2012 SGK-TEB Eczanelerden İlaç Temin Protokolü’nde yazılı uyarı, cezai şart ve fesih yaptırımları ile bunların hangi hallerde ve nasıl uygulanacağı “Sözleşmenin Feshi ve Cezai Şartlar” başlıklı 5. bölümünde belirtilmiştir.
Bu bölüm incelendiğinde geçmişte “yedi yıla”, sonraları “iki yıla”, “bir yıla” varan doğrudan fesih uygulamalarının iki fiil dışında uygulanmadığını ve artık ilaç temin sözleşmesinde ana yaptırımın “sözleşme feshi ve bir süre sözleşme yapılmaması” değil, mali bir yaptırım olan “cezai şart” olduğunu belirtmek gerekir.
Sözleşmenin doğrudan feshe konu olan iki maddesi vardır. Bu maddelerden birisi, Sosyal Güvenlik Kurumu’nu dolaylı biçimde ilgilendiren ve kısaca “yönlendirme” diye tanımlanan fiili (m.5.3.14), ikincisi ise “Kurum’a bağış yapılması” fiilini (5.3.11) yaptırıma bağlamaktadır.
İki fiil de, esas itibariyle gerçek reçete, gerçek kişi, gerçek bilgiler çerçevesinde ve ilaçların tam olarak verilmesiyle ilgili olmayıp, ilaç satışında haksız rekabet yaratılmaması, başka bir deyişle rekabet hukukuna ilişkindir. Gerek yönlendirme, gerekse bağış yapılması, dolaylı etkileri bir yana bırakılacak olursa, teknik olarak Sosyal Güvenlik Kurumu’nu doğrudan ilgilendirmemektedir.
Kısaca “yönlendirme” diye tanımladığımız ve reçetenin hastanın muayenesi sonrasında kendisi tarafından istediği eczaneye giderek ilaçlarını almasını sekteye uğratan reçete toplatma, sağlık kuruluşu-eczane anlaşması, hekimin belli hastayı belli eczaneye göndermesi vb. haller, “SGK-TEB Eczane Sözleşmesi” dikkate alındığında reçetenin, hastanın, hekimin yaptığı işlemlerin tam olduğu ve sahteciliğin olmadığı bir süreci göstermektedir. Şayet bu süreçte, kişi ve işlemlerde bir sahtecilik fiili varsa, sözleşmenin başka bir maddesinde değerlendirilmekte ve yönlendirme olarak kabul edilmemektedir.
Şu halde, sözleşme ile doğrudan fesih uygulanan yönlendirme fiili ve bu fiile bir eczacının iştiraki, asıl olarak eczacılığın mesleki kuralları ya da genel sağlık mevzuatı ile rekabet hukuku çerçevesinde değerlendirilmesi, işlem yapılması ve yaptırım uygulanması gereken bir husustur. Nitekim Türk Eczacıları Birliği tarafından Deontoloji Tüzüğü ve diğer meslek mevzuatı çerçevesinde bu durumla karşılaşıldığında işlem yapılmaktadır.
Diğer yandan 18.01.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6514 sayılı torba kanunu ile de 6197 sayılı yasanın 24.maddesindeki değişiklikle, “…Eczacılar, kendilerine reçete gönderilmesine yönelik olarak her ne şekilde olursa olsun, kurumlar, hekimler, diğer sağlık kurum ve kuruluşları veya üçüncü şahıslar ile açık veya gizli iş birliği yapamaz, simsar, kurye elemanı ve benzeri yönlendirici personel bulunduramaz, reçete toplama veya yönlendirme yapamaz, bu yollarla gelen reçeteleri kabul edemez. Bu fiillerin tespiti hâlinde eczacı ile aracı kişi veya kuruluşa beş bin Türk Lirasından elli bin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir. Fiillerin tekrarı hâlinde verilecek idari para cezası, daha önce verilen cezanın iki katı olarak uygulanır.” şeklinde konulan hükümle, Protokol’ün 5.3.14 maddesi nerdeyse birebir kanun hükmü haline getirilmiş ve aslında yönlendirmeden doğan işlemler bakımından doğru bir yönelim başlamıştır.
İşin eczane sözleşmesi bakımından en ilginç yanı ise, sahtecilik fiilinde dahi olmayan ancak “yönlendirme” ve “bağış” hallerinde uygulanan “doğrudan fesih”tir.
Gerek yönlendirme gerekse Kurum’a bağış yapılması halleri, aslında doğrudan sağlık ve eczacılık mesleğini ilgilendiren, dolayısıyla bu alanları düzenleyen kurumların sorumluluğunda olan durumlardır. Çünkü son analizde eğer başkaca hiçbir husus yoksa, ilaçlar tam ve Kurum mevzuatına uygun şekilde verilmişse, hasta ve ilaçlar tam ve doğru ise SGK bakımından ilacın hangi eczaneden verildiği hususu ikincil öneme sahip olmaktadır. Buna karşın herşey tamam ve doğruyken bile salt yönlendirme var diye yazılı uyarı olmaksızın üç ay doğrudan fesih uygulanması sözkonusu olabilmektedir.
Ancak sözleşmedeki asıl sorun; özellikle “yönlendirme” fiilinin bir torba maddede düzenlenmesi ve kriterlerinin tam ve açık biçimde ortaya konulmaması durumudur. Böylece gerçekten yönlendirme yapanla-yapmayan ayrımı net ortaya konulamamakta, bazen sadece bir reçeteden dolayı bile eczacılar mağdur olmakta, doğrudan 3 ay fesihle yüzyüze gelmektedir.
Sözleşmenin bir ilaç temin sözleşmesi olduğunu, herşeyin ve herkesin görevinin sözleşmeyle düzenlenmeye kalkışılmamasını, düzenlenen ve yaptırıma bağlanan fiillerin ise kriterlerinin açıkça ortaya konulması gerektiğini bir kere daha ve önemle belirtmek gerekir.