Piyasa Ekonomisinin Eczacılıkta Yarattığı Yeni Sektör:
“Eczane Koçluğunun” Eczacılık Deontolojisine Etkileri
Yrd.Doç.Dr.Bülent KIRAN
Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
Eczacılık İşletmeciliği Anabilim Dalı
Son on yılda, sağlık alanında Dünya Bankası finansmanı ve organizasyon desteğiyle başlayan ve 2005 yılında da SSK eczanelerinin kapatılarak ilaçların serbest eczanelerden alınmasına yönelik düzenlemelerle hızla devam eden Sağlıkta Dönüşüm Programı sonucu, yaşanan piyasalaşma sürecinde; artan işletme giderleri ve kamu kurum ıskontoları, düşen ilaç fiyatları ve stok zararları ticari iskonto kayıpları, global bütçe, geri ödeme sistemi, muayene ücreti tahsildarlığı ve diğer SGK kaynaklı sorunlarla eczane işletmeleri varoluş nedenleri olan ilaçtan yeterli geliri sağlayamaz hale getirilmiş ve bu ticari düzen eczaneleri dermokozmetikler, bitkisel ürünler, gıda takviyeleri vb. gibi ilaç dışı ürünler ile OTC ürünlerin satışının ağırlık kazandığı bir yapıya sürüklemiştir.
Sağlık hizmetlerinde “paran kadar sağlık” döneminin yaşandığı günümüzde, ticarileşen sağlık hizmetleri ilişkiler ağında, serbest eczanelerde görülen yeni eğilimler, değişimin önlenemez ivmesiyle önünü göremeyen eczacılar ve bunun getirdiği rekabet kökenli deontolojik ihlaller ve etik sorunlar da giderek artmaktadır.
Piyasa ekonomisinin hâkim olduğu bu yeni düzende, serbest eczacılık uygulamalarına; “kurumsal imaj, marka imajı, kategori yönetimi, merchandising (tanzim-teşhir) pazarlama alanı, hedef satış, müşteri ilişkileri, müşteri memnuniyeti” gibi bir çok yeni kavramlar girerken, eczacıların ihtiyaç duyduğu işletmecilik bilgilerinin eczacılık fakülteleri, TEB ve eczacı odaları tarafından yapılması gereken bilimsel meslek içi eğitimlerle sağlanması gerekirken, bu eğitimlerin yerini ilaç ve ilaç dışı ürünlerin dağıtım kanalları tarafından düzenlenen satış odaklı ve il dışı konaklamalı toplantıları, fuarları ve sektöre yeni giren eczane koçluğu (coaching), danışmalığı firmalarının eğitimleri almaya başlamıştır.
Serbest eczaneler fırsatçılar için yeni kazanç kapısı oldu!
Türk Eczacıları Birliği’nin, eczanelerin bu değişim sürecine adaptasyonunu kolaylaştıracak ve bilgi ihtiyacını karşılayacak hizmet içi eğitimlerle ve Türk Eczacıları Deontoloji Tüzüğü’ndeki eksikliklerin giderilmesine yönelik olarak aralarında benimde, İzmir Eczacı Onur Kurulu Başkanı sıfatıyla davetli bulunduğum etik kurul toplantısında alınan kararları uygulamamasının yarattığı boşluğu gören ve eczacılık eğitimi dahi almamış işletme, iktisat vb. kökenli 3.şahıslar tarafından piyasada, “Eczane Koçluğu”, “Eczane Danışmanlığı” vb. adlarla faaliyet gösteren şirketler türemesine sebep olunmuştur.
Deontolojik İhlaller vitrinlerden başlıyor !
Eczane vitrinlerinde “1 alana,1 bedava” , “2.üründe %50 indirim” gibi afiş ve tanıtım flamalarıyla dermokozmetik ve OTC ürünlerde rastlanılan ve çoğu kez eczacı odalarına yine, diğer eczacılar tarafından şikâyet konusu yapılarak, Haysiyet Divanlarına intikal eden bu reklam ve tanıtım ilanları şimdi de, vatandaşlarda diğer eczanelerde “sanki yapılamaz, uygulanamaz, sadece bu eczane yapabilir, algısı yaratan; “Dikkat bu eczane sizi zayıflatabilir”, “Tüp bebek ilaçları verilir” şeklindeki tanıtım afiş ve sloganları şeklinde görülmeye başlanmıştır.
Bu market-mağazacılık tarzı reklam ve tanıtımların ardında, eczacılara ve eczane çalışanlarına ücretli toplu eğitimler yanında, yine ücreti karşılığında bireysel satış eğitimleri de veren, eczane vitrin ve iç düzenlemeleri yapan fiyakalı adıyla “eczane koçluğu” firmaları bulunmaktadır.
Hatta, bunlardan bazıları yaptıkları eczacılık deontolojisine aykırı bu uygulamaların fotoğraflarını kendilerine yeni eczacı müşteriler bulabilmek adına “facebook gibi sosyal medyada” da rahatça paylaşmakta, eczacılar arasında “senin Koç’un kim?” muhabbetleri geçmektedir.
Eczacılık eğitiminde büyük önem ve emek verdiğimiz, Eczacılık Mevzuatı, Eczacılık Deontolojisi ve Etiği konularından ve meslek adap ve ahlak kurallarından habersiz olan bu kişi ve şirketlerin, “daha çok satış ve daha fazla kazanç sağlamaya yönelik”, liberal bir öğreti olan “win-win”(kazan-kazan) ilkesine dayanan, hedefe yönelik ve satış odaklı market-mağazacılık uygulamaları dışında bir amaçları ve deontoloji, etik gibi bir kaygıları da yoktur.
“1 alana,1 bedava” , “2.üründe %50 indirim” vb. gibi vitrinlere taşınan ilanlar eczaneler arasında haksız rekabet yaratmaları dışında, vatandaşlarda, “eczanelerde pazarlık yapılabileceği algısı” da yaratmakta ve böylece meslek saygınlığına gölge de düşürmektedir.
Eczacı odaları, eczacılar arasındaki sorunları çözmeye çalışırken, meslek dışından gelip eczacılık meslek alanı içinde kendisine pazar yaratma çabasında olan ve bunu yaparken eczacılık etik değerlerine saygı göstermeyen ve eczalık eğitimi sırasında fakültelerde öğrencilerimize benimsetmek için yıllardır uğraş verdiğimiz meslek deontolojisi ve eczacılık mevzuatının zorunlu kıldığı uygulama ve yasal düzenlemeleri hiçe sayan bu fırsatçılara gün doğmuştur.
Türk Eczacıları Birliği ve Eczacı Odaları, bu değişim sürecinin yönetiminde geleceği öngörüp yeniden dizayn edebilmek için uygun meslek politikalarının üretilmesi ve yaşama geçirilmesinde akademik kadrolarla desteklenmiş meslek içi eğitim programları uygulayarak, çağdaş, en güncel ve eczacılık deontolojisine uygun bilgileri meslektaşlarına sunmak ve bu meslek içi eğitimleri de zorunlu tutarak kredilendirmek zorundadır.
Ancak, 6308 sayılı yeni eczacılık yasası bize meslek içi eğitimle ilgili bir düzenleme yapma fırsatı da sunmuşken, yeni yasada meslek içi eğitime yönelik hiçbir düzenleme bulunmaması da büyük bir eksikliktir.
Öte yandan, yasanın uygulamasına yönelik tüm detayların yer alacağı “6308 Sayılı Kanuna bağlı Eczaneler ve Eczane Hizmetleri Hakkında Yönetmelik”, yasa gereği “30 Kasım 2012” tarihine kadar yayımlanması gerekirken, bugün 6 aylık bir gecikme söz konusu olması yayında, yönetmeliğin içeriğiyle ilgili, ne Türk Eczacıları Birliği’nden, ne de Sağlık Bakanlığı’ndan bir ses çıkmaması da eczacılık uygulamalarında sıkıntılı ve tartışmalı yeni bir sürece girmekte olduğumuzun bir emaresidir.
Artık günü kurtarmak yerine geleceği inşa etmek gereklidir. Bu süreçte sorumlu makamlarda bulunanların ya sorumluluklarını yerine getirmeleri ya da tüm çağdaş ülkelerde olduğu gibi artık çekilmeleri bir zorunluluktur. Zira, “biz affetsek bile, tarih affetmeyecektir”.
Saygılarımla.