BİR ÇINAR GİDER. BİR DEVİR KAPANIR, YENİ BİR KAPI AÇILIR...

Nasıl başlasam bilemiyorum, neyi anlatsam, kimse üzülsün istemem...

İşte alzheimer hastalığının son evresi ve beklenen ama alışılamayan son;

03.05.2019 Cuma sabaha karşı babam, hakkın rahmetine kavuştu.

Mart ayında gözünü açmış biraz toparlanmış, hastaneden bakım evine dönmüştü, tam daha iyi derken bakım evinden gelen telefonla uyandım.

Nefes alamıyor, oksijen düştü...

Ambulans ile acil en yakın hastaneye gittik acilen CPR adlı odaya alındı, nefes alabilmesi için entübe edildi. Oradan da yoğun bakıma sevk edilmesi için yatak arandı.

Biz üç kuşak Üsküdar’lıyız ve  ÜSKÜDAR bizim için çok önemli BİR SEMT .

Sabaha karşı ÜSKÜDAR DEVLET HASTANESİ yoğun bakımında yer bulundu diye haber verdiler. 42 gün yoğun bakımda yattı babam. Yeniden çok sevdiği Üsküdar’ına kavuşmuştu...

Doktorlar ve hemşireler gerçekten çok iyi baktılar. Bu süreçte iki kere kalbi durdu, tansiyon düştü, albümin, magnesyum, antibiyotık, diyabetik mama, serum, dopamin, diüretik kullanıldı.

Ağız içi bakım setleri kullanıldı ve vücut kuruluğu oldugu için vücut yağları ile nemlendirdiler. Burun ucunda aspirasyona bağlı yaralar oldu...

Böyle uzun süre yatan hastalarda en büyük problem yatak yaralarıdır...

En büyük korkum buydu. Bende yatak yarası olmasın diye kremler yaptım.

Neyse ki koruyucu bariyer kremlerle ve majistrallerle açılmalara izin vermedim.

Süreç sona gidiyordu bunu görebiliyordum. Yine de son nefesine kadar her gün yoğun bakıma gidiyor ve onunla konuşuyordum. Beni duyduğunu hissediyordum, herkesin selamını ilettim.

Son kez gözlerini açtığı 24 saat öncesi bana yalvaran gözlerle baktı “bırak artık beni ben gideyim” diyordu...

42 gün boyunca neden uzun süredir böyle derin acılar çekiyor sorusuna cevap aradım...

HER ŞEYİN BİR NEDENİ VARDIR.

Her öğlen ziyaretimi yapıp eczaneye dönüp yoğun bir şekilde çalışıp kafamı dağıtmaya çalışıyordum.

Birden farkettim ki bana çok fazla yatalak hasta yakını geliyor, çoğu da babamı bilerek geliyor ya bir arkadaşım söylemiş ya başka hastadan duymus “sizin de babanız uzun süredir yatıyormuş, hastamızın çok yatak yaraları var ne yapacağız” diye danışmaya gelenlerin sayısı gittikçe artmaya başladı. Elimden gelen ne varsa onlara yardım etmeye çalıştım, demek babam aslında dolaylı olarak yattığı yerden benim vasıtamla hastalara şifa dağıtmaya devam etti... Artık anlıyorum...

Geçen gün Ecz. Ulviye Gençosmanoğlu yazmış “Üsküdar’lı olup da onun elinden ilaç almayan, ilaç yapmadığı, iyileşmeyen yok gibiydi” diye…

Dostlar sağ olsun.

HAYATIN YENİ KAPILARINA AÇILACAĞIZ BAKALIM NELER GÖRECEĞİZ BİRLİKTE...

Alzheimer yazıları devam edecek.

SAĞLIKLA KALIN…

 

Uzm.Ecz. Gül Kara

hurriyeteczanesi@ttmail.com

05325814059- Hürriyet Eczanesi

Rıhtım caddesi No:64 Kadıköy -İstanbul



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat