3. ve SON BÖLÜM-YILIN RÖPORTAJI
Hakan GENÇOSMANOĞLU sordu, Mehmet DOMAÇ yanıtladı
Eczacının Sesi e-Gazete
3. ve SON Bölüm
"Eczacı Ne Yapacak? Bugüne dek Mehmet Domaç’ a Sorulmayanlar"
H. Gençosmanoğlu: Eczacı karlılığında bir düzenleme yapılacak mı? Kararnamede bir düzenleme söz konusu mu?
M. Domaç: Şu anda eczacı karlılığının değişmesi olanaksız. Çünkü eczacı karlılığı şu anda Avrupa ortalamasının üzerindedir. Artacak olan şeyler var ama bu eczacı karlılığı değil. Yani o 25 kuruşun artması gerekiyor. Onun da çok artması sıkıntı yaratır. Belli bir yerde sabit kalması gerekir. Ona da çok dikkat etmek lazım.
H. Gençosmanoğlu: İlaç indirimleri meselesi ne olacak? Bu indirimler daha ne kadar sürecek?
M. Domaç: Ben iki türlü düşünüyorum. Eczacılar zarar ediyor. Evet bunu karşılamak gerekir bu doğru bir şey ama bizim sanayiciye müstehaktır.
Benim bunlardan %2 alamadığım zamanlar oldu. Şimdi % 41 verdiler. Bunu yaparken o zaman ben kaç defa toplantı yapıyordum onlarla. Hatta, bu mal fazlası işini tamamen kaldıralım peşin iskontosuna çevirelim de diretmiştim. Ama olmadı.
H. Gençosmanoğlu: Süreç nereye gidecek?
M. Domaç: Türkiye’ de sanayi el değiştiriyor.
Bu firmaları satın alanlar ne düşünerek satın alıyorlar. Şimdi bu alanlar % 7-8-10 en fazla % 15 kazanıyorlar. Halbuki Türkiye’ de ilaç sanayinde karlıklıklar hala daha yüksek. Onun için alıyorlar bu firmaları.
İkincisi; Türkiye son 30 yılda yani gelecek 30 yılda dünyanın gayri safi milli hasılasını attıracak 10 ülke arasında. Adamlar bunu görüyorlar. O projeksiyonu yapıyor kendisine, hedeflerini ona göre koyuyor ve Türkiye’ nin büyüyeceğini görüyorlar. Büyüyen Türkiye’ de yer edinmek istiyorlar. O zaman ileride çok daha iyi paralar kazanacaklarını görüyorlar.
Nereye kayıyor ilaç? İlaç klasik ilaç olmaktan, jenerik ilaç olmaktan çıkıyor. Ar-Ge’ye ve innovative ürünlere kayıyorlar. İnnovative ürünleri ortaya çıkaranlar para kazanıyorlar. Dolayısıyla onlar oraya doğru gidiyorlar ve Türkiye’ de o innovative ürünleri satmak için çaba sarfediyorlar.
“Eczacının SGK ile olan macerası nereye gidecek?”
H. Gençosmanoğlu: Peki... Ya SGK? Eczacının SGK ile olan macerası nereye gidecek?
M. Domaç: Eczacı SGK ile kazan-kazan ilişkisi geliştirecek. Sistem var olduğu sürece ömür boyu birlikte yaşayacaklar. Hiç farklılaşma söz konusu olmayacak. Sistem daha da geliştirilebilir bir sitem. Türkiye bu açıdan çok iyi bir sosyal devlet. Ben Rusya’dan geliyorum. Orada sosyal güvenlik sistemi çok sınırlı bir grup için var. Brezilya’da çok sınırlı bir grup için var. Amerika’da hemen hemen hiç yok. Özel sigorta şirketleri var. 50 milyon kişi sigortasız yaşıyor Amerika’da. Diğer ülkelere de baktığımızda çoğunda kurulmamış ya da kurulamamış vaziyette. Türkiye çok iyi durumda bu konuda.
H.Gençosmanoğlu: Tamam da, şu anda da “SGK artık bu yükü taşıyamıyor” deniyor.
M. Domaç: Bu söylenenler sağlık ve ilaç kısmında değil, emeklilik kısmında geçerli. Tüketim çok aşırı bir hale geldiği için kısıtlama yapılıyor. Biz bu işe başlamadan önce yani 2000 yılında Türkiye’de hekime gitme sıklığı 2,6 idi. Bir kişi 2,6 defa hastaneye gidiyordu. Şimdi 7,8 defa gidiyor. Dolayısıyla sağlığa verilen önem arttı.
H. Gençosmanoğlu: İlaçta fazla tüketim var deniliyor ama dünya rakamlarına baktığımızda öyle değil.Türkiye’de yıllık kişi başı ilaç tüketimi 150 $. Avrupa ülkelerine bakıyorsunuz 1000-1500 $ hatta 2000- 3 000 $ civarında. Yunanistan’da bile 300 $ civarında. Bu konuda dünyada alt sıralardayız. Ne diyorsunuz?
M. Domaç: Geçen gün Yunanistan’ın geçici başbakanı bir açıklamada bulundu. Dedi ki; Türkiye’nin milli geliri daha 10 000 $ seviyesinde bizim milli gelirimiz kişi başına 24 000 $. Bizim Başbakan da hayata bakalım dedi. Kim nasıl bir hayat yaşıyor ona bakalım dedi. Fransa’ da 35.000 $. O zaman senin milli gelirin 10 000 $ ise 35 000 $’lıktan 3,5 kat daha aşağıda olacaksın. Çok normal bu. Önlemler alınmasaydı şu anda Türkiye’ nin ilaç tüketimi kişi başına 300 $ dı.
H. Gençosmanoğlu: Anlattıklarınızdan gelecek güzel görünüyor ama şu andaki eczaneler ciddi sıkıntıda. Onlar ne olacak? Onlar için bir şeyler olma şansı var mı?
M. Domaç: Gelecek bir gün gelecek biliyorsun. Şu anki eczanelerle ilgili yapılacak iş erezyon işini durdurmaktır. Bu erezyon işi anlatılarak durdurulacak bir şey. Bizimkiler bunu yeterince anlatamıyorlar. Anlatsalar da çok fazla dinlenmiyor.
H. Gençosmanoğu: Meslek örgütlerimiz bu konuda çok eksik kalıyor denilebilir mi?
M. Domaç: Sadece meslek kuruluşları değil tabiki. Alanın tüm bileşenleri bu konuda eksiktir.
H. Gençosmanoğlu: TEB başkanı iken görevi bırakıp AKP’ den milletvekili oldunuz. O süreç içerisinde de çok yoğun eleştiriler aldınız. Bunlarla ilgili de şimdiye kadar konuştuğunuzu hiç hatırlamıyorum. O süreçle ilgili sizin bulunduğunuz yerden nasıl görünüyor durumunuz?
M. Domaç: Daha önce kişiler nasıl düşündüklerini bana hiç anlatmamışlardı. TEB Başkanlığını bıraktığımda kişiler beni eleştirdiler. Ama o zaman beni tanımlamamışlardı ki. Ben onlara göre kimdim? Böyle bir tanımda bulunmamışlardı. Ben bu eleştirilerin çok büyük kısmında kişilerin beni tanımadıkları düşüncesine varıyorum. Niye tanımadıklarına gelince de öyle bir çaba yok toplumda. Siyasete yakın kuruluşlardır bizim kuruluşlarımız. Sonuçta burada yaptıklanın daha büyüğünü siyasette yapma olanağın olduğunda tercihini yapmak zorundasın. Burada çok sınırlı sayıda kişilere hizmet edebiliyor onun üzerinden vatandaşa hizmet edebiliyorsun. Ama siyasette çok daha geniş bir kesim üzerinden vatandaşa hizmet ediyorsun. Bunu değerlendirdiğimizde böyle bir olanak ortaya çıkınca ben siyasi tercihimi yaptım. Ben şöyle bir düşüncenin sahibiyim. Bu parti şöyle bir düşüncenin sahibi diye bakmadım. Zaten hayata bakış şeklim farklılaşmıştı. Bu düşündüklerimi hayata geçirebilmek için bu alan uygundu ve yavaş yavaş da geçiriyorum zaten TEB Başkanlığında kaldığımda eczacılık yasasını değiştiremedim. Parlamentoya girince değiştime olanağımız ortaya çıktı ve değiştirdik. Daha önce yaptıklarımdan mutsuz değilim. Çok mutluyum. Onların deneyimleriyle şu anda topluma hizmet ediyorum.
“Sosyal yaşama nereden katkı sağlayabilirim” diye baktım. Bu alan benim alanımdı ve bu sosyal güvenlik alanı, ilaç eczacılık ve sağlık alanına buradan katkı sağlayabilirim diye düşündüm. Oradan da sağlamaya devam ediyorum.
H. Gençosmanoğlu: Buna bağlı bir soru soracağım...
Siz meslek örgütü başkanlığında yalnızca eczacılarla ilgili değil de o meslek örgütleri içerisinde o platformlarda öne çıkan sol, solcu bir kişiliktiniz . Sonra kendini sağ, demokrat muhafazakar diye tanımlayan bir partiden milletvekili oldunuz. O siyasal çizgide, hala sol çizgide gidiyorum, hayata öyle bakıyorum diyor musunuz?
M. Domaç: Yaşama bakış biçimimi ve yaşama katkı biçimimi hiç değiştirmedim. Yani sol partide de olsaydım, Sosyal Demokrat Partide de olsaydım da yaşama böyle bakardım. Şimdi AK Partideyim. Yaşama yine öyle bakıyorum. Yani benim için toplumun genel kesimlerine hizmet etmek görece olarak ekonomik açıdan ve sosyal açıdan alt sınıflardaki kişilere, daha yoksul kişilere hizmet etmek benim için daha önemlidir. Dolayısıyla yaptığım işler, yapmayı düşündüğüm işler de o alanla ilgili.
H. Gençosmanoğlu: “Geçmişte sürdürdüğüm siyasal iddiaları sürdürüyorum” diyor musunuz?
M. Domaç: Sürdüyorum derken hizmet ve sosyal görüşlerimi sürdürüyorum. Siyasal iddia dediğinizde o farklı bir şey oluyor. Türkiye’ de insanların olası en geniş eşitlik düzeyinde bulunması, eğitim hakkından eşit yararlanması, sağlık hakkından eşit yararlanması, kırsal ve kent alanlarının farklılıklarının ortadan kaldırılması. Askeri vesayetçi rejimin ortadan kalkıyor olması çok önemli şeyler. Türkiye’ de darbe anayasasını değiştirebiliyor olmak, insan hakları ve özgürlükleri açısından baktığımızda farklı bir anayasa ortaya çıkarmak önemli. Bunlara katkı sağlayabilirsek kendimiz için ve toplum için çok iyi olur.
H. Gençosmanoğlu: Bir araya gireyim... Memlekete dair düşüncelerinize, kayıtlara geçmesi açısından bir muhalefet şerhi, bir karşı görüş notu düşmek isterim. Benim düşüncelerim biliniyor zaten. Devam edin lütfen...
M. Domaç: Bu düşüncelerimi değiştirmek için bir neden de görmüyorum. Bu siyasi partide de bu düşüncelerimi değiştirmem konusunda bana söylenen tek bir cümle dahi yok. Ayrıca bu düşüncelerim nedeniyle onore ediliyorum. Türkiye’nin temel sorunlarını çözmemiz lazım. Kürt sorunu, ekonomik sorunlar, dünya barışı ile ilgili sorunlar var. Bunları çözmemiz lazım. Bütün siyasi partiler orta sınıfı geliştirmek için uğraşırlar. Çünkü kalıcı olacak bir sistem orta sınıfın geliştiği ülkelerde gelişir. Onun için bu siyasi parti benim az önce saydığım itilmiş, kakılmış, hor görülmüş insanlara çok farklı şeyler yapıyor. Bugün kadınlar görünebiliyorsa toplumda, bu siyasi parti onları görünür hale getirmiştir. Engellilerde de aynı şey söz konusu. Konut ve konuta ulaşamayanlar için yapılanlar, eğitim ve eğitime ulaşamayanlar için yapılanlar önemlidir. Böyle genel anlamda bakıp tek tek incelerseniz uzun yıllar sosyal demokratların ve sol partilerin söyledikleri ve bir türlü yaşama geçiremedikleri işler yapılmıştır. Yapılmaya da devam ediliyor. En basit bir şey söyleyeyim. Daha yeni başladı. 180.000 kadına maaş bağladık. Basit bir şey mesela; 7 milyon çocuğa 200 cc süt veriyoruz. Kendi başına dağıtımı zor bir iş, bırak teminini.150.000 kişiye bakıyor İstanbul Büyük Şehir Belediyesi. Bunlara baktığımızda şöyle bir hayat görüyoruz. Bir taraftan sadece ideolojik olarak bakarak olup olmayacağı belirsiz tasarımlar kurmak başka bir şey. Onu direkt hayata geçirmek başka bir şey. Bunu görüyorum. Bunun rahatlığını da yaşıyorum ve çok nette söylüyorum. Eczacıların beni eleştirilerine gelince de hala eczacıların beni tanımadıklarını düşünüyorum.
Mehmet Domaç TEB’in başına geri dönecek mi?
H. Gençosmanoğlu: Son yasa değişikliği ile eczacılar arasında yeniden adınız çok öne çıktı. Sosyal medyada tartışılıyor. Mehmet Domaç TEB’in başına geri dönecek deniliyor. Ne diyorsunuz?
M. Domaç: Bu işlerde şöyle bir kural vardır. Köprünün altından sular akar ve bunlar bir daha geri dönüşsüzdür. Bir dahaki seçimlerde 3 sene sonra ne olacağını şimdiden karar vermek çok mümkün değil. TEB’ deki arkadaşlarla ben görüşüyorum. Ne yaptıklarını biliyorum. Ne yapmaya çalıştıklarını da biliyorum. Ben katkı sağladım o arkadaşlara. Sağlamaya da devam edeceğim.
H. Gençosmanoğlu: Kesin olarak dönmem demiyorsunuz...
M. Domaç: Bu tartışmaları çok anlamsız buluyorum.
H. Gençosmanoğlu: Sn.Domaç bizi kırmayıp geldiğiniz için hem kendi adıma hem de Eczacının Sesi e- Gazete Yayın Kurulu adına size teşekkür ediyorum.
Umuyorum hem eczacılar için hem de insanlarımız için yarınlar bu günden daha güzel ve aydınlık olur.
SON SÖZ
İnsanların en temel haklarından biri kendilerine dair olup bitenden haberdar olmaları yani bilgilenme haklarıdır.
Yalnızca bilgi sahibi olan insanlar yaşama ait şeyler üretebilirler.Kendilerine ve yaşadıkları topluma katkıda bulunabilirler.
Umarım bu röportajla bilgilenme hakkınızı gereğince kullandırabilmişizdir.
Ve yine umarım tarihe bir not düşebilmişizdir.
Sağlıkla kalın.(H.G.)
http://www.eczacininsesi.com/index.php?yon=haber&id=5342