Diyabet Nedir?
Diabetes Mellitus (DM), pankreasın yeterli insulin üretememesi veya vücudun ürettiği insülini etkili bir şekilde kullanamaması sonucu oluşan ömür boyu devam eden kronik ve insülin üreten hücrelerin azalması ile devam eden bir hastalıktır. Normal metabolizma da besinler, vücudun başlıca yakıtı olan glukoza (şeker) dönüşmek üzere bağırsaklarımızda parçalanırlar. Daha sonra bu glukoz bağırsaklardan kana geçer ve kandaki şeker düzeyi yükselmeye başlar. Sağlıklı bireylerde kana geçen glukoz pankreastan salgılanan insülin hormonu yardımıyla hücrelerin içine taşınır. Şayet insülin hormonu vücudumuzda olmazsa ya da etkisi bozulmuş ise şeker hücrenin içine taşınamayacağı için, glukoz kanda artarak şeker hastalığı dediğimiz kan şekeri yükselmesi (Hiperglisemi) gelişmiş olur. Bu kan şekeri yüksekliği sürekli olarak devam edecek olursa organlarımızda (sinir, göz, kalp, böbrek vs) zaman içerisinde ciddi bozukluklara neden olur.
Diyabetli Psikolojisi
Sağlığımızla ilgili herhangi akut ya da kronik ciddi bir durum, bizde psikolojik tepkiler oluşmasına neden olabilir.
Bu tepkiler tamamen doğal ve sağlıklıdır. Bu durum, özellikle kişinin bir uyum sağlama sürecine gereksinim duyduğu uzun süreli veya ömür boyu sürecek hastalıklarda ortaya çıkar. Hastalığın ve tedavisinin yarattığı gerginlik, kişinin uyum kapasitesini tüketerek, psikolojik tepkiler ortaya çıkmasına neden olabilir. Ancak şunu da belirtelim ki, bu tepkileri herkes yaşamak zorunda olmadığı gibi bunların şekli veya şiddeti de kişiden kişiye değişebilir.
Yaşam boyu süren bir hastalık olan diyabet tanısı konduktan sonra, yaşam tarzınızda zaman zaman sizi oldukça zorlayacak değişiklikler yapmak zorunda kalırsınız. Bu değişiklikler sadece sizin değil, aynı zamanda ailenizin de yaşamını etkileyen bir boyutta olabilir.
Diyabet tanısı alan bir kişi olarak sizin ve ailenizin, uyum sürecinde yaşayabileceğiniz psikolojik tepkiler şöyle sıralanabilir:
İnkar
Size doktor tarafından konulan "Diyabetes Mellitus" tanısı almadığınızı ya da bu hastalığın bir süre sonra geçeceğini düşünebilirsiniz. İlaçlarınızı almayı ya da kan şekeri düzeyinizi ölçmeyi bilinçli olarak ihmal edebilir, sağlıksız yiyeceklere yönelebilir. Aile üyeleri de mümkün olduğunca diyabet hastalığı hakkında hiç bir şey düşünmemeye çalışabilir.
Öfke
"Neden ben?" şeklinde düşünüp ailenize ya da arkadaşlarınıza karşı öfke duyabilirsiniz. Özellikle çocuk ve ergen hastaların aileleri kendilerine, eşlerine ya da doktorlara karşı kızgınlık hissedebilirler. Aslında bu durumda kızgınlık duyulan, diyabetin kendisidir.
Depresyon
Kendinizi üzgün, yorgun ya da ümitsiz hisedebilir, diyabetin hayatınızı mahvettiğini düşünebilirsiniz. Aynı zamanda, aile üyeleri de depresyon yaşayabilirler. Sık sık ağlayarak, diyabetle ilgili en olumsuz olasılıkların ileri yıllarda kendilerinde de gelişeceği düşüncesinde yoğunlaşabilirler.
Korku ve Kaygı
Diyabetiniz ve yaşamınızdaki diğer şeyler hakkında endişe duyabilirsiniz. Tip 1 diyabet tanısı almışsanız, insülin iğnelerinden çekinebilirsiniz. Hipoglisemik reaksiyonlar (kan şekerinin ani düşmesi) sırasında yaşananlar sizi korkutabilir. Yaşam boyu sizinle beraber olacak bir hastalığa sahip olma düşüncesi sizde panik duygusu yaratabilir. Ayrıca aileniz de tedavide yanlış ya da eksik birşey yapabilecekleri endişesini taşıyabilirler.
Suçluluk
Diyabetli olmanızın sizin hatanız olduğunu düşünebilirsiniz. Ailenin geri kalanının yaşamlarını kısıtladığınız ve bir şekilde yaşam tarzlarını değiştirmek zorunda bıraktığınız düşüncesiyle suçluluk hissedebilirsiniz. Çocuk ve ergen diyabetlilerin aileleri ise, hastalığı kendi hatalarıymış gibi hissedebilirler ya da daha erken fark etmedikleri için kendilerini suçlayabilirler.
Buraya kadar anlatılanlar, sizi korkutmasın. Hem diyabet tanısı alan kişi, hem de ailesi için kızgınlık, üzüntü, şaşkınlık ya da diğer duyguları hissetmek son derece doğal ve sağlıklıdır. Unutulmamalıdır ki, tüm bu duygusal karışıklık esnasında hem diyabetli bireye, hem de ailesine yardımcı olabilecek çeşitli yöntemler bulunmaktadır.
Psikolojik Tepkilerle Nasıl Baş Edebilirim?
İnkar İle Baş Etme
Destekleyici aile üyeleri ve arkadaşlarınızla diyabet hakkında konuşun. Hastalık hakkında olabildiğince bilgi edinmenizin ve yakın çevreden bir diyabetik birey ile paylaşımlarda bulunmanızın da hastalığınızı kabul sürecinde size yararı olacaktır.
Öfkeyi Yatıştırma
Fiziksel bir aktivite, duyguların yazıya dökülmesi, derin nefes alıp 10'a kadar sayma gibi gevşeme egzersizleri, öfkeyi yatıştırmak için kullanılabilecek yöntemlerden bazılarıdır.
Depresyon, Korku ve Kaygı ile Baş Etme
Duyguların bir aile üyesi ya da bir arkadaş ile paylaşılması, düşünce ve duyguların yazılması, yürüyüş ya da egzersiz yapılması, tüm ailenin birlikte yapabileceği bir aktivite planlanması, bir süreliğine de olsa diyabeti düşünmemenizi sağlayabilir.
Suçluluk Duygusundan Kurtulmak
Neden bazı insanların diyabeti olduğunu kimse bilmemektedir. Hiç kimse diyabet hastalığının gelişmesine neden olabilecek bir şey yapamaz. Diyabetin kendi yaptığınız bir hatanın sonucunda ortaya çıkmadığı konusunda rahat olun.
Diyabet tanısına verilen duygusal tepkilerle baş etmede öncelik, bilgi ve duyguların paylaşılmasıdır. Yukarıda anlatılan yöntemlere ve kendi çabalarınıza rağmen hala kendinizi sıkıntıda hissediyorsanız, hastalığa uyum süreci uzamışsa ya da duygularınızın şiddetinde zaman içerisinde bir azalma olmadıysa, hem sizin, hem de ailenizin psikolojik profesyonel yardım almanızda fayda vardır. Doktorunuza bu sıkıntılarınızdan bahsederseniz, sizi uygun bir uzmana yönlendirecektir.
Buraya kadar ilk kez diyabet tanısı almış olan kişilerde hastalığa alışma sürecinde ortaya çıkabilecek psikolojik tepkilerden ve bu tepkilerle nasıl başa çıkabileceğimizden bahsettik.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, diyabet hayatınız boyunca sizinle birlikte olacak bir durumdur. Dolayısıyla, onunla ilk tanışmamızda verilen psikolojik tepkiler ortadan kalksa bile, zaman içerisinde diyabetin mükemmel tedavisi için lazım olanları (düzenli olarak ilaç kullanmak ve yemek yeme zorunda olmanız, yiyeceklerinize dikkat etmeniz, insülin iğnesi kullanıyorsanız, zamanı geldiğinde her işi bırakıp ya da tatil günü bile erken kalkıp iğnenizi yapmanız gibi) yerine getirmekten dolayı bir bıkkınlık ortaya çıkabilir. Hastalıkla ilgili herhangi bir sorun moralinizi bozabilir. Ağızdan aldığınız ilacın yerine bundan böyle her gün insülin iğnesi kullanmanız gerektiğinin söylenmesi ya da diyabete bağlı başka bir rahatsızlığın (göz, böbrek veya kalp rahatsızlıkları gibi) ortaya çıkması, sizde çaresizlik, mutsuzluk, korku ya da hüzün gibi duygusal tepkiler oluşmasına neden olabilir. Ayrıca, zaman zaman kan şekerinizin ani düşmesi de sizde korku yaratabilir.
Diyabetik bireylerin bir çoğunun yaşadığı bir başka korku ise, kendilerine diğer insanlardan farklı davranılmasıdır. Bazılarınız diyabetiniz olduğunu açıkça söylerken, bazılarınız ise karşınızdakini iyi tanıyana dek gizlemeyi tercih edebilirsiniz. Bu da, doğal davranamadığınız ve bir şeyleri gizlemeye çalıştığınız için sizde sıkıntı yaratabilir.
Yukarıda bahsettiklerimiz, diyabetin getirdiği zorluklarla mücadele ederken karşınıza çıkabilecek ve pek çoğunuzun dönem dönem yaşadığı psikolojik sorunlardır. Aslında sağlıklı bir yaşam için her insanın sizin gibi düzenli ve sağlıklı yiyeceklerle beslenmesi, egzersiz yapması ve düzenli yaşaması önerilir. Diğer insanlardan çok farklı bir yaşam sürüyor gibi görünürken aslında siz sağlık için her insanın yapması gerekeni yapıyorsunuz. Dolayısıyla, yapmak zorunda olduklarınızı bir zorunlulukmuş gibi değil de, sağlıklı bir yaşam için yaptığınızı düşünürseniz kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz.