T.C.
Sağlık Bakanlığı
Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığı
AVRUPA BİRLİĞİ KOMİSYONU TARAFINDAN
YAYIMLANAN 2009 İLERLEME RAPORU VE RAPORUN
BAKANLIĞIMIZI İLGİLENDİREN BÖLÜMLERİ
Ankara
İLERLEME RAPORU NEDİR?
“İlerleme Raporları” Avrupa Birliği Komisyonu tarafından 1998 yılından bu yana yayımlanan ve aday ülkelerin AB müktesebatına uyum yönünde kaydettikleri gelişmelerin düzenli olarak izlendiği raporlardır. Avrupa Birliği bu raporlar aracılığıyla, aday ülkelerin üyeliğe hazırlık sürecinde ilerlemesini göz önünde bulundurmakta ve o yıl içerisindeki performansını değerlendirmektedir.
İlerleme raporlarında ilke olarak, o yıl içinde fiilen kabul edilen mevzuat ve uygulanan tedbirler dikkate alınmakta, hazırlık aşamasında ya da Meclis onayında bulunan düzenlemeler dikkate alınmamaktadır.
Avrupa Komisyonu tarafından Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne uyum sürecindeki başarıyı ortaya koyan raporlarının on ikincisi 14 Ekim 2009 tarihinde açıklanmıştır.
2009 İLERLEME RAPORUNA GENEL BİR BAKIŞ ve BAKANLIĞIMIZIN SORUMLU OLDUĞU FASILLARLA İLE İLGİLİ GENEL DEĞERLENDİRME
2009 İlerleme Raporunun Giriş Bölümündeki Genel Değerlendirmeler
1. 2009 İlerleme Raporu, Ekim 2008-Eylül 2009 dönemini kapsayan dönemdeki kabul edilen mevzuat ve uygulamaya konulan somut tedbirleri içermektedir.
2. Raporda öncelikle Türkiye-AB İlişkilerinde son dönemde yaşanan gelişmelere değinilmiş, daha sonra siyasi ve ekonomik kriterler açısından ülkemizin durumu değerlendirilmiştir.
3. Son olarak da fasıllar bazında müktesebat uyumu açısından gelinen durum gözden geçirilmiştir. İlerleme kaydedilen alanlar ve daha fazla ilerleme kaydedilmesi beklenen alanlar vurgulanmıştır.
4. Raporun hazırlanmasında yalnızca AB Komisyonu tarafından derlenen veriler değil, ülkemizin düzenli olarak gönderdiği katkılar, Avrupa Parlamentosu raporları ve uluslararası kuruluşlar ile sivil toplum örgütlerinden gelen bilgiler de kullanılmıştır.
5. Raporun giriş bölümünde ülkemizle AB arasında devam eden katılım müzakerelerinde gelinen durum özetlenmiş ve 11 fasılda müzakerelerin açıldığı vurgulanmıştır.
6. Daha sonra siyasi alandaki gelişmelerden bahsedilmiş ve Başmüzakereci olarak ilk kez zamanının tamamını bu işe ayıracak bir Devlet Bakanı’nın atanmasının olumlu karşılandığı belirtilmiştir.
7. Ülkemizin üçüncü Ulusal Programı yayınladığı ve bu doğrultuda kurum ve kuruluşlar tarafından uyum çalışmalarının devam ettiği ifade edilmiştir.
8. Müktesebat fasılları açısından bakıldığında Türkiye ile ilgili yapıcı ve dengeli bir yaklaşımın sergilendiği görülmektedir. Eksikliklerin yanında geçtiğimiz yıl içerisinde gerçekleştirilen reformlara da geniş bir şekilde yer verilmiş ve katılım müzakereleri sürecinde daha çok çaba gösterilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Bakanlığımız Açısından 2009 İlerleme Raporunun Değerlendirilmesi (Özet)
1. Aşağıda fasıllar halinde incelenen 2009 İlerleme Raporu’nun Bakanlığımızı ilgilendiren bölümlerine bakıldığında, genel olarak olumlu bir tablo ortaya çıkmaktadır.
2. Raporda, Bakanlığımız sorumluluk alanına giren konularda genel anlamda ilerleme sağlandığı belirtilmekte, geçtiğimiz yıllara nazaran daha az sayıda eleştiriye yer verilmektedir.
3. Özellikle Bakanlığımızın sorumlu olduğu en önemli fasıllardan olan “Tüketicinin ve Sağlığın Korunması” faslındaki değerlendirmeler Bakanlığımız açısından son derecede olumludur.
4. Olumsuz ifadeler genellikle tıbbi ürünler ve veri koruma, piyasa gözetim ve denetimi, doku ve hücre, ruh sağlığı ve son olarak tıp mesleklerindeki vatandaşlık şartı konularında yoğunlaşmıştır.
5. Bu eleştiriler dışında diğer fasıllarda Bakanlığımız açısından olumsuz herhangi bir yaklaşım bulunmamaktadır. Hatta bazı fasıllarda önemli ilerlemelerin kaydedildiği vurgulanmıştır.
6. Özellikle halk sağlığı, bulaşıcı hastalıklar, kan ve kan bileşenleri, tütün, ana ve çocuk sağlığı, kanserle mücadele, kuş gribi ile bilinçlendirme faaliyetleri gibi konulardaki çalışmalarımızdan övgüyle söz edilmiştir.
7. Özetle, 2009 AB İlerleme Raporu incelendiğinde 2009 yılı Bakanlığımız açısından başarılı bir yıl olarak kabul edilebilir.
BAKANLIĞIMIZI İLGİLENDİREN MÜZAKERE FASILLARI AÇISINDAN
2009 İLERLEME RAPORU
1. Tüketicinin ve Sağlığın Korunması (Fasıl–28)
Bu fasıl, Bakanlığımızın sorumluluk alanında bulunan en önemli fasıllardan biridir. Söz konusu fasılda Bakanlığımızla ilgili aşağıdaki değerlendirmelere yer verilmiştir.
Halk sağlığı alanında, Türkiye bir miktar ilerleme kaydetmiştir. Tütün alanında iyi ilerleme sağlanmıştır. Özellikle yüksek katranlı tütün ürünleri ve çiğnenebilir tütün ürünleri olmak üzere, tütün ürünlerine ilişkin müktesebata yasal uyum tamamlanmıştır. Bu, fasla dair katılım müzakereleri bakımından kilit unsurdur. Tütün reklamlarına dair müktesebatla tam uyum bir yönetmelik vasıtasıyla gerçekleştirilecektir. Tütün müktesebatının uygulanması ileri düzeydedir ve idari kapasite oluşturulmaktadır. Türkiye, tütün ürünlerinde AB’nin resimli uyarılarını kullanmak için 29 Mayıs 2009’da bir lisans anlaşması imzalamıştır. Bunun yanı sıra “Dumansız Hava Sahası” oluşturulmasına yönelik çabaları kapsamında bar, pub, otel, kulüp, kafe ve restoranlar gibi kapalı alanlarda 19 Temmuz 2009 itibarıyla kapsamlı bir sigara yasağı yürürlüğe konulmuştur. Bu alandaki hazırlıklar ileri düzeydedir.
Bulaşıcı hastalıklar alanında, Türkiye bir miktar ilerleme kaydetmiştir. Mevzuatın uygulanmasına ilişkin olarak, bu alanda çalışan epidemiyolojistler belirli hastalıklarda erken teşhis ve kontrol önlemleri hakkında eğitilmişlerdir. Elektronik ağ kurulması konusunda, teknik eğitim verilmesi ve klinik mikrobiyoloji laboratuarlarının teçhizatla donatılması sayesinde ilerleme sağlanmıştır.
Bağırsak hastalıkları için deneme niteliğinde bir Erken Uyarı ve Yanıt Sistemi (EWRS) ülkenin geri kalan bölümünde de uygulanmak üzere geliştirilmiştir.
Bulaşıcı hastalıkların gözetim ve kontrolünün güçlendirilmesi için idari yapıların izlemesi gereken ilke ve usulleri belirleyen 2009–2013 dönemi Ulusal Stratejik Planı’nın tadil edilmesiyle, müktesebata uyum alanında bir miktar ilerleme kaydedilmiştir. Kontrol önlemlerinin ve gözetimin etkin eşgüdümünü ve uygulanmasını teminen planlama, izleme ve değerlendirme birimleri olarak hizmet verecek komite ve komisyonlar da buna dahildir.
Ulusal Halk Sağlığı Enstitüsü’nün kurulmasıyla ilgili ilerleme kaydedilmemiş olup bu konuda bir kanun taslağı hazırlanması gerekmektedir. Bu alandaki hazırlıklar iyi yönde ilerlemektedir.
Türkiye kan konusunda iyi ilerleme kaydetmiştir. Çıkarılan bir yönetmelikle kan alımı, muhafazası ve aktarımı birimleri için bir kalite sistemi oluşturulmasına yönelik standart ve şartlar ortaya konulmuştur. Bu alandaki yasal uyum iyi ilerlemektedir, ancak mevzuatın uygulanması için gerekli idari kapasitenin daha fazla güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu alandaki hazırlıklar ilerlemektedir.
Doku ve hücre alanında hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir. Ulusal Hücre Eşgüdüm Merkezi TÜRKÖK’ün işler hale getirilmesi için hazırlıklar sürdürülmektedir. Bu alanda hazırlıklar başlamıştır.
Ruh sağlığı konusunda az ilerleme kaydedilmiştir. Sağlık Bakanlığı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nun katılımıyla bir ortak çalışma grubu kurulmuştur. Grup, Dünya Sağlık Örgütü’yle birlikte toplum temelli hizmet verilmesine dair bir model üzerinde çalışmaktadır. Ancak, Türkiye ruh sağlığı alanında halen sınırlı kaynaklara sahiptir. Toplum temelli hizmetlerin, kurumsallaşmaya alternatif teşkil edecek şekilde geliştirilmesi hayati önemi haizdir. Bu alanda, çocuklara ve genç insanlara yönelik sağlık hizmeti verilmesi için özel çaba gösterilmesi gerekmektedir. Ruh Sağlığı Eylem Planı henüz tamamlanmamıştır. Bu alandaki hazırlıklar erken bir aşamadadır.
Sağlığın sosyo-ekonomik belirleyici etkenleri alanında bir miktar ilerleme kaydedilmiştir. 2008 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması’nın ön sonuçları 65 yaş üstü kesimin şimdiye kadarki en yüksek düzeyine çıktığını ortaya koymuştur. Doğurganlık oranı 1978 ve 2008 arasında 4,33’den 2,15’e düşmüştür. Sağlık hizmetlerine erişim bağlamında, annelerin % 92’si son hamilelikleri sırasında doğum öncesi bakım almış ve doğumların % 90’ı hastane veya sağlık merkezinde gerçekleştirilmiştir.
Kanser kontrolü alanında ilerleme kaydedilmiştir. Ulusal Kanser Kontrol Programı 2009–2015 döneminde göğüs ve rahim kanserlerini önleme ve bu kanserlerle savaşma konusunda açık aşamalar belirlemiştir. Program, 2012 yılına kadar nüfusun % 70’inin taramadan geçirilmesini öngörmektedir. Ancak, rahim kanseri taramasına başlama yaşı (ulusal tarama standartlarında teklif edildiği haliyle) kanser taramasına ilişkin Konsey Tavsiye Kararı’nda savunulan yaş aralığıyla uyumlu değildir. Göğüs ve rahim kanserinde tarama standartlarına ilaveten, kolorektal kanser için de ulusal tarama standartları yayımlanmış ve toplum temelli tarama başlamıştır. Ulusal Kanser Enstitüsü henüz kurulmamıştır. Bu alandaki hazırlıklar devam etmektedir.
Sonuç
Genel olarak, tüketicinin ve sağlığın korunması alanında tatmin edici bir yasal uyum seviyesine ulaşılmıştır. Halk sağlığı alanında, özellikle tütün kontrolü ve bulaşıcı hastalıklar konusunda idari kapasitenin güçlendirilmesi bakımından ilerleme kaydedilmiştir. Kan ve kan bileşenleri, doku ve hücre alanlarında müktesebata uyumun tamamlanması için hazırlıklar devam etmektedir. Ancak, mevzuat yakınlaştırması ve halk sağlığı alanında uygulama için gerekli kurumsal kapasite henüz tam olarak oturmamıştır.
2. Malların Serbest Dolaşımı (Fasıl–1)[1]
Bu fasıldaki değerlendirmenin ilk paragrafında yer alan dış ticarette standardizasyona dair tebliğlerle ilgili kurumlara yöneltilen genel eleştiri şu şekildedir.
2009’da kabul edilen Dış Ticarette Standardizasyona İlişkin Tebliğler, ithalatta uygunluk değerlendirmesine tabi olan ürünlerin sayısını daha da indirmiştir. Ancak bu yeni mevzuat, AB içinde serbest dolaşımda olan üçüncü ülke menşeli ürünlere yönelik kısıtlamalar getirmiş ve ticaret önünde teknik engel yaratmıştır (2009 yılında yayınlanan ve doğrudan zikredilmese de burada üstü kapalı olarak kastedilen Tebliğlerden biri de Oyuncaklarla ilgili 2009/10 Tebliği’dir)[2].
Türkiye karşılıklı tanıma ilkesini henüz uyumlaştırmadığından eczacılık ürünleri…. gibi eski yaklaşım direktiflerinin geçerli olduğu alanlarda ticarette teknik engeller devam etmektedir.
Uygunluk değerlendirmesi bağlamında, onaylanmış kuruluşlarla ilgili ilave ilerleme sağlanmıştır. 2008’de 6 onaylanmış kuruluşu olan Türkiye’nin halen oyuncaklar da dahil diğer alanlarda toplam 12 adet onaylanmış kuruluşu bulunmaktadır.
Piyasa gözetimi ve denetimi alanında sınırlı ilerleme olmuştur. Doğru ve tutarlı veri toplama için ortak bir yöntem henüz kabul edilmemiştir. Ülkenin büyüklüğü göz önüne alındığında, risk analizleri de dikkate alınarak, daha yüksek operasyonel bütçeler ve daha kapsamlı gözetim faaliyetleri gerekmektedir. Gözetim faaliyetlerinin görünürlüğü düşüktür. Gözetim faaliyetlerinin hukuki boyutları ve çeşitli ürün kategorilerinin test edilmesi dahil sürekli eğitim gereklidir. Piyasa gözetim ve denetiminden sorumlu kuruluşların merkez ve taşra teşkilatı arasındaki eşgüdüm çoğunlukla problemlidir. Kuruluşlar arasındaki eşgüdüm özellikle veritabanları alanında yetersizdir.
Eczacılık ürünlerinin lisanslandırılması ve fiyatlandırılması, insanların kullanımına yönelik eczacılık ürünlerinin ön-paketlemesi ve etiketlenmesi ve kozmetikler konusunda ilave uyum sağlanmıştır. Ancak, düzenleyici veri korunması ve 1 Ocak 2005 tarihinden önce pazarlama izni verilen jenerik ilaçlar için yetkilendirme sistemi konularındaki sorun halen çözülmemiştir. Sözde bekleyen jenerik uygulamalarına dair moratoryum[3] devam etmesine rağmen; insanların kullanımına yönelik tıbbi ürünlerin lisanslandırılmasına ilişkin olarak Nisan 2009’da kabul edilen yönetmelik değişikliği de dahil Türkiye’nin kuralları, düzenleyici veri korunması alanına yasal kesinlik getirememiştir. Türkiye, bu alanda Gümrük Birliği yükümlülüklerini ihlal etmektedir.
Sonuç
Bu fasılda sınırlı ilerleme olmuştur. Mevzuat uyumu gayet ileri düzeydedir, ancak bazı alanlarda ilave çaba gerekmektedir. Piyasa gözetimi ve denetiminde, kurumlar arası işbirliği dahil olmak üzere önemli eksiklikler mevcuttur.
Türkiye’nin, eczacılık ürünlerinde veri koruma hükümleri de dahil bu alandaki mevzuatını uyumlaştırarak, malların serbest dolaşımı alanında 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı’nı tam olarak uygulaması gerekmektedir.
3. İş Kurma Hakkı ve Hizmet Sunumu Serbestîsi (Fasıl–3)[4]
İş kurma hakkı konusunda gelişme olmamıştır. Cinsiyet, milliyet, ikamet ve orantısız dil gerekliliğinin yanı sıra eczacılar için geçerli olan “bir ofis” kuralı gibi müktesebatla uyumsuz diğer şartlar hala yürürlüktedir.
4. Fikri Mülkiyet Hukuku (Fasıl 7)
Sağlık Bakanlığı, Nisan 2009’da, insanların kullanımına yönelik eczacılık ürünlerinin lisanslandırılmasına dair bir yönetmelik değişikliği yayımlamıştır. Yönetmelik, kombinasyon ürünlerle ilgili koşulları, sabit kombinasyonlara dair müktesebata uygun olarak düzenlemediği cihetle, düzenleyici veri imtiyazı konusunda yasal kesinlik sağlamaya yardımcı olmamaktadır. Yeni yönetmelik, pazar izni için yapılan başvuruda gerekli belge sayısını artırmak suretiyle, pazar izni alma sürecini daha da ağırlaştırmaktadır. Genel olarak, yönetmelik, Sağlık Bakanlığı’nın pazar izni verme ve düzenleyici veri imtiyazı konusundaki takdir yetkisi kullanma hakkını genişletmektedir.
5. Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı Politikası (Fasıl–12)
Rapor döneminde Türkiye’de kuş gribi (AI) salgını görülmemiştir. Buna rağmen Türkiye, bilinçlendirme kampanyalarını sürdürmüştür.
6. İstatistik (Fasıl–18)
İstatistik altyapısı alanında iyi ilerleme kaydedilmiştir. Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) YÖK ve Sağlık Bakanlığı’yla işbirliği protokolleri imzalamıştır. Ayrıca halk sağlığı istatistikleri konusunda, ölüm istatistiklerinin nedenlerinin niteliğini geliştirmek amacıyla yeni bir ölüm sertifikası kabul edilmiştir
7. Yargı ve Temel Haklar (Fasıl–23)
Aslında bu faslın konusu olmamasına rağmen “Ruh sağlığı” konusuna, sosyal olarak korunmasız ve engelli kişilerin durumu başlığı altında tekrar değinilmiştir. Konuyla ilgili şu cümleler fasıl altında yer almıştır.
Ruh sağlığı konusu endişe verici bir alan olup, Türkiye’de ruh sağlığı kurumlarını denetleyecek bağımsız bir kurum yoktur.
8. Adalet, Özgürlük ve Güvenlik (Fasıl–24)
Bu fasılda Bakanlığımızla ilgili doğrudan bir değerlendirme bulunmamakla birlikte, raporda adı geçen Göç ve İltica Görev Gücü, Entegre Sınır Yönetimi, Dış Sınırlar Görev Gücü ve İnsan Ticareti ile Mücadele Ulusal Görev Gücü’nün çalışmalarına düzenli olarak katılmakta ve diğer taraftan uyuşturucu ile mücadele konusunda da İçişleri Bakanlığı’nın çalışmalarına katkı vermektedir. Bu fasılda Bakanlığımızla ilgili tek husus, uyuşturucu ile mücadele başlığı altında değinilen tedavi ve rehabilitasyon tesislerinin daha fazla geliştirilmesi gerektiğidir.
9. Çevre (Fasıl–27)
Bu fasıl altında da Bakanlığımızla ilgili doğrudan bir değerlendirme bulunmamaktadır. İlgili makamlar arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi ve idari kapasitenin güçlendirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Diğer taraftan Topluluk sivil korunma mekanizmasına katılım konusunda herhangi bir gelişme sağlanmadığı ifade edilmektedir.
10. Siyasi Kriterler
Medeni ve Siyasi Haklar
Raporun 14. sayfasında siyasi kriterler ve medeni haklara ilişkin değerlendirmeler yapılırken ülkemizin kötü muamele ve işkencenin önlenmesine yönelik gayretlerinden bahsedilmiştir. Bu çerçevedeki gayretlerden şu şekilde bahsedilmiştir. “İstanbul Protokolü’nün[5] Türkiye’de uygulanması amacıyla, sağlık personelinin, hâkim ve savcıların kötü muamele ve işkence vakalarında etkin soruşturma ve belgeleme eğitimleri hızlandırılmıştır” denerek Bakanlığımızın da katkı verdiği bu eğitimlerin olumlu bir gelişme olduğu nitelendirilmiştir.
Ekonomik ve Sosyal Haklar-Kadın Hakları
Bu başlık altında anne ve çocuk sağlığındaki olumlu gelişmelerden bahsedilmektedir. Sözleşmeli kamu çalışanlarına da diğer kamu çalışanlarına tanınan 16 haftalık doğum izni kullanma hakkının tanındığı, doğum izni sonrasında başvurmaları durumunda, aynı göreve geri dönme olanağının sağlandığı ifade edilmiştir.
Ayrıca 2008 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması sonuçlarına göre, bölgesel farklılıklar devam etse de, son beş yılda[6] anne ve çocuk sağlığı verilerinde önemli bir iyileşmenin sağlandığı vurgulanmıştır.
Ekonomik ve Sosyal Haklar-Çocuk Hakları
Yine raporun 24. sayfasında 2008 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması’na göre bebek, 5 yaş altı çocuk ve çocuk ölüm oranlarında düşüş görüldüğü belirtilmektedir. Bebek ölüm oranının 1998–2003 dönemine göre %47 oranında düşerek 2003–2008 döneminde %1,7 olarak ölçüldüğü vurgulanmıştır.
DİĞER BAKANLIKLARIN SORUMLULUĞUNDA BULUNAN VE BAKANLIĞIMIZI DOLAYLI OLARAK İLGİLENDİREN KONULAR
Raporun 15. sayfasında Siyasi kriterler ana başlığı altında yer alan “Medeni ve Siyasi Haklar” alt başlığındaki eleştiri, (Adli Tıp Kurumu’ndaki çalışan doktorlar dışında hiçbir doktorun mahkemeler tarafından yetkili kabul edilmemesi) doğrudan Adalet Bakanlığı’nın görev ve sorumluluk alanında olan bir konudur.
Yine raporun 16. sayfasında “Medeni ve Siyasi Haklar” başlığı altında yer alan “cezaevlerindeki sağlık hizmetlerinin yetersizliği” ile ilgili eleştiri Bakanlığımızın doğrudan sorumlu olduğu bir konu değildir. Konu Adalet Bakanlığı’nın sorumluluğunda olup Bakanlığımız buralarda çalışan sağlık personelini temin etmektedir. Ülkemizde her cezaevinde bir revir ve bu revirde görevli pratisyen hekim, diş hekimi, sağlık memuru, bu hizmetlere destek olan psikolog ve diğer sağlık personeli bulunmakta, ayrıca her devlet hastanesinde bir mahkum ünitesi yer almaktadır.
Raporun 29. sayfasında yer alan Romanlara sağlık hizmetlerinde ayrımcılık yapıldığına ilişkin değerlendirme ve yine 31. sayfada yer alan yerinden edilmiş kişilerin sağlık hizmetlerine ulaşamadıklarına ilişkin değerlendirme, Bakanlığımız tarafından doğru kabul edilecek değerlendirmeler değildir. Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na göre Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bulunan herkes eşit koşullarda sağlık hizmeti alabilmektedir. Bu konu bir önceki İlerleme Raporunda (2008 İlerleme Raporu) AB’nin övgüyle söz ettiği[7] bir konu olup, bu nedenle buradaki bilgiler gerçeği yansıtmamaktadır.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Yukarıda detaylı bir şekilde incelenen 2009 İlerleme Raporundaki değerlendirmelere bakıldığında Bakanlığımızın AB uyum çalışmaları açısından başarılı bir yıl geçirdiği söylenebilir.
Hazırlayan: Azmi EKMEN
AB Uzmanı
[1] Bu fasıl Aralık 2006’da AB tarafından (Kıbrıs sorunu nedeniyle) askıya alınan fasıllardan biridir.
[2] Söz konusu Tebliğe göre AB ile Türkiye arasındaki Gümrük Birliği dolayısıyla malın ürün güvenliği denetimine tabi tutulmaksızın ülkemize giriş yapmasını sağlayan A.TR sertifikaları sadece AB menşeli ürünler için geçerli olacaktır. Herhangi bir 3. ülkenin, A.TR sertifikasına sahip malı (oyuncak) Türkiye gümrük kapılarında ürün güvenliği denetimine tabi tutulacaktır.
[3] 1 Ocak 2005 tarihine kadar sunulmuş olan jenerik uygulamalar ve 1 Ocak 2001’den 1 Ocak 2005’e kadar Gümrük Birliği’nde kayıt altına alınmış orijinal referans ürünlere atfen.
[4] Bu fasıl Aralık 2006’da AB tarafından (Kıbrıs sorunu nedeniyle) askıya alınan fasıllardan biridir.
[5] İstanbul Protokolü: İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı, Aşağılayıcı Muamele veya Cezaların Etkili Biçimde Soruşturulması ve Belgelendirilmesi için El Kılavuzu, 9 Ağustos 1999
[6] Sağlık personeli tarafından sağlanan doğum öncesi bakımda %13 artış gerçekleşmiştir. Bu hizmetin %93’ü sigorta tarafından karşılanmaktadır. Sağlık personelinin yardımcı olduğu doğum oranında %8 artış bulunmaktadır. Bu hizmetin %90’ı sigorta tarafından karşılanmaktadır.
[7] 2008 İlerleme Raporunda yer alan ifadeler şu şekildedir:“Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 2008 Ekim ayında yürürlüğe girmiştir. Bu çerçevede, 18 yaşın altındaki herkes genel sağlık sigortası kapsamına alınmaktadır. Bu Kanun, bir yıldan uzun süredir Türkiye’de ikamet eden ve kendi ülkelerinde sosyal sigortası olmayan yabancı uyrukluları da kapsamaktadır. Sağlık primlerini ödeyemeyecek kişiler de devlet tarafından sigorta edilmektedir”.