Çalışma hayatında adeta çileye dönüşen bazı uygulamalar var. Bunlardan birisi de fazla çalışma onayının işçiden her yıl başında yeniden alınması idi. İşçi fazla çalışma/mesai yapmak istiyor, işverenin mesaiye ihtiyacı var ama gelin görün ki işin içine her yıl imza şartı girince işçi “Acaba işveren bir yerden hakkımı mı çalacak?” veya “Durup dururken işveren niye imza istiyor, acaba mesaimi ödememek için beni kumpasa mı getiriyor!” gibi düşünceler işçiyi düşündürüyor, bir yerde de iş barışını bozuyordu.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, işçinin bu tür endişelerini giderecek, işverenlerin de iş yükünü azaltacak önemli bir değişikliğe imza attı. Bürokrasinin kaldırılması ve iş hayatının kolaylaştırılması için bu değişiklikleri yapanlara müteşekkiriz.
25 Ağustos 2017 tarihinde Fazla çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma Yönetmeliği’nin dokuzuncu maddesinde yapılan değişiklikle fazla çalışma onayının her yıl başında alınmasına yönelik zorunluluk kaldırıldı. Böylece 2018 yılının başında fazla çalışma onayı alınmasına gerek olmayacak. İş sözleşmesinin yapılması esnasında veya fazla çalışma ihtiyacı olduğunda fazla çalışma onayının alınması yeterli olacak.
Genel olarak, fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışma yaptırmak için işçinin yazılı onayının alınması gerekmekte. Zorunlu nedenlerle veya olağanüstü durumlarda yapılan fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışma için bu onay aranmamaktadır.
Artık fazla çalışma ihtiyacı olan işverence bu onay iş sözleşmesinin yapılması esnasında ya da bu ihtiyaç ortaya çıktığında alınabilecek ve işçi özlük dosyasında saklanacaktır. Ayrıca özlük dosyasında fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışma yaptırdığı işçilerin bu çalışma saatlerini gösteren belgeleri düzenlemek, imzalı bir nüshasını işçinin özlük dosyasında saklaması gerekiyor.
Yapılan bir önemli değişiklik ise işçinin fazla çalışma onayından vazgeçme hakkını ilgilendiriyor. Fazla çalışma veya fazla sürelerle çalışma yapmak istemeyen işçi verdiği onayı 30 gün önceden işverene yazılı olarak bildirimde bulunmak kaydıyla geri alabilecektir. Böylece işçinin iş sözleşmesinde veya fazla çalışma ihtiyacı ortaya çıktığında vermiş olduğu onayı geri alması mümkün olacaktır.
Kimlik bildirme angaryası da kalksın
Her yıl ocak ayında işçiden fazla çalışma onayı alınması kaldırıldı ama henüz kaldırılmayan, işveren ve işçinin başında “Demokles’in Kılıcı” gibi duran onlarca bürokratik angarya var.
Bunlardan bir diğeri de 1973 yılında terör ve sıkıyönetim döneminde çıkartılmış olan 1774 sayılı Kimlik Bildirim Kanunu’na göre işverenlerin işe giren, işten ayrılan ve çalışma yeri değişen çalışanlarını 3 iş günü içinde polis veya jandarma karakoluna bildirimleri ile ilgili yükümlülüktür. Binlerce işçi çalıştıran ve yüzlerce-binlerce şubesi olan mağazalar, bankalar, market gibi iş yerlerinde veya fabrikalarda her gün yüzlerce kişi için bildirim yapmamanın getirdiği yük işletmeleri zor durumda bırakmakta olup, ayrıca bu kadar belgenin saklanması, muhafazası veya kullanılması devlet için de önemli bir yüktür. Sağlıklı işlemeyen ve bir çok işverenin haberinin bile olmadığı bu yükümlülük nedeniyle işverenler milyonlarca liralık cezalarla karşı karşıya kalabilecektir. Polis veya jandarma karakoluna yapılan çalışanlarla ilgili kimlik bildirimleri muhakkak kaldırılmalı, SGK’ya yapılan bildirimler yeterli kabul edilmelidir. 2009 yılında yapılan bir düzenlemeyle işverenler tarafından, SGK’ya yapılan sigortalı ve iş yerlerine ilişkin bildirimlerin; 5953 sayılı Kanun, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu, 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uyarınca bakanlık ile ilgili bölge müdürlüklerine ve Türkiye İş Kurumu’na yapılması gereken bildirimlerin yerine geçeceği hüküm altına alınmıştı. Şimdi bu yasal düzenlemenin kapsamına 1774 sayılı Kimlik Bildirim Kanunu’na göre yapılan çalışan bildirimlerinin de eklenmesi gerekmektedir. Kolluk kuvvetlerinin gerekli bilgilerin Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sisteminden alınması sağlanmalıdır.
5510 sayılı Yasa’nın Ek 1. maddesinde yapılacak ilave bir düzenlemeyle SGK’ya yapılan sigortalı ve iş yerlerine ilişkin bildirimlerin 1774 sayılı Kimlik Bildirim Kanunu’na göre yapılması gereken bildirimlerinin yerine geçeceğinin hüküm altına alınması, bürokrasiye ve emek israfına da son verecektir.
İbrahim IŞIKLI