Aile Hekimliği ile ilgili başkanlığınız döneminde yapılmış herhangi bir çalışma varmıdır?varsa bu çalışmalar üyelerinize duyurulmuşmudur?sözlerinizden anladığım kadarıyla Aile Hekimliği uygulamasına taraftar olduğunuzu anlıyorum,doğrumu?Homejenizasyondan kastınız nedir?

Soru 6.)6197 Sayılı Kanun niye çıkmıyor?2002'den bu yana istediği kanunu meclisten geçirecek çoğunluğu olan bir parti (ki şu an aynı partiden milletvekilisiniz), (hatta Büyük Kongrelerimize gelen Sağlık Bakanımızın son iki kongrede söz verdiği halde) bizi ilgilendiren kanunu neden çıkartamıyor?Acaba,mevcut haliyle kalması daha mı iyi olur?

Soru 7.)Aralık 2007'de yapılan Büyük Kongrede meslektaşlarımıza Odamız Projesi olarak ayrıntılı anlattığım,Üst Limitli Provizyon Sisteminin TEB bünyesinde ve kontrolünde biraz daha geliştirilerek Eczaneler arasındaki eşitsiz dağılımı ve sermayenin mesleğimize olan ilgisini engelleyeceğine inanıyormusunuz?

Birde mevcut Birlik Başkanımızdan da bu soruların cevabını duymak isterim,tabi eski Birlik Başkanımızla aynı fikirde değilse!

Saygılarımla ,

Ecz. Ufuk Bekir Ersöz

Tekirdağ Eczacı Odası Başkanı

----- 

Kaynak—Tekirdağ Eczacı Odası web sitesi



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat