ECZ. CENGİZ CELAYİR-SÖYLEŞİ/RÖPORTAJ
Türkiye İlaç Sanayi Derneği Başkanı (TİSD)
TOBB İlaç Sektör Meclisi Başkanı
3. ve Son Bölüm
Dağıtım Kanalları? Mevcut Durumu Korumak Lazım...
H.Gençosmanoğlu: Buradan yine sektörel bir geçiş yapalım... Sanayici gözüyle dağıtım sektörü ne olacak?
Bir sürü spekülatif haber var. Mesela bir dağıtım kanalının el değiştirdiği gibi... Yabancı bir dağıtım kanalının Türkiye’ye girmeye çalıştığı gibi, bunlar çokta doğrulatabildiğimiz haberler olmamakla birlikte... Ne dersiniz?
C.Celayir: Klasik bir söylem vardır; “etrafa çığ düşerken kar taneleri bize birşey olmaz diyemez”
Neden iyi ki varlar. Eğer kamunun ödemelerine bağlı kalmadan sektörün alacakları zamanında ödenebiliyor ise, eczanede depoya olduğunca zamanında ödeme yapabiliyor ise, tüm dalgalanmalara rağmen bugünlere gelindi ise, ekonomik güvence adına iyi bir noktadayız demektir.
H.Gençosmanoğlu:Eczane ekonomileri zor durumda...
C.Celayir:Bu şartlarda küçük cirolu eczacının bulunduğu lokasyon ve sermaye yapısı açısından gelişebileceğini hayatını mutlu yaşayacağına inanmıyorum.
Hesaba gore 30-32 bin TL/ay ciro yapan eczanelerimizin sayısı 6100 civarında. Ayda 3.000-3.250 TL kazanç sağlamaları bile ancak mümkün gözüküyor.
H.Gençosmanoğlu: Çok iyimsersiniz.Bazı eczacı örgütlerinin yaptığı araştırmalar çok daha küçük rakamlar koyuyorlar ortaya...
M.F.lerin Yasaklanması Konusunda Çalışma Var
C.Celayir: Tabi burada paranın finansman dönüşümünü ayrıca hesap etmek gerekir, bu bir risk.
MF’nin yasaklanması konusunda bazı yurt dışı örneklere bakarak düşünceler olduğunu biliyoruz. MF konusunda sektör taraf olamaz yasal bir çözüm olmadığı koşulda sektör kendi içerisinde ne karar alabilir ne de bu konuyu çözebilir.
MF uygulanan ürünler genellikle eşdeğer ilaçlardır. Bazı eczanelerin ekonomisine katkı sağlayabilir ancak, eczane ekonomisinin düzeltilmesinde MF devamlı yer almamalı.
H.Gençosmanoğlu: Siz de eczacının durumunu olumlu görmüyorsunuz...
C.Celayir: Eczacının eğitimi, toplumdaki saygın yeri açısından emeğinin karşılığını eşit ve adil bir düzende sağlayabildiği konusunda emin değilim.
Dağıtım kanallarının güvenilir yapısının ve statüsünün devamı sektörümüz açısından çok önemlidir. Bu kanaldaki sıkıntılar eczacımızı da sektörü de negatif etkileyebilir.
Gelinen noktada eczacımızın bilimsel yönüne çok ihtiyaç var. Giderek artan reçete sayısı ilaç çeşitliliği ve eczanelerde yaşanan vatandaş-eczacı birlikteliği, bizleri belki de meslek içi eğitimlere zorlayacaktır.
Özellikle e-reçete döneminde farmakovijilans ve advers etki konusu eczacılarımızın bizzat hasta ile ilgilenmesi zorunluluğunu yaratacaktır.
Bu bilimsel ihtiyaçların fakültelerimizde öncelenmesi ve mevcut durumda da meslek içi eğitimler ile ileri düzeye taşınması gerekir diye düşünüyorum.
Eczacı-Eczacı ortaklığı keşke yeni yasa ile düzenlenebilse idi.
H.Gençosmanoğlu: Şirketleşmenin önünü açar diye ortaklığa karşı çıkılıyor.
C.Celayir: Mesleğimizin özellikleri açısından onurlu yaşamayı hak
eden bir noktadayız. Tekrar eczacı amca, eczacı teyze anlayışını bilimsel aktarımlarımız ile geri kazanmalıyız.
H.Gençosmanoğlu: O çok yok olmadı aslında...
Zincir Eczane Olacaksa Bunu Eczacılar Yapmalı
C.Celayir: Ticareten yok oluş.
Asla onaylamıyorum...
Ama eğer zincir eczane bir tarihte ekonomik gerekçeler ile zorunluk olarak karşımıza çıkacak ise bunu biz eczacılar yapmalıyız. Eczacı bunu kendi plan programında yapmalı. Oldu bitti ile karşılaşmamalı. Eczacıya rağmen bu yapılmamalı. Meslek Örgütü yapmalı.
Seçilme Yöntemi Antidemokratik
H.Gençosmanoğlu: Meslek örgütü demişken siz meslek örgütlerimize hep yakın bir isim oldunuz. Bu gün TEB ve Eczacı Odalarına nasıl bakıyorsunuz? Diyaloğunuz var mı? Fikir alışverişinde bulunuyor musunuz? Öyle ya çok sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz. Sektör içi diyalog çok önemli.
C.Celayir: Demokrasiye inanan bir insan olarak seçilme yönteminin demokratik olmadığını düşünüyorum.
H.Gençosmanoğlu: TEB seçimlerinde direkt üyeler mi oy kullansın diyorsunuz?
C.Celayir: Daha tabana yayılmak lazım. Oda seçimleri ile birlikte delege seçimleri doğru değil. Ön seçim yapılabilir.
Eczacı adına, geleceği görerek sahip olunan misyonu vizyona dönüştürerek temsil hizmetini başarabilmek esas olmalı diye düşünüyorum.
Başka bir deyişle eczacı, meslek örgütünün başarılarından kıvanç duyabilmeli.
H.Gençosmanoğlu: Diyaloğunuz var mı sorusunu tekrarlasam...
C.Celayir: Hayır. Bundan üç yıl önce sözleşme krizi zamanında çok sık toplantılar yaptık. Ama olgun bir süreç yönetemedik. Çok fazla diyalog içerisinde olduğumuzu söyleyemem.
Ticari İskontolar
H.Gençosmanoğlu: Sanayicilerin oluşturduğu eczacı mağduriyetlerine gelelim. Ticari iskontolarımızı neden kaldırdınız? Bu eczacının kazanılmış meşru hakkıydı.
C.Celayir: Ticari iskontolar sektörün bir bölümü tarafından kısmen veya tümüyle parça parça kaldırılırken reaksiyon görülmedi. %7 iskonto tamamen yerli firmaların üzerinde kaldı. Nereye kadar? son uygulamalar nedeni ile üretici firmalar çok zorlanıncaya kadar.
İşten çıkarmalar, benzer tasarruflar bağlamında firmalar serbest iradeleri ile zorunlu bir tasarruf yapmış olabilirler. Bunun anlayışla karşılanmasını umarım.
Stok Zararlarımız
C.Celayir: Gelelim son stok zararları hikayesine.
H.Gençosmanoğlu: Evet onu da söyleyelim... Mesela AİFD’nin kaybettiği dava.
C.Celayir: Bu konuda kavramsal ve ekonomik gerçekler iç içe geçmiş durumda. Fiyat Kararnamesi gereği fiyat artışını gerektiren kur düzenlemesi yaklaşık 17-18 aydır gerekçesiz uygulanamaz iken (bu arada aynı Kararname ile fiyat düşüşleri gereken durumlarda hemen uygulanmaktadır.) Sektörün değil Kamunun aldığı gerekçesi tartışılan kararlar ile stok zararlarının ödenmesi için Yönetmelik devreye giriyor. Üzerinde fazla çalışılmamış gibi görünüyor. Şöyle ki; MF’li satışlar dahil (bedelsiz) stok zararını ödemeyi emrederken diğer taraftan kamunun ödediği ilaç tutarını azaltmak veya dengede tutmak için dağıtım kanalları ve eczanelerimizin olası ciro kaybından oluşan zararı sektörden talep ediliyor. Gerekçelerini anlamakta zorlanıyoruz. Kamunun bu kararının zorlama bir karar olduğunu düşünüyoruz. Açıkçası bu karar mal fazlaları hariç tutularak alınsa idi sorun uzamaz ve çözüm daha kolay olabilirdi diye düşünüyorum.
H.Gençosmanoğlu: Bunu böyle aynen kayıda geçirelim mi? Çok önemli bir cümle çünkü.
C.Celayir: Ne gibi lütfen tekrar söyleyiniz.
H.Gençosmanoğlu: Öngörmeden Yönetmelik yazmak ve Bakanlığın sorunun çözümünü tek taraflı görerek yazması.
C.Celayir: Şunun için öngörmeden yazdı. Ticari olarak taraf olmamalı. Çünkü bunun yöntemi var . Ne gibi... Bundan önce yapıldı. Süre verildi. fiyat düşüşleri 45 gün sonra uygulanır diye. Bu Stokların tüketilebilmesi için idi.
H.Gençosmanoğlu: Evet... Onu bir gecede nedense İTS kaydına geçirdiler. Onu biz de anlayamadık niye öyle oldu?
C.Celayir: Stoklar dikkate alınarak süre verilmeliydi. Bu uygulama fiyat artışlarına yapıldı.
Gelelim stok zararları konusuna; yukarıda arz ettiğim gerekçelerden ötürü bize göre rakam ve kavram karmaşası var. Özellikle bazı ilaçlarına MF uygulama durumunda olan firmalar için eczacılarımızı bu gerekçe ile sıkıntıya sokmak onlar adına çok doğru değil diye düşünüyorum. Yüksek fiyatlı ve stoğu az olan ürünler için bu böyle olmayabilir. Kaldı ki alışa ve veya çıkışa uygulanan MF’ler dağıtım kanalları üzerinden eczanelerimize aktarılmaktadır. Özetle stok zararları konusu sektörün kendi ticari dinamikleri ile çözülmeli idi. Önemli bir bölümünün de bu gerekçeleri ile çözümlendiğini düşünüyorum.
Stok Zararları Depolarda
H.Gençosmanoğlu: Bu da çok önemli biz verdik diyorsunuz, depolarda kaldı.
C.Celayir: Bu durumda bu nedenle oluşan MF’den arındırılmış stok zararları karşılanmalı. Şunu düşünüyoruz; MF’lerden arındırılımş stok zararı bu durumda nasıl ve niçin karşılanmaz? Galiba bu sorun ilgili firmalar dağıtım kanalları ve yukarıda izah etmeye çalıştığım şekilde mağdur olan eczacılarımız arasında yapıcı bir diyalogla çözümlenebilir.
Zaten yargıya giden konu bir hukuki hak aramadır. Eczane stokları görece az olan firmaların dava açması gibi...
H.Gençosmanoğlu: Ama verilmiyor işte..
C.Celayir: Bak depolara verildi ayrı bir olay. Depolara verilmesi için söylendi ayrı bir olay. Verildi ayrı bir olay. Verilenleri de biliyorum ben. Örnek bir ironi yok mu burada. Bir sıkıntı yok mu burada. Düşün kim vermiş mahkemeye? Yönetmeligin uygulaması aykırı diye.
H.Gençosmanoğlu: Stok zararlarıyla ilgili mi?
C.Celayir: Evet AIFD dava açmış idi, hatırladığım kadarıyla.
H.Gençosmanoğlu: Bildigim kadarı ile. Sizler yoksunuz, sendika da yok.
C.Celayir: Bir tespit yapalım. AIFD Üyelerinin görece olarak ürün skalası, fiyatı ve depolardaki stok miktarı itibari ile eşdeğer ürünlerden farklıdır.
H.Gençosmanoğlu: Minimumdur heralde...
C.Celayir: Yok denilenecek kadar azdır.
C.Celayir: Ciro yapan mal fazlasına fazla itibar etmeyen ürünlerinde ben deponun bile stok tuttugunu düşünmüyorum. Herhalde en çok bir hafta 10 günlük stok tutar.
H.Gençosmanoğlu: Son bir iki yıldır tabi, depolarda stok (stoklu ürün) tutmuyor, bildigim kadarı ile depolarda ciddi oranda düşürdüler.
C.Celayir: Eczaneler ellerinde fazla stok tutamaz oldu ve minimuma indirdiler. Yine de eczanesine ve lokasyonuna göre değişir.
H.Gençosmanoğlu: Minimum da olsa eczanenin elinde stok var yine de...
C.Celayir: Mutlaka var. Ama zaten o stok hesabıda ayrı bir sıkıntı eczacılar için.
Stok yönetimi çok önemli. Hemen hemen eczane karlılığının + - %5’ini etkiler.
Buna rağmen AİFD niye yargıya gitti?
Doğru bir tespitle haksızlık gerekçesi ve hukuka aykırılık.
MF’den arındırılmış stok zararlarını vermeyip sorun yaratmayı mantıklı bulmuyorum. Vermeyen, veremiyorum diyen firma olabilir ama bunu genelleştirmek doğru degil.
Çünkü; genelde bu sorunun MF’ler hariç çok büyük boyutlu olmadığını ve bir çok firmanın da bu sorunu bu şekliyle çözüme ulaştırdığını, ulaştırmak istediğini düşünüyorum.
H.Gençosmanoğlu: AİFD niye dava açtı? Niye yapıyor böyle bir şeyi?
C.Celayir: Tekrar arz ediyorum. Ticareten boyut olarak daha çok MF li satılan bazı eşdeğer ürünlere sahip firmaların hukuka başvuramayıp, AİFD nin müracaatı temelde bir hak ve hukuk arayışıdır.
H.Gençosmanoğlu: Ama sonuçta gerçek şu; eczacı stok zararlarını alamıyor...
C.Celayir: Orada tek bir sıkıntı var. Onu ya sektör anlatamadı veya orada bir karmaşa oldu. Oda şu. MF lere stok zararları verilecek mi verilmeyecek mi? İş orada kilitlendi, bu konu netleştiği an varsa az kalan bakiye de çözülür diye düşünüyorum.
H.Gençosmanoğlu: Kararnamede öyle bir kaos var tabi ki. Yazılı mevzuata bakarsan MF lere de stok zararı vermeleri lazım.
C.Celayir: Birçok firmanın MF ler hariç ben ödemeye hazırım dedigini ve bu örnekle ödeme yapan firma sayısının epey oldugunu biliyorum.
H.Gençosmanoğlu: Ama öyle olmuyor şimdi kağıt üzerinde ben en son baktım 31-32 firma diyor ki ben stok zararını ödedim. Ama ne kadarını?
C.Celayir: Geri kalanların toplamdaki yüzdesine bakmak gerekir.
H.Gençosmanoğlu: Ama hayır şöyle bir şey oluşuyor. Varsayalım ki şöyle; A firmasından stok zararım 1000 TL olsun. Bakıyorsun adam diyor ki, "al sana 100 TL". Böyle olur mu?
Neredeyse zararın %10’u gibi... Depo şöyle yanıt veriyor eczacıya. Diyor ki; bizim bunu denetleme şansımız yok firmadan bu kadar geldi.
Yapılan bütün açıklama bu. Eczacının da denetleme şansı yok.
C.Celayir: Deponun üstünden paraşütle mi geçiyor bu? Depoya uğramıyor mu? Giriş çıkışta fatura kesilmiyor mu?
H.Gençosmanoğlu: Depodan yapılan açıklama bu. Benim bildigim rakam o değil. Yani sonuçta eczaneler de böyle bir kaos yaşadı. O kaosta eczacının stok zararı buharlaşıp gidiyor.
Sonuçta şunu söylüyorum. O zararı verdim diyen firmalar da gerçek zararları ödemediler.
C.Celayir: Yakın gelecekte şu olacak. Bir grup ilaçta kamu kurum istontoları sıfırlanacak ve veya düşürülecek. Devlete gore maliyeti 300 milyon TL. Bu durumda sektör eczanelerden herhangi bir talepte bulunabilir mi ticareten mümkün mü?
Sanayici Stok Zararlarını Niye Vermesin?
H.Gençosmanoğlu: Bunun ticari iskontolarla ilgisi yok... Kamu kurum iskontoları ile ilgili...
C.Celayir: Doğru. Ben de ondan bahsediyorum zaten.
Özetle Sektörün MF li ürünlere sahip firmaları eczacımızı mağdur etmeden bu konuyu çözmek isteyeceklerdir. Çünkü ticari ilişki içerisinde stok zararlarının ilgili firmalar tarafından dikkate alınmaması yine ticareten mantıklı değil.
Dolayısı ile “sektör stok zararlarını eksik verdi, yanlış verdi, tam vermedi, kendi hesabına gore verdi, bir kısmı hiç vermedi,” bu koşullarda bunlar konuşulabilir.
Türk Eczacılar Birliği’nin malları depoya iade edin açılımı yerine sektörle MF’ler konusunda yani MF’ler ayıklandıktan sonra kalan kısım konuşulsa idi şu ana kadar sorun kalmazdı. Kaldı ki sektörün protokolde ki 4. maddesi bunu tarif ediyor.
H.Gençosmanoğlu: Orası tartışmalı...
C.Celayir: Lütfen söylediğimi sektörün savunması olarak almayın.
Bence mevcut yönetmelik ve durum itibari ile bu bir haktır. Kabul etseniz de etmeseniz de yönetmelik çıkmış uygulanmalıdır. Bundan geçtim eczacımız bizim iş ortağımız hatta o kadar anlamlı ki etik olmak koşulu ile bir sürü sorunumuzu eczanelerimiz ile ticari anlamda çözümlemeye çalışıyoruz.
Hal böyle iken eczanelerimizi stok zararları ile ilgili niye sıkıntıya sokayım diye düşünüp bunu çözerken MF’lere de stok zararını nasıl vereyim? Noktasında kararsızlıklar olabilir.
Ama anlatmaya çalıştığım şu degildir. “Depolara cevapsız kalınmıştır. Depolara yeterli sayıda cevap verilmemiştir, sanayici hiç bunlarla ilgilenmemiştir” denilemez.
Şunu söylüyorum; depolardan ve eczanelerden MF lerden ötürü oluşmuş stok zararlarından ayıklanmış stok zararlarını ve varsa hala karşılanmayanlar tespit edilsin, ve konu ile ilgili net durum ortaya çıksın, süratle çözümleneceğini düşünüyorum.
H.Gençosmanoğlu: Evet aslında depolardan çok TEB’in bu konunun üstünde durması lazım. Ve listeleri açıklaması lazım.
C.Celayir: Bazen olayların yaşandığı dönemdeki kritik şeylere karşı hafıza zafiyeti oluyor, şunu hatırlıyorum. Hiçbir şekilde stok zararlarının yönetmeliğe aktarılmaması ve 45 gün süre tanınması ile ilgiliydi durum.
H.Gençosmanoğlu: O niye öyle oldu? Bize gelen istihbarat TEB’in anlaşarak bir gecede eklettiği. Sanayicilerin imzası var mı?
C.Celayir: Hayır. Böyle bir şeyde imza olamaz. Ancak Kamu ile yapılan
Protokolde (sektörün niyet mektubu) stok zararları ile ilgili 4. madde “Sektörle mutabakat sağlamaları koşulu ile ve bu rakamlar kullanılarak ilaç sektörü tarafından karşılanacaktır.” şeklinde yer almıştır.
Bu ifade stok zararlarına karşı tutum değil stok zararlarını çözelim ancak mutabakat şartı ile anlamını içermektedir.
Bu madde burada dururken yönetmeliğe ne gerek var? Niçin çıkıyor? Neden çıkıyor? Bu soruların cevabını ben de bulamıyorum.
H.Gençosmanoğlu: Planladığımız süreyi oldukça aştık. Sanırım burada kesmezsek uzayıp gidecek... Gerçi çok hoş ve verimli, bilgilendirici bir söyleşi oldu. Görünen o ki; bu konuları daha çok konuşacağız. Geldiğiniz ve bu derin söyleşi için bir defa daha teşekkür ediyorum. Umarım sizi iyi ağırlamışızdır. Çok teşekkür ediyorum.
C.Celayir: Ben halimden ve burada olmaktan memnunum. Çok güzel bir ofisiniz varmış. Ben de teşekkür ediyorum. Her şeyin sektörümüz ve mesleğimiz açısından iyi olmasını diliyorum.
-SON-