Necati Doğru
Anadolu’nun tarlalarında, bostanlarında, bağlarında, ovalarında, dağlarında, yaylalarında yaşayan bütün yılanlar, çıyanlar, akrepler bir olacaklar, vatansever bilinçle, sizleri sokacaklar.
Fareler de uyanacaklar.
Siz uyurken...
Kulağınızdan ısıracaklar.
GDO’ya giriş izni verdiniz.
Tarımı GDO’ya vidaladınız.
ABD Tarım Bakanlığı ile dünya GDO’lu tohum üretiminin yüzde 71’ini elinde tutan Amerikan şirketi Monsento’nun etkisiyle, yönlendirmesiyle çıkartılan Genetiği Değişitirilmiş Organizmalar(GDO) Yönetmenliği; Anadolu’da sadece insanların değil, bütün canlı deseni ve türünün de sağlığını, varlığını tehlikeye attığı için yılanlar, çıyanlar, akrepler ve fareler size diş biliyor olacaklar.
Avrupa çok dikkatli.
Çok temkinli duruyor.
İnce eleyip sık dokuyor.
AB ülkeleri, “GDO’ya Frankeştayn ürün” adını taktı, kılı kırk yarıyorlar. Çünkü genetiği değiştirilmiş tohumdan üretilen bitkiler, onlardan elde edilmiş gıdalar; yiyeni yavaşça öldürüyor. Usul usul salaklaştırıyor. İnsanda ve hayvanda organ hasarı, karaciğer yetmezliği, böbrek kifayetsizliği, kısırlık, erken doğum, düşük ne varsa kötü hastalık hepsini bu genetiği değiştirilmiş organizma(GDO) adı verilen ürünler yapıyor.
Tarım Bakanlığı titizlenmedi.
Yönetmenliği çıkardı.
GDO ürünlere giriş izni verdi.
ABD ve şirketleri çok sevindi.
Çünkü Türkiye, onlar için çok karlı bir pazar. Türkiye ABD şirketleri için “genetik modifiye ihracatında 1 milyar dolarlık” (o da şimdilik) bir aç piyasa. Türkiye 435 bin tonla ABD şirketlerinin ürettiği “en büyük glüten yemi alıcısı” ülke. AKP iktidarı ve Tarım Bakanlığı, GDO ürünlerinin ülkeye girişinde zararı en aza indirmek için gerekli olan “Bio Güvenlik Yasası”nı çıkartmadan, girişe kapı aralayan yönetmenliği yayınladı.
Ve bilin bakalım ne yaptı?
Vatandaşı karanlığa attı.
Bir satıcı kalkıp, sattığı ürünün üsütüne “Bu ürün GDO’lu değildir” yazamayacak. Sigara paketinin üzerine “Seni öldürür” yazılıyor, gıda ürününe yazılmayacak. Niçin?Yönetmenlik böyle çıktığı için... Niçin yönetmenlik böyle çıktı? ABD Tarım Bakanlığı istediği için...
Bu yönetmenlikle; Türk Tütünü (Şark tütünü) nasıl ki Amerikan Tütünü (Virginia Tütünü) karşısındaki savaşını yitirdi, nasıl ki bizim Anamur Muzu, ABD şirketlerinin ele geçirdiği Şili’nin Çikita Muzu karşısında iç pazarı kaybetti, Anadolu’nun toprakları, tarlaları, bağları, ovaları, yaylarındaki dünyanın en zengin bio-çeşitlilik gösteren yapısı da şimdi Türk tütünü ile Anamur Muzu’nun kaderine ortak edildi. Başka hiçbir toprakta yetişmeyen, büyümeyen, gelişmeyen ve adına endemik denilen bitki örtüsü(flora) Türkiye’de var. Dünyadaki toplam 12 bin 500 endemik türün 2 bin 500’ü Türkiye’nin doğasında yüzbinlerce yıldır duruyor fakat Türkiye üründe, tohumda ve ilaçta bağımlılık yaratacak GDO’ya kapı aralıyor.
Geri kalmışlığın tarifi var.
Nedir biliyor musunuz?
Elindeki yeraltı, yerüstü kaynağının ve doğal zenginliğinin farkında olmadığı için fakir, işsiz kalan, tembel, miskin yaşayarak; tohumunda, gıdasında bile yabancıya muhtaç olan toplumlara “geri kalmış” diyorlar. Trabzon’un Şeker Su Yaylası’nda 2 bin 600 metre yükseklikte evi olduğu için “geleni gideni-olanı biteni gözlemleme imkanına sahip” arkadaşım ekonomi doktoru gazete köşe yazarı Dr. Şeref Oğuz, ABD’li, İsrailli, Hollandalı, Kanadalı şirketlerin görevlendirdiği uzmanların turist gibi gelip,Trabzon’un Şeker Su ile Uzungöl etrafındaki yaylalarında endemik bitki örnekleri toplayıp ve GPS ile de koordinat tespiti yaparak geri döndüklerini söylüyor.
Yılanlarla çıyanlar...
Akreplerle fareler...
Vatan bilinciyle uyanacaklar...
Bir gün mutlaka...
Kaynak--- Vatan Gazetesi