TÜRKİYE DİYABET VAKFI
BASIN DUYURUSU
Son günlerde medyada diyabet tedavisi ile ilgili bazı spekülatif tedavi yöntemlerinin yer alması ve bu haberlerle ilgili olarak vakfımıza diyabetli hastalardan birçok başvuru olması üzerine vakfımız basın açıklaması kararı almıştır.
Diyabet gibi ülkemizde yaklaşık on milyon insanı ilgilendiren yaygın hastalık, son günlerde medyada birçok ticari kişi ya da kuruluşların rant alanı haline gelmiş, insanların sağlıkları konusundaki duyarlılıklarını suistimal eder bir çizgiye ulaşmıştır.
1. Vücudunda insülin hormonu eksikliği ya da yokluğu nedeniyle insülin tedavisi olan diyabetli hastalarda cerrahi olarak insülin tedavilerinin kesildiği yönünde yapılan açıklamalar ve haberler bilimsel gerçekleri yansıtmamaktadır.
Türkiye Diyabet Vakfı’na son günlerde “İnsülin Cerrahi Tedavisi” yada “Metabolik Cerrahi Yöntemi” olarak bazı hekimlerin medya açıklamaları nedeniyle çok sayıda başvuru gelmektedir.
Tanımlanan bu cerrahi yöntemler bazı ileri derecede (morbid) obez hastalarda yapılan mide ve ince bağırsakların cerrahi olarak bir bölümünün devredışı bırakılması ve/veya anostomoz yapılması tekniğine dayalı bir uygulamadır.
Uzun bir süreden beri dünyada ve ülkemizde de uygulanan bu tür cerrahi teknikler, risk ve komplikasyon oranlarının yüksekliği, insan metabolizması üzerine uzun dönemdeki etkileri nedeniyle obezite tedavisindeki yeri halen tartışmalıdır. Obezitenin cerrahi yöntemle tedavisi ile ilgili gelişen komplikasyonlar yada telafisi mümkün olmayan üzücü hadiseler zaman zaman medyada yer almaktadır.
Cerrahi yöntemlerle kilo kaybeden hastalarda aşırı şişmanlığın neden olduğu hipertansiyon, kan yağları yüksekliği ya da diyabet semptomlarının gerilediğine dair yayınlar vardır.
Benzer şekilde cerrahi yöntem olmaksızın tıbbi beslenme tedavisi ve egzersizle zayıflatılan hastaların semptomlarının düzeldiği ve diyabet ilaçlarını ve insülin tedavisini bıraktıkları ile ilgili birçok çalışma vardır.
Bu tür cerrahi yöntemlerin bağırsak hormonları ve inkretin üzerine etki yoluyla diyabet tedavisinde kullanılabileceği yönünde yapılan çalışma sonuçları da literatürde tartışmalıdır. Bu mekanizmayla insülin kullanan, vücudunda insülin hormonu olmayan hastaların insülin tedavilerinin kesilebileceği iddiaları ise tıbben gerçek dışıdır.
Bu tür haberlerin ülkemizde üç yüz binin üstünde insülin kullanan hastaya tedavi umudu olarak sunulması, binlerce hastanın bu umutla yanlış yönlendirilmesine ve düş kırıklığına uğratılması neden olmaktadır. Bu haberlerden etkilenerek hastanelere yapılan çok yoğun hasta başvuruları nedeni ile bu tür haberlerin çıkmasını takiben art arda birkaç hafta içinde birçok metabolik cerrahi merkezlerinin ardı ardına açılması bu tür haberlerin hasta üzerinden umut ticaretine dönüşmesi vahim ve acil önlem alınması gereken bir tablodur.
2. Diyabet ve diyabete bağlı organ hasarlarının bitkiler ya da karışımları ile tamamen iyileştirilebileceği iddialarıyla hasta sağlığı ile oynanmaktadır.
Diyabeti otlarla veya bitkisel karışımlarla tedavi ettiğini iddia eden ve tıp mensubu olmayan birçok kişi çeşitli görsel ve yazılı medyada sürekli yayınlara çıkarak hastalara yönelik bitki tarifleriyle tedavi reçeteleri önermektedir.
Diyabetli hastalardan otlar veya bitkisel karışımlarla hazırlanan mamullerin diyabetin kesin tedavi ilacı diye ticari olarak pazarlandığını ve hastalara yüksek ücretler karşılığında satıldığı yönünde birçok şikayet gelmektedir.
Üzülerek belirtmek gerekir ki kontrol altına alınamadığı için bu kişilerin ve bu türden ürünlerin sayısı her geçen gün artmaktadır.
Bir bitkiden güvenli ilaç elde edilmesi on-on dört yıllık uzun bir süreçtir. Uluslararası kurallar gereği insan sağlığını korumak amacıyla, öncelikle bitki içindeki maddeden etken maddenin ayrıştırılması, saflaştırılması, deney hayvanları üzerinde yan etkilerinin incelenmesi ve diğer organlar üzerinde uzun süreli etkilerinin gözlemlenmesi, daha sonra gönüllülerde denenmesi, güvenirlik ve etkinlik çalışmalarının yapılması ve bunların tamamlandığına dair resmi kurumlardan ruhsatlanması gerekmektedir.
Günümüzde modern tıbbın kullandığı birçok ilaç, diyabette kullanılan ilaçların çok önemli bir kısmı bitkisel kökenlidir ve yukarıda belirtilen aşamaları tamamlanmış ve ruhsatlandırılmıştır.
Yukarıda belirtilen aşamaları tamamlamadan sadece bir bitki özü ya da birden fazla bitki özünün karıştırılarak hastaya ilaç adıyla verilip kullanılması gelişebilecek yan etkiler nedeniyle insan sağlığını tehdit etmektedir.
3. Sağlık Bakanlığı tarafından ilaç olarak ruhsatlandırılmamış bitkisel ürünlerin ilaç adı altında hastalıkları tedavi ettiğine dair ilanlar tıbben etik ve doğru değildir.
Son zamanlarda yazılı medyada diyabeti kesin tedavi ettiğini iddia eden birçok bitkisel ürün ilanı yer almaktadır. Bu ilanların bir bölümünde ilanın içinde bazı akademik ünvanlı isimlerin açıklamaları eklenerek ilan verilen bitkisel mamullerin etkinliği konusunda hastaların pozitif yönde etkilenmesi sağlanmakta ve daha sonra bu ürünler bitkisel ilaç adı altında ticari olarak pazarlanmaktadır.
Ülkemizde Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmış ilaçların halka yönelik reklamı yasaklanmıştır. Buna karşın hiçbir resmi kurumdan izin almamış veya Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından bitkisel mamul izni verilmiş ürün ya da karışımların büyük bir çoğunluğunun hastalık tedavisinde etkin ilaç olarak serbestçe reklamı yapılmakta, yazılı medyada ilanları sürekli yer almaktadır. Bu tür bilimselliği kanıtlanmamış, Sağlık Bakanlığı’ndan resmi izin alınmamış mamullerin ilaç adı altında hastalıkları tedavi ettiğini iddia eden ilanlar hastaları yanıltmakta, hastalar hekimler tarafından verilen ilaçlarını bırakmakta, bu ilan ya da reklamlardan etkilenerek tedaviyi aksatmakta, bu ürünlere büyük paralar vererek satın almaktadır.
Diyabet gibi ciddi, komplike, iyi tedavi edilmediği zaman ağır organ kayıplarına neden olan ve milyonlarca insanın hayatını ilgilendiren bir hastalığın tedavisinde bu tür, etkinliği uluslararası kurallara göre kanıtlanmamış bitkisel ürünlerin tedavide kullanılması birçok hasta için geri dönüşü mümkün olmayan ciddi sağlık sorunlarına neden olmaktadır.
Bu nedenle T.C. Sağlık Bakanlığı’ndan kurallara uygun ruhsat almamış hiçbir ürünün hastalık adıyla reklamı ilanı ve satışına izin verilmemelidir.
4. “Diyabetin Tedavisi Bulundu” ifadesiyle yapılan açıklamalar ya da ilanlar bilimsel olarak anlamlı değildir.
Son günlerde sürekli olarak medyada “Diyabetin Tedavisi Bulundu” gibi sansasyonel açıklamalar yapılmaktadır. Diyabetin tek tipi ve tek formu yoktur. Diyabet vücutta insülin hormonu salgısında bozukluk ya da yokluğu sonucu ortaya çıkan birçok farklı tipi olan bir sendromdur (hastalıklar grubudur).
Tip 1 Diyabet (Genellikle çocuk ve gençlerde görülür. İnsülinsiz yaşam mümkün değildir), Tip 2 Diyabet (Genellikle orta yaş/ileri yaş dönemi hastalığıdır. İnsülin direnci nedeniyle ortaya çıkar), Gestasyonel Diyabet (Gebelik döneminde ortaya çıkar), Sekonder Diyabet (Pankreas kanseri, ya da pankreas hastalıkları, hormon salgılayan organ bozuklukları nedeniyle görülür) olarak 4 farklı tipi ayrıca her diyabet tipinin de farklı klinik dönemleri (preklinik, klinik ve komplikasyonlu dönem) mevcuttur.
Diyabetin tüm tiplerinde etkin olan bir ilaç halen tıpta mevcut değildir.
Diyabetin her tipinde ve bu diyabet tiplerinin her klinik dönemlerinde farklı bir izlem ve tedavi protokolü uygulamasına ihtiyaç vardır. Bazen bir diyabet tipinde uygulanan tedavi yönteminin diğer diyabet tipinde uygulanması (örneğin Tip 1 diyabette insülin salgılatıcı ilaçların verilmesi) önlenemeyecek, yaşamı tehdit eden sonuçlar verebilir.
Diyabet tedavisi ile ilgili haberler, yöntemler belirtilirken diyabetin hangi tipinde ve hangi döneminde kullanılabileceği belirtilmeden genelleme yapılarak açıklanan haberler, yanıltıcı ve yanlış yönlendirici bir bilgi olarak milyonlarca diyabetli hastaya yanıltıcı umut ışığı olmakta, birçok hasta bu nedenle tedaviyi aksatmakta ya da tıbbi olarak yanlış tedavi yöntemlerine yöneltmektedir.
TÜRKİYE DİYABET VAKFI’NDAN KAMUOYUNA ÇAĞRI
1. Sağlık Bakanlığı hasta tedavi yetkisi olmayan tıp dışı birtakım kişilerin bilimsel doğruluğu kanıtlanmamış, ilaç ruhsat aşamaları tamamlanmamış bitkiler ya da onların karışımlarından hazırlanan formülleri tedavi reçetesi gibi vererek hasta sağlığıyla oynanmasını engelleyecek tedbirleri almalıdır.
2. Radyo Televizyon Üst Kurumu, bitkisel kökenli karışımların reklam ve ilanlarında, hastaya tıbbi ilaç izlenimi verecek yazılar ve “hasta ya da hastalıkları tedavi ettiğine” dair ibareler kullanmasını engelleyecek önlemleri en kısa zamanda almalıdır.
3. Bilimsel olarak etkinliği kanıtlanmamış yeni tedavi metotlarının değerlendirilmesi amacıyla Sağlık Bakanlığı bünyesinde “Bilimsel Etik Kurul” oluşturulmalı, bu tedavi metotları ancak etik kurulun onayı alındıktan sonra açıklanmalı ve uygulamaya konulmalıdır.