TEB GENEL KURULU’NUN ARDINDAN…
Merhaba Değerli Meslektaşlarım;
17-20 Kasım 2011 tarihleri arasında Türk Eczacıları Birliği 38.Dönem Olağan Genel Kurulu gerçekleştirildi.
Eczacının mutsuz, geleceğinden kaygılı olduğu, kendisini yalnız hissettiği ve sorunlarının artarak yoğunlaştığı bir dönemde mesleğimizin geleceğini yeniden yapılandırma adına, İstanbul, İzmir, Bursa, Gaziantep, Trabzon, Tekirdağ, Malatya, Mersin, Van, Muğla, Amasya ve Erzurum Eczacı Odaları ile birlikte yola çıktık. Aday listelerimizi oluşturan bu odalarımız dışında destek veren diğer odalarımızla birlikte çalışmalarımızı sürdürdük.
Türkiye geneline yayılmış Eczacı Odalarımızı ziyaret ederek kendimizi anlattık. Mesleğimizin geleceği hakkındaki düşüncelerimizi aktardık. Projelerimizi sunduk. Meslek Örgütümüzün sözde değil, özde demokrasi anlayışına ihtiyacı olduğunu ifade ettik. Eczacıların hakkının suskun kalarak korunamayacağını, başta SGK olmak üzere sektörün tüm aktörleriyle iletişim kanallarının açık olması gerektiğini dile getirdik. Bu yönetim biçimiyle ve günü kurtaran politikalarla mesleğin geleceğe güvenle taşınamayacağını söyledik. Dünyada eczacılığın önünde sürekli yeni açılımlar doğarken ülkemizde mesleğimizin tıkanma noktasına geldiğini dillendirdik. Bir şey olmak için değil, bir şeyler yapmak için yetki istedik.
Ayrıca;
Kongrede yaptığım konuşmada da belirttiğim gibi; görevde olduğumuz sürece hiçbir siyasi partiden hiçbir şekilde aday olmayacağımıza dair namus ve şeref sözü verdik. Meslek sevgisinin siyaset üstü bir konu olduğunu söyledik. Yine kongre konuşmamda da belirttiğim gibi delegelerimizden oy istemedik; “elinizi vicdanınıza koyun, üyelerinizin iradesini sandığa yansıtın” talebimizi ilettik.
20 Kasım’da yapılan seçimlerle TEB yönetim kadrosu şekillendi. Delegelerimiz 6643 sayılı yasadan aldığı yetkiyle görevlerini yerine getirdi ve üyeleri adına oylarını kullandılar. Bu görevlerini, hiçbir hesap yapmadan yerine getiren, odalarının üyeleri tarafından seçilmiş tüm delege arkadaşlarıma ve oda yöneticilerimize, mesleğimize verdikleri katkılardan dolayı teşekkür ediyorum.
Bizler ise kendi üyelerimize verdiğimiz sözü tuttuk diye düşünüyorum. Meslektaşlarımızın yaşadığı gelecek kaygısının farkındalığı ile tıpkı diğer arkadaşlarımız gibi hesap yapmadan elimizi vicdanımıza koyduk, sorumluluk aldık. Filozofunda dediği gibi; “vicdanlı ve dürüst olmak, hesaplı olmaktan iyidir. Hesap insanı makam sahibi yapar da, vicdan daha önemli bir işe yarar; insanı insan yapar.”
Peki; Bundan sonra ne olacak?
Demokrasiye olan inancımız gereği seçim sonucuna elbette saygı duyuyoruz. Ankara Eczacı Odası olarak, bundan önce olduğu gibi örgüt bilincini önceleyerek, ortak akılla üretilmiş mesleğimiz ve meslektaşlarımızın yararına olan her türlü karara koşulsuz destek olmaya devam edeceğiz. Çünkü bu gün birlik ve beraberlik gününüdür. Hep birlikte altında durmamız gereken tek çatı ise Türk Eczacıları Birliği çatısıdır.
Ancak şunu da belirtmeliyim; geçmiş dönemde olduğu gibi ortak akıl kullanılmadan, örgüt bilincini yok sayan yöntemlerle alınan kararların dayatılması halinde Ankara Eczacı Odası dün nasıl davrandıysa yarında aynı tavrını sürdürecektir.
Değerli Meslektaşlarım;
Bu gün ki mesleki koşullarımız değerlendirildiğinde dünden daha çok birliğe ve beraberliğe ihtiyacımız olduğu açık biçimde ortada duruyor. Yeni oluşan TEB Merkez Heyetimize başarılar diliyor, Ankara Eczacı Odası olarak hiçbir hesap yapmadan, samimiyetle ve yalnızca mesleğimiz adına her türlü katkıyı vermeye devam edeceğimizi açıkça dile getiriyorum.
Saygılarımla.
Ecz. Oğuz EKİNCİOĞLU