Sevgili Hakan Gençosmanoğlu’ndan mesaj var!
Yazın bunaltan sıcağı, nemi malum...
Genelde Temmuz - Ağustos aylarında yazlık kesimlerdeki eczanelerin çalışma tempoları artar, İstanbul gibi metropoller ise mahzun bir ayrılış yaşar.
Kadıköy rıhtımda bulunan şehirlerarası otobüs şirketleri dolup taşarken, İstanbul’dan bir süreliğine uzaklaşmanın mutluluğunu yaşatır, biz de gidenlere buruk bakakalırız.
Mayıs itibari ile başlayan yazlık evlerin tadilatları, bayramı köyünde karşılamak isteyenler, memleket havasını özleyen yaşlılar ve tabii ki öğrenciler ülkenin dört bir yanına adeta çil yavrusu gibi dağılır.
Bu deyimi çok kullanırız da çil ve yavrusunun ne olduğunu doğrusu merak ettim meğer KEKLİK yavrusu imiş...
Google amca der ki;
’’çil yavrusu gibi dağılmak; topluluk halinde bulunan insanların, hayvanların her birinin bir yana dağılması anlamında bir deyim.
Keklik kuşunun bir adı da çildir.
Tüylerindeki benekler yüzünden bu isim verilmiştir.
Dişi keklik yavru çıkarınca, onlarla hiç ilgilenmez, kendi başlarına bırakır. Yumurtadan çıkan yavrular, seke seke çevreye dağıldıklarından, sözün buradan kaynaklandığı söylenebilir.’’
Yüzde seksenlere dayanmış nem ve hareketleri kısıtlayan sıcak, basının dışarıya çıkmayın uyarıları işin ve eczanedeki danışan sayısının azalması eczacının yoğunluğunun azalması anlamına gelmediğini her yaz bizzat yaşayanlardan biriyim...
Eleman izinleri sırayla başlar...
Evraklar masa üstünde yığılır...
Bir yandan arkadaşlarınızdan tatil -deniz fotosu gelir.
Bir oraya bir karşındaki bilgisayarına bakakalırsın.
Gece nöbet vardır, kış için alınması gereken ilaç ve ilaç dışı ürünlerin kampanyalarının listeleri bir resmi geçit töreni yapmaktadır.
Kışlık salça, turşu hazırlığından hallice zor bir iştir stok analizi, bir de konserve tadında miad kontrolümüz var.
Bunların üzerine yazın tam ortasına denk gelen medikal malzeme, hasta bezlerinin reçete girişlerini, faturalandırma işlemlerini de kan ter içinde öğrendik çok şükür.
Bu süreçte birçok eczacı arkadaşımdan sorular alıyorum, sistem girişleri açısından bir geçiş dönemi yaşıyoruz, süreç biraz zorlu olsa da sahip çıkmanın büyük önemi var. Zaten bu sürece kadar eczane dışı kanal gayet memnun bir şekilde boşluğu kapattı.
Bize düşen; her zaman önemle vurguladığım medikal malzeme bulundurun, firmalardan eğitimini talep edin, danışmanlığınızı bir eczacı olarak en iyi şekilde yapın.
Yani çalışmaya, üretmeye devam…
Bazen yaratıcılığınızı kullanın, bazen de işinizi renkli eğlenceli hale dönüştürün işinizin keyfini çıkarın…
Eczanenin başında olmak ve yönetmek her zaman fark yaratır!
Bizim tatil hakkımız yok mu diye duyar gibiyim…
Eeee… Öyleyse bende haftasonu atlayıp Bodrum’a gideyim dedim. Burada ki eczacı meslektaşlarım ile sohbet etme fırsatım oldu, neler yapıyor, nasıl sorunları var derken konu medikal malzemeye geldi.
Özellikle yaz aylarında malzeme sirkülasyonu çokmuş ve eczanelerden talep edilir olması, sevindirici bir durum.
İşte yaz tam bu şekilde geçerken, yeni bir sıcak hava dalgası geldi…
Yazılarıma yaz rehaveti çöktü...
Rehavet havaleye döndü…
"Bayıltıcı bir rehavet hissediyordu, uykuya çok ihtiyacı vardı ve uyudu." - P. Safa
Neyse ki aldığımız mesaj bu havada soğuk duş etkisiyle bizi serinletip yeniden yazmaya teşvik etti.
Teşekkürler Hakan Gençosmanoğlu, yaz demeden kış demeden Eczacının Sesiyiz.
Ecz.Gül KARA
hurriyeteczanesi@ttmail.com
g.kara@eczacininsesi.com