16 Aralık 2009 tarihinde SGK,Türk Eczaları Birliği ile 2008 Ocak ayında 3 yıllık imzalanan protokolü noter aracılığı ile gönderdiği bildirimle tek taraflı olarak fesh etmiştir.
Peki kimdir bu SGK ? Şu ana kadar ne yapmış ne yapmamıştır;
SGK kurumu bir provizyon sistemi kurmuştur. Ancak bu sistemin sağlıklı çalışması bir türlü mümkün olamamıştır. Günün 3-4 saatinde çalışmıyor 3-4 saatinde çalışıyor. Çalışmayan saatlerde vatandaşın ilaca ulaşımı mümkün olamamıştır.
SGK bir gün bir kural koymuştur.2 gün sonra kuralı pardon diyerek geri çekmiştir. Bu arada vatandaşın ilaca ulaşımı yine engellenmiştir.
SGK, aslında Sağlık Bakanlığının konusu olan birçok kararda parayı ödeyen birim olduğu için söz sahibi olmaktadır. Birçok üniversite hastanelerindeki profesörlerin görüşlerini hiçe sayarak tıp konusunda hükümler öne sürmektedir. Bir finans kurumu zihniyeti ile çalışan bu kurumun aslında Sağlık Bakanlığına Bağlanması gerekliliği defalarca dile getirilmiştir.
Peki nerden çıktı bu fesih kararı ?
Bu karar Türk eczacısının hak arama mücadelesi karşısında SGK bürokratlarında oluşan hırs ve intikam duyguları ile alınmış bir karardır. Aslında bürokratların bu duyguları hükümete de zarar vermiştir.
Türk Eczacıları Birliği’ni, vatandaşın ilaca ulaşmasını engellemekle suçlayan SGK aldığı bu kararla vatandaşın ilaca para ile ulaşmasının yolunu açmıştır.
Bir dönem Ücretsiz Sağlık Hizmeti, Ucuz İlaç sloganları ile reklam yapan hükümet eczaneler üzerinden aldığı muayene paraları ile sağlık hizmetlerini ücretlendirmiş, önce ilaç fiyat farklarını vatandaşa ödeterek son olarak da vatandaşın para ile ilaç almasına sebep olarak ucuz ilaç politikasını çürütmüştür.
Aslında eczacılar hükümetin Sağlıkta Dönüşüm Politikasının baş mimarlarındandır.Ancak hırs ve intikam duyguları ön plana çıkarak bu mimarların yok olması amaçlanmıştır.Seçimler öncesi eczaneleri seçim bürosu gibi kullanan hükümet şunu bilmelidir ki 16 Ocak 2010 dan sonrada seçim büroları haline gelecektir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının yasalardaki temel görevlerinden biri de meslek örgütlerini kollamak ve örgütlerle devleti bir araya getirmektir. Ancak Bakanlık şu anda Türk Eczacıları Birliği’ni yok etmek ve örgütsüz bir meslek grubu oluşturmak için bütün mekanizmalarını devreye sokmuştur.
Unutmamalıyız ki: BİRLİĞİ OLMAYANIN DİRLİĞİ OLMAZ!...
4 Aralık 2009 eczane kapatma eyleminden önce kapatan eczanelerin anlaşmasını feshederiz diye tehdit edenler 4 Aralıktaki eyleme katılımın fazla olmayacağını düşündüler. Ancak 24000 eczacı bir kere daha tıpkı bir yıl önceki 21 Aralık mitinginde olduğu gibi tek bir vücut halinde Birliklerinin arkasında dimdik durduklarını göstermek için eczanelerini kapattılar. Bazı basın organlarında çıkan 7-8 bin eczacının eyleme katılmadığı bilgisi doğru değildir. Bunu kurumun bakanı bizzat deklare etmiştir.
Kapatma eylemi 81 ilde %100 başarı ile gerçekleşmiştir.
Bu başarıda en büyük pay SGK ya aittir. Sağ olsunlar onların sürekli olarak eczacılara dayattığı kurallar eylemin %100 başarısını getirmiştir. Şimdi aynı SGK, E-Sözleşmeyi imzalatabilmek için sevimli yüzünü eczacıya göstermeye başlamıştır. Bedava sözleşme, sıfır iskontolu eczane sayısını artırma gibi vaatlerin işe yaramayacağını eczacı kamuoyu SGK ya ispatlayacaktır. Çok şükür ki eczacıların balık hafızaları yoktur. Son derece zeki insanlardır, değil dünü unutmak yarının ne getireceğini bu günden görebilmek becerisine sahiptirler.
SGK’nın tek tek eczanelerle masaya oturarak sözleşme yapma gayreti Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırıdır.Çünkü 6643 sayılı yasanın 39. maddesine göre eczacılar adına kurumlarla sözleşme yapmaya sadece Türk Eczacıları Birliği’nin yetkili olduğu açıkça belirtilmiştir.
Hal böyle iken kanunları tanımayarak eczacıları SGK karşısında yalnızlaştırmaya çalışmak ve Türk Eczacıları Birliği’ni yok etmeye çalışmak hayal perestliktir.
Tarih bu kara günleri asla unutmayacak.Hele hele biz eczacıları hiç unutmayacak.Çünkü BİZ tarih olmayacağız.Bizi tarihin karanlık sayfalarına gömmek isteyenlere selam olsun...