2010 YILI PROGRAMI

17 Ekim 2009 Gün ve 27379 Sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan 12 Ekim 2009 Gün ve 2009/15513 Sayılı 2010 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair

Bakanlar Kurulu Kararı Eki

BİRİNCİ BÖLÜM

2010 YILI PROGRAMININ MAKROEKONOMİK AMAÇ VE POLİTİKALARI

Sağlık hizmetlerinin kalitesinden ödün verilmeksizin, ilaç ve tedavi harcamalarını daha akılcı hale getirmeye yönelik tedbirler alınmaya devam edilecektir.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 4’üncü maddesi uyarınca sosyal güvenlik reformu öncesi memuriyet hayatına başlamış olan personelin ilaç ve tedavi giderleri karşılığında SGK’ya ödenecek geçici genel sağlık sigortası primi nedeniyle, 2010 yılında sosyal güvenlik kurumlarına ödenen devlet primi giderlerinin 2009 yılsonu tahminine göre GSYH’ya oran olarak 0,3 puan artarak yüzde 1,1 düzeyine yükselmesi ve 11,1 milyar TL seviyesinde gerçekleşmesi öngörülmektedir. Benzer şekilde, 2010 yılında kamu çalışanlarının tedavi ve ilaç giderlerinin SGK’ya aktarılması ve diğer mal ve hizmet alım giderlerinin 2009 yılı nominal seviyesi olan 11 milyar TL düzeyinde tutulması nedeniyle, mal ve hizmet alım giderleri toplamının 2,2 milyar TL azalışla 25,2 milyar TL olarak gerçekleşmesi programlanmaktadır. Böylece, mal ve hizmet alım giderlerinin GSYH içerisindeki payının 0,4 puan azalışla yüzde 2,4’e gerileyeceği öngörülmektedir.

2007 yılında sırasıyla 8.858 ve 10.267 milyon TL düzeyinde olan SGK ilaç ve tedavi harcamaları, 2008 yılında sırasıyla 10.717 ve 13.953 milyon TL düzeyine ulaşmıştır. 2009 yılındaysa SGK ilaç ve tedavi harcamalarının sırasıyla 13.000 ve 15.354 düzeyinde gerçekleşmesi beklenmektedir.

2009 yılında tedavi ve ilaç harcamalarındaki artışın kontrol altına alınmasına yönelik olarak aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır:

1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğiyle birinci basamak haricindeki sağlık kurumlarında yapılacak ayaktan tedavilerde katılım payı uygulaması getirilmiş, ikinci basamak resmi sağlık kurumlarında 3 TL, eğitim ve araştırma hastanelerinde 4 TL, üniversite hastanelerinde 6 TL ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarında 10 TL olmak üzere ayaktan tedavi başına katılım payı alınması hükme bağlanmıştır. Ancak, 3 Nisan 2009 tarihinde Danıştayın 2008/11388 esas sayılı kararıyla özel hastaneler açısından katılım payı alınması uygulamasının yürütmesi durdurulmuştur. Bunun üzerine, SGK’nın 2009/77 sayılı genelgesiyle, 2 Haziran 2009 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, Danıştay kararı uyarınca Kurum tarafından gerekli düzenlemeler yapılıncaya kadar, bütün hastanelerde ayaktan tedavide 2 TL katılım payı alınacağı ilan edilmiştir. Daha sonra, 10 Temmuz 2009 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 5917 sayılı Kanunla, müracaat edilen sağlık hizmeti sunucusunun yer aldığı basamak, sağlık hizmeti sunucusunun resmi ve özel sağlık hizmeti sunucusu niteliğinde olup olmaması, önceki basamaklardan sevkli olarak başvurulup başvurulmadığı gibi hususlar göz önünde bulundurularak sağlık hizmeti sunucularına ödenecek katılım payı tutarının farklılaştırılabileceği hükme bağlanmıştır. Buna bağlı olarak, 18 Eylül 2009 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2008 Yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğle 1 Ekim 2009 tarihinden itibaren yürürlüğe girmek üzere, birinci basamak sağlık kuruluşları ve aile hekimliği muayenelerinde 2 TL, ikinci ve üçüncü basamak resmi sağlık kurumlarında 8 TL ve özel sağlık kurumlarında 15 TL katılım payı alınması hükme bağlanmıştır. Ayrıca, kişilerin muayeneye ilişkin reçeteyle eczanelere müracaat etmemesi durumunda, birinci basamak sağlık kuruluşları ile aile hekimliği muayenelerinde katılım payı alınmaması, ikinci ve üçüncü basamak resmi sağlık kurumları ile özel sağlık kurumlarındaki muayenelerde ise katılım payı tutarının 3 TL indirilmesi düzenlenmiştir.

2009/15434 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına ekli Beşeri İlaçların Fiyatlandırılmasına Dair Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Kararla, 18 Eylül 2009 tarihinden itibaren yürürlüğe girmek üzere, Avrupa Birliğine üye ülkeler arasından her yıl en az 5, en fazla 10 ülkenin referans ülke olarak Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenerek Tebliğle duyurulması; jeneriği piyasaya çıkmış olan orijinal ürünler açısından daha önce referans fiyatın yüzde 100’ü olan depocuya satış fiyatının referans fiyatın yüzde 60’ı olarak belirlenmesi; jenerik ürünler açısından daha önce referans fiyatın yüzde 80’i olan depocuya satış fiyatının referans fiyatın yüzde 60’ı olarak belirlenmesi; ilaç fiyatlarının TL’ye çevrilmesinde baz teşkil eden dönemsel avro değerini izlemek amacıyla bant sistemi uygulamasına geçilmesi hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, 2006 yılından itibaren Sağlık Bakanlığıyla varılan mutabakat kapsamında uygulanmakta olan global bütçe yaklaşımı, 2010 yılından itibaren üniversite hastanelerini de içerecek şekilde genişletilmiştir.

Dünya ilaç pazarı 2008 yılında yüzde 8,1 oranında büyüyerek 773 Milyar ABD doları olmuştur. Ülkemiz, yüzde 1’lik pay ile dünyanın on üçüncü büyük pazarıdır. İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası verilerine göre 2008 yılında, Türkiye reçeteli ilaç pazarı değer olarak yüzde 9 artışla 9,3 milyar ABD doları, kutu olarak yüzde 5 artışla 1,4 milyar kutuya ulaşmıştır. TÜİK verilerine göre 2008 yılında ithalat 5 milyar ABD doları, ihracat ise 497,3 milyon ABD doları olmuştur. Küresel kriz 2009 yılında Türk ilaç sektörünü de olumsuz etkilemiştir. Son beş yılda yıllık yüzde 15 civarında büyüme gösteren sektörde üretim TÜİK verilerine göre 2009 yılının ilk sekiz ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1 artmış, ithalat yüzde 14,6, ihracat ise yüzde 3 azalmıştır.

İlaca erişimi kolaylaştıran uygulamaların kamuya getirdiği maliyetin azaltılmasına yönelik tasarruf tedbirleri çerçevesinde, ilaç fiyatlandırma sistemine yeni düzenlemeler getirilmiştir. Diğer taraftan yeni yatırım yapan veya kapasite fazlalığı bulunan firmalar üretim miktarlarını artırmak için fason üretim imkânlarını artırma veya uluslararası GMP (İyi Üretim Uygulamaları) belgelendirmesi ile ihracat imkânlarını arttırma yoluna gitmektedir. Bu nedenle tesisler ve ürünlerin AB, ABD ve diğer ülkelerin sağlık kuruluşlarından alınan onay sayılarında artış yaşanmaktadır. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun oluşturulması ile ilgili çalışmalar devam etmektedir.

Kamu sağlık harcamalarının GSYH’ye oranı 2001 yılında yüzde 3,2 iken 2008 yılında yüzde 4,5 olarak gerçekleşmiş olup bu oranın 2009 yılında yüzde 5 olması beklenmektedir. Bu oran AB-27 ülkelerinde yüzde 6,7, OECD ülkelerinde yüzde 6,4’tür. 2000 yılında ilaç ödemelerinin kamu sağlık harcamalarına oranı yüzde 39 iken, 2008 yılında yüzde 40,3 olarak gerçekleşmiştir.

Tedavi masraflarını kişilerin kendilerinin karşılaması özellikle düşük gelirli hane halklarının daha da fakirleşmesine sebep olabilmektedir. Yaşam Memnuniyeti Araştırmasının sonuçlarına göre; 2008 yılında hastalanma durumunda tedavi masraflarının karşılanma yollarına bakıldığında, yüzde 72’sinin bir sosyal güvenlik kurumundan, yüzde 14,9’unun kişinin kendisi tarafından, yüzde 10,4’ünün yeşil karttan, yüzde 1,3’ünün ise özel sigortadan karşılandığı görülmektedir. 2004 yılında yüzde 28,2 olan tedavi masraflarını kendi karşılama oranının 2008 yılında yüzde 14,9’a gerilemesindeki en önemli etken, kırsal alanlarda yaşayanlarda bu oranın 2004 yılında yüzde 34,6’dan yüzde 15’e düşmesidir

İlaç takip sistemi çalışmaları devam etmekte olup ilaç takibi, sahte ilaç ve ambalajlardan korunmayı ve ilaçların güvenliği ile ilgili klinik verilerin toplanmasını sağlayacak olan karekodun ürünler üzerine 1 Ekim 2009 tarihinden itibaren yazılması zorunlu hale getirilmiştir ve tüm ilaçlar 1 Ocak 2010 tarihinden itibaren karekodlu olarak satılacaktır.

Vatandaşların ekonomik ve sosyal hayata sağlıklı bireyler olarak katılımını sağlamak ve yaşam kalitelerini yükseltmeye katkıda bulunmak, sağlık politikasının temel amacıdır.

Bu amaca ulaşmak için öncelikle koruyucu sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi, aile hekimliği sistemine geçilerek birinci basamak sağlık hizmetlerinin etkinleştirilmesi, altyapı ve sağlık personeli ihtiyacının karşılanması ve ülke genelindeki dağılımlarının dengelenerek bölgeler ve sosyo-ekonomik gruplar arasındaki farklılıkların azaltılması, sağlık hizmetlerinin eşitlik ve hakkaniyet ilkesiyle, hasta haklarına saygılı, erişilebilir, etkin ve kaliteli bir yapıya kavuşturulması, akılcı ilaç kullanım mekanizmalarının oluşturulması ve Sağlık Bakanlığının yeniden yapılandırılarak düzenleme, planlama ve denetleme rolünün güçlendirilmesi hedeflenmektedir.

2002-2007 döneminde sağlık harcamalarında artışlar yaşanmasına karşın, sağlık harcamalarını sınırlamaya yönelik olarak alınan bazı tedbirler ve döviz kurunun değerinin düşük kalması sayesinde sağlık harcamalarının GSYH’ya oranı fazla yükselmemiştir. 2008 ve 2009 yıllarındaysa, geçmiş yıllardaki kapsam genişlemesine bağlı olarak sağlık hizmetlerinden yararlanma bilincinin giderek artması, döviz kurundaki artışa bağlı olarak ilaç harcamalarının artması ve küresel ekonomik krize bağlı olarak ekonomik büyümenin sekteye uğraması nedenleriyle sağlık harcamalarının GSYH’ya oranı hızla yükselmiştir. 2010 yılında, global bütçe uygulamasının kapsamının devlet hastanelerine ek olarak üniversite hastanelerini de kapsayacak şekilde genişletilmesi ile ilaç ve tedaviye ilişkin alınan diğer tedbirler sonucu sağlık harcamalarının GSYH’ya oranının 2009 yılındaki düzeyini koruyacağı tahmin edilmektedir. 2002-2009 döneminde, kur etkisinden arındırılmış sağlık harcamalarındaki genel artış trendine rağmen fiziki altyapı ve sağlık personelinin gerek niceliğine gerekse bölgeler arası dağılımına ilişkin sorunlar önemini korumaktadır.

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat