DİYARBAKIR BÖLGELERARASI TOPLANTISININ ARDINDAN
 

         35.dönemin son bölgeler arası toplantısı 1-2 Haziran tarihlerinde Diyarbakır’da yapıldı. Planlaması çok önceden yapılan bu toplantı, meclisin erken seçim kararı alması ve genel başkanın aday adayı olması, istifa edecek mi etmeyecek mi tartışmalarının yaşandığı bir süreçte aslında mükemmel bir zamana denk düştü.

       Zamanlaması bu kadar güzel olan ve Diyarbakır’da olması dolayısı ile önemi bir kez daha artan bu toplantının beklediğim düzeyde geçmediğini üzülerek söylemeliyim.

      Toplantının ilk gününde mesleğimiz için çok önemli konular olan Aile Hekimliği, Örnekleme Yöntemi ve yeni yayınlanan ve 15 Haziranda yürürlüğe girecek olan BUT’ları hakkında tartışma başlıklı gündemler yer almaktaydı.

      Örnekleme yöntemi hakkında T.E.B. Genel Sekreteri Ecz. Erdoğan ÇOLAK, sadece resmi gazetede yöntem hakkında yayınlanan kanun metnini okudu ve yapılan ilk komisyon toplantısına T.E.B’nin dinleyici olarak katıldığını, görüş bildirmediklerini ifade etti. Hâlbuki ilgili yöntemi T.E.B.’nin önermiş olduğu yine kendi imzası ile daha önceden odalara duyurulmuştu. Konunun muhataplarının olmadığı, kimsenin detay bilmediği örnekleme yöntemi hakkındaki gündem anlamsız ve sığ kaldı, dost sohbetinden öteye gidemedi.

     BUT hakkındaki görüşmenin akıbeti de örnekleme yönteminden farklı olmadı. Birliğin web sayfasında yayınlanan değişikliklerin işaretlendiği metin anlatılırken, nasıl olsa bu metni yazılı olarak odalara göndereceğiz, görüşlerinizi o zaman alırız diyerek sunuma son verildi. Bu konuda da bir muhatap yoktu sunum sırasında.

     İlk günün konuları arasında Aile Hekimliği uygulamaya geçilen iller arasından Düzce, Eskişehir ve İzmir’den birer temsilcinin sunumu şeklinde geçti. Sistemin eczacı, halk ve hekimlere yönelik eleştirel bir tarzda yorumlayan İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan’ın sunumu dinlemeye değerdi. Fakat yinede konunun muhatapları orada değildi. SGK’dan ve TTB’den kimse yoktu.

     İlk günün bu kadar cılız geçmesinin bir diğer nedeni de; aynı saatlerde Genel Başkan’a Ankara’da Başbakan tarafından parti rozetinin takılıyor olmasıdır diye düşünüyorum. Gerek Merkez Heyeti üyelerinin gerekse toplantıya katılan tüm katılımcıların üzerinde, adaylığın ve adaylıkla beraber istifanın henüz gerçekleşmemesinin yarattığı ağır baskı açıkça görülüyordu. Diyarbakır Eczacı Odasının misafirperverliği ile akşam hep beraber gidilen yemeği saymazsak, koca bir gün boşa geçmiş sayılır.

    İkinci gün Sn.Domaç’da oturuma katıldı fakat başlangıçta herhangi bir açıklama yapmadığı için gün boyunca söz alan neredeyse bütün konuşmacılar tarafından henüz istifasını açıklamamış olması ile ilgili eleştirildi. Kürsü alan tüm konuşmacılar mesleki sorunlar ve yaşanan süreçle ilgili farklı açılardan görüşlerini bildiren konuşmalar yaptı ve bundan sonraki T.E.B. Merkez Heyeti yapısının birlik beraberliği önceleyen, katılımcılığı ve ekip ruhunu benimseyen, etkin ve güçlü bir şekilde tecelli etmesi temennilerini dile getirdiler.

   Gün boyunca siyasi tercihi, bu siyasi tercihe rağmen TEB başkanlığından istifa etmemesi eleştirilen ve istifaya davet edilen Sn.Domaç herkesin tahmin edebileceği gibi kapanış konuşmasında eleştirilere cevap vermedi. “Belkide bu konuşma sizlerle TEB Genel Başkanı olarak yaptığım son konuşmadır” şeklinde başladığı sözlerine, Yaşama dair özlü hikâyeler ve öğütlerle süslü bir konuşma yaparak devam etti. Konuşmasının sonunu “HOŞÇAKALIN” diyerek bitirdi.

    Sonuç olarak Sn.Domaç’ın istifa konusunda yine net bir ifade kullanmamasının nedeni listeleri görmeden kararını açıklamak istememesidir. Ama üzücü olan o ki sn.Domaç hiç de etik olmayan bu tavrı ile koskoca bir Bölgeler arası toplantısını heba etmenin yanı sıra, bundan sonraki süreçler için temayül oluşturmasına ve aynı zamanda örgütün siyasal bir görünüm kazanmasına neden olmuştur.

 

             Ecz. Hüseyin ŞİMŞEK
                            Başkan



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat