ÇOK SAYIDA ECZACILIK FAKÜLTESİ AÇILMASI GERÇEKTE NE ANLAMA GELİYOR?

 

Yüksek Öğretim Kurulu’nun resmi internet sitesindeki verilere göre halen ülkemizde 38, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde (KKTC) 4 Üniversite’nin eczacılık programı var. Ülkemizdekilerin 12 tanesi vakıf üniversitesi. Türkçe programların yanında yer alan İngilizce programlar da ayrı bir fakülte olarak değerlendirildiğinde 9 adet İngilizce bölüm olduğunu görüyoruz. Bu durumda, KKTC ile birlikte değerlendirildiğinde toplam Eczacılık Fakültesi sayımızın 51’e ulaştığı görülüyor. Bu fakültelere giren öğrencilerin bir kısmının aldıkları eğitimin niteliği umurlarında değil. Bunların çoğunluğunu eğitimi tamamen paralı alanlar oluşturuyor.  Bunlar aynı zamanda seçme sınavı sıralamasında arka sıralarda yer alan öğrenciler. Eczacılık programına kolay girip kolay bitirmek istiyorlar. Her yıl eczacılık fakültelerinden 2500-3000 arası yeni eczacı mezun olup sisteme dâhil oluyor. Bunların büyük bir çoğunluğu da eczane eczacılığı yaparak çabuk zengin olmak ve rahat yaşamak istiyorlar. Onlar için eczane eczacılığı ideal bir hedef. Eczane eczacılığına bir yaş sınırı koyulması ve yaşlı eczacıların emekli edilerek eczanelerin gençlere tahsis edilmesi gibi ilginç talepleri var. İkinci eczacılık, yardımcı eczacılık gibi kavramlardan hoşnut değiller. Çoğu meslek etiği ve deontolojisi gibi kavramlara oldukça uzak. Hatırlattığınızda sahadaki kötü örnekleri gösteriyorlar. “Eskiler de uymuyor ki, biz niye uyalım” diyorlar. Bu memnuniyetsiz kitlenin sayısı giderek artıyor. Gençlerin memnuniyetsizliği ve tatminsizliğine bağlı sıkıntılar sahada dönüşüm ve değişimin getirdiği sıkıntılarla bunalan ve eski günlerini arayan meslektaşlarıyla önemli bir çatışma noktası oluşturuyor. Bu çatışma noktası bazen meslek siyaseti içindeki birileri tarafından da kullanılıyor ve kaşınıyor. Bu sorun karşı tarafta hoşnutsuzluk yaratan bazı yöntemlerle şimdilik ötelenmeye çalışılsa da sağlıklı bir diyalog ile gençleri memnun edebilecek daha kalıcı bir çözüme gidilemez ise kuşak çatışmasının daha da sertleşeceğini ve bundan her iki tarafın da zararlı çıkacağını öngörebiliriz.

Türk Eczacıları Birliği (TEB) ve eczacı odaları popülist politikaları ve sürekli açılan eczacılık fakültelerini bu sorunun ana nedeni olarak görüyor. Bu konuda haklı olabilirler; ancak Türkiye’de 7 olan eczacılık fakültesi sayısı çok kısa bir süre içinde 40’lı rakamlara ulaşırken siyasi otorite ve Yüksek Öğrenim Kurulu üzerinde neden yeterli bir baskı oluşturulamadığının özeleştirisini de yapmak gerekiyor. Bu süreçte meslek örgütü, siyasetin içindeki eczacı milletvekilleri ve mevcut eczacılık fakültelerinin akademisyenlerinin etkili biçimde organize olamadığı anlaşılıyor. Karşılıklı suçlamaların sorunları derinleştirmenin ötesinde kimseye bir faydası yok. Özeleştiri zamanı geldi, geçiyor.

Neoliberal sistemin öğrencilerin ve paralı eğitimin talepleri ile Türkiye’nin daha fazla eczacıya ihtiyacı olduğuna işaret eden düz istatistiklere dayanarak sürekli eczacılık fakültesi açması sadece birilerini memnun etmeye dayalı popülist bir politika değil, aynı zamanda ilaçları marketlere taşımanın ya da eczane zincirlerinin kurulabilmesi için de önemli bir basamak. Sağlıkta dönüşüm denilen konunun bir ayağını da bağımsız toplum eczanelerinin zincir eczanelere dönüştürülmesi oluşturuyor. Başta Amerika Birleşik Devleri olmak üzere bunun dünyada birçok örneği var. Kendi bağımsız eczanesinde eczacılık hizmeti veren ülke sayısı giderek azaldı. Bazı ülkelerde zincirler devletin veya sivil toplum örgütlerinin denetiminde. Ancak neoliberal sistemi abartılı uygulayan birçok ülkede "taşeron eczacılık" sistemi ortaya çıkıyor. İhtiyaçtan çok daha fazla sayıda eczacı ile az maaşla çok iş. Bu kadar çok eczacılık fakültesi açılmasının altında böyle bir arzu da var. Mezun olan yığınlar çeşitli nedenlerle kendi eczanelerini açamadıklarında siyasete istihdam talebi baskısı artacak. Bu durumda vardiya sistemi ile 7-24 açık üç vardiyada 10-50 arası eczacı çalıştıran zincirler hiç de kötü fikir değil. Eczacı sayısı ve bu istihdama talep arttıkça zincir başı giderlerin fazlalığından ve kar edemediğinden yakınıp maaşları fazla artırmayacak. Hatta maaş artışı söz konusu ise eskisini işten çıkarıp yenisini daha düşük maaşla işe alacak. Ya da istihdam edilmiş olan zincir başını mutlu edecek şekilde maaşı fazla dert etmeden çalışmaya devam edecek. Tabii bu sistemin içinde de diğer taşeron sistemlerde olduğu gibi diğerlerine göre daha iyi kazanan mutlu bir azınlık olacak.

Meslek örgütü, siyasetçiler, öğrenciler ve akademisyenler içinde “değişim körlüğü” yaşayanlar böyle bir senaryoyu gerçekçi bulmasa da gidişat bu yönde. Üstelik yeni mezun eczacılar içinde böyle bir sisteme sıcak bakanlar da var. Bunun öncülleri sahada görülmeye başladı bile. Zincir marketler raflarına taşıdıkları vitamin-mineral kombinasyonları, gıda takviyeleri ve ağrı kesiciler için eczacı istihdam etmeye çalışıyorlar. Yazıyı fazla uzatmamak adına özetlersek Türkiye’de eczacılığın yakın gelecekteki en önemli sorununun ilaçların marketlere taşınması veya zincir eczane sistemine gidilmesi olacağını görüyoruz. Bu sorunu sayıları artmış eczacılık fakültelerinden mezun olan mesleğe ve etik değerlere bakışı farklı genç eczacılar ile yaşanan kuşak çatışması daha da pekiştirecek gibi görünüyor. Bu çatışma ve yol açması muhtemel sonuçlar ilaçların akılcı kullanımı ve ilacın topluma sağlıklı bir şekilde ulaşması bakımından da önemli bir risk oluşturuyor.

Çözüm önerilerine gelince: Öncelikle TEB, tüm eczacı odalarının katılımı ile sorunu analiz edip firesiz ve çelişkisiz akılcı bir strateji belirlemek zorunda. Gençlerle diyaloğun güçlendirilmesi, sahadaki eczacının sorunlara sızlanmayı erteleyerek gerçek kimliğine yeniden bürünüp örnek olması, oluşturulan stratejiye eczacı siyasetçiler ve akademisyenlerin de eklemlenmesi hem sorunların daha fazla ağırlaşmasının önüne geçecek hem de çözümü kolaylaştıracaktır. Eczacılık eğitimi yetersiz, ticari odaklı fakültelerin her türlü baskıya karşı konularak akredite edilmemesi, üniversite seçme sınavında eczacılık tercihine ciddi bir kısıtlama getirilmesi, kontenjanların azaltılması, eczacılık eğitiminde etik ve deontolojinin ön plana çıkarılması ve eğitimin kalitesinin artırılması ilk düşünülmesi gereken konular arasındadır. Oluşturulacak stratejinin ve yol haritasının ana teması, etik değerlerin ve deontolojinin yeniden inşa edilmesiyle eczacının gerçek fabrika ayarlarına döndürülmesi ve toplum sağlığı öncelenerek neoliberal politikalar yerine sosyal devlet anlayışının desteklenmesi olmalıdır. Sağlıkta dönüşüm kisvesi ile neoliberal yıkımın yarattığı hasarın tek onarım yolu etik ve insani değerlerin yeniden yükseltilebilmesidir. Yeni mezun eczacılara meslek tatmini yaşayabilecekleri yeni istihdam alanlarının açılması, mutlaka eczane eczacılığı yapmak isteyenlerin bu taleplerini karşılayabilecek mantıklı çözümler üretilebilmesi de kalıcı bir çözüm adına son derece önemlidir. Eczane eczacılığının talep gören, cazip, meslek içi eğitim programları ile desteklenmesi, eczane eczacılığına mesleki bilgi ve deneyimi önceleyen akılcı, uygulanabilir ölçütlerin getirilmesi çözümü destekleyen ilave unsurlar olarak ayrıca ele alınabilir.

Yazımı sonlandırırken iyi ve kötü haberlerim var. İyi haber, Covid-19 pandemisi sonrası dünyanın gelişmiş ülkelerinin toplum sağlığının korunması ve sağlık profesyonellerinin liyakatli eğitimine daha çok kafa yormaya başlamasıdır. Amerika’da bile zincir eczaneler tartışılmaya başlandı. Dünyanın aklı başında ülkeleri sağlık hizmetleri ve eğitimdeki bozulmanın nelere mal olacağını gördü.  Kötü haber ise, bizim bu değişim ve tartışmaları görmek yerine Batı’nın terk etmeye çalıştığı uygulamaları yenilikmiş gibi taklit etmeye devam etmemiz. Başka bir kötü haber de meslek siyaseti ve akademik alanda hala bu meselenin doğru anlaşılamaması ve samimi bir çözüm için tembel davranılması. Umarım ben yanılırım; yakın gelecekte sağlıkta ve eczacılıkta, temel insan hakları ve toplum sağlığı yönünde tersine bir dönüşüm görürüz.

  [1] https://yokatlas.yok.gov.tr/lisans-bolum.php?b=10050 (son erişim tarihi, 07 Aralık 2021).

 [2] https://sports.yahoo.com/rural-america-losing-pharmacies-124148792.html (son erişim tarihi, 07 Aralık 2021)            

                                        



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat