Yrd. Doç. Dr. Murat DOĞAN
Dikkatsizlik ve kaza sonucu çocuklarda yanığa çok sık rastlanabilmektedir. Genelde yüksek gelirli ülkelerde yanık nedeniyle ölümler nadir olsa da, düşük ve orta gelirli ülkelerde yanık sonucu oluşan çocuk ölüm oranları, yüksek gelirli ülkelerden 7 kat fazladır. Yanıklar, 1-9 yaş arası çocuklarda 11. ölüm nedenidir ve ölümcül olmayan çocukluk çağı yaralanmalarının en sık 5. nedenidir. Oyun çocukluğu dönemi (1-3 yaş), yanık yaralanmalarında en riskli dönemdir. Motor gelişimin çok hızlı olduğu bu dönemde alev, sıcak yüzey ya da sıcak sıvılar gibi termal ajanlarla temas sonucu yanıklar meydana gelmektedir.
Yapılan çalışmalarda 0-5 yaş arasında haşlanma yanığının en sık etken (%75,3) olduğu saptanmıştır. Yanığın etiyolojisi çok iyi bir şekilde irdelenerek, kasıtlı ya da kasıtsız olarak meydana geldiği değerlendirilmelidir. Eğer kasıtlı ise bu olgu adli vaka olarak bildirilmeli ve sosyal hizmet kurumları ile iletişime geçilmelidir.
Yanıkta dokularda ısı hasarı oluşmakta, ödem, doku kaybı ve kalbe gelen sıvı azalmasına bağlı kalp yetmezliği görülebilmektedir. Ayrıca, ikincil olarak yanık yüzeyi enfekte olarak sepsis ile sonuçlanabilmektedir. Yanığın olduğu bölge, etkilenen alanın genişliği ve dokudaki hasarın derinliğine göre sınıflandırılarak vakaya yaklaşım ve riskler belirlenmektedir. Genelde yanık geniş ise yanık bölgesinde sıvı kaybı olmakta ve kan volümü azalmaktadır. Bunun sonucunda ise böbreklere giden sıvı azaldığından dolayı idrar miktarı düşmektedir. Bu sıvı kaybı yerine konulmadığında böbrekler ve dolaşım sistemi sıkıntıya girebilir. Bu nedenle yanıklarda kaybedilen sıvı 24-48 saat içerisinde yerine konulmalıdır. Yanık sonrası ödemler genelde ilk 24 -72 saat sonrasında düzelmeye başlar. Vücudun etkilenen kısımlarına göre yanık yüzdesi belirlenir. Eğer vücudun %10 veya daha fazlası yanmışsa şok görülme riski fazladır. Vücut bölümlerinin oranlarını gösteren tablolardan etkilenen alanın yüzdesi kolaylıkla hesaplanabilir. Örneğin, bir çocuğun iki ayağı da yanmışsa vücudunun %10’u yanmış demektir ve şok gelişme riski yüksektir. Şekil 1’de vücut bölümlerinin tüm vücuda oranlarını yaşa göre belirleyen tabloyu yanıklarda kullanabilirsiniz.
Yanıklar, yüzey etkileme alanı büyüklüğüne ilave olarak dokulardaki hasarın derinliğine göre üçe ayrılır; Birinci derece, ikinci derece ve üçüncü derece yanık.
Birinci Derece Yanık: Derinin en üst tabakası yanmıştır. Kızarıklık vardır. Burada daha derin yaralanma olmadığı için su toplanması yani bül görünmez. Basit güneş yanıkları veya hafif ısı yanıkları bu guruptadır. Sıvı kaybı olmadığı için yüzeysel soğuk uygulama ve ağrı kremleri ile tedavi genelde yeterli olmaktadır.
Şekil 2: Birinci derece yanık içi sıvı dolu bül yok ve yüzeysel kızarıklıklar mevcut. Yüzeysel ödem olabilir!
İkinci Derece Yanık: Bu yanıkta ise deri etkilenmiş ama deri altı dokular etkilenmemiştir. Kızarıklık ve yer yer su toplanmaları görülür. Burada oluşan sıvı kabarcıkları patlatılmamalıdır. Çünkü içerisindeki sıvı serumdur ve patlatıldığında su kaybını kolaylaştırmış oluruz. Ayrıca yaranın enfeksiyon kapma riskini artırırız. Bu yanık derecesinde mutlaka vücut yüzeyinin etkilenen kısmı hesaplanmalıdır. %10’dan fazla alan şok yönünden riskli olduğundan mutlaka sağlık kuruluşuna yönlendirilmelidir. Bu vakaların yaralarının üstü ıslak nemli temiz bezle kapatılıp (serum fizyolojik ile ıslatılmış sargı bezleri olabilir) sağlık kuruluşuna yönlendirilmelidir. Burada antiseptik ve analjezik bazlı kremler tercih edilir. Antibiyotikli kremler (mupirosin vb.) sürülebilir. Cilt bütünlüğünün tekrar kazanılabilmesi için genelde 72. saatten sonra epitelizan ve skatrizan kremler de eklenebilmektedir. Birinci haftadan sonra leke önleyici ve skor oluşumunu azaltıcı dermokozmetik kremler uygulanabilmektedir.
Şekil 3: Bül oluşumu ve ödemli deri mevcut olan 2. derece yanık cilt.
Üçüncü Derece Yanık: Bu yanıkta kas ve derin dokular etkilenmiştir. Yanık çok derin olduğundan yanık merkezlerinde tedavi önerilmektedir. Olay yerinde serum fizyolojikle ıslatılmış bezlerle yara kapatılıp ambulans ile hastaneye sevk edilmesi sağlanmalıdır.
Yanıklarda çocukların korku ve anksiyeteleri giderilmelidir. Özellikle el bölgesi, perine bölgesi ve yüz yanıklarında 2. derece yanık olduğu an iz kalmaması ve hasar oluşmaması için sağlık kuruluşuna yönlendirilme sağlanmalıdır. Yanıklar, derecesinden ayrı olarak olası potansiyel zarar yönünden de 3 gruba ayrılır. Minör, Orta ve Majör yanıklar olarak sınıflandırılan bu yaklaşımda amaç triaj ve tedavi yönlenimini kolaylaştırmaktır. Aşağıdaki tablo bu sınıflandırma için kullanılmaktadır.
Tablo 1: Potansiyel zarar yönünden yanık türleri
Kaynak: Cerepani JM. Burn Trauma. In: Thomas DO, Bernardo LM. Core Curriculum for Pediatric Emergency Nursing. United States of America: Jones and Bartlett Publishers; 2003.p.477.
Triajda öncelik belirlemesi 3 dereceye ayrılmıştır. Buradaki derecelendirme yanık derecelendirilmesi değil öncelik derecelendirilmesidir. 2. Tabloda bu triaj için kullanılan öncelik kriterlerini bulabilirsiniz.
Tablo 2: Yanık triaj derecelendirme tablosu.
Kaynak: Cerepani JM. Burn Trauma. In: Thomas DO, Bernardo LM. Core Curriculum for Pediatric Emergency Nursing. United States of America: Jones and Bartlett Publishers; 2003. p.477.
Orta dereceli ve hafif dereceli yanığı olan çocuklar, yanık alanları iyileşinceye kadar yanık travma merkezlerinde yatırılmalıdır. Minör yanıklı çocukların bakımı evde planlanmalıdır. Ailelere yanık alanının yaklaşık 10-20 gün içerisinde iyileşeceği hatırlatılmalıdır. Yanık bakımı aileye öğretilerek evde uygulaması sağlanmalıdır. Yanık bölgesi nazikçe, temiz yıkanabilir kumaş ve yumuşak bir sabun ile yıkanmalı, üzerine antimikrobiyal ajanlar sürülmelidir. Eğer kanama olursa yara alanına nazikçe 30 saniye bastırılmalıdır. Ölü deri temizlenmelidir. İnce katmanlara reçete edilen ajan uygulandıktan sonra gazlı bezle sarılmalıdır. Ailelerin anksiyetesini azaltmak, yara bakımı becerilerini geliştirmelerine destek olmak gerekmektedir. Hasta ve yakınlarına yanık bölgesinde meydana gelecek enfeksiyon belirtileri öğretilmelidir. Evde bakımda aile ile iş birliği yapılarak farmakolojik ve farmakolojik olmayan ağrı giderme stratejileri uygulanmalıdır. Yara bakımı yönetimi ve yara yeri kontrolü için ailelere danışmanlık verilerek, polikliniğe yönlendirilmelidir. Yara iyileşmesinin hızlanması epitelizasyona yardımcı olması bakımından vitamin ve mineral desteği sağlanması yararlı olacaktır. Özellikle Fosfatidilserin hücre zarı yenilemesi ve epitelizasyona katkı sağlayabileceği düşünüldüğünde bu tarz ürünler (örn. Argivit Focus Şurup) kullanılmasının önerilmesi düşünülebilir. Olası ileri derece yanıklarda post travmatik stres bozukluğun oluşabileceği ve depresyon ile sonuçlanabileceği de unutulmamalıdır. Bu nedenle, çocukların aralıklı psikolojik yönden de iyileştirme ve takip ettirilmesi aileyle konuşularak bilgilenme sağlanmalıdır.
Sonuç olarak, kısaca bahsettiğim çocukluk çağı yanıkları önlenebilir bir durumdur. Önleme stratejileri, risk altındaki popülasyonun eğitimi ve ilk yardım uygulamalarını içermelidir. Etkili bir yanık önleme planıyla duyarlılık arttırılmalı, etkili politikalar geliştirilmeli, risk faktörleri belirlenmeli ve yanık önleme programları oluşturulmalıdır.