Ecz.Ayşe ARIK
Market Zincirleri Sağlığı Tehdit Ediyor!
Geçtiğimiz günlerde New York Times gazetesi zincir market eczanelerdeki kaosun hastaların hayatını nasıl tehlikeye attığına dair bir makale yayınladı. Bu makaleye göre Amerika’nın çeşitli eyaletlerindeki hastaların karşılaştıkları tehlikeleri ve zincir market eczane gerçeğini gözler önüne seriyordu.
17 yaşındaki Alyssa Watrous, Connecticut CVS zincir market eczanesinden ilaçlarını aldı ve kullanmaya başladı. Bazı yan etkiler görmeye başlayan hasta şüpheye düştü ve araştırdığında CVS’ten astım ilaçları yerine yanlışlıkla tansiyon ilacının verildiği fark edildi.
Hemen arkasından Edward Walker adlı 38 yaşındaki hastaya, Illinois eyaletindeki Walgreens eczanesinden göz damlası yerine kulak damlasının verilmiş olduğu gerçeği, hastanın beş gün boyunca bu ilacı kullanması, akabinde gözlerde yanma sulanma şikayeti ile acile başvurmasıyla ortaya çıktı.
85 yaşındaki Mary Scheuerman 2018 yılında Florida hastanesinde, yine bir zincir market eczane olan Publix Eczanesinin yaptığı hata sonucu yaşamını kaybetti. Publix eczanesi hastaya antidepresan ilaçları yerine çok güçlü bir kemoterapi ilacı vermişti. Hasta iki hafta boyunca fark etmeden bu ilacı kullandı ve sonunda ciddi organ yetmezlikleri ile hayata gözlerini yumdu.
Geçen yaz, bir çocuk hastalıkları hekimi, 4 aylık bir bebeğe yazdığı reflü ilacı yerine, zincir market eczane olan CVS ten streoid verildiğini 2 haftanın sonunda farketti ve bu olay ülkede çok büyük yankı uyandırdı.
Bütün bu olaylar karşısında gözler bir anda Amerika’da market tipi zincir eczanelerin çalışma prensiplerine çevrildi.
İsmini vermek istemeyen bir eczacı Teksas Eczacıları Birliği’ne bir mektup göndererek “CVS zincir eczanesinde çalışarak, kamu sağlığına tehlike oluşturuyorum” dedi.
Bunun arkasından zincir eczanelerde çalışan yüzlerce eczacı dertlerini birliklerine ve kamuoyuna dile getirdiler. Üstlerindeki iş baskısı ve yoğunluğu artık onları hata yapar hale getirmişti. İsimlerini vermeden çeşitli demeçler yayınladılar.
“İsimlerimizi vererek konuşmaktan korkuyoruz çünkü işlerimizi kaybetmekten korkuyoruz lütfen bize yardım edin“ dediler.
Hemen akabinde doktorlardan da bu konuyla ilgili önemli bir açıklama geldi. Özellikle psikiyatristler bu konuda çok dertliydi. Zincir market eczanelerin belirli sistemler kullanarak sürekli hastaları ilaç almaya, doktorları devam reçetesi yapmaya zorladıklarını ve hastalara ilaçları olabildiğince en yüksek dozda hastaya vermeye çalıştıklarını söylediler. Hatta Amerikan Psikiyatri Birliği zincir market eczanelerden devam reçeteleri karşılanırken, hasta o şekilde kullanmasa bile sigortaların ödediği en yüksek dozdan ilaç verildiğini, bazı hastaların o dozu kullanma ihtimalinden dolayı sorun yaşayacağını hatta eğilimli hastaların intihar bile edebileceğini, bunun çok tehlikeli olduğunu söyledi.
Çünkü hekimlere göre zincir eczaneler, hastanın ihtiyacı olan dozu değil, kendi kar marjını düşünüyor ve ödeme alabileceği tutarı hastaya vermeye çalışıyordu.
Bu tür zincir eczanelerde, eczacıların hastaları yeterli zaman ayıramadığı, bir çok zaman öğle arası molasına bile çıkmadan çalışmak zorunda bırakıldığı, telefonlara cevap verilmesi ve gelen her reçetenin hızlıca yetiştirilip bir sonraki reçeteye bir an önce geçilmesinin istendiği belirtildi. Bu çalışma şartları eczacıları hata yapmaya zorluyordu.
Jonathan Lewis, 47 yaşındaki hasta, Büyük bir zincir eczane tarafından antidepresan diye verilen ilacın östrojen çıkması üzerine, kendini sersemlemiş ve kısa kısa nefes alırken buldu. Bunun üzerine ilacı aldığı CVS zincir market eczanesini aradı ve tam 40 dakika telefonda onlara ulaşabilmeyi bekledi. Bu ilaç hayati olsaydı belki de o beklediği 40 dakika içerisinde ölmüş olacaktı.
Bu tür zincir market eczaneler eczacıların üstünde satış baskısı kurarak hastaların hayatını tehlikeye atıyor. İlaç karşılama hatası olduğunda ise, şirket avukatları, hastalara belirli koşullar ve tazminat teklif ederek anlaşma yoluna gitmeye, olayı basına ve kamuoyu bilgisine yansıtmadan kapatmaya çalışıyor.
Yakın zamanda 1000 eczacıya yapılan ankette katılımcıların %60 ından fazlası kendilerinin baskı altında çalıştıklarını, belirli satış hedeflerini tutturmak zorunda bırakıldıklarını ve hastalara verdikleri hizmetin güvenliğini dönem dönem yitirdiklerini belirttiler.
Hastanın ihtiyacı olup olmadığını bakılmaksızın, bu eczanelerin kurduğu sistemler ile, hekimlere otomatik olarak günü gelmiş reçeteyi tekrarlatma istediği gönderiliyor. Birçok hasta ise bu durumu eczanelerden istemediklerini ama ilaçlar hazır diye gidip aldıklarını belirtmişler. Bu market eczanelerin ciroyu artırmak için kullandıkları bir strateji. Zincir eczaneler bunun hastanın ilacı düzenli kullanması için yarar olduğunu savunsa da, içeride çalışan eczacılar ve devam reçetesi isteklerini gören doktorlar bu durumu hiç etik bulmuyor.
South Carolina’dan bir eczacı, birliğine yazdığı mektupta, hastalarımızın sağlığını tehlikeye atacak bir reçeteyi yapmak istemediğimizde, patronlar bize “yapacak birini bulacaklarını, maaşın da bu işi yapmadığında azaltılacağını” söyleyerek tehdit ediyorlar dedi
Ecz. Wesley Hickman, zincir eczanede çalışmaktan istifa etmiş bir eczacı sonrasında kendi eczanesini açmış. O günleri anlatırken, nöbetçi olduğu akşamlar 552 reçete karşılıyordum diyor, her bir reçeteye 1 dakika 25 saniye ayırabiliyorsunuz. Bunun yanında aşılama, arabaya servis (drive-through) kullanan hastalara ve telefonlara danışmanlık yapmak zorundasınız. Defalarca ikinci bir eczacı çalıştırılmasını istemiş ama maliyeti fazla bulunup şirket tarafından reddedilmiş. Bir gün direktörünün karşısına geçmiş, insan sağlığını tehlikeye attıklarını söyleyip istifa etmiş.
2019 yılında tüm Amerika’da yazılan reçetelerin %70 i market tipi zincir eczanelerden karşılanmış. Bu çok büyük bir pazar ve artık yasalar üstünde değişiklik isteyebilecek, çeşitli baskılar kurabilecek güçte bir endüstri haline geldiler. Çalışanlarının üstünde ise sürekli olarak değerlendirme ve satış baskısı kurarak büyümeye devam da ediyorlar.
Onlara göre hastaların güvenliği birinci sırada ve hatalar yapılabiliyor evet ama istatistiksel olarak bakıldığında çok küçük bir oranda.
Uzaktan bakıldığında Amerika’da çok yaygın olan zincir market eczaneler, kamu sağlığına hizmet oluşturuyor gibi görünse de bu modelleme hem eczacılara hem de topluma büyük tehdit oluşturuyor. Sadece reçete karşılamada değil, OTC ürünleri eczacı danışmanlığı olmadan market sepetine atar gibi satın almak, eczacıların hastalara danışmanlık verecek zamanının olmaması, çalışan sağlık personellerine yapılan ürün satma baskıları, Amerikan sağlık sisteminde her geçen gün daha büyük tartışmalara yol açıyor. Bu sağlıkta tekelleşmenin sonucu ise, hekimler ve eczacılar etikten uzak çalışmak zorunda bırakılabiliyorlar.
Bizim ülkemiz için, duruma heves eden çeşitli bileşenler olsa da bildiğimiz bir gerçek var, bizler bağımsız eczanelerimizde hastalarımıza ve tüketicilere en kaliteli hizmeti ve danışmanlığı verebilmek için, kendi hür irademizle, kimsenin boyunduruğu altında olmadan yaklaşık 27 bin eczacı emek veriyoruz. Sağlıkta tekelleşmenin yaratabileceği tehditler, göründüğü üzere doğrudan insan sağlığını etkiliyor.
Verdiğimiz sağlık hizmetini, insana dokunmaktan uzaklaştıran, eczacıya ve eczaneye ulaşılabilirliğin azaltılması ile yalnızca ‘kar elde etme aracı’ gibi gören her türlü oluşuma karşı direniyoruz. Ülkemizde de yukarıda anlattığımız örnekler yaşanmaması için, halkımızın eczacılarına her daim ulaşabildiği, danışmanlık alabildiği bu işleyişin sürdürülebilmesi için de tüm gücümüzle emek vermeye devam edeceğiz.
Kaynaklar:
https://www.nytimes.com/2020/01/31/health/pharmacists-medication-errors.html
https://oswaldspharmacy.com/2020/02/18/the-danger-of-chain-pharmacies/
Chain Drug Stores Are Dangerous: How Their Reckless Obsession With the Bottom Line Places You At Risk for Serious Harm or Death