Cerrahpaşa’da kanser ilacı üretildi

 

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde Türkiye’de ilk kez nöroendokrin kanseri için Lu-177 DOTA TATE adı verilen radyonüklit bir ilaç üretildi. Ticari satışı yapılmayan bu ilacı dünyada yalnızca 6-7 merkez üretiyor. Şimdi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı, Eczacılık Fakültesi Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı ile birlikte bu ilacı üreterek hastalara uygulamaya başladı.

Reyhan Oksay

 

Nükleer tıp, hastalıkların tanı ve tedavisinde radyoaktif maddelerin kullanıldığı bir alan. Lu-177 DOTA TATE isimli ilaç da nükleer tıbbın kullandığı bir madde ve hastane ortamında üretilmesi gerekir. Nöroendokrin kanserlerine yakalanmış hastalara uygulanan bu ilaç bugüne dek hep yurt dışından temin ediliyordu. Şimdi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Levent Kabasakal’ın girişimleriyle Cerrahpaşa’da üretilmeye başladı. İlk kez 3 Mayıs tarihinde bir hastaya uygulanan ilacın ülkemizde üretilmesi, hem ekonomik açıdan, hem de Türk bilim insanlarına teknik ve bilgi donanımı kazandırması açısından önemli bir gelişme.

Prof.Dr.Levent Kabasakal sorularımızı yanıtladı:

Bu ilacı hastaneniz bünyesinde geliştirme fikri nasıl doğdu?

Bu ilacı biz geliştirmedik. Hastanemiz bünyesinde üretilebilir ve kullanılabilir hale getirdik. Amacım ülkemizde bulunmayan nükleer tıp biliminin en önemli kollarından biri olan radyofarmasi alanında yetişmiş insan gücü oluşturmaktı. 2000 yılında İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi ile temasa geçtim ve bu alanda çalışılması gerektiğine ikna ettim. 2001 yılındaki ekonomik krizden sonra nöroendokrin kanserlerin tanısında kullanılan bir radyoaktif ilaç olan In-111 oktreotid, çok pahalı olduğu için ülkemizde temin edilemez hale gelmişti. İlacın daha gelişmiş halinin Batı Avrupa’da uzmanlaşmış bazı merkezlerde hastane içerisinde üretildiğini biliyordum.

Kongrelerden tanıdığım çok ünlü bir radyofarmasist olan Prof. Helmut Maecke ile temasa geçtim. Basel, İsviçre’de Laboratuvarını gezdim. Radyofarmasi alanında yetişmek üzere 2002 yılında Ecz. Emine Meltem Ocak farmasötik teknoloji anabilim dalında yüksek lisans tezine başladı. 2004 yılında, European Cooperation for Science and Technology’den (e-COST action) davet aldım. Meltem Ocak 2005’te aynı bölümde doktorasına başladı sonra Insbruck Avusturya’ya gitti. 2008 yılında COST aksiyonunun partneri olarak destek almaya başladık. 2009 yılında TÜBİTAK’a üretim projesi, İstanbul Üniversitesi Bilimsel Araştırma Fonu’na işaretleme ve uygulama projesini verdik ve kabul edildi. Laboratuvar altyapısı Aralık 2009 tarihinde tamamlandı. 13 Ocak 2010 tarihinde ilk görüntüleme hastası çalışıldı ve 3 Mayıs 2010 tarihinde ilk tedavi uygulandı.

İlacın etki mekanizması nasıl çalışıyor?

Radyoaktif maddeler 60 yıldan beri hastalıkların tedavisinde kullanılıyor. Bu tür radyoaktif maddelerden çıkan ışınlar yaklaşık 0.5 cm’lik bir mesafeyi çok yüksek dozda ışınlayarak bulunduğu bölgedeki dokuları ortadan kaldırıyor. Diğer dokulara önemli zarar vermiyor.

Nöroendokrin kanserler ne tür kanserlerdir? Bu ilacın etkisi ne kadar sürüyor? Bu kanserlerin tek tedavi yöntemi bu ilaç mı? Yoksa Lu-177 tamamlayıcı bir tedavi (diğer tedavilere ek olarak) olarak mı uygulanıyor?

Nöroendokrin kanserler nadir görülür ve genellikle oldukça yavaş ilerler. En çok mide-barsak sistemi, pankreas ve akciğerlerde gelişiyor. Tanısı oldukça zor. Genellikle tanı konduğunda ilerlemiş oluyor. Tedavisi cerrahidir. Bu ilacı cerrahi tedavi uygulanamayan ve diğer tedavi seçeneklerine cevap vermeyen hastalara uyguluyoruz.

İlacın maliyeti yüksek mi?

Halen ülkemizde kullanılan ve esasında hastaları tedavi etmediği bilinen ilaç için yurt dışına 25.000 TL ödüyoruz. Bu ilacın maliyeti yaklaşık 5000 TL. Hazırlanması ve kalite kontrolleri ise 1-1.5 saat sürüyor. Diğer merkezlerdeki ilaçlardan hiçbir farkı yok. Ancak hasta sayısı artar ise maliyet düşüyor. Bu merkezler bu tedavi konusunda uzmanlaşmış merkezler ve çok sayıda hasta tedavi ediyorlar. Bu nedenle oralarda daha ucuz olabilir.

Bu projelerin en önemli ayağı bu tür ilaçları üretebilecek teknik ve bilgi donanımına sahip olmaktı. Bu ilaçları üretmiş olmakla sadece 3 ay içerisinde yaklaşık 150.000 Avro ülke kaynaklarından tasarruf sağladık. Yıl sonuna kadar bu rakamın 750.000 Avro’dan fazla olacağını düşünüyoruz. İlacı 7 değişik kuruma da vereceğiz. Üniversite bir kurum olarak amacımız ticari üretim değil, daha çok kendimize ait yeni, patentlenebilir ürünler geliştirmek.

Lu-177 DOTA TATE isimli ilaç radyonüklit bir madde. Yan etkisi?

Bilinenin aksine diğer kemoterapi ilaçlarıyla karşılaştırıldığında radyonüklit tedavilerin yan etkileri yok denecek kadar azdır. Etkinlikleri ise karşılaştırma yapılamayacak kadar fazladır. Radyonüklit tedavi yöntemi onkolojik tedavide “model” olarak kabul edilebilir. Çünkü en önemli etkisini bulunduğu kanser dokusu üzerinde oluşturur.


 

Prof. Dr. Levent Kabasakal ve Ecz. Emine Meltem Ocak

Kaynak: Cumhuriyet Bilim Teknik



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat