14 MAYIS 2007 ECZACILIK GÜNÜ

11.05.2007

Değerli Basın Mensupları,


Eczacılık meslek örgütü yöneticileri olarak bu güne kadar reel politikaya ilişkin söylemlerden uzak durarak mesleğimizin politikasını geliştirme gayreti içinde olduk. Ancak yaşadığımız ekonomik, daha da önemlisi siyasi tablo gelecek için endişelenmemizi gerektirecek bir hâl almıştır. Atatürk devrimleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerleri ve Anayasamızın değiştirilemez hükmü taşıyan yapıları ile çatışmayı usul haline getirenler, “artık iki Türkiye var” kavramını da seslendirerek toplumun katmanları arasına nifak sokmaya çalışmakta birlik, beraberlik teraneleri ile ayrışmayı körüklemektedirler. Küresel sermaye ve emperyalist güçler de bu kötü niyetlilere destek vermektedir. Kişisel hırs ve egolarını ülkenin geleceğini, toplumun hassasiyetlerini önemsemeden tatmin etmeye çalışanlara da dersini herhalde demokrasi ve hukukun üstünlüğünden yana tavır koyacak milletin kendisi verecektir.

Görünen o ki Ülkemiz ve insanımızın bu güne kadar yaşadığı IMF ve Dünya Bankası’nın ekonomik program dayatmaları, önümüzdeki süreçte de devam edecektir. Borcu borçla ödeme gayretleri ile geleceğimizi tüketirken, karşılayamadığımız borçların ödenmesi amacı ile de stratejik kurumlarımız özelleştirme adı ile yok pahasına elden çıkarılmaktadır. Adına “piyasalar” denen ve geniş halk kitlelerini hiç ama hiç ilgilendirmeyen alanlardaki sanal görüntülerle pembe tablolar çizilmeye çalışıldığını üzülerek izliyoruz. Açlık sınırında yaşayanlar, işsizler, yarına ümitle bakamayanlar bu ülkenin vatandaşı değilmişçesine, bir grup mutlu azınlıktan örneklerle halkımızın refah içerisinde yaşadığını bile söyleyebiliyorlar.. Yazık ediliyor ülkemiz ve insanımızın yarınlarına.

Biz eczacılar yıllardır yerli ilaç sanayinin korunması ve geliştirilmesi gerektiğini haykırırken, 2006 ve özellikle 2007 yıllarında yerli ilaç sanayimizin büyükçe bir kısmının da yabancı ilaç tröstlerine satılmış ve satılıyor olması, gelecek adına bizleri endişeye sevk etmektedir. Çok uluslu tekellerin kontrolüne geçen ilaç üretimi ve dağıtım şirketleri nedeniyle insanımız gelecekte ilaca daha fazla bedel ödeyerek ulaşabilecektir. Dahası bu günlerde yaşadığımız üzere hayati öneme haiz ilaçların ekonomik nedenlerle olağanüstü dönemlerde piyasada yok satılacağını düşünüyoruz. Bize göre ilaç; bulunabilir, alınabilir olması niteliğinden her gün uzaklaşmaktadır. Ülkemiz ve insanımız bu girdaptan kurtarılmalıdır.

Yine IMF talimatları ile çıkarılan ama çıkarılamayan, Sosyal Güvenlik kurumlarımızın genel bütçe üzerindeki yükünü azaltmaya yönelik, ama tek gayesi insanımızdan sağlık vergisi almak olan ve siyasi iktidarca hazırlanan ancak 2008 yılına ertelenen “Sosyal Güvenlik Kurumu“ yasası ile ilgili belirsizlikler de devam etmektedir.

Özel yasa ile kurulan “İLAÇ ve ECZACILIK KURUMU” ve çıkarılan yasa ilacı, Sağlık Bakanlığı sorumluluğundan güya özerk olan bu kurumun sorumluluğuna vermektedir. Bu yasanın hayata geçirilmesi ile de ilacı eczacının sorumluluğuna veren 1262 Sayılı Yasa yürürlükten kaldırılmaya çalışılmıştır. Ancak meslek örgütü olarak gösterdiğimiz şiddetli tepki nedeniyle bu karardan vazgeçildiğini öğreniyoruz Bizler mevcut yasa ve yönetmeliklerin harfiyen uygulanmasını isterken, belli odaklara hizmet edecek yasa değiştirme çabaları ”ilaç” üzerinde oyunlar planlayan sermaye gruplarının da iştahını arttırmaktadır.

İlacın sahibi ve sorumlusu eczacıdır. İlaç ile ilgili alınacak her kararda, çıkarılacak her yasa’da Türk Eczacıları Birliğinin görüşlerine başvurulmalıdır. Ancak yaşadıklarımız gösteriyor ki, insan merkezli planlanmayan sadece ekonomik mülahazalarla yasa ve yönetmelik çıkarma çabaları artarak sürmektedir. Kamunun ilaç giderlerini azaltma adına birçok ilacın geri ödeme kapsamından çıkarılması planlanmaktadır. Bundan bir sonraki aşama, her ne kadar düşünmüyoruz deseler de, bu reçetesiz ilaçların eczane dışı alanlarda satılması olacaktır. Zira söz konusu bu odaklar lobi faaliyetleri ile bu süreci hızlandırmak için var güçleri ile çalışmaktadırlar. Daha da ileri giderek ilacı reklâm ile satılacak bir sıra ürün olarak görmektedirler. Ülkenin sağlık otoritesinin böyle bir çıkmaz yola gireceğine inanmak istemiyoruz. Ancak yaşananlar kaygılarımızı destekler niteliktedir.

Değerli Basın Mensupları,

Son dönemde özellikle İstanbul ve bazı illerimizde; sahte ilaç, kaçak ilaç, sahte ilaç kupürü ticareti, son kullanma tarihi geçmiş ilaçların pazarlanması ve sıkça yaşanan eczane soygunları ile mesleğimizi kirleten organize suç şebekeleri, onuru ile mesleğini icra eden meslektaşlarımızı rahatsız etmektedir. Bu unsurlarla gereken şekilde mücadele edilmesi, suçluların yakalanarak yargıya teslim edilmesi ve cezalandırılması için bizlerden talep edilecek her desteği sağlayacağız.

Çünkü halkımızın sağlığını korumak üzere yasa ile de görev üstlenmişiz.

Her zaman olduğu üzere meslek haklarımızı korumak, insanımızın sağlık ve ilaca ucuz, sürekli, güvenilir bir şekilde ulaşması için çabalarımız artarak sürecektir. Bütün bu olumsuzluklara rağmen, sağlıklı, eğitimli, hoşgörülü bir toplum ve gelecek için herkesin payına düşen sorumluluğu alması gereken bir süreç yaşadığımızı belirterek hepinize saygılar sunuyorum.

18. Bölge Trabzon Eczacı Odası

Yönetim Kurulu adına
Nevzat AKMAN

Başkan

 

 

 

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat