Zonguldak Eczacı Odası Başkanı Ecz. Sema Karagülle’nin 1.Bölgelerarası Toplantı konuşmasının tam metnini yayınlıyoruz.
SAYIN BAŞKAN, SAYIN MERKEZ HEYETİ ÜYELERİ, SAYIN ECZACI ODASI BAŞKANLARI VE YÖNETİM KURULU ÜYELERİ, SEVGİLİ ECZACILAR,
Zonguldak Eczacı Odası üyeleri, Yönetim Kurulu ve şahsım adına hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyor, bizleri ülkemizin bu eşsiz yöresinde ağırlayan Bursa Eczacı Odası Başkan ve Yönetim Kurulu ve üyelerine misafirperverlikleri için teşekkür ediyorum.
Değerli Meslektaşlarım,
36.Dönem Merkez Heyetinin bu ilk Bölgeler arası toplantısı... 2007 Aralık TEB seçimlerinden sonra Başkanlar Kurulları haricinde ilk bir araya gelişimiz... Bu sene çok hareketli bir seçim süreci yaşadık, arkadaşlarımızla birlikte binlerce kilometre yol yaptık. Ben öncelikle bu geziler esnasında bizleri dostça karşılayan, bizlerle aynı görüşte olmasa bile bizleri sevgiyle kucaklayan tüm oda yöneticilerimize, bizleri bir gece yarısı Urfa-Maraş karayolundan toplayan eczacı dostlarımıza, birlikte yollara düştüğümüz fikir birliği yaptığımız, gönül birliği yaptığımız can dostlarıma, bizlere inanan verdikleri oylarla bizleri destekleyen değerli meslektaşlarıma sonsuz teşekkürlerimi iletmek istiyorum.
Seçimler sonucu oluşan Merkez Heyeti’nde 6 ya 5 oranı olumlu bir sonuçtu. Merkez Heyeti çalışmalarında bu güne kadar bizlere yansıyan tüm heyetin olumlu bir şekilde paylaşımcı ve katılımcı çalışmayı benimsemesiydi. Bu da meslek adına olumlu kazanımlar elde edilmesine yol açacak sevindirici bir gelişmeydi. Ancak bu iyi niyetli yaklaşımların Merkez Heyetinde ki görev dağılımında da kendini göstermesini beklemek yanlış olmazdı sanırım. Ama maalesef bu olmadı. Önemli olan Merkez Heyetinin rahat çalışabileceği, iş üretebileceği, herkesin görevinin gereğini yapacağı bir Başkanlık Divanı oluşmasıydı. Bu gün Başkanlık Divanın da gördüğümüz manzara Saymanlık görevini üstlenen Özgür arkadaşımızın, her işi yaptığı. Sayın ikinci Başkan ve Sayın Genel Sekreterimizin hep ikinci planda kaldığı. Yanlış anlaşılmasın her iki arkadaşımı da çok seviyorum. Ancak ben onların da bu geçtiğimiz 6 ay içerisinde Merkez Heyeti içindeki varlıklarını hissetmek, protokol görüşmelerinde aktif olduklarını görmek isterdim. Amacım kimseyi kırmak, üzmek değil... Bu arkadaşlarım da çok değerli kişiler. Başkanlıkları döneminde yapmış oldukları başarılı çalışmaları hepimiz biliyoruz. Ama ortada bir yanlış var. Bunu da kimse görmemezlikten gelemez, gelmemeli. Ben Merkez Heyetindeki Sayın Başkan dâhil, 11 arkadaşımın oturup, görev dağılımını tekrar gözden geçirmelerini istiyorum. Eğer bu güne kadar göstermiş oldukları samimiyet gerçekse meslek adına bunu yapmak zorundalar.
Değerli Meslektaşlarım,
İlk Başkanlar toplantısında Sayın Başkan Merkez Heyetinin hazırladığı çalışma programını bizlere sunmuştu. Bu programda Genel Kurula sunulan önergelerin temel alındığını görmek sevindiriciydi. Çeşitli komisyonlar kurulmuş, odalardan katılımcılar bu komisyonlarda görevlendirilmişlerdi. Bu komisyonlardan biri de SUT ve SGK protokolü komisyonuydu. Bu komisyonda talebim üzerine bize de yer verilmişti bunun için sayın Başkan’a teşekkür ederim.
Biz protokol komisyonunda ilk toplantıyı yaparken Sayın Başkan dan bir söz almıştık. Bu söz emek ve zaman harcayarak, biliyorsunuz ki insan hayatında en önemli ve değerli şey zamandır, oluşturacağımız taslağın SGK tarafından kabul görmesi, kırmızı çizgilerimize karşı kararlı ve dirayetli olunması yönünde idi.
Bu gün geldiğimiz noktada;
30 Haziran’a kadar gerçekten bu verilen söze uyulduğunu gördük, umutlandık.
Protokol görüşmeleri için oluşturulan teknik ekibin karşı tarafı çok zorladığını, yeri gelince masadan kalkmayı bildiklerini gördük, alkışladık.
Yapılan Başkanlar toplantısında Merkez Heyetimizin ve 51 odamızın aynı kararlılık içinde olduğunu gördük, gururlandık.
Aynı anda yapılan basın açıklamalarının karşı tarafta nasıl baskı oluşturduğunu, görüşme ekibinin işini nasıl kolaylaştırdığını gördük. Arkalarında 24 bin eczacının gerçekten olduğunu hissetmek, hem büyük bir sorumluluk hem de büyük bir güven duygusu vermiştir mutlaka onlara. Kırmızı çizgilerimizden nasıl taviz vermemek için mücadele ettiklerini gururla, umutla izledik.
Son Başkanlar toplantısında sonuna kadar mücadele edileceğini, haklarımızın alınıncaya kadar süresiz kepenklerimizi indireceğimizi, alkışlarla basın mensuplarının önünde ilan ederken yüreklerimiz pırpırdı, heyecandan gözlerimiz doldu, işte bir meslek örgütü böyle olmalı dedik.
Bölgelerimize döndüğümüzde üyemiz eczacıları eyleme hazırlarken aynı heyecanı onların da duyduğunu gördük, bir kez daha gözlerimiz yaşardı, yüreğimiz kabardı. Gurur duyduk böyle bir örgütte yöneticilik yapıyor olmaktan.
30 Haziran akşamı hiç firesiz tüm eczanelerimiz, “KAPATIYORUZ” diyerek afişlerimizi gururla astı. Artık gün eylem günüydü. Tüm Türkiye’yi sarsacak, hükümeti sarsacak bir hareket içindeydik. Heyecanla evlerimizin yolunu tuttuk. Gelişmeleri haberlerden izlemek için. Daha eve varmadan telefonlar çalmaya başladı. Arayan arkadaşım, “anlaşmışlar Bakanla Başkan yan yana açıklama yapıyorlar, Bakanın diğer yanında da Domaç var” dedi. Birden heyecanım söndü, içime bir kurt düştü. Nasıl bir anlaşmaydı bu. Hani imzadan önce bizlere dönülecekti. Kuşkusuz arkadaşlarımıza güvenimiz tamdı. Ancak ortada yanlış bir şey vardı. Çok yoğun bir görüşme trafiğinin içinde olduklarını biliyorduk Sorunumuz Bakanlar Kurulunun bile ilk gündem maddesi olmuştu. Devletin 3 Bakanı, Merkez Heyetinden görüşme talep etmişlerdi. Tüm Merkez Heyeti Üyeleri, İstanbul, Konya, Adana Oda başkanlarım oradaydılar. Yanlış bir şey yapmazlardı mutlaka. Ancak geçen sene de konuştuğumuz bir şey vardı. Bunu orada bulunan oda başkanlarım da biliyorlardı. O yoğun görüşme trafiği içinde yanlış yapıla bilinirdi. “Bir durun”, demiştik geçen sene, bir mola isteyin, dönün bize, gelinen nokta bu, ne yapalım diye bir sorun demiştik. Aynı şey bu sene içinde geçerli, orada 11 merkez heyeti + oda başkanları var. Yarım saat mola alın, paylaşın odaları, arayın, en fazla yarım saat içinde karar çıkardı ortaya. Ve biz 01 Temmuz da eczanelerimizi kapatırdık. 01 Temmuz akşamı da çok daha iyi şartlarda protokolü imzalardık. Yine bir tarihi fırsatı kaçırdık.
Sevgili Arkadaşlar,
Eylem olmadı mı vizyon bir rüyadır,
Vizyon olmadan eylem vakit geçirmektir,
Eyleme sahip vizyon ise dünyayı değiştirmektir.
Vizyonumuzdan kuşkusu olan var mı, arkadaşlar. Yok, tabii ki ancak maalesef vizyonumuza ulaşmak için gerekli eylemliliğimiz yok. Başarılı insan güzel söz söylemesini bilen değil, söylediğini yapan ve yapabildiğini söyleyen insandır. Hani haklarımızı elde edinceye kadar süresiz kepenk indirecektik. Hangi isteğimizi elde ettik de, 30 Haziran akşamı Sayın Bakanla birlikte kamera karşısına geçerek tüm halka anlaştık mesajı verdiniz.
“Kaderiniz karar anlarınızda şekillenir”, demiş bir düşünür. Siz 24 bin eczacının kaderini olumsuz şekillendirecek bu kararı nasıl verdiniz?
Şimdi 30 Haziran akşamı mutabakata varılan ve 9 Temmuz akşamı da imzalanan protokole bir bakalım.
Kamu ıskontosu nun bizden alınması olmazsa olmazımızdı. Kırmızı çizgimizdi. Ama duruyor. Şekil değiştirmiş sadece. Ne şekilde uygulanacağı meçhul. Yine ben takip edeceğim, depo firmadan aldığını bana yansıttı mı, telaşını ben çekeceğim. Bu gün ilacın % 90 alıcısı devlet. Kimse artık parayla ilaç almıyor. Bu iskontoyu ilacın fiyatına yansıtın. Parasıyla ilaç alan vatandaşta ucuz alıversin devlet gibi. O vatandaş devletten zengin mi ki ilacı pahalı alıyor. Dünyanın başka bir ülkesinde var mı böyle çifte standartlı fiyat bilmiyorum. Ayrıca Sosyal Devlet olmanın gereği, vatandaşının ilaca ucuza ulaşmasını sağlamak değil midir? Hazır sanayicilerde oraya çağrılmışken sıyrılın bu işin içinden, rahatlatın eczacınızı.
Eczacıyı kategorize eden kademeli iskontonun kalkması diğer bir olmazsa olmazımızdı. Hani bir çok meslektaşımızın iflas noktasına gelmesine rağmen, eczacı iskontosunun devam ettirildiği ni yazmıştık basın açıklamamıza, 0-2 arası bir hedef belirlemiştik kendimize. Gerçi ortalama 3.75 den ortalama
30 Haziran akşamı Bakanlarla birlikte yapılan açıklamada, % 100 avans devam ediyor dendi, büyük başarı. Ama zaten % 100 avans almıyor muyduk??? Önemli olan Ekimden sonra ne olacağı idi ?? Onu da sonradan öğreniyoruz ki hükümet Ekimden sonra % 75–90 avansa geçme konusunda ısrarlı. Bu kesinlikle kabul edilemez arkadaşlar. % 75 avansa dönülmesi eczacının sonu olur gerçekten. % 100 avans alırken bile zorlanıyoruz. Denizli toplantısında söylediğim bir söz vardı. % 75 avansı kabul ederseniz, eczacının sonunu hazırlarsınız hükümetle birlikte demiştim de eski genel Başkanımızın çok ağırına gitmişti, sözümü geri almamı istemişti, hatırlarsanız. Sonra da oda başkanlarına danışmadan protokolü imzalamama sözü vermişti. Ancak kendisi milletvekili adayı olunca verilen sözler boşa çıkmıştı. Geçen seneki protokolün imza aşamalarını hepiniz biliyorsunuz. Tekrara gerek yok. Ancak geçen sene söylediklerimi maalesef tekrarlamak durumundayım. Lütfen arkadaşlar, mesleğin sonunu getirecek % 75 avans’a dönülmemesi için ne gerekiyorsa yapalım. Yapamıyorsak da orada oturmayalım. Merkez Heyetindeki tüm arkadaşlarımın iyi niyetlerinden hiç kuşkum yok, hepsini de çok seviyorum, çok uğraştıklarını da biliyorum, ancak ben üzülerek şunu söylemek istiyorum, bu Merkez heyeti bu süreci iyi yönetemedi. Bu Merkez Heyetinde de bulunan geçen Merkez Heyeti üyeleri geçen seneki protokol sürecini de iyi yönetememişlerdi. Geçen seneki gibi bir şans bir daha gelmez diyorduk, o şansı kaçırdığımız için üzülürken, geçen seneye benzer bir şans daha yakaladık ancak maalesef onu da değerlendiremedik.
Değerli Meslektaşlarım,
Biz bölgemizde SSK reçeteleri dışarı çıkmadan da SSK reçetesi karşılıyorduk ve % 75 avans söz konusu idi o zaman. Reçeteleri teslimden 30 gün sonra % 75 avans alırdık. 3 ay sonra reçeteler kontrol edilemezse % 15 daha alırdık. Geriye kalan % 10 un reçeteler kontrol edildikten sonra ödenmesi gerekirdi ve biz % 10 ları 2 sene, 3 sene sonra büyük mücadeleler ile alabilirdik. 2005 yılında SSK reçeteleri dışarı çıktığında bizim SSK dan 2002 yılından % 10 alacaklarımız duruyordu. Bunu Sayın Başkan da çok iyi bilirler.
Bütün bunlar bilinirken, % 75- 90 avansa imza atılması kabul edilemez. Sayın Bürokratlar ve Bakan söz vermişler, madde uygulamaya geçmeden düzeltilmesi için uğraşacaklarmış. Kusura bakmayın, hiç inanamıyorum. Siz değimliydiniz SGK içindeki sık sık yapılan görev değişiklikleri yüzünden görüşmelere bile oturamadığınızı söyleyen. O bürokratların yarın orada olacağının garantisi mi var.? Hükümetin garantisi mi var? Her kes kendi derdine düşmüşken eczacını % 75–90 avansını mı düşünecekler.
Benim üzüldüğüm hala bunca yıldan sonra sadece sözlere bakarak eczacının geleceğini ipotek altına alma gafletini gösteriyor olmamız.
Tek dayanakları 5510 sayılı SGK kanunun daki avans maddesi. O madde oraya havadan gelmedi ki, taslakta da vardı. İtirazlarımızı o zamanda dile getirmiştik. Ama kanun çıkmadan etkili bir eylem yapılmadığı için o madde o şekliyle kanunlaştı.
Şimdi SGK yetkililerinin o maddenin eczacıyı etkileyeceğinin farkında olmadıklarını söylemeleri ve eczacının o maddenin dışında –kalması için uğraşacaklarını söylemesi bana hiç inandırıcı gelmiyor. İnşallah ben yanılırım, Bürokratlar verdikleri sözü tutarlar maddeyi değiştirirler.
Ancak herkesin şunu bilmesi gerekir ki eğer biz % 75–90 avans almaya başlarsak bu ilk başta, batmasınlar diyerek ıskonto oranlarını % 1 e indirerek korumaya çalıştığınız 8500 eczanenin sonra da diğer eczacıların sonu olur.
% 10 katılım payları zaten içerde ödenmiyor. 3 ay düzenli ödeyebildiler o, kadar. Geçtiğimiz ay ödenmedi, sorgulayan var mı , yok..
Katılım paylarını bile becerip zamanında ödeyemeyenler, avans artıklarını nasıl reçeteleri zamanında kontrol ederek nasıl ödeyecekler. Eğer Avans maddesi uygulamaya koyulursa, hiç olmazsa 90 gün sonunda kontrol edilip edilmediğine bakmadan geri kalan avans artığı ödenmeli.
Biz eskiden avans alıyorken karlılığımız yüksekti, işletme giderlerimiz bu kadar değildi. Bir şekilde tolere edebiliyorduk. Şimdi o da yok. Bu karlılık oranları ile % 10 katılım payı içerde, avans artığı içerde iken eczanenin hayatiyetini devam ettirebilmesi mümkün değil.
Değerli Meslektaşlarım,
Basın açıklamamızda sıraladığımız isteklerimiz, olmazsa olmazlarımız, kırmızı çizgilerimiz nelerdi..
1- Kamu iskontosunun eczacıdan alınması, sonuç… Hala eczanenin sırtında, sistemi değiştirdiler, sonuçlarını uygulamada göreceğiz.
2- Kademeli eczane iskontosunun kalkması. Oranın 0-2 arasına inmesi. Sonuç... Kademeli iskonto duruyor. Oran 1 ile 4 arasında.
3- Muayene ücretleri duruyor
4- Günübirlik tedavi, duruyor. İlaçlar kısıtlanacakmış, Dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir uygulamayı tamamen iptal ettirmeyi başaramıyoruz.
5- Kabul edilemez dediğimiz % 75–90 avansın altına imza attık.
6- Eczacıyı potansiyel suçlu gösteren cezai şartlar duruyor.
7- Haksız yapılan kesintiler ile ilgili hiçbir iyileştirme yok.
7 tane olmazsa olmaz kırmızı çizgimiz vardı. Sadece 1,5 unu düzeltebilmişiz. Demek ki bizim kırmızılarımız pembe imiş de haberimiz yokmuş.
Diğer maddeleri kısaca geçersek, 3.2.1 maddesi aynen duruyor. TC no ile muayene olup sarı reçete yazdıran vatandaşın ilacını nasıl vereceğiz. Karnesinin bitip bitmediğinin sorgulamasını nasıl yapacağız.
Burada uygulama da sıkıntı yaratacak bir çelişki var.
4.3.2 de 2007 nin aynısı yazılmış, “örnekleme yöntemini kabul edenler deniyor”. Kabul edip etmeme gibi bir şansımız olacak mı?
Kuşkusuz protokolde düzeltilen maddeler de var. Raporda aslı gibidir onayının kalkması, reçete dağıtımında yeni başlıklar gelmesi, insulin kalem uçlarının tek başına reçete edildiğinde ödenmesi.
Değerli Meslektaşlarım,
“Hayatımız yaptığımız tercihlerin toplamıdır” demiş bir düşünür. Bu gün geldiğimiz nokta, bizlerin yaptığı tercihlerin bir sonucu.
Ben yine de Merkez Heyetimizin değerli Başkan ve Üyelerine, protokol görüşmelerine emek ve katkı veren tüm Oda Başkanlarıma, taslak protokolu hazırladığımız komisyondaki arkadaşlarıma, özveri ile çalışan Türk Eczacıları Birliği personeline teşekkür ediyorum. Sonuç tam istediğimiz gibi olmasa da, iyi niyetle, çok emek verildiğini biliyorum.
Bundan sonra yapılacak protokol görüşmelerinde de daha dirayetli olunması, atılacak adımların Oda Başkanları ile mutlaka paylaşılması gerektiğini de söylemeden geçemeyeceğim.
Hepinize sevgi ve saygılar sunarım.
11.07.2008/ Bursa
Ecz. Sema Karagülle
Zonguldak Eczacı Odası
BAŞKAN