Sıralı dağıtım uygulaması, Kurum bakımından kimi zorunlu nedenlerle başladı.
Devamında, bir yandan eczacılar açısından asgari bir rekabet dengesi sağlarken, diğer yandan eczacı örgütlerine organizasyonun bırakılması nedeniyle aktivitenin yönü eczacılarla eczacı örgütleri arasındaki ilişkilere kaydı.
Kapsamın sürekli genişlemesi ve nihayet 2013 Ek Protokolü ile sıralı dağıtım, giderek istisna olmaktan çıkıp asli ve karmaşık bir uygulamaya dönüştü. Kısaca sıralı dağıtım sistemi diye adlandırabileceğimiz bu ilaç temin yöntemi, limit/sıra belirlemeyi de içeren teknolojik bir altyapıyla yürümektedir.
Ancak son zamanlarda gerek organizasyonu, gerek eczacı-oda ve eczacı-SGK ilişkileri ve gerekse sigortalı bakımından sorunlar içeren bir çerçeveye oturdu. Özellikle hastaların serzeniş ve şikayetleri artmaya başladı.
Bu durum neredeyse ayrı bir sözleşme gerektirecek kadar boyutlanan uygulamanın, tüm yönleriyle yeniden gözden geçirilmesi ve üzerinde çalışılmasını zorunlu kılmaktadır.
Görüştüğüm bir böbrek nakli hastası kota uygulaması nedeniyle kendi arabasıyla eczane aradığını, bir eczacı ise uygulamanın yerleşim yeri ve yerleşim yerinde tek olma koşullarını yeterince kavramadığını ve hastaların komşu ilçeye ilaç almaya gidecek kadar zorlandıklarını söyledi. Diğer yandan kotalı uygulamaların bazılarının sınırının belirlenmesinde güçlükler, farklılıklar ve belirsizlikler olduğu yönünde itirazlar yükselmeye başladı.
Kabaca “Sıralı Dağıtım Uygulaması” diyebileceğimiz reçete paylaştırma sistemi, Protokol’ün 3.7 maddesinde düzenlenmekte, madde sözleşme eki olan EK-4 listesine atıf yapmaktadır.
Protokol’ün ekinde yer alan EK-4 ise, sadece liste halinde hangi ilaç gruplarının uygulamaya dahil olduğunu değil, aynı zamanda genel hatlarıyla uygulamanın esas ve usulleri, hatta işin sınırları zorlanarak TEB’in parasal yaptırımlarını dahi saymaktadır. Yine belirlenen usullere uymayanlar hakkında “yazılı uyarı”, tekrarında “sıralı dağıtım listelerinden 6 ay süreyle çıkarılma” şeklinde yaptırım da düzenlenmiştir.
Sıralı dağıtım uygulaması, çerçeve genişledikçe “merkezden yönlendirilen eczane” izlenimini güçlendirmektedir. Eczacılar bir çeşit, SGK-TEB Protokolü’ne dayanarak imzaladıkları sözleşmenin içinde, hükümlerine uyulmadığı takdirde 5000.-TL para cezası(EK:4/13.fıkra) ya da listeden çıkarılarak belli ilaçların verilmesini engellemeyi(EK 4/12) de içeren örtük bir altsözleşme yapmaktadır.
Böylece, sistemin kimine göre adaleti ve eşit paylaşımı sağladığı, kimine göre tam tersine adaletsiz uygulandığı, kayırma yapıldığı yönündeki tartışma ve eleştirilere, son dönemde teknik uygulama ve organizasyon eksikliği yönündeki eleştiriler de eklenmiş oluyor.
Bütün bunlar bir yana, uygulamanın, kendi iç işleyişinde ve ayrıntısında hem eczacıları hem hastaların şikayetlerini giderecek ve adına uygun “eşit paylaşım esasına dayalı” işleyiş ve organizasyonu yetkin biçimde gerçekleştirecek şekilde yeniden gözden geçirilmesi ihtiyacının ortaya çıktığı görülüyor.