Sevgili öğrencilerim, değerli meslektaşlarım,

Bilindiği gibi son yıllar ve içinde yaşadığımız süreç, mesleğimiz açısından oldukça zor geçiyor.

 

Sorunlarımız çözülmek yerine giderek katlanarak artıyor. Sosyal Güvenlik Kurumlarının en büyük ilaç alıcısı durumuna gelmesinin verdiği gücü mesleğimize ve meslektaşlarımıza karşı tek taraflı, dayatmacı ve anlaşma zemininden uzak bir yaklaşımla sürdürmesi üzüntü ile takip ediyorum.

 

Altmış liralık ilaç fiyatını dokuz liraya düşürme becerisi gösteren hükümet yetkilileri, senelerce bu ilacın fahiş fiyatla vatandaşa sattığı anlaşılan ilaç sanayisine ve bu fahiş fiyata izin veren kendi kurum yetkililerine hesap sormuyor, bu konuların üzerine gitmiyor ama eczacının yaşam için

verdiği mücadeleyi tehditkar girişlerle önlemeye çalışıyor.

 

Eczacının toplum sağlığının sürdürülmesindeki önemli yerini hafife alıyor, görmezlikten geliyor. Bu sığ ve ilkel yaklaşımını sadece eczacıların karlarının düşmesi nedeni göstererek açıklıyor ve eczacının en demokratik

davranışlarına, onun meslek örgütü ile olan yasal birlikteliğine karşı çıkıyor ve bu doğal ilişkileri koparmaya çalışıyor.

 

Bizleri, beşyüz liralık sözleşme bedeline tamah eden, küçük ve geçici

kazançlar uğruna ilkesellikten uzaklaşacak insanlar konumuna düşürüyor.

 

Adeta bizlere dolaylı hakaret ediyor. Bunu ifade eden kimdir? Bu ülkede sağlık hizmetlerinin verilmesinden sorumlu olan bir Sağlık Güvenlik Bakanı..Ne üzücü değil mi?

 

Geçen süre içinde ne yazık ki bizler de sorunlarımızı gerektiği biçimde halkımıza anlatamadık. 4 Aralık 2009 eyleminden sonra ortaya çıkan sonucun kamuoyunda içinde bulunduğumuz açmazları çok iyi duyuramadığımızı, eczane kapatma eyleminin sadece kar hadlerinin azalması nedeni ile yapıldığı gibi yaygın bir kanaat oluşturduğunu

gözlüyoruz. Halbuki eczanelerde mesleğimizi yaparken yaşadığımız ne çok sıkıntı var. Cirolarımızın düşmesi, kamu kurum reçetelerinin geç ödenmesi, haksız ve acımasız reçete kesintileri, başka kurumların yapması gereken angarya işler, provizyon sistemindeki aksaklıklar, adeta her gün

değişen ilaç bedeli ödeme biçimleri, eczanede artan bürokrasi ve kırtasiye işlerinin yoğunluğundan eczacının hastaya vereceği hizmetin aksaması ve eczacının yalnızlaştırılması ve buna benzer birçok sorunumuz var. Gelinen nokta hükümetin mesleğimizle ilgili çok önemli ve radikal kararlar alma

arifesinde olduğunu göstermektedir. Bu aşamada birlik ve beraberliğimiz en büyük gücümüz olacaktır. Örgütümüzle beraber hareket etmek ve dayanışma içinde olmak zorundayız.

 

Bölerek, eczaneleri tek tek anlaşmaya zorlayarak, gerektiğinde eczacıların yaşam mücadelesini yok etmek pahasına dayatmalara yeltenerek sürdürülen bu politikaların tek amacı, sermaye gruplarının zincir eczaneler kurmalarının zamanını hazırlamaktır. Bu oyuna gelmemeliyiz. Birlikte hareket etmeli, örgütsel beraberliğimizi her zaman her zeminde göstermeliyiz. Dayanışma içinde olmalıyız.

 

6643 Sayılı Türk Eczacıları Birliği yasasının bize verdiği örgütlenme hakkımızı ve bu yasanın kazandırdığı örgütlenme ruhunu, bu mücadelede kendimize ilke edinmeliyiz.

 

Emekliliğine sayılı günler kalan bir meslektaşınız ve hocanız olarak 46 yıllık meslek yaşamımı eczacılığın değişik alanlarında hizmet vererek geçirdim. Mesleğimi çok severek yaptım. Hala diploma aldığım günün meslek sevgisini ve heyecanını içimde hissediyorum.

 

Bu duygularımla onurlu mücadelemizde sizlere başarılar diliyorum. Örgütsel temsiliyetimiz içinde birlik, beraberlik ve dayanışma içinde mücadele ederek hakkımız olanı alacağımıza gönülden inanıyorum. Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat