Hakan Gençosmanoğlu Sordu, Mustafa Turunç Yanıtladı
2. BÖLÜM
'Emin Adımlarla Gelişeceğiz'
H. Gençosmanoğlu: Peki ecza- koop. ların önümüzdeki döneme ait hedefleri, projeksiyonları ne? Çalıştıkları bölgelerden çıkıp yeni bölgelere açılacaklar mı?
M. Turunç: Emin adımlarla olmak kaydıyla evet. EDAK Karadeniz' e açılmaya başladı mesela... Yeni örgütlenmeler var gündemimizde.
H. Gençosmanoğlu: Şöyle bir planınız var mı mesela... Önümüzdeki 5 yıl içinde şunları yapacağız gibi...
M. Turunç: Şöyle söyleyebilirim... Emin adımlarla gelişeceğiz. Bu tabi konjonktüre de bağlı. İlaç sanayi, dağıtım kanalları, eczaneler hepsi kötü durumda. Bunları söyledim. Üstelik müthiş belirsiz de bir durum var. Bunların hepsine dikkat etmemiz lazım. Ecza- koop. lar bir macera kaldıracak durumda değiller. Bu tabloda koop. ların durumu da tüm sektör gibi zor, doğal olarak. Dikkatli olmak lazım.
Bunu her yerde söylüyorum... Pazar payında öncelikle ve hızla %25 leri yakalamamız lazım.
'Sahaya Daha Fazla İneceğiz'
M. Turunç: Sahaya daha fazla inmemiz meslektaşlarımızla daha fazla birlikte olmamız lazım. Bunu hedefliyoruz.
Çok dikkat edilmesi gereken kısıtlı bir sermaye yapımız var. Aslında çok kısıtlı bir sermaye yapısıyla inanın mucizeler yaratıyoruz.
H. Gençosmanoğlu: Biraz da eleştiri... Meslektaşlarımızdan ecza- koop. lara yönelik olarak genellikle eleştiriler 2 noktada yoğunlaşıyor. Birincisi; diğer ilaç dağıtım kanallarına benzedikleri yönünde, ikincisi ise özel dağıtım kanallarına göre hantal oldukları yönünde. Ne dersiniz?
''Ecza- Koop.lar Yalnızca İlaç Dağıtım Kanalı Değildir. Sosyo- Ekonomik Sivil Toplum Kuruluşlarıdır''
M. Turunç: Bu nereden baktığına bağlı. Ecza- Koop.lar gerçekten çok kısıtlı bir sermaye yapısıyla mucizeler yaratıyorlar. Koop. lar çok kısıntılı olanaklarla yapılandırıldı. Çok emek harcandı. Onları koruyup, kollamak lazım.
Diğer yandan; Ecza- Koop.lar "Yalnızca İlaç Dağıtım Kanalı Değildir. Sosyo- Ekonomik Sivil Toplum Kuruluşlarıdır". Böyle bakmak lazım. Buradan bakmak lazım. Doğrusu bu.
Ortaklarımız bizden avantajlı hizmetler beklerken biz de bu hizmetleri verebilmek için ortaklarımızdan daha fazla güç bekliyoruz. Ecza- Koop. lara daha fazla sahip çıkılmasını bekliyoruz.
Biz sektörde son tüketiciyi kapsıyoruz. Arabuluculuk rolümüz de var. Eczacının her sorununa müdahil olamaya çalışıyoruz. Sanayi-eczacı problemlerine müdahil oluyoruz. Sosyal tarafımız var. Eğitimler veriyoruz. Detayları genele bakarak görmek lazım.
Artık raftan ilacı al ver, yetmiyor...
Meslek hakkını nasıl talep edeceğiz?
Meslek Hakkı
H. Gençosmanoğlu: Tam yerine gelmişken... Meslek hakkının alınması için herkes hemfikir. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
M. Turunç: Aslında meslek hakkı dediğiniz bir hizmet bedeli. Artık eczacının nosyonu değişti.
Özellikle koruyucu sağlık hizmetlerinde eczacı önemli bir fonksiyon üstlenmeli ve bu hayata yansımalı. Bu tedavi edici sağlık hizmetleri giderlerini de düşürecektir.
Bunu siyasi erke, sağlık otoritesine anlatmak ve göstermek lazım. Yani hizmet bedelini istenir hale getirmek lazım. Sağlık danışmanlığı görevi de böyle...
Asıl Tehlike: Eczacılık Fakülteleri
M. Turunç: Başka bir şey söyleyeyim... Asıl tehlike ne biliyor musunuz? Fazla eczacılık fakülteleri. Asıl tehlike bu. Herkes bunu görüyor ama doğrusu samimiyetle hiç bir şey yapılmıyor. Yapılması lazım…
H. Gençosmanoğlu: Aynen katılıyorum...
M. Turunç: 44 Fakülte var. 29 Eczacılık Fakültesi mezun verecek duruma gelmiş. Yılda 1500- 2000 eczacı demek bu. Ne olacak bu kadar eczacı? Bunların yüzde 80 i eczane açtığında istediğin kadar meslek hakkı al. Birbirimizi boğacağız. Pazar sabitlendi. Herkesin dilimi küçülecek. Ne meslek etiği kalır ne bir şey...
H. Gençosmanoğlu: Dahası, hep söylüyorum bu kadar eczacı TBMM kapısına dayandığında 6643 sayılı yasayı koruyabilir misin?
M. Turunç: Elbette... Hiçbir siyasi irade buna karşı koyamaz. Planlama, sınırlama diye de bir şey kalmaz. Bu duruma karşı samimiyetle mücadele etmek gerekiyor. Bana öyle geliyor ki, tehlikeyi görüyoruz ama gereğini yapmıyoruz.
Önümüzdeki Tehlike: OTC
H. Gençosmanoğlu: Peki, OTC... OTC hakkında ne düşünüyorsunuz? Bir hazırlığınız var mı?
M. Turunç: Önce şunu söyleyeyim... OTC meselesinin bizim örgütlerimiz tarafından dillendirilmesini kamuoyu önünde tartışılmasını doğru bulmuyorum. Bunu yapanlar var bu doğru değil.
H. Gençosmanoğlu: Ama geliyor... OTC yasasına karşı mısınız?
M.Turunç: Bakın bizim a, b, c planlarımız olmasın demiyorum olsun ama yine de dillendirmeyelim.
Şimdi bazıları çıkıp diyor ki; OTC gelsin, reklam da var, para kazanırız. İyi de bunu eczane içinde ne zamana kadar tutabilirsin ki... Kolay mı? Gelecekse de mümkün olduğunca geç gelsin. O tatlı para kazanmalar kısa sürer... Ya sonra? Sonra ne olacak?
OTC yasası çıkacaksa da aktif olarak içinde olmak masada, müzakerede olmak lazım. O başka... Bize de bir görev düşerse biz hazırız.
Kapitalizmin dayatması olarak gerçekleşecek. Ama yine de resmi olarak bizim kabul etmememiz lazım.
İlaç Dışı Ürünler
H. Gençosmanoğlu: İlaç dışı ürünler, itrıyat ürünlerinde koop. lar son yıllarda önemli mesafe aldılar. Bu konuda başka çalışmalar var mı?
M. Turunç: Bu konuda çalışılıyor. Ama ürün seçerek. Koop.lar bu konuya dikkat ediyorlar. Eczanelere kaliteli ürünler vermeye çalışıyorlar. Bu alanı giderek daha da geliştireceğiz.
H. Gençosmanoğlu: Ya üretim? Koop. lar üretim yapmayı düşünüyorlar mı? Böyle bir plan var mı?
M. Turunç: Yaşadığımız koşullar belli. Şu anda yok ama olmalı. Ben böyle düşünüyorum.
Dünyada Ve Türkiye' de Kooperatifler
H. Gençosmanoğlu: Güzel bir sohbet oldu... Ben son soruyu sormadan önce söylemek istediğiniz bir şey...
M. Turunç: Evet var...
Genel olarak kooperatifler ve kooperatifçilik ile ilgili söylemek istediklerim var.
Kooperatifçilik 1700 lü yıllarda başlamış bir hareket. Genel olarak sol tandanslı gibi bilinse de aslında öyle değil.
Kooperatifler, İngiltere, Almanya ve Fransa' da doğmuşlar ve güçlenmişler. ABD' de çok güçlü örnekleri var. Çok etkili katma değer yaratan işletme modelleri kooperatifler.
Ülkemizde yapı kooperatiflerinin kimi kötü örneklerinden yola çıkarak yanlış, olumsuz bir kooperatif algısı oluşmuş. Bu doğru değil.
Dünya Kooperatif Yılı: 2012
Kooperatifler çok önemli bir işletme modeli. İrlanda ve Finlandiya'da ülke nüfusunun yüzde 70'i, Avusturya' da yüzde 68'i kooperatif üyesi. Bizde ise yüzde 10'larda.
Ülkemizde çok önemli işler yapan kooperatifler var. Örneğin; Trakya Birlik, Marmara Birlik. Bir kooperatifimiz TORKU gibi değerli bir marka yarattı.
Biz devletle görüşmelerde yaşıyoruz... Eczacı kooperatiflerimizi yere göğe sığdıramıyorlar.
Ama maalesef kooperatiflerin önünü açacak bir devlet anlayışımız yok. Buna uygun yasalarımız yok. Hakkını teslim etmek lazım, yeni kuruldu, Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü' nde Sayın Seymenoğlu canhıraş bir biçimde çalışıyor. Önceki Genel Müdür' de öyleydi. Sürekli görüşme halindeyiz.
2008 küresel krizinde bütün işletmeler patır patır dökülürken tüm dünyada kooperatifler ayakta kadı. Bunun için Birleşmiş Milletler, 2012 yılını Dünya Kooperatif Yılı ilan etti. Kriz olunca akılları başlarına geldi.
Ben inanıyorum ki; tüm dünyada ve ülkemizde kooperatifçilik çok gelişecek. Tabi ecza- koop.larda. Büyük başarılara imza atacaklar.
Gazetecilere Özgürlük
H. Gençosmanoğlu: Peki, yine güncelimizle bitirelim... Erdem Gül ve Can Dündar... İçerdeler, ne diyorsunuz?
M. Turunç: Türkiye' nin büyük ayıbı diyorum...Yalnızca onlar için değil. Hangi cenahtan olursa olsun bütün gazetecilere özgürlük diyorum. Gelişmiş bir demokrasi, özgürlükler, insan hakları, adalet hepimizin talebi olmalı. Bu ülke insanı gelişmiş bir demokrasiyi, insan haklarını, özgürlükleri, adaleti hak ediyor.
Biliyor musunuz, kooperatifler en çok gelişmiş demokrasilerde gelişiyor ve büyüyorlar.
-SON-