Ecz. Nurten Saydan: “… eczacı kamuoyunu amasız ve fakatsız olarak açık bir şekilde bilgilendirmenizi talep ediyorum.”

TEİS Genel Başkanı Ecz. Nurten Saydan’ dan, Abdi İbrahim YK Başkanı Nezih Barut’ a açık mektup…

11/10/2021

TEİS2021-52

ABDİ İBRAHİM İLAÇ FİRMASINA AÇIK MEKTUP!

Sayın,

Nezih BARUT

Abdi İbrahim İlaç San. Ve Tic. A.Ş.

Yönetim Kurulu Başkanı

İSTANBUL

Bildiğiniz üzere ülkemizde Sağlık Bakanlığı’nca ruhsatlandırılan tüm ilaçlar 1928 yılından beri yürürlükte olan 1262 Sayılı İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanunu’nun 1. Maddesinde yer alan “Tabip reçetesiyle verilmesi meşrut olanlar ancak reçete mukabilinde ve diğerleri reçetesiz olarak münhasıran eczanelerde satılır” amir hükmüne göre 6197 Sayılı Kanun ve ilgili mevzuat çerçevesinde eczanelerimizden satılmakta, başka kişi ya da kurumların hastalara doğrudan ya da kargo, ulak, kurye ile ilaç satışı ülkemiz mevzuatına göre mümkün bulunmamaktadır.

Şirketinizin CEO’su Dr. Süha Taşpolatoğlu’nun “Çözülebilir plastik çalışmamızı gıda takviyesi ve ilaçlar ile başlatacağız. Ardından kişilerin tahlil sonuçlarını bir sisteme yüklediği, buna göre de ilaç ve vitamin üretip ertesi gün evlerine ulaştıracağımız bir plan üzerinde de çalışıyoruz” şeklindeki 30.09.2021 tarihinde Türkiye Gazetesi’ne verdiği demeç ve 08.10.2021 Tarihinde Sözcü Gazetesi’ne verdiği “3D Eczaneler geliyor. Üzerinde çalışılan projeye göre web sitesine laboratuvar tahlilleri yüklenecek, hangi vitaminlere ihtiyaç varsa ona uygun kişiye özel vitaminler 3D eczanelerde üretilecek, kargo ile ulaştırılacak.” şeklindeki açıklamaları eczacılık camiasında infiale neden olmuştur.

Zira ülkemizde ilaç ve eczacılıkla ilgili düzenlemeler Sağlık Bakanlığı, Türk Eczacıları Birliği, Sendikalar, sivil toplum kuruluşları ve serbest eczanelerin onayı, oluru, bilgisi ve talebi çerçevesinde hayata geçmektedir. Ülkemizin tek sağlık otoritesi  olan Sağlık Bakanlığı’nı, Anayasa’nın 135. Maddesine göre ve 6643 sayılı Kanunla kurulmuş olan Türk Eczacıları Birliği’ni ve yine Anayasa’nın 51. Maddesine göre kurulmuş olan Sendikaları yok sayan bir tutumla planlar, projeler hazırlanmış olması, “üretilecek”, “kargolanacak” şeklinde emir kipiyle sektörün paydaşlarını da yok sayar tavırla bir takım yapısal değişikliklerinin hedefleniyor olması kabul edilebilir bir durum değildir.

Kaldı ki; ülkemizde 3D eczane modelinin tanımlandığı yasal mevzuat halihazırda mevcut olmadığı gibi Kişisel Verilerin Korunması Hakkındaki mevzuata aykırı bir şekilde kişilerin laboratuvar verilerinin toplanması, işlenmesi de mümkün bulunmamakta, öte yandan Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanuna göre de teşhis ve tedaviye yönelik olan bu işlemin eczanelerde yapılması ağır cezai müeyyidelere, yaptırımlara tabi bulunmaktadır.

Ayrıca, kişiye özel olarak formüle edilmiş ve ambalajlanmış ilaçların maliyeti konvansiyonel ilaçların maliyetinden çok yüksek olduğu gibi, kişiye özel olarak kargolanması da ekstra bir maliyet ve işgücüne neden olacağından, bu alanda planladığınız geri dönüşümün hayata geçmesiyle halihazırda plastik, kağıt ve alüminyumdan oluşan kaybın ortadan kalkmasıyla elde edilen kazançtan çok daha büyük bir maliyet geri ödeme kurumlarının ekonomilerini olumsuz anlamda etkileyecek, geri ödemesi bulunmayan ilaçlardaysa vatandaşın cebine ekstra bir gider olarak yansıyacaktır.

Sayın,

Nezih BARUT

Gelecek planlamasında öngörünüz 3D ilaç üretimiyse bugüne kadar büyük biyofarmasötik ilaç şirketleri bu alanda çok az faaliyet göstermiş durumdadır. 2 bin ton alüminyumun çöpe gitmesinin önlenmesi için tıbbi atık konumunda olan ilaçlarda ayrıştırmaya mâni yasal mevzuat bulunmakta olduğu için bu kayıp önlenememekte, projeyi başlatmayı düşündüğünüz vitaminlerin önemli bir miktarı ise ilaç değil Tarım Bakanlığı onaylı takviye edici gıda konumunda olduğundan öngörülen teknolojiyle üretilecek olandan hem daha ucuz ve hem de daha kolay ulaşılabilir durumda bulunmaktadır. Bazı özel durumu olan hastalar için halen ülkemizde kişiye özel parenteral ilaç üreten merkezler olduğu gibi buradaki üretimin hem maliyetli hem de sadece özel durumlar için bu ilaçların gerekli olması nedeniyle üretim düşük volümde kalmaktadır. Kaldı ki değil eczanelerin, ilaç firmalarının talebi karşılayacak miktarda 3D ilaç üretim ekipmanını temin etmeleri iktisadi olmadığı için söz konusu planlama hayata geçebilecek bir proje olmadığı gibi, bu tarz üretim yapılması planlanan ilaç grubunun toplam ilaç pazarı içindeki payı göz önünde bulundurulduğunda 2 bin ton alüminyumun çöpe gitmesinin önlenmesi amacıyla planlandığı iddia edilen projenin hedefiyle örtüşmediği de ortadadır.

Sonuç olarak,

Ülkemizdeki mevcut ilaç ve eczacılıkla ilgili mevzuata aykırı bir eczane modelini öngören planlamalarınızın sebep, konu, şekil, amaç ve yetki yönlerinden bakıldığında;  mevcut eczane mevzuatına uygun bir şekilde tasarlanmadığı, evlerde ve eczanelerde oluşan ve tıbbi atık konumundaki kullanılmış veya miadı dolmuş ilaçların imhası için şirketinizin yapması gerekenlere yönelik bir planlama içermediği, çöpe gitmesi önlenmek istenen 2 bin ton alüminyumun kurgulanan sistemle beklenen amaca uygun şekilde çöpe gitmesinin önlenmeyeceği ve hepsinden önemlisi firmanızın ilaç ve eczacılık alanında düzenleme yapma yetkisi de bulunmadığı göz önünde bulundurularak, eczacılık camiasında firmanızca eczane eczacılığına alternatif modellerin hayata geçirilmesinin istendiği duygusuna neden olarak infiale sebep olan bu açıklamaya ilişkin olarak, ülkemizdeki mevcut eczane yapısının yanında olup olmadığınıza dair eczacı kamuoyunu amasız ve fakatsız olarak açık bir şekilde bilgilendirmenizi talep ediyorum.

Saygılarımla…                                       

Ecz. Nurten SAYDAN

TÜM ECZACI İŞVERENLER SENDİKASI

GENEL BAŞKANI



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat