Kısaca yönlendirme dediğimiz fiile, rekabet hukuku ve deontoloji bakımından önem verilmesinin, yaptırıma bağlanmasının gerekli olduğu konusunda yaygın kanaat vardır.
Buna karşın, fiilin SGK-TEB İlaç Temin Protokolü’ndeki hali, sapla samanı karıştıran, gerçekten bu fiili yapanları ayrıştırmaya yetmeyen bir düzenlemeydi. Sınırları belirsizdi ve kriterler açık biçimde ortaya konulmamıştı. Üstüne bir de SGK ile işin doğrudan ilişkisi yokken yönlendirmenin 3 ay fesihle cezalandırılması, eczacılar bakımından can yakıcı sorunlar ortaya çıkarmıştı.
Yönlendirmeye, basit bir kavramsallaştırma ile kısaca, rekabet ve meslek kurallarına aykırı biçimde, hastanın özgür iradesiyle ilaçlarını istediği herhangi bir eczaneden almasına, çeşitli yol ve yöntemlerle engel olma veya yanıltılma hali diyebiliriz. Reçete toplatma, sağlık kuruluşu-eczane anlaşması, hekim-eczane anlaşması, üçüncü kişilerce belli eczaneye reçete gönderilmesi gibi haller hep bu kapsamdadır.
Yönlendirmeyle ilgili yapılması gereken iki yol vardı: Birincisi, maddeyi yerinde tutup fiilin sınırlarını ve kriterlerini açık biçimde belirlemek, net kriterler, sayısal limitler koymak… İkincisi ise bu fiili, sözleşmenin cezai şart ve feshe ilişkin maddelerinden çıkarmak.
2016 yılı Protokolü ile ikinci yol tercih edildi. Yani “yönlendirme” fiili Protokol’ün “Sözleşmenin Feshi ve Cezai Şartlar” başlıklı bölümünden çıkarılarak “Uygulanacak Usul ve Esaslar” başlıklı bölüme konuldu. Bu bölümün 3.17 maddesi olarak düzenlendi.
Yeni düzenlemenin anlamı şudur… Bundan sonra yönlendirme fiili ile ilgili olarak, net ve açık biçimde tespit yapılsa dahi, 3.17 maddesine göre SGK tarafından fesih ve cezai şart yaptırımı uygulanmayacak. Bunun yerine Kurum veya TEB tarafından yönlendirmenin tespiti halinde 6197 sayılı Yasa’nın 24. maddesine göre işlem yapılmak üzere İl Sağlık Müdürlüklerine bildirimde bulunulacak.
6197 sayılı Yasa’nın 24. maddesine göre işlem yapılması ise yönlendirme için parasal yaptırım uygulanması demektir. Böylece yönlendirme fiilinden dolayı sözleşme feshi kalkmış, yerine sadece genel eczacılık mevzuatı çerçevesinde “idari para cezası uygulaması” gelmiştir.
Bilindiği üzere, Ocak 2014’de çıkarılan torba yasayla 6197 sayılı yasanın 24. maddesi değiştirilmiş ve ilk defa “yönlendirme” fiili düzenlenerek, idari para cezası konulmuştur. 24. maddeye eklenen ve yönlendirmeyi tarif eden paragraf sözcüğü sözcüğüne sözleşmelerle aynıdır. Sadece son kısmında konulan idari para cezaları yasaya özgüdür.
Buna göre Protokol çerçevesinde, maddede tarifi yapılan ve kısaca yönlendirme dediğimiz fiil SGK veya TEB tarafından saptandığında, “…eczacı ile aracı kişi veya kuruluşa beş bin Türk Lirasından elli bin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir. Fiillerin tekrarı hâlinde verilecek idari para cezası, daha önce verilen cezanın iki katı olarak uygulanır.” hükmü il sağlık müdürlüklerince uygulanacaktır.
Böylece 2016 yılı SGK-TEB İlaç Temin Protokolü ile önemli bir konu düzenlenerek; yönlendirme nedeniyle uygulanacak yaptırım sözleşmeden temel eczacılık yasasına kaydırılmış, bu yapılırken doğrudan fesih uygulamasının yerini Sağlık Bakanlığınca uygulanacak idari para cezası almıştır.
Büyük ölçüde isabetli bir düzenleme olmakla birlikte; SGK’nın yönlendirme fiilini inceleme, değerlendirme ve yaptırıma bağlama sürecinde yaşanan sorunlarla, bu kez il sağlık müdürlüklerinin idari para cezalarının uygulanması sürecinde karşılaşılması olasılığı kuvvetlidir.
Bu nedenle başa dönüp yinelemekte yarar var; asıl sorun, yönlendirme fiilinin nesnel ve kastı gösteren kriter ve limitlerinin olmaması ve yapılan değerlendirmelerin sayısal ve nitel dayanaklardan yoksun olmasıdır. Böyle bir çalışma ya da alt mevzuat düzenlemesi yapılmadığı takdirde, bu kez de yönlendirme nedeniyle “idari para cezası mağduru” eczacılarla karşı karşıya kalınacaktır.
https://twitter.com/_FevziCakmak_