Obezite özellikle son otuz sene içinde adeta salgın bir hastalık gibi yayılıyor. Bu artışı sadece kötü beslenme ve hareketsizlik gibi hayat tarzı değişiklikleriyle izah etmek mümkün değil; çünkü obezite salgını dünyanın birbirinden çok farklı hayat şartlarına sahip tüm ülkelerini ilgilendiriyor.

Obezite diyabet, kalp-damar hastalıkları, kanserler, astım ve alerjiler gibi milyonlarca insanı ilgilendiren hastalıkların oluşumunda temel faktörlerin başında geliyor.

Uzmanlar obezitedeki bu inanılmaz boyutlardaki artışta “hormon bozucu” maddelerin ve bunlar içinde de özellikle “obezojen” yani obeziteye yol açan kimyasal maddelerin önemli rolü olabileceğini ileri sürüyorlar. Bu kimyasallar içinde en çok suçlanan ise tüm dünyada yaygın olarak kullanılan bisfenol A veya kısa adıyla (BPA).

Hayvanlar üzerinde yapılan birçok araştırma BPA maruziyetinin obezite, ensülin direnci, pankreas ve tiroit fonksiyon bozuklukları ve başka birçok mekanizmayla diyabete sebep olabileceğini gösterdi. 

Farelerde yapılan bir araştırmada kilo başına 10 mikrogram gibi tek bir doz düşük miktarda BPA’ nın 15-30 dakika içinde ensülin salgısını artırdığı gösterildi. 4 gün süreyle kilo başına 100 mikrogram BPA verilen farelerde ise diyabet öncesi dönemde olduğu gibi ensülin direnci geliştiği belirlendi. Kontrol grubunda glikoz metabolizmasında herhangi bir değişiklik olmazken aynı etkilerin aynı miktarda verilen östrojen (E2) ile de gelişmesi BPA’ nın vücutta östrojen hormonu gibi davranmasıyla açıklanıyor (1).

Bu araştırmada kullanılan BPA dozlarının EPA (Çevre Koruma Ajansı) tarafından belirlenen “aksi tesir gözlenen en düşük seviye” den (LOAEL) çok daha düşük olmasına dikkatinizi çekerim!

Kanadalı uzmanlarca fareler üzerinde yapılan araştırmada da obezite ve diyabete yol açtıkları iddia edilen 6 kimyasal madde içinde sadece BPA’ nın pankreasın beta-hücrelerinden ensülin salgılanmasını doğrudan etkilediğini ortaya koydu. Araştırmacılar uzun süre BPA’ ya maruz kalmanın beta-hücre fonksiyonlarını bozarak diyabete sebep olabileceği sonucuna vardıklarını bildiriyorlar (2).

Kısa adı NHANES olan ve büyük bir grup Amerika’ lının takip edildiği Milli Sağlık ve Beslenme Araştırmasının 2003-2004 verilerinde idrarda BPA miktarı arttıkça diyabet ve kalp-damar hastalıklarının arttığı fakat diğer sık rastlanan hastalıklar için böyle bir ilişkinin bulunmadığı gösterildi (3).

NHANES’ in 2003-2008 senelerine ait verilerinde de idrar BPA seviyeleri arttıkça diyabet riskinin de arttığı belirlendi. Bu artışın yaş, cins, ırk, vücut kitle endeksi ve kan kolesterol seviyeleri gibi diyabet riskini artırdığı bilinen klasik faktörlerden bağımsız olması idi (3). 

Çin’ de yapılan bir araştırmada da orta yaşlı ve yaşlılarda BPA maruziyeti ile genel obezite, karın yağlanması ve ensülin direnci arasında bir ilişki olduğu bulundu (4).

Fare ve insan pankreas beta-hücrelerinde bulunan alfa-östrojen reseptörlerinin östrojenle veya BPA ile aşırı derecede uyarılmalarının ensülin direnci ve beta-hücre yorgunluğuna sebep oldukları gösterildi (5).

BPA’ nın diyabete sebep olduğunun bir başka kanıtı:Düşük ve yüksek dozlarda BPA’ ya maruz bırakılan gebe farelerde gebelik süresice ensülin direncinin arttığı ve glikoz toleransının azaldığı belirlendi. Bu farelerde doğumdan 4 ay sonra ve erkek yavrularında 6 ay sonra ensülin direnci ve kilo fazlalığına sahip oldukları bulundu (6).

Gebelik ve süt verme döneminde BPA’ ya maruz bırakılan farelerin fazla kilolu oldukları gösterildi (7). Bisfenol A’ nın farelerde yağ hücrelerinde şeker transportunu da etkilediği ve bunun da obezite ve metabolik sendrom diyabet oluşumunda önemli olduğu biliniyor (8). Bu çalışmalar, çocukluklardaki obezite artışını açıklamak bakımından çok önemli.

BPA’ nın “hormon bozucu” bir madde olarak obezite ve diyabete sebep olduğunu kanıtlayan araştırmaların sonu yok.

Gelelim neticeye

BPA günlük hayatta hepimizin kullandığı birçok üründe var ama sağlığımız bakımından en önemlisi yiyecek ve içecek kaplarında bulunan BPA.

Vazgeçilmez bir kimyasal olmayan BPA’ nın sadece biberonlarda yasaklanması yeterli değil. Bu yasağın tüm yiyecek ve içecek kaplarını da mutlaka kapsaması gerekiyor.

Kim neyi bekliyor bilmiyorum.



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat