“6308 Sayılı Yeni Eczacılık Yasasının Akılcı İlaç Kullanımı Yönünden Değerlendirilmesi”

 

Yrd. Doç. Dr. Bülent KIRAN

Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi

Eczacılık İşletmeciliği Anabilim Dalı

bulent.kiran@ege.edu.tr

 

 

Eczacılığın Tarihsel Süreçte Evrimi

Eczacılık mesleği, ülkemizde akademik anlamda ilk eczacılık eğitiminin 14 mayıs 1839 yılında Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i  Şahane’de açılan eczacılık sınıfı ile başlamasının üzerinden geçen 174 yılda büyük bir değişim geçirmiştir.

Dünya’da havan eczacılığından, küçük ölçekli imalathanelere, kimya’da yaşanan bilimsel devrimlerle büyük ölçekli endüstriyel üretime ve günümüzde ise kişisel gen haritalarına göre ilaç üretimine doğru ilerleyen eczacılık hizmetleri,  tıp tarihinin en eski öğretilerinden bir ilke olan “hastalık yoktur, hasta vardır” anlayışına paralel olarak giderek “hasta odaklı” hale gelmiştir.

Akılcı İlaç Kullanımında Paydaşlar Ve Türkiye’de Durum

Akılcı ilaç kullanımının ilk şartı hastaya doğru teşhis konulmuş ve bunun için en uygun tedavi yönteminin de şekilmiş olmasıdır. Ardından, hastanın tedavisi için gereken uygun ilaçları, doğru zamanda, ihtiyacına uygun olan doğru dozda, uygun yolla, yeterli sürede, uygun ambalaj ve saklama koşullarında, hasta ve sosyal güvenlik sistemi için en düşük maliyetle kullanması ve bunun için gerekli olanaklara erişebilmesidir.

 

Bu noktada en büyük sorumluluk devlete düşmektedir. Zira, sağlık politikalarını belirleyen, sistemin kurallarını koyan ve uygulayan hâkim güç devlet ve onun yöneticisi siyasi iradedir. Bugün, Türkiye’de, sağlık olanakları potansiyeline ulaşma ve kullanımında, daha çok ekonomiyi önceleyen, akılcı olmayan uygulamalar hâkimdir. Çünkü, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun yayımladığı genelgelere bakarsak, hep tasarruf amaçlı kısıtlamalarda bulunduğu görülmektedir. Oysa, ilk bakışta tasarruf gibi görünen, bir hastanın tedaviye ve ilaca erişimini sınırlandıran bütün uygulamalar, sonradan daha büyük sağlık sorunlarına ve daha büyük maliyetlere yol açabilmektedir.

 

Örneğin, “kemik yoğunluğunun azalmasıyla ortaya çıkan osteoporozun tedavisi için T skor değeri -2,5 olan hastalara “osteoporoz tanısı” ile ilaç tedavisine başlanması gerekirken bugün, SGK’nın ilaç tedavisine başlanabilmesi için T skor değerini -3’e çıkarmasıyla, hastaların %65’i ilaç alamaz ve tedavi olamaz hale gelmiştir. Yoğunluk -3’e düştüğünde, hastaların düşme ve basit çarpmalarda bile kemik kırılmaları ortaya çıkabilir ve uzun süren, eziyetli ve daha maliyetli bir tedavi sürecine yol açar veya yaşam kaybıyla sonlanabilir. SGK’nın aldığı buna benzer pek çok karar akılcı olmayan ve ilaca erişimi engelleyen örnekler olarak gösterilebilir.

 

İlaca erişimi engelleyen bu tür “akıl dışı” uygulamalar, insanın en temel hakkı olan yaşam hakkına müdahaledir. Öte yandan, hekimin koyduğu teşhise uygun ilaç yazma hakkına ve tedavi şemasına bilimsel olmayan müdahalelerdir. Sonuçları açısından akılcı olmayan ve yarardan çok zarar getiren bu tür uygulamalardan özellikle kaçınılması, tasarruf amaçlı tedbirlerin konunun uzmanı olan tüm paydaşların katılımıyla ve “ortak akılla” alınması gereklidir.

 

Akılcı İlaç Kullanımı İçin Eczacıların Eğitimi

Eczacılar, Türkiye’de 5 yıllık eğitimleri sürecinde, nitelikli hizmet sunumu için gerekli eğitimleri almaktadırlar. Ancak, akılcı ilaç kullanımı konusuna her Fakültenin aynı derecede önem verdiği ve eğitim programlarında aynı ağırlıkta yer verdikleri söylenemez. Bunun için Ulusal Eczacılık Eğitimi Akreditasyon Kurulu’nun(ECZAK) belirleyeceği ortak bir müfredat programı içinde akılcı ilaç kullanımı konusunun da yer alınması yararlı olacaktır.

Ayrıca, uygulama aşamasında, özellikle ilaçların seçimi konusunda bugün, SGK’nın maliyet temelli yaklaşım ve müdahaleleri eczacının akılcı ilaç uygulamaları konusundaki işlevini ve rolünü önemli ölçüde sınırlandırmaktadır.

Öte yandan, 6308 sayılı yeni eczacılık yasasında eczacıların mezuniyet sonrası eğitimlerine ilişkin hiçbir düzenleme yapılmamış olması da büyük bir eksikliktir. Mezuniyet sonrası zorunlu meslek içi eğitimin düzenlenmesi için Sağlık Bakanlığı ve Türk Eczacıları Birliği’ne önemli görevler düşmektedir.

 

Eczacılık Hizmet Niteliği İle Akılcı İlaç Kullanımı Arasındaki İlişki

Eczacılık hizmetinin niteliği yükseldikçe akılcı ilaç kullanımına yönelik uygulamalar yaygınlaşır. Bu, topluma hem daha nitelikli bir sağlık hizmeti sunumu sağlarken, hem de SGK’nın beklediği ekonomik tasarrufun oluşmasına katkı sağlar.

Bugün Türkiye’de, hastanelerde yaklaşık 200.000 hasta yatağı olmasına karşın,      2000 civarında hastane eczacısı çalışmaktadır. Oysa, bir çok hastanede eczacılık hizmetleri eczacı olmayan hemşire, hasta bakıcı gibi personel eliyle yürütülmektedir. Bu da, ilaçların önemli ölçüde kontrolsüz kullanımına, israfına yol açmaktadır. Bu nedenle, hastanelerde en az 50 yatağa bir eczacı çalıştırılmasının yasal olarak zorunlu hale getirilmesi gereklidir. Böylece, hem beklenen tasarrufun sağlanması hem de, kullanılan ilaçlardan sağlanan yarar ve elde edilen sağlık çıktıları açısından da daha olumlu sonuçların alınması sağlanabilir.

 

Akılcı İlaç Kullanımının Geliştirilmesi İçin Dünya Sağlık Örgütü’nün Önerdiği Eczacılık Uygulamaları ve Türkiye’de Durum

Akılcı ilaç kullanımı için her şeyden önce eczanelerin alt yapısının ve personelin niteliğinin bu hizmetleri verecek şekilde sağlanmış olması gereklidir(örneğin, hasta görüşme alanı ayrılması, eczacıların ve personelin meslek içi eğitimleri, eczanenin dizaynı, ilaçların eczaneye nakil koşulları, eczanede saklanma şekli, eczanede ilacın doğru sunumu, eczanenin temizliği, ilgili makamlarım eczaneleri denetleme sıklığı vb. gibi).

 

Eczanede, reçeteyi karşılama süresi, hastalarla etkili iletişim kurulabilmesi için gerekli olanakların sağlanmış olması yanında, sağlık sisteminin işleyişinin de buna olanak tanıması gereklidir. Örneğin, SGK’nın işlemeyen provizyon sistemi, eczacılık hizmetiyle hiç ilgisi olmamasına karşın hastane muayene ücretlerinin eczanelerde tahsil edilmesi gibi sorunlar, eczacının hastaya yeterli zamanı ayıramamasına yol açmaktadır. Yine, eczanelerin kaliteli hizmet sunumu için işletme giderlerinin artması buna karşın, kazançlarının son yıllarda düşürülen ilaç fiyatları ve azaltılan eczacılık kar oranları ve artan kamu kurum ıskontoları ile işletme giderlerinin yükselmesi gibi sorunlar, akılcı ilaç kullanımı konusunda kaliteli hizmet verilmesine engel olan önemli sorunlardır. Ve bunların çözümü eczacıların değil, siyasi iktidarın kontrolündedir.

 

Oysa, 6308 sayılı yeni eczacılık yasasındaki bütün düzenlemeler, eczacılık mesleğinin tüm sorunlarını serbest eczaneler üzerinden çözme mantığıyla yapılmıştır.

Fakat, asıl sorun bütün mezunların bu alanda yığılmış olmasıdır. Bunun için başta hastane eczacılığı olmak üzere, ilaç endüstrisi, ar-ge ve akademik eczacılık alanında da önemli sayıda eczacı açığı olmasına karşın, bu alanlarda eczacı istihdamını sağlayacak yasal düzenlemelerin yapılmamış olması, yanı sıra çok sayıda yeni fakültenin açılması, serbest eczacılık alanındaki yığılmayı daha da artırmaktadır.

 

Birçok hastanede, yeterli sayıda eczacı olmadığı için ilaç-eczacılık hizmetleri yetkili olmayan teknisyen, hasta bakıcı ve diğer sağlık personeliyle eliyle yürütülmekte, nöbet tutacak eczacı bulunamadığı için geceleri bu hizmetler tamamen yasa dışı yollarla, ehliyetsiz kişilerce yürütülmektedir. Böylece, ilaçların akılcı olmayan kullanımı ve israfı da arttığı gibi halk sağlığı açsından çok önemli yaşamsal tehditler ortaya çıkmaktadır.

 

 

Akılcı İlaç Kullanımı İçin Eczacılık Hizmetleri Diğer İstihdam Alanlarına Yaygınlaştırılmalıdır

 

         Eczacılık eğitiminde alt sınıflardan itibaren seçmeli ders uygulamasıyla branşlaşmaya gidilmesi, serbest eczacılıktaki yığılmanın engellenmesi ve hastanelerde yatak sayısına göre, ilaç endüstrisinde üretim kapasitesine göre eczacı istihdamı sağlayacak yasal düzenlemelerin yapılması, eczacılık fakültelerinin eğitimlerinde standartlaşma sağlanarak alt yapı ve öğretim üyesi eksikliği bulunan fakültelere öğrenci kabulünün engellenmesi, farklı olanaklara sahip fakültelerden mezun olanların mesleki yeterliliklerinin ölçülmesi, serbest eczanelerin hizmet niteliğinin yükseltilebilmesi için eczanelerin ilaçtan sağladığı kazançlarının yasal olarak yüzde %35 kar hadlerine yükseltilmesi, ilacın her hastanın ihtiyacına özel miktarlarda eczanelerde hazırlanabilmesine olanak sağlayan ekonomik ambalaj uygulanmasına geçilmesi, maaş karşılığı çalışan hastane ve üniversitelerdeki akademik eczacıların ücretlerinin iyileştirilerek bu alanlarda çalışmanın özendirilmesi, akılcı ilaç kullanımın geliştirilmesinin ve halk sağlığının korunarak ilaç kullanımından beklenen yararın ve tasarrufun oluşmasına katkı sağlayacak önemli düzenlemelerdir.

 

Çağdaş meslek politikalarının yaşama geçirilmesinden “Türk Eczacıları Birliği”  sorumludur.

 

Saygılarımla.

 

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat